• Sonuç bulunamadı

1.4. ÇOCUK KORUMA KANUNUN TEMEL İLKESİ

1.5.3. Çocuğun Vesayet ve Denetim Altına Alınmasında ÇHGM İşlevi

Çocuğun kendisinin, ailesinin, yakınının, komşusunun, kolluk görevlilerinin ASPB destek hattına müracaatları sonucunda ilgili çocuk hakkında sosyal inceleme yapılır (KMÇ m.

7). Yapılan sosyal inceleme raporu sosyal çalışma görevlisi tarafından çocuğun doğumundan itibaren ve ayrıntılı bir şekilde yazılır ve sosyal çalışma görevlisi tarafından mahkemeye sunulur. Sosyal çalışma görevlisi hazırladığı SİR raporuyla çocuk hakkında koruyucu ve destekleyici tedbirlerden bir veya birkaç tanesini hâkimden talep eder. Acil koruma kararında ise çocuk koruma ve bakım altına alındıktan sonra aynı inceleme 10 gün içerisinde veya bazı durumlarda 1 ay içerisinde yapılarak SİR hazırlanır ve hâkime sunulur.

Mahkeme, TMK ya göre çocuğu iki farklı şekilde ele alır: Ailenin herhangi bir suç fiili olmadan anne ve babanın ayrı olması ve çocuğa bakmak istememesi, eşlerin ayrılmak üzere geçirdikleri süreç içerisinde çocuğa karşı ilgisiz kalması, anne ve babanın ikisinin de beraber ölmesi veya anne ve babanın ikisi beraber bakamayacak kadar sorumsuz ya da hasta olması durumunda koruma ve bakım altına alınabilirken (VVMHT m. 9); suça sürüklenen, suç işleyen, suç mağduru çocuklar hakkında TMK 347 ve 348. maddesiyle koruma ve bakım altına alır. Bu durumlar içerisinde ASPB, 12 yaşından küçük çocuklardan suç mağduru, suça sürüklenen, suç işleyen çocuklar ile doğumu ile birlikte sahipsiz ve ya terk edilen çocukların velayetini alır. 12 yaşından büyük çocuklarda ise velayetini almak için çocuğun ciddi şekilde aile tarafından şiddet görmesi veya cinsel istismara uğraması durumlarında çocuğun velayetini ASPB alarak takip eder.

Vasi işlemi kuruluş tarafından müdür aracılığıyla (VVMHT m. 13) gerçekleşir. Koruma ve bakım altına alınan çocuk için görevli vasi tayin edilerek mahkemeye sunulur. Vasinin kurum içerisinde başka bir yere tayin olması ya da ayrılması durumunda kurum, bir başkasının vasiliği için mahkemeden talepte bulunur. Diğer durumlarda koruma ve bakım altında bulunan çocuklar için vasilik kısmen gerçekleştirir. Yani çocuk kurumda hırsızlık suçundan koruma ve

sosyal bakım rehabilitasyonunda hizmet alıyorsa çocuk tüm sağlık işlemlerinde çocuğun velayeti bulunan kişilerin bilgisi ve izni ile tedavi ettirilir.

Mahkeme koruyucu ve destekleyici tedbirlerden birden fazla koruma tedbirinin yanında destekleme tedbiri de uygulattırabilir. Destekleyici tedbirler hangi kurum ile ilgili ise o kurum tarafından destekleyici tedbirlerin takibi yapılır ve üçer aylık periyotlarla uygulama planı, altı ayda bir de denetim raporu hâkime sunulur.

ASPB genellikle çocuğun sahipsiz olması, yaşının küçük olması ve suç mağduru (kızlarda cinsel istismar durumu) olması haricinde velayet almayı kabul etmemektedir.

Korunmaya muhtaç çocukların 18 yaşını doldurmasıyla koruyucu ve destekleyici tedbirler son bulur. Bu da kişinin rehabilitasyon sürecini tamamlamadan topluma bütün sıkıntılarıyla beraber bırakılması anlamını taşır.

