• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2. Yeterli sosyal destek bireyin stres yaşantısını ve buna bağlı patolojik

2.4. İlgili Araştırma ve Yayınlar

2.4.1. Stresle Başaçıkma ile İlgili Türkiye’de Yapılmış Araştırmalar

Stresle başaçıkma ile ilgili Türkiye’de yapılan araştırmalar aşağıda kronolojik sırayla verilmiştir.

Aysan’ın (1988) lise öğrencilerinin stres yaşantılarında kullandıkları başaçıkma stratejilerinin bazı değişkenlerle olan ilişkilerini incelediği araştırmada, öğrencilerin stres yaşantılarında kullandıkları başaçıkma stratejilerinin cinsiyete göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Buna göre; kız öğrenciler erkek öğrencilere göre daha fazla problem çöme yöntemlerini kullanmakta ve daha fazla sosyal destek aramaya yönelmekte, erkek öğrenciler ise kızlara göre kendilerini daha az suçlamakta, daha az hayal etmekte, buna karşın daha fazla kaçınma davranışı göstermektedirler. Bunun yanı sıra ergenlerin yaşlarının büyüdükçe sosyal destek arama davranışlarında da bir azalma olduğu belirlenmiştir.

Barut (1989), ortaokul öğrencilerinde stres faktörlerini incelemiştir. Araştırma bulgularına göre ortaokul öğrencilerindeki stres faktörleri onların tüm yaşam alanlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, öğrencinin aile hayatı, onun stresle başaçıkması konusunda son derece önemlidir. Ailedeki anne-baba arasındaki tartışmalar ve anlaşmazlıklar, sık sık yapılan öğretmen değişiklikleri, öğrencileri olumsuz yönde etkileyen stres faktörleri arasındadır.

Dağ (1990), kontrol odağı, stresle başaçıkma stratejileri ve psikolojik belirti gösterme ilişkilerini incelediği araştırmasında, kontrol odağı, öğrenilmiş güçlülük ve psikolojik belirti göstermenin ilişkisi şöyle özetlenebilir: Dış kontrol odağı inancı, bireylerin stres verici olayların yarattığı durumları aşılamaz (kontrol edilemez) bulmalarını sağlamaktadır. Bu da bireyin aktif, yani probleme odaklanmış başaçıkma stratejilerini kullanmamasını, aksine bütün çabasını, bu olumsuz durumun yarattığı duyguları bastırmaya vermesini ve böylece de daha çok stresle karşı karşıya kalmasını sağlamaktadır. Bunun sonucu da daha fazla stres tepkisi (distress) ya da bir diğer deyişle daha fazla psikolojik belirti göstermek olmalıdır.

Uçman (1990), ülkemizde çalışan kadınları stresle başaçıkma öğrenilmiş güçlülük düzeyleri ve gösterdikleri psikolojik rahatsızlık belirtileri açısından erkeklerle karşılaştıran bir araştırma yapmıştır. Araştırmanın bulguları, farklı eğitim düzeyindeki kadınların ruhsal sorun ve belirtilerinin çalışan erkeklere göre daha yüksek düzeyde olduğunu göstermiştir. Buna karşılık kadın ve erkeklerin stresle

başaçıkma yollarını kullanmada nitelik ve nicelik yönünden farklı olmadıkları belirlenmiştir. Batıl inanç ve çaresizlik davranışlarından oluşan başaçıkma yollarını kullanan bireylerin psikopatolojilerinde artış gözlenmiştir. Buna karşılık planlı davranışı içeren başaçıkma yollarının psikopatolojideki azalmayla paralellik göstermesi literatürle tutarlı bulgulardır. Stresle başaçıkmada, durumlar üzerinde kişisel gücün algılanmasındaki ve öğrenilmiş güçlülükteki düşüş, depresyondaki artışa işaret etmiştir. Yani kişiler stres yaratan durumlar karşısında kendilerini güçsüz gördüklerinde depresif eğilimleri güçlenmektedir ( Akt. Türküm, 1999).

