• Sonuç bulunamadı

3.9. AİLE YANINDA VERİLEN DESTEK HİZMETLERİ

3.9.4. Sosyal Eğitim Desteği (SED)

Çocukların korunması, yetiştirilmesi ve eğitimlerinin sağlanması o toplumun geleceğine ışık tutmaktır (Şenocak, 2010: 178). Anne ve baba çocuklarının korunmasından, bakımından ve eğitiminden sorumlu asıl kişilerdir (TMK m. 327-328). Ancak bu kişiler bazı durumlarda sosyo-ekonomik yönden yeterli olamamaktadırlar. (Akyüz, 1991: 710). Bu nedenle çocukla birlikte aileyi desteklemek toplumun temel görevleri arasındadır. Anne ve baba çocukları hakkında sorumluluklarını yerine getirmede yeterli olamıyorlarsa, çeşitli kurumlar vasıtasıyla devletin veya toplumun bu görevleri üstlenmesi tabii ve olağandır (Beter, 2010: 146). ASPB KHK’sinin 35. maddesi ile SHÇEKK’nın 26. maddesi çocuğun aile yanında korunması politikalarına yönelik uygulamalardır. Sosyal çalışma görevlileri incelemeleri sonucu ailelerin ve çocukların birlikteliklerini sağlamak üzere sosyal eğitim desteği ile desteklenmektedir. Bu desteklenmeler eşya, gıda, para, yakacak ve giyecek gibi yardımlardan oluşabilmektedir.

2014 yılında 30 ilde SED yardımı alan çocuklar ve ailelere bazı sorular yönlendirilerek yapılan araştırmada hakkında koruma kararı olup da çocukları aile yanında SED ile desteklenenlerin memnuniyetleri incelendiğinde (Grafik 19); çocukların aile yanında olmaktan ve ailelerin de çocuklarıyla birlikte olmalarından memnun oldukları görülmektedir. Ailelerin çocuklarını kuruluşlara göndermek istemeyen ailelerin oranı %96,6 iken, kuruluşlara gitmek istemeyen çocukların oranı %97,2 olarak görülmüştür.

Koruma ve bakım altında olup da SED yardımı sağlanarak ailesinin yanına döndürülmeye çalışılan çocuklardan oluşan grafik incelendiğinde (Grafik 20); çocuklardan

%30,3’ü aile yanında kalmasının gerekliliğini, %22,4’ü ailesinin maddi koşullarının iyileştirilmesini, %18,2’si aile içi ilişkilerinin iyileştirilmesi gerektiğini, %13,9’u okul

NOT: Korunma kararlı çocuklara sorulmuştur.

Kaynak: 2014 SED hizmetlerinin değerIendirme projesi

Grafik 19:SED çalışmalarında aile ve çocukları aile ile birlikte kalması

3,4

96,6

Aile

Evet Hayır

2,81

97,2

Çocuk

Evet Hayır

başarısını artırması gerektiğini, %10,6’sı sağlık nedenlerini, %3,7’si ileride çalışabileceğini ve ailenin yanında kalırsa ailesine SED yardımı yapılacağını dile getirmiştir.

Grafik 20:Aile yanına gitmek isteyen çocukların gitme nedenleri

Hakkında koruma ve bakım kararı bulunup SED yardımı ile aile yanına geçen çocukların, bu geçişten sonra farklı zamanlarda aile bireyleriyle kavga ve tartışma yaşadıkları incelenmiştir.

Grafik 21: Koruma kararı olup aile yanında kalan çocuklardan tartışma- kavgaya karışan kişiler Yapılan araştırmalarda çocukların daha masum, sevgiye ve desteğe daha çok ihtiyaçları oldukları görülmektedir. Çocuklar sorun çıkartanın kendileri olmadıklarını belirtmişlerdir.

Çocuklara sorulduğunda, aile bireylerinden babanın kavga çıkartma yüzdesinin yüksek olduğu görülmektedir. Aile cephesinden bakıldığında ise çocuğun kavgacı ve tartışmacı tarafta yer

22,4

Kaynak: 2014 SED hizmetlerinin değerIendirme projesi

AİLE Çocuk

alma yüzdesinin düşük olduğu görülmektedir. Buradan ise annenin çocukla ilişki sıkıntısı yaşadığı görülmektedir.

Grafik 22: SED yardımı alan çocuğa veya aileye sorulduğunda şiddetten en çok zarar görenler Grafik 22’de görüldüğü gibi çocuğa veya aileye sorulduğunda şiddetten en çok zarar gören kişilerin ailede anne ve çocuk olduğu görülmektedir. Babanın aile üzerindeki otoritesi ve güçlü olması beklendiği gibi az çıkmıştır.

