• Sonuç bulunamadı

Tanck ve Robbins (1979), psikoloji bölümünde okuyan 83’ü erkek ve 50’si kız olmak üzere toplam 133 üniversite örgencisi üzerinde yaptıkları araştırmada kızların problem üzerine saatlerce düşünmek gibi çözüm üretici olmayan tepkileri erkeklere göre daha çok kullandığını tespit etmişlerdir.

Brems ve Johnson (1988–89), 138 kişi üzerinde, cinsiyet rolünün problem çözme yaklaşımı ve başaçıkma stili üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Araştırmada başaçıkma stratejilerinin seçiminde cinsiyet rolünün yönlendirmesinin önemli olduğunu, erkeklik rolünün problem çözme yaklaşımı, kendine güven ve çözüm üretmeye eğilimli olma ile pozitif ilişki içinde olduğunu ortaya koymuşlardır

Clarc ve Hovanitz (1989) 18-25 yasları arasındaki 90 kız üniversite öğrencisinde psikopatoloji ve başaçıkma ilişkisini incelemişlerdir. Araştırmada ölçme aracı olarak MMPI ve Başaçıkma Yolları Ölçeği uygulanmış; ancak ölçeğin uygulanmasında iki farklı yönerge kullanılmıştır. Deneklerin gerçekte kullandıkları başaçıkma stratejileri ile başaçıkma stratejilerine ilişkin yetenekleri karşılaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, her iki başaçıkma yolları ölçümünün

bağımsız olarak psikopatolojiye katkılarının olduğu ve kendi aralarında da önemli ölçüde binişiklik gösterdiğini belirlemişlerdir.

Ptacek, Smith ve Zanas (1992), toplam 186 üniversite öğrencisi üzerinde yaptıkları çalışmalarında, bireylerden art arda 21 gün stres yaratan durumları anımsamaları istenmiştir. Daha sonra bu durumu nasıl değerlendirdiklerini ve kullandıkları başaçıkma yollarını, bunları hangi sırayla kullandıklarını yazdırmışlardır. Araştırma sonucunda; kadınların sosyal destek arama ve duygusal odaklı stratejilere, erkeklerin ise problem odaklı başaçıkma stratejilerine yöneldiklerini vurgulamışlardır.

Rice, Herman ve Petersen (1993), 10-15 yaşlar arasındaki depresyona girme riski taşıyan ergenlere ve onların ailelerine yönelik stresle başaçıkma grup programı uygulamışlardır. Müdahale programı, stres, stres yönetimi ve sosyal beceri konularında bilinçlendirme ve beceri kazandırmak amacıyla yürütülmüştür. Program, 40 dakikalık sürelerle 16 oturumdan oluşturulmuştur. Bilinç ve beceri kazandırmada bilgi verme ve rol oynama tekniklerinden yararlanılmıştır. Bu araştırmadan elde edilen bulgulara göre stresle başaçıkma grup programının ergenlerin başaçıkma ve sosyal becerileri üzerinde etkili olduğunu belirtmişlerdir.

Williams ve McGillicuddy (2000), “Coping Strategies in Adolescents” adlı çalışmalarında kız ve erkek öğrencilerin ön ergenlik (erinlik), orta ergenlik ve geç ergenlik dönemlerinde karşılaştıkları iki değişik stresör olan, (a)günlük güçlükler, zorluklar ve (b) önemli yaşam olaylarına karşı getirdikleri başaçıkma stratejilerini incelemişlerdir. Wiliams ve McGillicuddy araştırmalarında, her yaştaki ergenlerin başaçıkma stratejilerini stresörün çeşidine göre değiştirmekte olduklarını ve bu noktada kız ve erkek öğrenciler arasında önemli bir farklılığın bulunmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Yaşı büyük ergenlerin stresin etkisini azaltmak için çok değişik strateji ve metotlar (planlı problem çözme, tekrar değerlendirme, sosyal destek arama gibi) kullandıklarını belirtmişlerdir (Akt: Demirtaş, 2007).

Renk ve Creasey (2003), üniversite öğrencilerinin cinsiyetlerine ve kültürlerine göre stresle başaçıkma düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Araştırma

bulgularına göre, problem odaklı başaçıkmada cinsiyetler arasında anlamlı farklılıkların çıkmadığını belirtmiştir. Yaşları büyük olan erkek öğrencilerinin, yaşları küçük olanlara oranla problem odaklı başaçıkma tutumları gösterdiklerini, yaşları büyük olan kız öğrencilerin, yaşları küçük olanlara oranla duygu odaklı başaçıkma tutumları sergilediklerini belirtmişlerdir. Aynı zamanda yaşları büyük olan kız öğrencilerin duygu merkezli başaçıkma tutumları, yaşları büyük olan erkek öğrencilerden anlamlı düzeyde yüksek çıktığını saptamışlardır. Kaçıngan odaklı stresle başaçıkma tutumlarında ise cinsiyet ve yaşlar arasında anlamlı farklılığın çıkmadığını belirtmişlerdir.

Magaya, Asner-Self ve Schreiber’ın (2005), Zimbabve ergenleri arasındaki stres ve başaçıkma stratejilerini incelediği araştırmada, Zimbabve ergenlerinin Algılanan Stres Ölçeğinde hafif stres yaşadıkları ve başlıca stresörlerin okulla ilgili işler, ilişkiler, sosyal yaşam ve maddi konular olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca kız öğrenciler, erkek öğrencilere göre daha yüksek algılanan stres belirtmişlerdir. Başaçıkma ölçeğinin sonuçların göre Zimbabve ergenlerinin problem odaklı stratejilerden çok duygu odaklı stratejileri kullandıklarını tespit etmişleridir.

Ballı’nın (2005) Türk Silahlı Kuvvetlerinde erbaş ve erlerin, psikiyatri kliniklerine sevk edilme durumlarına göre algıladıkları sosyal destek (aile), kişilik özellikleri (dışadönük ve nörotik) ve stresle başaçıkma stratejilerinin karşılaştırmalı olarak incelediği araştırma sonucunda psikiyatri kliniğine sevk edilen erbaş ve erlerin sevk edilmeyen erbaş ve erlere göre stresle başaçıkma stratejilerinden kendine güvensiz yaklaşımı daha fazla, kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımlarını daha az kullandıkları, algıladıkları sosyal destek düzeylerinin daha düşük olduğu, nörotik kişilik özelliklerine daha fazla, dışadönük kişilik özelliklerine ise daha az sahip oldukları saptanmıştır. Dışadönük kişilik özelliğinin stresle başaçıkma stratejilerinden kendine güvensiz yaklaşım ve boyun eğici / çaresiz yaklaşım ile anlamlı ve negatif; kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımı ile anlamlı ve pozitif korelasyona sahip olduğu görülmüştür. Nörotik kişilik özelliğinin ise stresle başaçıkma stratejilerinden kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımları ile

anlamlı ve negatif; kendine güvensiz yaklaşım ve boyun eğici / çaresiz yaklaşım ile anlamlı ve pozitif korelasyona sahip olduğu belirtmiştir. Algılanan sosyal desteğin nörotik kişilik özellikleri ile istatistiksel olarak anlamlı ve negatif, dışadönük kişilik özellikleri ile anlamlı ve pozitif korelasyona sahip olduğu belirtmiştir. Bunun yanı sıra algılanan sosyal desteğin kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımı ile anlamlı ve pozitif; kendine güvensiz yaklaşım ve boyun eğici / çaresiz yaklaşım ile anlamlı ve negatif korelasyona sahip olduğu saptamıştır.

Deniz ve Yılmaz (2005), üniversite öğrencilerinin duygusal zekâ düzeyleri ile stresle başaçıkma stilleri arasındaki ilişkiyi araştırmışlar, araştırma sonucunda; üniversite öğrencilerinin duygusal zeka kişisel beceriler, kişiler arası beceriler, uyumluluk boyutu, stresle başaçıkma boyutu ve genel ruh durumu boyutu ile stresle başaçıkma stillerinden problem odaklı başaçıkma alt ölçeği arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler bulmuşlardır. Aynı zamanda Kişisel Beceriler alt boyutu ile stresle başaçıkma stillerinden sorunla uğraşmaktan kaçınma alt boyutu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki varken, kişilerarası beceriler ve genel ruh durumu alt boyutları ile sosyal destek arama alt ölçeği arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğunu saptamışlardır.

