• Sonuç bulunamadı

Öğretmen adaylarının benlik saygısı düzeylerine göre iyimserlik ve stresle başaçıkma tutumlarının incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Öğretmen adaylarının benlik saygısı düzeylerine göre iyimserlik ve stresle başaçıkma tutumlarının incelenmesi"

Copied!
123
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BİLİM DALI

ÖĞRETMEN ADAYLARININ BENLİK SAYGISI

DÜZEYLERİNE GÖRE İYİMSERLİK VE STRESLE

BAŞAÇIKMA TUTUMLARININ İNCELENMESİ

İzzet PARMAKSIZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Selahattin AVŞAROĞLU

(2)
(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

(4)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

(5)

ÖNSÖZ

Öğretmen adaylarının, kişilik eğilimlerini oluşturan temel değişkenlerinin incelendiği bu araştırmada öğretmen adaylarını daha yakından tanıyabilmek amaçlanmıştır. Araştırma verilerinin bu grupla çalışan araştırmacı ve psikolojik danışmanlar için faydalı olacağı düşünülmektedir.

Araştırmanın her sürecinde yardım ve desteklerini esirgemeyen, tezime özveri ile yönlendirmede bulunan, yaklaşımlarında arkadaş gibi davranan, titizliği ve akademik bakış açısı ile yol gösteren, eleştirme yerine teşvik eden, önderlik eden, değerli zamanını, bilgi ve deneyimlerini benimle paylaşan, bana karşı yaklaşımlarından hep güven duyduğum değerli hocam danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Selahattin AVŞAROĞLU’na teşekkür ederim.

Hocam Doç. Dr. M Engin DENİZ’e, Doç. Dr. Erdal HAMARTA, Yrd. Doç. Dr. Coşkun ARSLAN ve candan arkadaşım Arş.Gör. H.İrem ÖZTEKE’ye, mesai arkadaşım Sinan KILIÇ’ a ve Esen GÜLEÇ’e çok teşekkür eder saygılarımı sunarım. Araştırma sürecinde ölçeklere cevap vererek yardım eden ve değerli zamanlarını benimle paylaşan Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi öğrencilerine de ayrıca teşekkür ederim.

Yüksek Lisans tezi süresince maddi ve manevi desteğini hiç eksik etmeyen biricik anneme, babama, abime, teşekkür ediyor ve 4 yaşındaki yeğenim Ali Can’a en içten sevgilerimi sunuyorum. Sevgi ve saygılarımla…

İzzet PARMAKSIZ

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı İzzet PARMAKSIZ

Numarası 095216051012

Ana Bilim / Bilim Dalı Eğitim Bilimleri / Psikolojik Danışma ve Rehberlik

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Selahattin AVŞAROĞLU

Ö

ğrencin

in

Tezin Adı

Öğretmen Adaylarının Benlik Saygısı Düzeylerine Göre İyimserlik ve Stresle Başaçıkma Tutumlarının İncelenmesi

ÖZET

Bu araştırma, öğretmen adaylarının benlik saygısı düzeylerine ve bazı demografik değişkenlere göre iyimserlik ve stresle başaçıkma tutumlarının anlamlı düzeyde farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek ve aralarındaki ilişkiyi ortaya koymak ve de benlik saygısı, iyimserlik ve stresle başaçıkma arasında ilişkiyi belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada bağımsız değişken olarak benlik saygısı, cinsiyet, sınıf, yaşamın çoğunun geçirildiği yer ve ailenin sosyo-ekonomik durumu ele alınmıştır. Bağımlı değişken olarak stresle başaçıkma ve iyimserlik ele alınmıştır. Verilerin analizinde bağımsız değişkenlerle bağımlı değişkenlerin ilişkisi için t testi ve F testi yapılmıştır. Çıkan farklılığın kaynağına ilişkin Tukey testi uygulanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak öğretmen adaylarının benlik saygıları Benlik Saygısı Ölçeği (Arıcak, 1999), stresle başa çıkma tarzları Stresle Başaçıkma Tarzları Ölçeği (Şahin ve Durak, 1995), iyimserlikleri ise İyimserlik Ölçeği (Balcı ve Yılmaz 2002) kullanılarak belirlenmiştir. Araştırma grubunu 2010-2011 eğitim öğretim yılında Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesinde okuyan 543’ü kız 309’u erkek toplam 852 öğrenci

(7)

oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı doğrultusunda elde edilen bulgular aşağıda verilmiştir.

1. Öğretmen adaylarının stresle başaçıkma tarzları alt boyutları puan

ortalamalarının kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımlarında cinsiyet değişkenine göre anlamlı düzeyde bir farklılaşma bulunurken, çaresiz yaklaşım ve boyun eğici yaklaşım alt boyutlarında anlamlı düzeyde bir farklılaşmanın olmadığı bulunmuştur.

2. Öğretmen adaylarının sınıf değişkenine göre stresle başaçıkma tarzları puan

ortalamaları arasında kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımında anlamlı düzeyde bir farklılaşma yoktur. Diğer taraftan çaresiz yaklaşım ve boyun eğici yaklaşım alt boyutlarında sınıf değişkenine göre anlamlı düzeyde bir farklılaşma bulunmuştur.

3. Öğretmen adaylarının yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yer değişkenine göre

stresle başaçıkma tarzları alt boyutları puan ortalamaları arasında kendine güvenli yaklaşım çaresiz yaklaşım iyimser yaklaşım boyun eğici yaklaşım) ve sosyal destek arama yaklaşımında anlamlı düzeyde bir farklılaşmanın olmadığı bulunmuştur.

4. Öğretmen adaylarının ailelerinin sosyo-ekonomik durum değişkenine göre

stresle başaçıkma tarzları alt boyutları puan ortalamaları arasında kendine güvenli yaklaşım iyimser yaklaşım boyun eğici yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımında anlamlı düzeyde bir farklılaşmanın olmadığı saptanmıştır. Stresle başaçıkma tarzları alt boyutlarından çaresiz yaklaşım boyutunda ise ailenin sosyo-ekonomik durumu değişkeni açısından anlamlı düzeyde farklılaşma bulunmuştur.

5. Öğretmen adaylarının cinsiyet değişkenine göre iyimserlik puan ortalamaları

arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma saptanmıştır.

6. Öğretmen adaylarının sınıf değişkenine göre iyimserlik puan ortalamaları

(8)

7. Öğretmen adaylarının yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yer değişkenine göre

iyimserlik puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma saptanmamıştır.

8. Öğretmen adaylarının ailelerinin sosyo-ekonomik durum değişkenine göre

iyimserlik puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma saptanmıştır.

9. Benlik saygısı alt boyutlarının (benlik değeri, özgüven, depresif duygulanım,

kendine yetme, başarma ve üretkenlik) iyimserlikteki toplam varyansın % 42.9’unu açıklamaktadır. Kendine yetme alt boyutu ise iyimserliği yordamada önemli bir etkiye sahip değildir. Depresif duygulanım ile iyimserlik arasında negatif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır

10. Öğretmen adaylarının stresle başaçıkma kendine güvenli yaklaşım, iyimser

yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımı alt boyutları ile benlik saygısı alt boyutlarından benlik değeri, özgüven, kendine yetme ve başarma ve üretkenlik alt boyutları arasında pozitif yönlü; depresif duygulanım ile negatif yönlü anlamlı ilişkiler saptanmıştır. Diğer taraftan çaresiz yaklaşım ve boyun eğici yaklaşım ile depresif duygulanım dışındaki benlik saygısı alt boyutları arasında negatif yönlü anlamlı ilişkiler bulunmuştur.

Anahtar kelimeler: Öğretmen Adayı, Stresle Başaçıkma, İyimserlik, Benlik

(9)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı İzzet PARMAKSIZ

Numarası 095216051012

Ana Bilim / Bilim Dalı Education Studies / Counseling and Guidance

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Asst. Assoc. Dr. Selahattin AVŞAROĞLU

Ö

ğrencin

in

Tezin İngilizce Adı The Resarch for Teacher Candidates, About Their Optimism and Their Style of Coping With Stress According to Their Self-Esteems Levels.

SUMMARY

The resarch carried out to introduce the relation between optimism and stressto determine precisely whether the attitudes of coping with stres and optimism differantiates or not according to the level of teacher trainers self esteem and some demogrophic variants.

İn this study, as an independent variable self esteem, gender class, place and socia- economic status of families are discussed. As a dependent variable coping with stress and optimism discussed. T and F test were applied to show the relationship between independent and dependent variants. Tukey test was applied on the source of difference. the self-esteem of teacher trainees were determined by self esteem scala (Arıcak, 1999). The attidutes of coping with stress were determined by using scale of coping with stress (Şahin and Durak, 1995). And the optimism of teacher trainees was determined according to the scale of optimism (Balcı ve Yılmaz 2002). The resarch group who are teacher trainees in Ahmet Keleşoğlu Faculty of Selçuk University consist of 852 trainee. The findings are given below.

1. While significiant differentration is determined betweeen overage scores of self confidence, optimist, social support seeking attitudes, no differentration is

(10)

determined between thils of desperate and subsmissive attitudes in stres-dealing styless in gender variants.

2. A significiant differantration is not determined between overage scores of self-confidence, optimist, social support seeking attitudes in class variant, at the other sicle remarkable (significiant) differantration is determined between those of desperate and subsmissive attidute.

3. Remarkable differantration is not determined between overage scores of self-confidence, desperate, optimist, submissive and social-support seeking attitudes of teacher trainees in place variant where teacher trainees spend most of their life.

4. Remarkable differantration is not determined between overange scores of self-confidence, optimist, submissive and social-support seeking attitudes in socio-economic variant but remarkable differantration is determined in desperate attitude of teacher trainees socio-economic situation of family.

5. Remarkable differantration is determined between overage scores of optimist attitudes in gender variant.

6. Remarkable differantration is determined between overage scores of optimist attitudes in class variant

7. Remarkable differantration is not determined between overage scores of optimist attitudes in place variant

8. Remarkable differantration is determined between overage scores of optimist attitudes in socio-economic variant

9. Self esteem subscales explain % 42.9 total variant in optimism. But self suffficense subscale has not remarkable effect on optimism. Remarkable reverse effect is determined between depressive mood and optimism.

10. Remarkable relation is determined between self confidence, optimism, social support seeking attitudes and self-esteem value, self confidence, self sufficience, success, productive subscales attitudes. Remarkable reverse effect is determined between overage scores ofdesperate, subsmissive attitudes and self esteem subscale.

Keywords: Teacher Candidate, Coping With Stress, Optimism, Self-Esteem

(11)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... i

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU... ii

ÖNSÖZ ... iii

ÖZET ... iv

SUMMARY... vii

İÇİNDEKİLER ... ix

TABLOLAR LİSTESİ... xiv

BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ 1.1. PROBLEM... 1 1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI ... 4 1.3. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ... 5 1.4. VARSAYIMLAR ... 6 1.5. SINIRLILIKLAR... 6 1.6. TANIMLAR ... 6 İKİNCİ BÖLÜM KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1. STRES ... 8 2.1.1. Stresin Belirtileri ... 10 2.2.1.1. Fiziksel Belirtiler... 10 2.2.1.2. Duygusal Belirtiler ... 10 2.2.1.3. Psikolojik Belirtiler ... 11 2.2.1.4. Davranışsal Belirtiler... 11

(12)

2.1.2. Stresle Başaçıkma ... 11

2.1.2.1. Problem Odaklı/Probleme Yönelik Başaçıkma Stratejileri... 12

2.1.2.2. Duygu Odaklı/Duyguya Yönelik Başaçıkma Stratejileri ... 12

2.1.3. Stres Yönetimi... 13

2.1.3.1. Beden ve Zihin Birlikteliği Olgusu ... 13

2.1.3.2. Zihinsel Başaçıkma Teknikleri... 13

2.1.3.3. Zaman Yönetimi... 14

2.1.3.4. İletişim ve Stres (Kaliteli Yaşam) ... 15

2.1.3.5. Kişilik Boyutu ... 15

2.1.3.6. Sistematik Gevşeme ... 16

2.1.3.7. Fiziksel Egzersiz... 16

2.1.3.8. Beslenme ... 16

2.1.3.9. Beden Duruşunun Değiştirilmesi ... 16

2.1.3.10. Hobiler ve Farklı Aktivitelerle İlgilenmek... 16

2.1.3.11. Kendinle Olumlu Konuşmak... 16

2.1.3.12. Öfkeyi Yenmek ... 17

2.1.4. Stresle Başaçıkma İle İlgili Yapılan Araştırmalar ... 17

2.2. İYİMSERLİK ... 23

2.2.1. İyimserlik İle İlgili Yapılan Çalışmalar ... 27

2.3. BENLİK KAVRAMI... 33

2.3.1. Benlik Kavramının Unsurları... 35

3.2.1.1. Kimlik ... 35

3.2.1.2. Benlik Saygısı ... 35

(13)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YÖNTEM

3.1. ARAŞTIRMA MODELİ ... 45

3.2. ARAŞTIRMA GRUBU... 45

3.3. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI ... 46

3.3.1. Benlik Saygısı Ölçeği... 46

3.3.2. İyimserlik Ölçeği... 49

3.3.3. Stresle Başaçıkma Tarzları Ölçeği ... 50

3.4. VERİLERİN TOPLANMASI VE ANALİZİ ... 54

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR VE YORUM 4.1. Öğretmen Adaylarının Stresle Başaçıkma Tarzları Puan Ortalamaları Cinsiyetlerine Göre Anlamlı Düzeyde Farklılaşmakta Mıdır?... 55

4.2. Öğretmen Adaylarının İyimserlik Puan Ortalamaları Cinsiyetlerine Göre Anlamlı Düzeyde Farklılaşmakta Mıdır? ... 56

4.3. Öğretmen Adaylarının Stresle Başaçıkma Tarzları Puan Ortalamaları Sınıf Değişkenine Göre Anlamlı Düzeyde Farklılaşmakta Mıdır? ... 57

4.4. Öğretmen Adaylarının İyimserlik Puan Ortalamaları Sınıf Değişkenine Göre Anlamlı Düzeyde Farklılaşmakta Mıdır? ... 58

4.5. Öğretmen Adaylarının Stresle Başaçıkma Tarzları Puan Ortalamaları Yaşamlarının Çoğunu Geçirdikleri Yer Değişkenine Göre Anlamlı Düzeyde Farklılaşmakta Mıdır?... 59

4.6. Öğretmen Adaylarının İyimserlik Puan Ortalamaları Yaşamlarının Çoğunu Geçirdikleri Yer Değişkenine Göre Anlamlı Düzeyde Farklılaşmakta Mıdır?61 4.7. Öğretmen Adaylarının Stresle Başaçıkma Tarzları Puan Ortalamaları Ailenin Sosyo-Ekonomik Durumu Değişkenine Göre Anlamlı Düzeyde Farklılaşmakta Mıdır? ... 61

(14)

4.8. Öğretmen Adaylarının İyimserlik Puan Ortalamaları Ailenin Sosyo-Ekonomik Durumu Değişkenine Göre Anlamlı Düzeyde Farklılaşmakta Mıdır?... 63 4.9. Öğretmen Adaylarının Stresle Başaçıkma Tarzları Puanları İle Benlik Saygısı

Puanları Arasında Anlamlı Düzeyde Bir İlişki Var Mıdır?... 64 4.10. Öğretmen Adaylarının, Benlik Saygısı Ölçeği Alt Boyutları (Benlik Değeri,

Özgüven, Depresif Duygulanım, Kendine Yetme, Başarma ve Üretkenlik), Stresle Başaçıkma Tarzı Kendine Güvenli Yaklaşım Alt Boyutunu Anlamlı Düzeyde Yordamakta Mıdır? ... 65 4.11. Öğretmen Adaylarının, Benlik Saygısı Ölçeği Alt Boyutları (Benlik Değeri,

Özgüven, Depresif Duygulanım, Kendine Yetme, Başarma ve Üretkenlik), Stresle Başaçıkma Tarzı Çaresiz Yaklaşım Alt Boyutunu Anlamlı Düzeyde Yordamakta Mıdır?... 66 4.12. Öğretmen Adaylarının, Benlik Saygısı Ölçeği Alt Boyutları (Benlik Değeri,

Özgüven, Depresif Duygulanım, Kendine Yetme, Başarma ve Üretkenlik), Stresle Başaçıkma Tarzı İyimser Yaklaşım Alt Boyutunu Anlamlı Düzeyde Yordamakta Mıdır?... 67 4.13. Öğretmen Adaylarının, Benlik Saygısı Ölçeği Alt Boyutları (Benlik Değeri,

Özgüven, Depresif Duygulanım, Kendine Yetme, Başarma ve Üretkenlik), Stresle Başaçıkma Tarzı Boyun Eğici Yaklaşım Alt Boyutunu Anlamlı

Düzeyde Yordamakta Mıdır? ... 68 4.14. Öğretmen Adaylarının, Benlik Saygısı Ölçeği Alt Boyutları (Benlik Değeri,

Özgüven, Depresif Duygulanım, Kendine Yetme, Başarma ve Üretkenlik), Stresle Başaçıkma Tarzı Sosyal Destek Arama Yaklaşım Alt Boyutunu

Anlamlı Düzeyde Yordamakta Mıdır? ... 69 4.15. Öğretmen Adaylarının İyimserlik Puanları İle Benlik Saygısı Puanları Arasında Anlamlı Düzeyde Bir İlişki Var Mıdır?... 70 4.16. Öğretmen Adaylarının, Benlik Saygısı Ölçeği Alt Boyutları (Benlik Değeri, Özgüven,

Depresif Duygulanım, Kendine Yetme, Başarma ve Üretkenlik) İyimserlik Puanlarını Anlamlı Düzeyde Yordamakta Mıdır?... 70

(15)

BEŞİNCİ BÖLÜM TARTIŞMA

A. Özlük Nitelikleri Açısından Tartışma ve Yorum... 72

B. Benlik Saygısı Açısından Tartışma ve Yorum... 78

ALTINCI BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER 6.1. SONUÇ... 83 6.2. ÖNERİ ... 86 KAYNAKLAR ... 87 EKLER... 102 ÖZGEÇMİŞ ... 106

(16)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1: Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin Bölümlere Göre Dağılımları... 46 Tablo 3.2. Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin Cinsiyet ve Sınıfa Göre Dağılımı ... 46 Tablo 4.1: Öğretmen Adaylarının Cinsiyet Değişkenine Göre Stresle Başaçıkma

Tarzları Alt Boyutları t Testi Sonuçları ... 55 Tablo 4.2: Öğretmen Adaylarının Cinsiyet Değişkenine Göre İyimserlik t Testi

Sonuçları ... 56 Tablo 4.3: Öğretmen Adaylarının Sınıf Değişkenine Göre Stresle Başaçıkma Tarzları Alt Boyutlarına Ait Varyans Analizi ve Tukey Testi Sonuçları ... 57 Tablo 4.4: Öğretmen Adaylarının Sınıf Değişkenine Göre İyimserlik Puanlarına Ait

Varyans Analizi ve Tukey Testi Sonuçları ... 58 Tablo 4.5: Öğretmen Adaylarının Yaşamlarının Çoğunu Geçirdikleri Yer

Değişkenine Göre Stresle Başaçıkma Tarzları Alt Boyutlarına Ait

Varyans Analizi ve Tukey Testi Sonuçları ... 60 Tablo 4.6: Öğretmen Adaylarının Yaşamlarının Çoğunu Geçirdikleri Yer

Değişkenine Göre İyimserlik Puanlarına Ait Varyans Analizi ve Tukey Testi Sonuçları ... 61 Tablo 4.7: Öğretmen Adaylarının Sosyo-ekonomik Durumu Değişkenine Göre

Stresle Başaçıkma Tarzları Alt Boyutlarına Ait Varyans Analizi ve Tukey Testi Sonuçları ... 62 Tablo 4.8: Öğretmen Adaylarının Ailelerinin Sosyo-ekonomik Durumu Değişkenine

Göre İyimserlik Puanlarına Ait Varyans Analizi ve Tukey Testi

Sonuçları ... 63 Tablo 4.9: Öğretmen Adaylarının Stresle Başaçıkma Tarzları Puanları İle Benlik

Saygısı Puanları Arasındaki İlişki... 64 Tablo 4.10: Benlik Saygısının Stresle Başaçıkma Tarzlarıdan Kendine Güvenli

(17)

Tablo 4.11: Benlik Saygısının Stresle Başaçıkma Tarzı Çaresiz Yaklaşım Alt

Boyutunu Yordayıp Yordamadığına İlişkin Bulgular... 66 Tablo 4.12: Benlik Saygısının Stresle Başaçıkma Tarzı İyimser Yaklaşım Alt

Boyutunu Yordayıp Yordamadığına İlişkin Bulgular... 67 Tablo 4.13: Benlik Saygısının Stresle Başaçıkma Tarzı Boyun Eğici Yaklaşım Alt

Boyutunu Yordayıp Yordamadığına İlişkin Bulgular... 68 Tablo 4.14: Benlik Saygısının Stresle Başaçıkma Tarzı Sosyal Destek Arama

Yaklaşımı Alt Boyutunu Yordayıp Yordamadığına İlişkin Bulgular .... 69 Tablo 4.15: Öğretmen Adaylarının İyimserlik Puanları İle Benlik Saygısı Puanları

Arasındaki İlişki... 70 Tablo 4.16: Benlik Saygısının İyimserliği Yordayıp Yordamadığına İlişkin Bulgular... 71

(18)

BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ

1.1. PROBLEM

Biyo-psiko-sosyal bir canlı olan insanın, yaşamını sürdürebilmesi için birtakım fizyolojik, psikolojik ve sosyal gereksinimleri vardır. Bu gereksinimlerinin karşılanması sürecinde olumlu veya olumsuz gelişmeler, bireyin uyum düzeyini etkilemektedir. Birey bu uyum sürecinde hem kendine yönelik hem de çevresine yönelik tutum geliştirebilmektedir. Bu tutumların olumlu bir seyir izlemesi ya da izleyememesi kişinin hayatındaki değişkenlerle yakından ilgilidir. Kişinin günlük yaşam içinde sahip olduğu anne baba niteliği, yaşanılan yer, sosyo-ekonomik durum, kültürel alt yapı, cinsiyet, yaşanılan şehrin büyüklüğü, ayrıca zamanla oluşan benlik saygısı ve buna bağlı olarak kişinin stresle başaçıkma tarzı, olaylara yaklaşırken kullandığı iyimser ya da kötümser bakış açısı bireyi doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Bu değişkenlerin bireydeki varlık derecesi kişilerin eğilimlerine yön vermektedir.

Bireyin kendi kişisel özellikleri ve çevresel koşulları onun hayata bakışını ve yaşam pozisyonlarını etkilemektedir. Stresli bir ortam algılaması veya zor şartlar, zayıf ve sağlıksız aile bağlarından kaynaklanan benlik saygısının sağlıklı geliştirilememesi, bakış açısının negatif (kötümser) olması gibi süreçler, bireyin algısını olumsuz yönde etkilemektedir.

Günümüzde hemen hemen her bireyin karşılaştığı stres olgusu, modern insanın günlük yaşamının bir parçasını oluşturmaktadır. Beklentileri karşılamadaki zorluklar, engellenme ve sınırlandırmalar, zamana karşı yarış düşüncesi, sınavlar, başarılı olma yüklemeleri gibi olumsuz ve baskılı durumlar, stres kaynağı olarak bireyleri sürekli

olarak izleyebilmektedir (Avşaroğlu ve Üre, 2007). Stres organizmanın fizik ve

ruhsal sınırlarının zorlanması ve tehdit edilmesi ile ortaya çıkan bir durumdur (Baltaş ve Batlaş, 2000). “Stres, organizmanın, kendi yaşamını ve çevreye uyumunu

(19)

(dengesini) tehdit eden bir unsura (uyarıcıya) gösterdiği ve varoluşsal değeri olan bir “savaşma ya da kaçma” tepkisidir” (Şahin, 2009). Organizma kendini tehdit eden acil bir durum algıladığında psikolojik, fiziksel, davranışsal, duygusal tepkiler verir. İşte birey bu belirtileri iyi tanımalı ve doğru tepkiler vermelidir. Çünkü stres kötü yönetildiği ya da yok sayıldığında yıkıcı, iyi yönetildiğinde ise daha verimli çalışma için olumlu etki yaratır (Hargreaves, 1998).

Stres yaşantısı yaşanan olaydan daha çok bireylerin olayla ilgili algılarıyla ilişkilendirilir. Algıları şekillendiren ise bireylerin tutumlarıdır. Tutumlar ise benlik kavramı ile yakından ilişkilidir. Benlik, kendimize ilişkin tutumlarımızdan oluşur. Bu açıdan benlik, kişiliğin öznel yanıdır (Baymur, 1994). Benlik saygısı ise bireyin kendini değerlendirmesi sonucunda ulaştığı benlik kavramını onaylamasından doğan, beğeni ve kabul durumudur. Bireyin kendini yetenekli, önemli, değerli ve kabul görülen biri olarak algılama düzeyidir. Benlik saygısı; bireyin kendini değerlendirmesi sonunda ulaştığı, benlik kavramını onaylamasından doğan beğeni ya da diğer bir ifadeyle, kendinden memnun olma durumudur (Yavuzer, 2000). Benlik saygısı, kişiliğin önemli bir parçası olarak, bireyin hayatının tüm yönlerini etkileyerek onun davranışlarına yön verebilmektedir (Hamarta, 2004).

Benlik saygısı, yüksek ve düşük şeklinde açıklanabilmektedir. Rosenberg’e (1965) göre yüksek benlik saygısına sahip kimseler kendilerini diğerlerinden üstün görmemekte, kusursuz olduklarını düşünmemekte, çok yetenekli ve başarılı oldukları konusundaki duygularını yansıtmamaktadırlar. Yüksek benlik saygısına sahip bir birey, kendine sadece saygı duymakta ve kendini toplumda değerli bir kişilik olarak görmektedir. Düşük benlik saygısına sahip bireyler, kendi benliklerini reddeden, uyumsuz ve aşağılık duygusuna sahip bireyler olarak tanımlanmaktadır.

Razı, Kuzu, Yıldız, Ocakcı ve Arifoğlu’nun (2009) çalışan gençlerde benlik saygısı, iletişim becerileri ve stresle başaçıkma konulu çalışmasından elde edilen bulgulara göre bireyin benlik saygısı arttıkça stresle başaçıkmada kendine güvenli yaklaşım kullanımı, benlik saygısı azaldıkça kendine güvensiz yaklaşım kullanımı; iletişim becerileri arttıkça stresle başaçıkmada kendine güvenli yaklaşım ve iyimser

(20)

yaklaşım kullanımı arttığını vurgulamışlardır. Yani benlik saygısı yüksek olması olumlu başaçıkma mekanizmalarını devreye sokmaktadır.

Bireylerin farklı özellikleri iyimser davranma eğilimi üzerinde de etkilidir. İyimser olma hem benlik saygısı ile ilintili hem de iyimser bireyler stres ve hayat koşulları ile daha iyi mücadele edebilmektedirler.

Bu değişkenler göz önüne alındığında Türkiye’de üniversitelerde öğrenci olmak ve üniversite yaşamı, kaygı ve stres oluşturacak bir ortamın niteliğini taşır. Bu durum akademik, mesleki, ailevi, sosyal uyum, depresyon ve benzeri türde ortaya çıkabilmektedir (Özbay, 1996). Üniversite öğrencisi, birey olarak kendi gelişimsel sorunları olan bir kişidir. Üniversite öğrencisi ne yetişkindir ne de çocuktur. Çocukluktan gençliğe ve yetişkinliğe geçme döneminin sıkıntılarını yaşayabilmektedir. Kendi kimliğini bulma, toplumun ulusal ve evrensel değerlerini benimseme ve uzlaştırma, toplum değerlerine uyum sağlama, sosyal olgunluğa erişme durumundadır (Çuhadaroğlu, 1989). Bu nedenle başaçıkma çabaları ve psikolojik iyi olma ile ilgili süreçler karşılarına çıkmaktadır (Özbay ve Palancı, 2000). Dolayısıyla sosyal yaşama uyum sağlamaları ve sağlıklı sosyal ilişkiler geliştirebilmeleri önemli görülmektedir (Palancı, 2004).

Yaşamın önemli bir parçasını oluşturan üniversite çağı, ergenlik dönemi gibi kritik bir dönemin ardından başladığı için üzerinde özenle durmayı ve araştırmayı gerektirmektedir. Bir taraftan farklı bir ortama, diğer taraftan geçirmiş oldukları gelişim aşamasına bir de çevresel faktörler eklenince “üniversite öğrenimi” olgusu değişim boyutları ile başlı başına araştırma konusu haline gelmektedir. Üniversite döneminde öğrenciyi etkileyen okul, çevre, aile, sosyo-ekonomik durum, arkadaş grubu, üniversitenin imkanları, motivasyon, meslek seçimi vb. gibi etmenler, onların karşısına stres kaynakları olarak çıkmaktadır.