Sonuç olarak, karşımıza çıkan durumu analiz ettiğimizde, anne-babanın hırçın olmaları veya çeşitli davranış bozukluklarının çocuğu aile ortamından uzaklaştırmaya sebep olduğu görülmektedir.

SED yardımı alan korumalı ve korumasız çocuklara aile içinde annenin, babanın, diğer büyüklerin ve kendilerinin sigara, alkol, kumar, şans ve talih oyunları alışkanlıkları sorulduğunda; annenin zararlı alışkanlığı olarak ilk sırada sigara, daha sonra uyuşturucu madde alışkanlığı gösterilmektedir. Babaya bakıldığında ise en başta alkol olmak üzere her türlü zararlı alışkanlıkların olduğu görülmektedir.

0 10 20 30 40 50 60

Anne Baba Aile Büyükleri Abi Abla Kardeş

Çocuk 55,6

2,5 5

19,7 17,2

30,3

1,1

8,1

20,9

39,6

Kaynak: 2014 SED hizmetlerinin değerIendirme projesi

Grafik 23: Ailelerin görüşüne göre ailede sahip olunan kötü alışkanlıklar

Grafik 23 ve Grafik 24’de SED yardımı alan çocukların eğitim durumlarını incelediğimizde aileler ve çocukları belli oranda akademik başarılar için yorum yapmak istememektedirler. SED sonrası ailelerin ve çocukların ifadelerine göre derslerindeki akademik başarının arttığı görülmektedir. Okula gitme eğiliminde de artış gözlemlenmektedir.

Grafik 24: Çocuklarda SED yardımı öncesi ve sonrası akademik başarı durumu

0

Kaynak: 2014 SED hizmetlerinin değerIendirme projesi

SED sonrası-Çocuk SED öncesi-Çocuk SED sonrası-Aile SED öncesi-Aile

Grafik 25: SED yardımını öncesi ve sonrası çocuktaki okul devamlılığı

0 50 100 150 200 250 300 350

Her zaman gidiyordu

Ara sıra gidiyordu

Hiç gitmiyordu

Cevapsız 73,3

80,5 81,9 88,8

Kaynak: 2014 SED hizmetlerinin değerIendirme projesi

SED sonrası - Çocuk SED öncesi- Çocuk SED sonrası- Aile SED öncesi- Aile

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER

Yapılan bu çalışmada korunmaya muhtaç çocukların suçlarıyla mücadelede Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün görev, yetki ve uygulamaları ele alınmış ve şu sonuçlara varılmıştır.

Çocuk ve suçluluk denildiği zaman düşünülmesi gereken en önemli hususlar aile, çocuk ve devlet olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuğun iyi bir birey olabilmesi için bu saç ayağına büyük görevler düşmektedir. Aile toplumun en küçük birimi olduğundan çocuğa iyi bir model olmalıdır. Anne ve baba yaptığı davranışlarla çocuğunu doğru ve dürüst bir yola sevk etmelidir. Bunu yapmak için paraya ihtiyaç yoktur. Önemli olan ailenin çocuğu dürüst ve ahlaklı yetiştirmesi, iyiyi kötüden ayırt edebilmeyi öğretebilmesidir.

Bu çalışmada suçun fiziksel, ruhsal, zihinsel ve çevresel sebeplerle ortaya çıktığı görülmüştür. Bu sebepler incelendiğinde hepsinin temel nedenleri çarpık kentleşmenin aileler üzerindeki negatif etkisi, modernleşme adı altında örf ve ananelerimizin yıpratılması, kitle iletişim araçlarının kullanma sıklığının artmasından dolayı temel değerlerimizin zayıflaması, iyi seviyede eğitim verilememesi, dini inançlarımızın köreltilmesi olarak sıralanmaktadır.

Gelişmiş ülkelerin, çocuğu koruma ve suç ile mücadele yöntemleri incelendiğinde hukuk sisteminin en son basamak olduğu görülmektedir. Hukuk aşamasına gelinene kadar problemin koruyucu, önleyici tedbirler ve risk durumlarının sosyal düzenlemelerle çözülmeye çalışıldığı görülmüştür. Ülkemizde ise hukuk sisteminin başta yer aldığı görülmektedir.

Örneğin şizofren olan bir babanın çocuklarının geleceği hiçbir zaman düşünülmez. Çocuk babadan şiddet veya zarar gördüğünde ve birisinin müracaatı ile süreç başlatılır. Bunun yerine aile ve çocuk için koruyucu önleyici ve risk durumları çıkartılarak tedbirler alınmalıdır.