1.6. 5402 SAYILI DENETİMLİ SERBESTLİK KANUNU

03 Temmuz 2005 tarih ve 5402 sayılı ile kabul edilen denetimli serbestlik kanununda insan onuruna saygı, dürüstlük, gizlilik, tarafsızlık ve çocuğun yüksek yararı temel ilke olarak kabul edilmiştir. Bireyin insan olmasından ötürü benimsediği ilkeler çerçevesinde görev alanlar insan haklarına saygı, dürüstlük ve kararlılık prensibine uymalı ve bireyi aşağılayıcı, onur kırıcı ve küçük düşürücü davranışlara başvurmamalıdırlar. Suçtan zarar gören şüpheli veya sanık hükümlü hakkında öğrenmiş olduğu bilginin gizliliğini muhafaza etmelidir. Kimseyle paylaşamaz. Yapacağı inceleme ve elde edeceği bilgilerin gizlilik ilkesi ile birlikte tarafsız bir şekilde değerlendirme davranışı sergilemelidirler.

ÇKK 23/1 madde ve CMK 231/5 maddeye göre suça sürüklenen çocuğa verilen iki yıl veya daha az süreli hapis cezası veya para cezasının; eğer çocuk kasıtlı olarak daha önce aynı suçtan mahkûm olmamış ve mahkemedeki iyi niyet halinden dolayı aynı suçu işlemeyeceği kanaatinin oluşması, varsa kamu zararının suçtan önceki haliyle tanzim edilmesinin kabul edilmesi durumunda mahkeme hükmün ertelenmesine karar verir.

15-18 yaş grubundaki suça sürüklenen çocuk, ilgili mahkeme tarafından kararın ertelenmesi durumunda üç yıl denetim süresine tabi tutulur (ÇKK m. 23/1).

Suça sürüklenen çocuğa mahkemenin bir yıldan fazla olmamak şartıyla verdiği denetimli serbestlikte çocuğun liyakatine uygun (kamu ya da özel sektör) bir programa yerleştirilmesine karar verilir. Çocuk denetimli serbestlik süresi içerisinde kasıtlı suç işlememiş

ise dava zaman aşımına uğrar (CMK m. 231/8). Aykırı durum söz konusu ise mahkeme hükmünü açıklar (CMK m. 231/11).

İlgili kanunlarda (5560, 5728, 5739, 6008, 3713,1632 sayılı yasalar ve anayasanın m.

174) belirtilen koşulların sağlanması halinde mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilecek ve sanık 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.

Hükümlü çocuk; bir meslek veya sanat sahibi değil ise, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine, hükümlü çocuk bir meslek veya sanat sahibi ise kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına karar verilebilir.

Çocuk olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde içinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine mahkemece karar verilebilir.

Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlü çocuğa rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, hükümlü çocuğun kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini sağlama hususunda hükümlüye öğütte bulunur. Eğitim gördüğü yerdeki kurum yetkilileri veya çalıştığı kişilerle görüşerek istişarelerde bulunur.

Hükümlü çocuğun davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişmeleri hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.

Mahkeme, hükümlü çocuğun kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.

Hükümlü çocuğun denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.

Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.

TCK m.50/3’e göre; kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımları düzenleyen daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, fiilin işlendiği tarihte 18 yaşını doldurmamış bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezasının kanunda öngörülen seçenek yaptırımlarından birine çevrileceği konusunda yapılmış olan düzenlemeler

söz konusudur. Böylece çocuğun kurumda tutulmasının önüne geçildiği gibi, çocuğun toplum içinde iyileştirilmesi ve topluma kazandırılması da hedeflenmiş olur.

TCK’nın 50. maddesi uyarınca, kısa süreli hapis cezası, suça sürüklenen çocuğun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre değerlendirilmelidir.