(21)

1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI

Bu araştırmanın amacı öğretmen adaylarının, benlik saygısı, iyiserlik ve stresle başaçıkma tarzlarının belirlenmesini ve birbirleri ile ilişki düzeylerinin incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda alt amaçlar geliştirilmiştir.

A. ÖZLÜK NİTELİKLERİ AÇISINDAN

1. Öğretmen adaylarının, iyimserlik ve stresle başaçıkma tutumları öğrencilerin özlük niteliklerine göre farklılaşmakta mıdır?

1.1. Öğretmen adaylarının, iyimserlik ve stresle başaçıkma tutumları,

cinsiyetlerine göre anlamlı düzeyde farklılaşmakta mıdır?

1.2. Öğretmen adaylarının, iyimserlik ve stresle başaçıkma tutumları, ailenin

sosyo-ekonomik düzeyine göre anlamlı düzeyde farklılaşmakta mıdır?

1.3. Öğretmen adaylarının, iyimserlik ve stresle başaçıkma tutumları, sınıf

düzeylerine göre anlamlı düzeyde farklılaşmakta mıdır?

1.4. Öğretmen adaylarının, iyimserlik ve stresle başaçıkma tutumları,

yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yere göre anlamlı düzeyde farklılaşmakta mıdır?

B. BENLİK SAYGISI AÇISINDAN

1.1. Öğretmen adaylarının, benlik saygısı ölçeği alt boyutları (benlik değeri,

özgüven, depresif duygulanım, kendine yetme, başarma ve üretkenlik), öğrencilerin iyimserlik düzeylerini anlamlı düzeyde açıklamakta mıdır?

1.2. Öğretmen adaylarının, benlik saygısı ölçeği alt boyutları (benlik değeri,

özgüven, depresif duygulanım, kendine yetme, başarma ve üretkenlik), stresle başaçıkma stillerini anlamlı düzeyde açıklamakta mıdır?

(22)

Bu alt amaç, öğretmen adaylarının, benlik saygısı ölçeği alt boyutları (benlik değeri, özgüven, depresif duygulanım, kendine yetme, başarma ve üretkenlik), stresle başaçıkma stillerini açıklama gücüne ilişkin 6 alt boyut olarak ele alınmıştır.

1.2.1. Öğretmen adaylarının, benlik saygısı ölçeği alt boyutları, iyimser

yaklaşımı anlamlı düzeyde açıklamakta mıdır?

1.2.2. Öğretmen adaylarının, benlik saygısı ölçeği alt boyutları, kendine

güvenli yaklaşımı anlamlı düzeyde açıklamakta mıdır?

1.2.3. Öğretmen adaylarının, benlik saygısı ölçeği alt boyutları, çaresiz

yaklaşımı anlamlı düzeyde açıklamakta mıdır?

1.2.4. Öğretmen adaylarının, benlik saygısı ölçeği alt boyutları, boyuneğici

yaklaşımı anlamlı düzeyde açıklamakta mıdır?

1.2.5. Öğretmen adaylarının, benlik saygısı ölçeği alt boyutları, sosyal destek

aramayı anlamlı düzeyde açıklamakta mıdır?

1.3. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ

Bu araştırma, benlik gelişimi içerisinde benlik saygısının hem iyimserlik algısı hem de stresle başaçıkma ilişkisini incelediği için önemlidir. Bu tür karşılaştırmalı çalışmalar, hem literatüre katkıda bulunmakta hem de uygulayıcılara yardımcı olmaktadır. Çünkü bireyin benlik saygısı, hem kendi imgesine karşı hem de çevresine karşı bir bakış açısı geliştirmektedir. Bu durumda öğretmen adaylarının benlik saygısı düzeylerinin, karşılaştıkları stres faktörleri ile başaçıkma tutumları ve iyimser bir bakış açısı geliştirip geliştirmedikleri ve bu kavramlar arasında bir ilişkinin olup olmadığını saptamak bu araştırma için önemlidir.

Bu araştırmanın değişkenlerini oluşturan stresle başaçıkma tarzları, iyimserlik ve benlik saygısına ilişkin farklı boyutlarda birçok araştırmaya ulaşılabilmişken, bu değişkenlerin birlikte ele alındığı bir araştırmaya rastlanmamıştır. Oysa bu

(23)

değişkenler arasındaki ilişkiler öğretmen adaylarının sahip oldukları benlik saygısı ve tercih ettikleri stresle başaçıkma tarzları arasındaki ilişkilere; benlik saygılarının, iyimserliklerini açıklama düzeyine ve psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri gereksinimlerine ve bu gereksinimlerini karşılamak için yardım almaya yönelme eğilimlerine ışık tutabileceği umulmaktadır. Ayrıca Türkçe literatürde iyimserlik değişkenini ele alan çalışmalar ile öğretmen adaylarının örneklem grubu olarak ele alındığı çalışmalar incelendiğinde, bu araştırma ele alınan değişkenlerin ve veri toplama kitlesinin seçimi noktasında özgündür.

1.4. VARSAYIMLAR

1.4.1. Araştırmada seçilen örneklemin evreni temsil ettiği,varsayılmaktadır.

1.5. SINIRLILIKLAR

1.5.1. Araştırma Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi

öğrencileri,

1.5.2. Araştırma verileri “Stresle Başaçıkma Tarzları Ölçeği, İyimserlik Ölçeği,

Benlik Saygısı Ölçeği” ve araştırmacı tarafından hazırlanan “Kimlik Bilgileri Anketi” ile sınırlıdır.

1.6. TANIMLAR

Stres: Stres organizmanın fizik ve ruhsal sınırlarının zorlanması ve tehdit

edilmesi ile ortaya çıkan bir durumdur (Baltaş ve Batlaş, 2000).