Tan (2006), ergenlerin kullandıkları stresle başa çıkma tarzları ile atılganlık düzeylerinin birbiriyle olan ilişkisi ve cinsiyet, sınıf düzeyi ve anne-baba eğitim düzeyi değişkenlerinin stresle başaçıkma tarzlarına ve atılganlık düzeylerine etkisi açısından incelenmesi konulu araştırma sonucunda elde edilen bulgular ergenlerin stresle başaçıkma tarzlarıyla atılganlık düzeyi arasında anlamlı ilişki olduğu ve cinsiyet, sınıf düzeyi, anne ve baba eğitim düzeyi değişkenlerinin ergenlerin başaçıkma tarzları ve atılganlık düzeyleri üzerinde etkili olduğunu saptamıştır.

Koç (2006), üniversite öğrencilerinin utangaçlık düzeylerine göre stresle başaçıkma stratejilerini incelenmiştir. Araştırma 710 kız ve 636 erkek, toplam 1346 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma sonucunda utangaçlık düzeyi düşük olan öğrencilerin stresle başaçıkmada kendine güvenli yaklaşım stratejisini daha çok kullandıkları saptanmıştır. Utangaçlık düzeyi düşük olan öğrencilerin stresle

başaçıkmada iyimser yaklaşım stratejisini daha çok kullandıklarını saptamıştır. Utangaçlık düzeyi yüksek olan öğrencilerin stresle başaçıkmada çaresiz yaklaşım stratejisini daha çok kullandıklarını saptamıştır. Utangaçlık düzeyi yüksek olan öğrencilerin stresle başaçıkmada boyun eğici yaklaşım stratejisini daha çok kullandıklarını saptamıştır. Utangaçlık düzeyi düşük olan öğrencilerin stresle başaçıkmada sosyal desteğe başvurma stratejisini daha çok kullandıklarını saptamıştır.

Demirtaş (2007), ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin algılanan sosyal destek ve yalnızlık düzeyleri ile stresle başaçıkma düzeyleri arasındaki ilişkinin incelendiği yüksek lisans tezinde cinsiyete göre öğrencilerin yalnızlık, aileden, arkadaştan ve öğretmenden algılanan sosyal destek ve stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir farka ulaşmamıştır. Annenin çalışıp çalışmamasına göre stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir farka ulaşmamıştır. Buna göre; annesi çalışan öğrencilerin çalışmayanlara göre stresle başaçıkma ölçeğinden daha yüksek puan aldıkları bilgisine ulaşmıştır. Babanın çalışıp çalışmaması stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmamıştır. Ekonomik durumu düşük olanların stresle başaçıkma ölçeklerinden daha düşük puan aldıkları görülmektedir. Kardeş sayısı ile stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmamıştır. Akademik başarı durumu stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmamıştır. Algılanan anne baba tutumlarına göre yalnızlık, aileden, arkadaştan ve öğretmenden algılanan sosyal destek ve stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmamıştır. Stresle başaçıkma düzeyleri ile yalnızlık, aileden algılanan sosyal destek ve genel sosyal destek düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmıştır. Araştırmaya göre öğrencilerin yalnızlık düzeyi arttıkça stresle başaçıkma düzeyleri azalmakta, aileden algılanan sosyal destek düzeyleri ile genel sosyal destek düzeyleri arttıkça stresle başaçıkma düzeyleri de artmaktadır. Ancak stresle başaçıkma düzeyleri ile arkadaştan ve öğretmenden algılanan sosyal destek düzeyleri arasında anlamlı bir fark olamadığını belirtmiştir.

Avşaroğlu (2007), Öğrencilerinin, cinsiyetleri ile stresle başaçıkma stilleri alt boyutlarından kaçma-soyutlama (duygusal-eylemsel) puan ortalamaları arasında

anlamlı bir farklılaşmanın olduğu, diğer alt boyutlarla (aktif planlama, dış yardım arama, dine yönelme, kaçma-soyutlanma ve kabul-bilişsel yeniden yapılanma) cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı bulunmuştur.

Bilge ve Çam (2008), tarafından kanseri önlemede kadınların stresle başaçıkma tarzları ve sağlık inanışlarının incelenmesi amacıyla planlanmış, bir araştırmada kadınların %51’i 36-59 yaş grubunda yer almakta ve %63’ü kanseri önlemek için herhangi bir şey yapmamaktadır. Örneklemin %62’si kanserin en önemli nedeninin stres olduğunu belirtmiştir. Stresin kanser nedeni olduğunu düşünen kadınların stresle başaçıkma tarzları ve geleneksel sağlık inanışları incelendiğinde, kadınların stresle başaçıkmak için çaresiz yaklaşım gösterdikleri ve geleneksel sağlık inanışlarına sahip oldukları belirlenmiş, yapılan istatistiksel analizde ise anlamlı bir ilişki saptamamışlar.

Kara’nın (2009), eğitim-öğretim yaşantısında stres yaratan faktörler ve aile özelliklerine göre öğrencilerin stresle başaçıkma davranışlarının incelenmesi konulu makalesinde öğrencilerin eğitim-öğretim hayatlarında en çok stres yaratan durumlar arasında birinci sırada gelecek kaygısı (%35,4) yer alırken, bu oranı ekonomik sorunlar (%20,6), sınav ve ölçme değerlendirme sistemin (%14,3) takip ettiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte; araştırmada, aile özelliklerine ilişkin yüzde ve frekans hesaplamaları verilerek, öğrencilerin stresle başaçıkma davranışlarını ortaya koyan boyutlar ile aile özellikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olup olmadığı güncel istatistiksel programlar ile (varyans analizi testi) analiz edilmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin stresle başaçıkma davranışlarında aile yapıları itibariyle Dine Yönelme boyutunda, aile tutumları itibariyle; Aktif Planlama, Dine yönelme ve Dış Yardım Arama boyutlarında; kardeş sayıları itibariyle; Dine Yönelme ve Kabul Bilişsel Yeniden Yapılanma boyutlarında; ikamet ettikleri yer itibariyle; Kaçma-Soyutlanma (Biyokimyasal) boyutunda istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Bu sonuçlar; aile özelliklerinin stresle başaçıkma tutumlarında önemli bir etken olduğunu ortaya koymaktadır. Öğrencilerin stresle başaçıkma davranışlarında aile önemli olduğundan, ailelerin öğrencilere karşı olumlu davranışlar sergilemeleri ve özellikleri öğrencilerin stres düzeylerini

etkileyeceğini ve eğitim- öğretim hayatlarında başarı düzeylerini arttırabileceğini belirtmiştir.

Yamaç (2009), üniversite öğrencilerinin algıladıkları sosyal destek ile stresle başaçıkma stilleri arasındaki ilişkiyi; cinsiyet, anne-baba eğitim durumu ve etkinliklere katılma durumu gibi değişkenler açısından incelemiştir. Araştırma 393 kız, 227 erkek olmak üzere toplam 620 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerinin stresle başaçıkma tarzları cinsiyet, anne eğitim durumu ve baba eğitim durumu değişkenine göre anlamlı bulunmamıştır. Etkinliklere katılma ile stresle başaçıkma stilleri alt boyutlarından kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım, çaresiz yaklaşım puan ortalamaları arasında farklılaşmanın olduğu, boyun eğici yaklaşım ve sosyal destek arama alt boyutları ile anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı bulunmamıştır. Aileden, arkadaşlardan ve özel kişiden alınan sosyal destek düzeylerinin cinsiyete bağlı olarak farklılaştığı, kız öğrencilerin aileden, arkadaşlardan ve özel kişiden aldıkları sosyal destek düzeylerinin erkek öğrencilere göre önemli düzeyde yüksek olduğunu belirtmiştir.