Ülkemizde; çocuğun, engellinin, kadının veya yetişkinin ihmal edilmesi, istismara uğraması veya suça sürüklenmesi durumları komşu, akraba, hastane müracaatlarında, adli vaka müracaatlarında ya da reyting veya haber uğruna yapılan bilgilendirici olmaktan daha öte

toplumun duygularına hitap eden haberlerden öğrenilerek işlem yapılmaktadır. Ancak günümüz teknolojinin daha etkin ve verimli kullanılmasının yolları denenerek kurumlar arası koordinasyonun bilişim üzerinden hızlı ve etkin bir şekilde sağlanmasıyla olaylara daha rasyonel ve hızlı bir şekilde müdahale edilebilir.

Toplum içerisinde güçlü, eğitimli ve özgüvenli insanlar haklarını ve mağduriyetlerini her platformda daha kolay anlatıp savunabilmektedirler. Ancak fotoğrafın görünmeyen diğer yüzünde mağdur, yoksul ve garibanların dile getiremedikleri mağduriyetleri yatmaktadır.

İncelenen TÜİK ve ÇHGM istatistiklerinde en çok kitlenin kendini ifade edemeyen dar gelirli, eğitim seviyesi düşük, sosyal olanakları zayıf ailelerin olduğu görülmektedir. Bakanlık kendine bağlı sosyal hizmet merkezlerini daha aktifleştirerek (örneğin her ilçeye bir SHM) toplum risk analizi yapmalı ve bu risk analizi değerlendirmelerine göre o bölgelerdeki ailelerin problemlerine çareler üretilmelidir. Aslında var olan sosyal işleyiş ufak düzenlemelerle daha da etkin kılınabilir. Örneğin her mahallede aile hekimi, toplum polisi ve muhtar var iken bunların arasına ASPB ile koordinasyon sağlayacak aile danışmanları getirilmelidir.

İhmal ve istismara uğrayan ya da suça bulaşan çocuklar birden fazla kurum ve görevli ile muhatap olmaktadır. Her görüşmede çocuğun yaşadıklarını tekrar dile getirmesi ya çocuğu rencide etmekte ya da içinde bulunduğu durumu sıradanlaştırmaktadır. Bunun yerine muhatap olunan kurum ve görevli sayısı azaltılıp olayın çözümü daha profesyonelce ve tek elden sağlanmalıdır.

ASPB’nda çalışan tüm personelin kanunları okuyarak yorumlaması gerekmektedir.

Çünkü kanunlarda boşluklar mevcuttur. Örneğin 15 yaş altı bir çocuğun 5 yıla kadar işlediği hiçbir suçtan dolayı tutuklanması söz konusu değildir. Fakat 14 yaşındaki bir çocuk suça sürüklenerek çok kolay hırsızlık yapabilir. Bu örnek gibi durumlar kanunlarımızda boşluk olarak karşımıza çıkabilmektedir.

ÇHGM’ne bağlı kuruluşlarda kalan çocuklara SED sağlandığında aile yanında kalmak istedikleri görülmüştür. Buradan da aileye verilen eğitim, danışmanlık, psikolojik desteklerinin yanında ekonomik desteğin de sağlanmasının önemli olduğu sonucuna varılmaktadır.

ÇHGM 2015 yılında suça sürüklenen, suç mağduru, sokakta yaşayan, madde bağımlısı ve ihmal yada istismar mağduru çocuklara yönelik çocuk destek merkezleri açmıştır. Suç türüne göre ihtisaslaşan (sokakta yaşayan çocukların bir arada, cinsel istismara uğramış çocukların bir arada kalması) kuruluşlardan verim elde edebilme adına kısa sürede değişikliklere

gidilmemelidir. Alınan kararın uygulanabilirliği gözlemlenmeli ve çıkan sonuca göre değerlendirme yapılmalıdır.

Yapılan incelemeler ve edinilen tecrübeler kapsamında çocukların suç işlemesi, kaçması tam anlamıyla engellenememiştir. Bundan dolayı şehir merkezlerinde bulunulan bu kuruluşların daha kırsala çekilerek rehabilite edilmesi gerekmektedir. Kırsalda rehabilite edilen çocuk daha sonra kalabalık toplum içerisine sokulmalı ve gelişimi takip edilmelidir. Gelişimi pozitif olan çocukların toplum içerisinde yaşamına devam etmesi, adapte olamayan çocukların tekrar kırsalda rehabilite edilmesine devam edilmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA