• Sonuç bulunamadı

3.6. SUÇLA MÜCADELEYE ETKİSİ BAKIMINDAN ÇHGM’NİN KORUYUCU,

3.6.3. Sosyal Rehabilitasyon Hizmetleri

3.6.3.1. ANKA Projesi

ANKA Projesi’nde amaç, çocuğu merkeze alıp, düştüğü kaotik problemden soyutlayarak, sağlıklı bir birey haline getirmek ve onu topluma yeniden kazandırmaktır. Proje suça sürüklenen, suç mağduru veya sokakta sosyal hayatla baş başa kalması nedeniyle hakkında bakım ve koruma kararı olan çocukları kapsar. Yapılan çalışmaların asıl hedefi çocukların davranışlarındaki olumsuzlukları ve içine düştükleri madde bağımlılığı, alkol vb. gibi sıkıntıları bertaraf ederek onları topluma kazandırmaktır. Bu hedefler gerçekleştirilirken çocukların bireysel özelliklerinin dikkate alınması ve onların örselenmemesi gerekmektedir.

Kuruluşa gelen her bir çocuk için 10 gün içinde programı uygulayıcı ve destekleyici meslek elemanı atanır. Atanan danışman tarafından “Bireysel İhtiyaç ve Risk Değerlendirme Formu” (BİRDEF) doldurulup, mahkeme onayı alınarak program yürütülür. BİRDEF ile çocuğun gereksinim duyduğu ihtiyaçları belirlenir. Hazırlanan plan, ANKA programı ölçüsüyle 3 ayda bir değerlendirilir. ANKA projesi kapsamında merkezde olan çocuk için danışman ile birlikte proje kapsamına bakım elemanı ve uygun olması halinde aile de dahil edilerek bir sözleşme oluşturulur, çocuk için ödül sistemi işletilerek istendik davranışların oluşturulması hedeflenir. Olumsuz davranışların giderilmesinde kesinlikle ceza yöntemi benimsenmez. Proje, grup çalışması, bireysel danışmanlık hizmeti ve aile çalışmasıyla desteklenir.

Merkeze kabul edilen çocuk, müdürlük tarafından atanan danışmanın 15 günlük gözlemi ve vaka tartışması ile grup çalışmasına dâhil edilir. Çocuk gruba alınmadan önce danışman çocukla ön görüşme gerçekleştirir, danışman çocuğa grup hakkında bilgi verir. Grup çalışmasıyla, çocuğun içinde bulunduğu risk haritası belirlenir. Çocuğun kişisel gelişimi ve sağlıklı yaşam çalışmaları için onun gruplara katılımı sağlanır. Yapılan grup çalışmaları günlük ve haftalık plan düzenlenerek gerçekleştirilir. Grup çalışmasındaki çocuğun günde en az bir grup çalışmasına katılımı sağlanır. Gruba dâhil olmayan çocuk var ise onun için farklı bir aktivite düzenlenir.

Bireysel danışmanlık hizmetiyle; çocuğa, kendini koruma, evden kaçma, olumsuz yaşadığı olaylardan dolayı kriz yönetimini kontrol altına alma, intihar ve istismar yönünden kendine sahip çıkma ve eğitimindeki başarısını yükseltmek için destek sağlanır.

Aile çalışmasıyla ilgili önce ailenin çocuğu üzerindeki izlenimleri incelenir. Görüşme yapılmasında çocuğun güvenliğini tehlikeye sokacak durum tespiti yapılır. Güvenlik yönünden bir süreç değerlendirilmesi yapılır. Ailenin katılımı olumlu olacak ise çocuğun yaklaşımını destekleyecek aile ve aile yakınları sürece dâhil edilir. Aile ve aile yakınlarıyla sözleşme imzalanır. Aile çalışmalarıyla etkin ebeveynlik becerileri, madde bağımlılığı ve istismar mağduru konularında danışmanlık hizmeti sunulur. Bu çalışmalar, ihtisas edilmiş kuruluş ile koordineli olarak ailenin bulunduğu il müdürlükleri tarafından yerine getirilir.