Yılmaz (1993), üniversite öğrencilerinde stres düzeyleri, psikopatoloji ve stresle başaçıkma davranışları arasındaki ilişkiyi incelediği araştırmasında, yüksek stres düzeyinin, genel belirti düzeyinin artışı ve öğrenilmiş güçlülük puanlarının azalması ile ilişkili olduğunu bulmuştur. Yüksek düzeyde strese maruz kalan öğrencilerin, stresle başaçıkma stratejileri açısından daha başarısız oldukları saptanmıştır. Cinsiyete göre genel belirti düzeyleri üzerinde anlamlı bir fark bulunmazken, erkeklerin kızlara göre stresle başaçıkma stratejileri açısından daha başarılı oldukları gözlenmiştir. Kızların stres düzeylerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Karancı ve diğ.’nin (1999), 1995 Dinar depreminin ardından psikolojik stres, başaçıkma, sosyal destek ve ilişkili değişkenlerdeki cinsiyet farklılıklarını inceledikleri araştırma bulguları, erkeklerle kıyaslandığında bayanların daha fazla stres bildirdiklerini ortaya koymuştur. Ayrıca bildirilen başaçıkma stratejilerinde cinsiyet farklılıkları olduğu bulunmuştur. Problem çözme/iyimser yaklaşım erkekler için en sık kullanılan başaçıkma stratejisi olarak bildirilirken, bayanlar için kaderci başaçıkma stratejileri en sık kullanılan yaklaşım. Algılanan sosyal destek bayan ve erkeklere göre değişmiyor. Her iki grup da en yüksek algılanan desteği aile ve eşlerinden elde ediyor. Ayrıca, bayanlar deprem olduğundan beri daha fazla olumsuz yaşam olayları tecrübe ettiklerini bildirmişlerdir.

Şahin (1999), üniversite son sınıf öğrencilerinin stresle başaçıkma tarzları üzerine yaptığı araştırmasında, sosyal bilimler, fen bilimleri, güzel sanatlar son sınıf

öğrencilerinin stresle başaçıkma tarzlarında( kendine güvenli yaklaşım, boyun eğici yaklaşım, iyimser yaklaşım, sosyal desteğe başvurma) anlamlı farklılıklar elde etmiştir. Bunun yanında, Sosyal bilimler, fen bilimleri ve güzel sanatlar son sınıf öğrencilerinin stresle başaçıkma tarzlarının cinsiyete ve aylık gelir durumuna göre farklılık göstermediği bulunmuştur.

Ercan’ın (2002), İlköğretim okulu öğrencilerinin aile özellikleri, öğrenilmiş çaresizlik düzeyleri ve stresle başaçıkma yollarını incelediği araştırmasında, anne ve babaların çocuklarının hatalı davranışlar karşısında gösterdikleri tutum ile öğrencilerin öğrenilmiş çaresizlik düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğu görülmüştür. Öğrenilmiş çaresizlik düzeyleri en yüksek olan öğrenciler anneleri tarafından davranış olarak cezalandıran öğrencilerdir. Ayrıca, anneleri tarafından fiziksel olarak cezalandırılan çocukların stresle başaçıkmada, kaçınma, hayal etme, kendini suçlama stratejilerini en çok kullanan çocuklar olduğu ortaya çıkmıştır.

Okutan (2002) araştırmasında bir alan uygulaması olarak stres ve stresle başaçıkma yöntemlerini incelemiştir. Araştırmaya katılanların büyük bir kısmı yaptıkları işin sağlıklarını tamamen veya kısmen etkilediğini, stresten dolayı iş değiştirmeye olumsuz baktıklarını, stressiz bir hayatın olabileceğine inanmadıklarını belirtmişlerdir.

Aydın (2003) , ergenlerde stresle başaçıkma tarzları ile cinsiyet ve cinsiyet rolleri arasındaki ilişkiyi incelediği araştırmasının sonuçları şu şekildedir; androjen bireyler, feminen ve cinsiyet rolü farklılaşmamış bireylere göre, daha fazla kendine güvenli yaklaşımı, cinsiyet rolü farklılaşmış bireylere göre ise daha fazla iyimser yaklaşımı tercih etmekte, feminen bireyler, maskülen bireylere göre daha fazla çaresiz yaklaşımı, cinsiyet rolü farklılaşmamış bireylere göre ise sosyal destek arama yaklaşımını daha fazla sergilemektedir. Bunun yanı sıra, boyun eğici yaklaşım cinsiyet rolü yaklaşımından etkilenmemektedir.

Gücüyeter (2003), lise öğrencilerinin kullandıkları başaçıkma stratejileri ile kendini kabul düzeyi arasındaki ilişkiyi incelediği araştırmasında, kendini kabul

düzeyi ile problem çözme ve sosyal destek arama stratejileri arasında pozitif ve anlamlı ilişki bulunmuştur. Ayrıca, kız öğrencilerin kendini kabul düzeyi, erkek öğrencilerin kendini kabul düzeyinden daha yüksek bulunmuştur.

Ülkemizde stres ile ilgili yapılmış araştırmalara çok sık rastlanmaktadır. Yapılan araştırmalar daha çok stresle başaçıkma stratejileri üzerinde odaklanmaktadır. Stresle başaçıkma düzeylerinin ailevi özelliklere göre incelendiği bir araştırmaya literatürde rastlanmamıştır.