• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

11. Ciddi derecede utangaçlık ve benlik bilincinin düşük olması.

Ayrıca ergenlik döneminde, bir kümeye girme ve bir kümeden çıkarılma, ergenin davranışlarını yeniden örüntüler. Genel olarak, kümenin hayran olduğu yetenekleri ve davranışları olan genç kümenin yıldızı olurken, bazı ergenler kümenin üyelerince reddedilirler. Bu gençler daha çok kümenin isteklerine uymayan; üyeler ile alay eden; anlayışsızlık gösteren; kavgacı, gürültücü olan; sırdaş olmayan; sinirlilik, zorbalık, inatçılık gibi huyları olanlardır. Kimi genç de, kümeden atılmamalarına karşın, küme içinde yalnız kalabilirler. Bunlar, kümenin isteklerine uymakla birlikte kümenin beğeneceği yetenekleri olmayanlardır. Bu grupta yer alan gençlerin kümeden atılmaları sonucunda yalnızlıklarını iki türlü yaşadıkları düşünülmektedir. Bunlardan birincisi, yalnızlığı mutsuzluk olarak algılayıp ya diğerlerine yaklaşmaya devam etmekte ya da dışlanmanın verdiği olumsuz duygu ile akranlarına düşmanlık beslemektedir. Bu tür yalnızlık akran baskısından kurtulmayı sağlamaktadır. Burada birinci tür yalnızlık gönülsüz, ikinci tür yalnızlık ise gönüllü olarak istenen bir durumdur (Akt. Bilgiç, 2000).

Taner (1973), ergenlerin yalnızlık duygularını geri çekilme, depresyon, hap kullanımı, suç işleme, okulda başarısızlık ve intihar gibi davranışlarla sergilediklerini belirtmektedir (Akt. Buluş, 1996).

2.2.4. Yalnızlık ve Stres

Londra Üniversitesi’nden Profesör Andrew Stetoe öncülüğünde yapılan, deneklerin fiziksel açıdan sağlıkları ve sosyal hayatlarını inceleyen ve üç yıl süren araştırma bulguları, yalnız yaşayan deneklerin stresle karşılaştıklarında

vücutlarındaki kolestrol oranının arttığı, kan basıncının yükseldiği, stres hormonu kotisol seviyesinin hızlı bir şekilde yükseldiğini ortaya koymuştur. Bunun yanında, üç yıl yalnız yaşayan deneklerin, araştırma süresi tamamlandığında kan basınçlarında

üç yıl öncesine oranla bir değişim gözlenmiştir. . Steptoe, birlikte eğlenip gülecek, sorunlarını paylaşacak, konuşacak biri olmayanların, stresli durumlarla daha zor başa çıktıklarını, sosyal açıdan yalnız bireylerin, strese karşı daha korunmasız, savunmasız, zayıf hissettiklerini belirtmiştir.

2. 3. Sosyal Destek

Aşağıda sosyal destek ve algılanan sosyal destek kavramları incelenmekte; ardından sosyal destekle ilgili kuramsal bilgiler verilip, ergenlerde sosyal destek ve sosyal destek stres ilişkisi üzerinde durulmaktadır.

2.3.1. Sosyal Destek Kavramı

Sosyal ilişkiler insan yaşamının temelini oluşturmaktadır. Bütün insanlar yaşam içerisinde çevrelerinde bulunan insanlarla ilişki kurarak yaşarlar. İnsanların diğer insanlara birlikte olma ve onlarla ilişki kurma ihtiyacı doğum ile başlayıp yaşamları boyunca sürmektedir.

Cobb, sosyal desteği, kişiye sevildiğini, değer verildiğini ve karşılıklı işbirliğine dayanan bir iletişim içinde bulunduğunu gösteren özel bir bilgi olarak tanımlamıştır (Akt. Çakır, 1993).

Shumaker ve Brownel sosyal desteği, en az iki birey arasında, alıcı ve verici olarak yardımların değişimi olarak tanımlamaktadır. Cohen, Mermelstein ve ark. (1985) ise bu tanıma, desteğin, olumlu ve olumsuz etkilerinin de olabileceğini eklemişlerdir (Akt. Çakır, 1993).

McElroy (1997), sosyal desteği (aile, arkadaş, sosyal temasın sayısı ve sıklığı gibi) stresin olumsuz etkilerinden bireyi koruyan mekanizmaları da içeren sosyal ilişkilerin farklı yönlerini tanımlayan genel bir kavram olarak tanımlamıştır (Akt. Erdeğer, 2001).

Sosyal destek, bireyin çevresinden elde ettiği sosyal ve psikolojik destek olarak tanımlanabilir. Stresle baş etmede araştırmacılar sosyal desteğin önemi üzerinde durmuşlardır. Bu çerçevede bireyin ailesi, en geniş aile çevresi, arkadaşları, karşı cins arkadaşı, öğretmenleri, iş arkadaşları, komşuları, ideolojik, dinsel veya etnik gruplar ile bireyin içinde yaşadığı toplum gibi faktörler o bireyin sosyal destek kaynaklarını oluşturmaktadır. bireyin kendisinde veya destek kaynaklarında meydana gelen değişmeler nedeniyle bireyin sosyal destek düzeyi değişebilir. Örneğin, aile bireyleri veya eşler arasındaki çatışmalar, baba veya annenin işini kaybetmesi veya eşlerden birinin ölümü, sosyal beceri noksanlığı veya bireydeki cinsel sapmalar, bireyin formal ve informal yardım kaynakları konusundaki bilgisizliği, göçler, hastalık, ailenin istemediği bir dinden veya etnikten biriyle evlenmek vb. durumlar bireyin sosyal destek düzeyini düşürebilir (Yıldırım, 1997).

Sosyal destek, farklı biçimde tanımlanıyor gibi görülse de bütün yazarların görüş birliğinde olduğu nokta sosyal desteğin bireyler arasındaki davranış ve ilişkilerin bazı türlerini kapsadığıdır.

2.3.2. Algılanan Sosyal Destek Kavramı

Gerçek sosyal destek ve algılanan sosyal destek arasında ayırım yapılması önemlidir. Algılanan sosyal destek gerçek kişilerarası ilişkiler içinde görünse de, aslında ulaşılan gerçek desteğin doğrudan anlatımı değildir (Ross, Lutz, &Lakey, 1999). Araştırmacılar algılanan sosyal desteği, bireyin geçmişte sosyal olarak destekleyici davranışları almasına dayanan beklenti ve desteklenildiğine dair bilişsel çıkarım olarak kavramsallaştırmışlardır (Dunkel-Schetter, &Bennett, 1990; Ross, Lutz, &Lakey, 1999; Sarason, Pierce, Sarason, 1990; Sarason, Sarason, &Pierce, 1990). Ayrıca, bazı çalışmalar algılanan sosyal desteğin oldukça kalıcı olduğunu ortaya çıkarmıştır (Dolbier, 2000; Eurelings, Bontekoe ve diğ, 1995). Bu kalıcılık, algılanan desteğin sosyal hayat hakkındaki uzun süren inançları yansıtması olarak yorumlanmıştır (Akt. Kaymakçıoğlu, 2001).

Gerçek sosyal destek ile algılanan sosyal destek arasındaki ayırıma yönelik diğer bir açıklama da sosyal ağların her zaman destekleyici olmadığıdır (Nolen- Hoeksema, &Davis, 1999; Bolger, Zuckerman, &Kessler, 2000). Bireylerin destek verme girişimleri boşa çıkabilir, yani; iyi niyetli çabalar yardımcı olma konusunda başarısızlığa uğrayabilir ya da stres altındaki kişi için olayları daha kötü hale getirebilir. Örneğin, sosyal destek vermek isteyen kişiler ,olayın duygusal boyutunu azaltabilir ya da abartabilirler, olay hakkında açıkça konuşmaktan kaçınabilirler, başaçıkma yollarını eleştirebilirler ya da bir an evvel iyileşme için cesaretlendirebilirler. Bazıları ise, stres veren olay hakkında bir şey duymak istemeyebilirler ve kişiyi olay hakkında konuşmaktan ve düşünmekten uzak tutabilirler ya da kişinin olay hakkındaki düşünce ve duygularını eleştirebilirler. İnsanlar yardımcı olma niyetinde olsalar bile, stres altında bulunan kişiye söyledikleri veya yaptıkları şeylerle yardımdan öte acı verebilirler (Bolger, Zuckerman, &Kessler, 2000; Coyne, Ellard, &Smith, 1990; Heller, Price, &Hogg, 1990, akt. Kaymakçıoğlu, 2001).

2.3.3. Sosyal Destekle İlgili Kuramsal Bilgiler

Boldwin (1967), sosyal desteğin kuramsal temelini Kurt Lewin’in Alan Kuramına ve davranış tanımına dayandırmaktadır. Lewin’e göre davranış psikolojik çevrede oluşan değişmedir ve psikolojik çevrenin tüm öğeleri bireyin davranışını etkilemektedir. Bu durumda bireyin olumsuz davranışlarını ortadan kaldırarak yeni davranışlar kazanmasını sağlamak için onun psikolojik çevresinde değişiklik yapmak gerekmektedir. Bireyin sosyal destek sistemi ise onun psikolojik çevresi içerisinde yer almaktadır (Yıldırım, 1998).

Cohen ve Wills (1985) dört sosyal destek türü belirlemişlerdir:

1. Saygı Desteği: Bireyin saygı gördüğü ve kabul edildiği ile ilgili bilgidir.