ÇODEM dönüşümü korunmaya muhtaç çocuklar açısından iyi bir aşama olmuştur.

Çünkü çocukların bir nebze de olsa ayrıştırılması fayda sağlamıştır. ÇODEM uygulaması sabırla devam ettirilmelidir. Kurum içerisinden biri olarak değerlendirme yapacak olursak

korunmaya muhtaç çocukların suçlarıyla mücadelesini çocuk ve personel yönüyle değerlendirmek gerekmektedir.

Çocuk yönüyle konuya baktığımızda yukarıda anlatıldığı gibi çocuk, kuruma gelmeden önce madde bağımlısı ise ilk önce ÇEMATEM’lerde tedavisi tamamlandıktan sonra ikinci aşama olan çocuğu içinde bulunduğu kaostan alıkoymak gerekmektedir. Ancak kurum bazen bu tür çocuklardan biran önce kurtulmayı düşünülebilmektedir. Bu da çocuğun madde bağımlılığından kurtulamaması demektir. Madde bağımlılığı tedavisi etkili bir şekilde tamamlanamayan çocuğun kuruluşa geldiğinde tekrar madde kullanmanın yollarını aradığı görülmektedir (Derdiman, 2006: 107)

Yine kuruluşta yapılan toplantılarda çocuğun agresifliği ve zorluğundan dolayı çocuktan biran önce kurtulma düşüncesi hâkim olabilmektedir.

Çocuklar cephesinden duruma bakıldığında ise kuruluşa gelen çocukların suç nedenleri tam ayrıştırılmadan farklı özellik durumuna sahip çocuklarla bir arada barındırıldığı görülür.

Bunun da dezavantajı çocuğun bilmediği farklı suç türünü arkadaşından öğrenebilmesidir.

Bir diğer aksaklık 18 yaşını doldurmuş çocuğun kurumla ilişkisinin kesilip koruma kararının kaldırılması durumudur. Ancak çocuk yaşıyordur ve bu toplumun içerisindedir.

Kurumdan ayrıldıktan sonra da çocukla irtibat bir şekilde sağlanmalı ve çocuğun takibi yapılmalıdır.

Bu tür kuruluşlarda devlet memuru mantığı ile çalışan memurlarla yol kat etmek oldukça zor görünmektedir. Çocukla program hazırlayan danışman sık sık tayin olabilmekte veya görevli memurun mesai saati dolduğunda programlar yarım kalmakta veya uygulanamamaktadır. Görev yapan personel nitelikli ve günümüz koşullarına haiz olmalıdır.

Yani emekliliğine gün sayan, meslek yorgunu olmuş ve toplumun beklentilerinden uzak bir görevlinin çocuğa katkı sağlaması zor görünmektedir. Bu nedenle ASPB personel yönünden yıpratıcı bir kurum olması nedeniyle personelin çalışma şartlarını gözden geçirmeli ve buna göre yeni düzenlemeler yapmalıdır.

Korunmaya muhtaç çocukların suça sürüklenmesinin nedenleri arasında en önemlisinin ahlaki değerler boşluğu ve eğitimsizlik olduğu görülmektedir. Çocukların ahlaki boşluklarının tamamlanması için genç ve idealist personele ihtiyaç duyulmaktadır. Çocuklar ikna edilip onların örgün eğitim ortamına katılımı sağlansa bile okullarda bu çocuklara önyargıyla bakılmakta ve onlar istenmemekte ve yahut çocuğun katılımı sağlansa bile eğitim seviyesi dikkate alınmadan doğrudan kaynaştırma sınıfına alınmaktadır. Bu nedenle ASPB ve MEB’in

bu tür çocukların eğitimlerini değerlendirmek ve eğitimi onlar için etkili kılmak adına işbirliği yapması gerekmektedir.