Suça sürüklenen çocukların hapis cezasının adli para cezası yaptırımına çevrilmeyeceği açıkça belirtilmiştir (TCK m. 50/2). Ancak diğer yaptırımlar için uygun davranılmaması halinde ne olacağına dair bir hüküm belirtilmemiştir. TCK’nın m. 50/6 da yaptırımın yerine getirilmemesi durumunda hapis cezası tamamen ya da kısmen infaz kararı hükmüne bağlanır.

1.7. 2828 SAYILI SOSYAL HİZMETLER KANUNUNDA ÇOCUĞUN YERİ

Türkiye'de sosyal hizmetler, çeşitli plan ve programlara göre yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve merkezi yönetim tarafından hayata geçirilmektedir. Ancak en etkili ve geniş sosyal hizmet ağı, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) tarafından sunulmaya çalışılmaktadır. 1983 yılına kadar Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu olarak faaliyetlerine devam eden kurum, 1983 yılında 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu'nun kabulüyle SHÇEK olarak kurulmuştur. 2828 sayılı SHÇEK kanunu, ASPB’nın kanun hükmündeki kararnamenin 35. maddesinin 4. fıkrasındaki değişiklikle;

“2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun adı Sosyal Hizmetler Kanunu olarak” değiştirilmiştir.

Sosyal hizmetler kanunu (SHK) ile korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç bireylerin ve ailelerin maddi-manevi desteklenerek topluma kazandırılması hedeflenmiştir. Kanun çerçevesinde aile bütünlüğü en öncelikli desteklenmesi gereken temel ilkelerinden biri olarak kabul edilmiş ve kanun, parçalanmış ailelerin birlikteliğini temin adına sosyal incelemeler ile destek sağlamayı hedeflemiştir. SHK ile çocuğun beden, ruh ve ahlak gelişiminin korunması;

ayrıca şahsi güvenliği tehlikede olan çocukların korunması öncelikli görev sayılmıştır.

Korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç çocuklar için ölçü olarak insan hassasiyetine ve vakarına yaraşır hizmet etme hedeflenmiştir. Bu kanun ile koruma ve bakım altına alınan çocukların Türk örf, adet, inanç ve milli ahlakına sahip, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bireyler olarak yetiştirilip topluma kazandırılması varılmak istenen bir diğer hedeftir.

1.8. 633 SAYILI ASPBKH KARARNAMEDE ÇOCUĞUN YERİ

6 Nisan 2011 tarihinde ve 6223 sayılı kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulu’nda 3 Haziran 2011 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştur.

ASPB’nın temel amacı; sosyal ve kültürel dokudaki en önemli aşama olan aile yapısını koruyarak, sosyal hizmetlere ve yardımlara ilişkin ulusal düzeyde sosyal hizmet modelleri belirlemektir. Ulusal düzeyde politika ve stratejiler belirleyerek çocukları ihmal ve istismardan koruyup onların sağlıklı gelişimlerine zemin hazırlamak; gönüllü kuruluşlar, kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği yapmak diğer amaçları arasındadır. ASBP bu hizmetleri sunarken cinsiyet ayrımcılığı yapmamayı da ilke edinmiştir.

ASBP, toplumda sosyal yardım ve korunma ihtiyacı duyan kesimlerle etkin faaliyet alanı oluşturmayı hedeflemiştir. En önemli öncelik hedeflerinden bir tanesi de çocuğun aile içinde yetiştirilmesi ve desteklenmesini sağlayıp aileyi güçlendirmektir. Buna bağlı olarak aile bütünlüğünü korumak, parçalanmış ailelere ve yardıma muhtaç bireylere ve çocuklarına her türlü sosyal, manevi destek sağlayarak eğitim programları düzenlemektedir. Bunların hepsini ulusal düzeyde kamu kurum ve kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile yapmayı hedeflemiştir.

1.9. ÇEŞİTLİ KANUN VE YÖNETMENLİKLERDE ÇOCUĞUN KORUNMASI