Başaçıkma: Başaçıkma stres vericilerin (stresörlerin) uyandırdığı duygusal

gerilimi azaltma yok etme ya da bu gerilime dayanma amacıyla gösterilen davranışsal ve duygusal tepkilerin tamamıdır (Gökçakan ve Gündüz, 2003 ).

(24)

İyimserlik: İyimserliği tıpkı zorluklara ve engellemelere rağmen hayatta her

şeyin iyi gideceğine dair güçlü bir beklenti olarak tanımlamıştır (Goleman, 2000).

Benlik: Kendi kişiliğimize ilişkin kanılarımız ve kendi kendimizi görüş

tarzımızdan oluşur. Yani kişiliğin öznel yanı olarak tanımlanabilir (Baymur, 1994).

Benlik Saygısı: Bireyin kendini değerlendirmesi sonunda ulaştığı, benlik

kavramını onaylamasından doğan beğeni ya da diğer bir ifadeyle, kendinden memnun olma durumudur (Yavuzer, 2000).

(25)

İKİNCİ BÖLÜM

KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. STRES

Geleneksel anlamda kurtulunması yok edilmesi başa çıkılması gereken bir sorun, bir problem olarak tanımlanırken günümüzde zihni ve bedeni harekete geçiren enerji olarak tanımlanmaktadır (Şahin, 2009). Stres organizmanın fizik ve ruhsal sınırlarının zorlanması ve tehdit edilmesi ile ortaya çıkan bir durumdur (Baltaş ve Batlaş, 2000). Ayrıca stres bir şeyler ters gittiğinde bazı ihtiyaçlarımızın karşılanmadığında dengemizin bozulduğuna işaret eden fizyolojik, duygusal ve davranışsal bir işarettir şeklinde de tanımlanabilir (Şahin, 2009).

Stres terimi on dördüncü yüzyılda sıkıntı, güçlük anlamında kullanılsa da bilimsel olarak ilk kullanımı on yedinci yüzyılda fizikçi ve biyolog olan Robert Hooke tarafından yapılmıştır. İnsan eliyle yapılan köprü gibi yapıların üzerindeki yükleri taşımaları ve depremler, rüzgârlar gibi doğal güçlere dayanabilmeleri için nasıl tasarlanmaları gerektiği üzerinde çalışmıştır. “Yük” terimini, yapının üzerindeki ağırlık, “stres”i yükün bindiği alan ve “gerilim”i yapıdaki yük ve stresin karşılıklı etkisinden doğan bozulma olarak tanımlamıştır. Günümüze kadar fizyoloji, psikoloji, sosyoloji gibi diğer disiplinlerde kullanımında bazı değişikliklere uğrasa da stres terimi biyolojik, sosyolojik veya psikolojik sistem üzerindeki dış yük veya talep olarak kullanılmıştır (Lazarus, 1993).

1930’larda Kanadalı endokrinolog (hormon bilimci) Hans Selye tarafından da kullanılan stres kavramı, o dönemde “organizmaların hoş olmayan duyusal ve fizyolojik olaylar karşısında ortaya koyduğu ortak tepki” olarak tanımlanmıştır (Saygılı, 2005). Literatürde, bir gerginlik hali ya da tehdit oluşturan ve değişme ya da uyum gerektiren herhangi bir çevresel istek ya da beklentileri ifade etmek için kullanılan stres kavramı (Morris, 2002); tıp dilinde “zorlar” olarak da adlandırılan organizmanın dengesini bozabilen herhangi bir etken olarak tanımlanmaktadır. Bu

(26)

etken, organizmanın kendi içinden olabileceği gibi kendi dışından da gelebilen biyolojik (örneğin beyin enfarktüsü), psikolojik (örneğin derin suçluluk duygusu) ya da sosyolojik (örneğin ekonomik krizler, göçler) düzeylerde de tanımlanabilmektedir (Öztürk, 2002).

Randall ve Altmair (1994), stresle ilgili ilk bilimsel çalışmanın 1956 yılında Hans Selye tarafından yapıldığını belirtmektedirler (Akt: Avşaroğlu, 2007). Selye’nin ilk çalışmaları vücudun herhangi bir talebe karşı gösterdiği tepkiyi ölçmekle ilgilidir ve bu tepkinin “istenmeden yapılan ve evrensel bir niteliğe” sahip olduğunu belirtmektedir. Selye bu fenemone “Genel Adaptasyon Sendromu” (G.A.S) adı vermektedir. Gerilimin aşırı fazlalaştığı durumlarda çöküntü ve tükenmeler oluşmaktadır. Eğer organizma yaşamını yitirmemişse, yeniden dengesini kurabilir. Bazı durumlarda sistemin dışından veya içinden gelen dengeyi bozucu bir uyarana, sistem tümüyle cevap vermeyip, odaklaşmış bir bölümüyle vererek, o bölümde bir uyum sağlama ile tüm dengeyi yine devamını sağlar ki, bu duruma “Lokal Adaptasyon Sendromu” (L.A.S) denmektedir (Koptagel-İlal, 1991).

Stresin acil bir durum tepkisi olarak tanımlandığı Cannon’un yaklaşımında biyolojik varoluş ve uyum gereksinimi ele alınmaktadır. Buna göre, “stres, organizmanın, kendi yaşamını ve çevreye uyumunu (dengesini) tehdit eden bir unsura (uyarıcıya) gösterdiği ve varoluşsal değeri olan bir “savaşma ya da kaçma” tepkisidir” (Şahin, 2009). Bu süreçte ilerleyen çalışmalarla Selye “Genel Uyum Sendromunu” tanımlamıştır. Selye’ye göre, stres verici uyarıcılara uzun süre maruz kalış organizmada yapısal ve işlevsel değişikliklere yol açmaktadır. Genel uyum sendromu üç aşamayı içermektedir. Bu aşamalar alarm, direnç ve tükenme aşamalarıdır. Alarm aşamasında stres verici etken fark edilerek, biyokimyasal tepkilerin harekete geçirilmesi yoluyla bedenin kendini korumaya hazırlaması söz konusudur. İkinci aşamada strese uyum yapıldıkça, direnç ortaya çıkmakta ve stres verici etkenin ortadan kalkmadığı ve de etkisini sürdürdüğü koşulda ise beden genel uyum sendromu sürecinde tükenme aşamasına girmekte ve her türlü hastalığa açık duruma gelmektedir. Selye, stres tepkisinin olağan dışı sürelerde devam etmesi

(27)

sonucunda bedende hasar ve ölümün ortaya çıkacağını bildirmektedir (Baum, Singer ve Baum 1981; Şahin,2009).

Anıl (1999), Hans Selye’nin tanımlamasında yer alan stresin alarm, direnç ve tükenme dönemlerini şu şekilde açıklamaktadır:

Alarm reaksiyonu evresinde otonom sinir sistemi aktif hale gelerek kana bol miktarda adrenalin salgılanır. Organizmanın strese karşı kendisini savunmaya aldığı bu evreden sonra direnç evresi başlar. Bu evrede amaç uyumu ya da başaçıkmayı sağlamaktır. Eğer bu evrede stres etkeni zayıflamaz ve ortadan kalkmaz ise organizma zayıflamaya başlar. Tükenme aşamasında ise birey stres etkeninin baskısına dayanamaz ve direncini yitirir, alarm dönemindeki bazı belirtiler yeniden ortaya çıkar.

Kötü yönetildiği ya da yok sayıldığında yıkıcı, iyi yönetildiğinde ise daha verimli çalışma için olumlu etki yaratır (Hargreaves, 1998)

2.1.1. Stresin Belirtileri

Stres belirtilerini fiziksel, davranışsal psikolojik ve duygusal belirtiler şeklinde (Randall ve Altmair, 1994) sınıflandırmak mümkündür (Akt: Avşaroğlu, 2007).

2.2.1.1. Fiziksel Belirtiler

Baş ağrısı, düzensiz uyku, sırt ağrıları, çene kasılması veya diş gıcırdatma, kabızlık, ishal ve kolit, deri döküntüleri, kas ağrıları, hazımsızlık ve ülser, yüksek tansiyon veya kalp krizi, aşırı terleme, iştahta değişiklik, yorgunluk veya enerji kaybı…vb (Braham, 2004).

2.2.1.2. Duygusal Belirtiler

Kaygı, endişe, depresyon, çabuk ağlama, ruhsal durumun hızlı ve sürekli değişmesi, asabilik, gerginlik, özgüven azalması, güvensizlik hissi, aşırı hassasiyet, kolay kırılabilirlik, öfke patlamaları, saldırganlık, düşmanlık, duygusal olarak tükendiğini hissetme…vb (Braham, 2004).

(28)

2.2.1.3. Psikolojik Belirtiler

Anksiyete, somatizasyon, depresyon motivasyon düşüklüğü geri çekilme, duygu durumunda değişikler, intihar düşünceleri, düşük risk alma realist olmayan amaçlar belirleme… vb (Özer, 2001)

2.2.1.4. Davranışsal Belirtiler

Uykusuzluk, huzursuzluk, ilişkilerde problemler, yaşama uyumsuzluk, uygunsuz davranışlar, kavga, sigara içme, madde kullanımı, düşük başarı, öfke nöbetleri, altını ıslatma, sözel ve fiziksel saldırı, inkar, gündüz rüyaları, savruk davranışlar, hafıza kaybı, derslere devamsızlık suçlu davranışlar, fazla yeme isteği… vb (Özer, 2001).

2.1.2. Stresle Başaçıkma

Başaçıkma stres vericilerin (stresörlerin) uyandırdığı duygusal gerilimi azaltma yok etme ya da bu gerilime dayanma amacıyla gösterilen davranışsal ve duygusal tepkilerin tamamıdır (Gökçakan ve Gündüz, 2003).

Genel olarak stresle başaçıkma mekanizmalarının 5 farklı açıdan ele alındığı görülmektedir(Koç, Tutkun, Avşaroğlu, Çaycı, 2004). Bunlar:

1. Freud ‘un psikoanalitik kuramında önerdiği savunma mekanizmaları,

2. Erikson’un yaşam dönemleri yaklaşımında sözünü ettiği özgüven, özyeterlilik ya da iç kontrol gibi bireysel kaynaklar.

3. Davranışçı akım problem çözme çabaları.

4. Canon ve Selye gibi araştırmacıların ileri sürdüğü, hem insanların hem de hayvanların stres karşısında gösterdiği genetik olarak programlanmış tepki.

5. Organizmanın kendi fizyolojik-psikolojik kaynaklarının zorlanıp tükenmesi karşısında uyum yapmaya yönelik sürekli değişen bilişsel davranışsal çabalar olarak sıralanabilir.

(29)

Başaçıkma stratejileri ile ilgili literatürde stresle başaçıkma stratejilerinin genel olarak “problem odaklı başaçıkma” ve “duygu odaklı başaçıkma” olarak iki kategoride değerlendirildiği (LeSergent ve Haney, 2005) ve stresle başaçıkmanın sıkıntıya yol açan sorunun ele alınması (problem odaklı başaçıkma) ve duyguların düzenlenmesi (duygu odaklı başaçıkma) gibi iki önemli işleve sahip olduğunu belirtilmektedir (Lazarus, 1993).

2.1.2.1. Problem Odaklı/Probleme Yönelik Başaçıkma Stratejileri

Problem odaklı başaçıkma” stratejilerinin, stresli yaşantıyı değiştirmek için somut adımlar atma (LeSergent ve Haney, 2005), problem ile doğrudan meşgul olma, stresin kaynağına yönelik problemi direkt tanımlama, alternatifler hazırlama ve durumu değiştirmeye odaklı, aktif, mantıklı, serinkanlı, bilinçli çaba harcama (Anıl,1999) olarak değerlendirildiği görülmüştür. Sorunlu insan çevre ilişkisinin, problem çözme, karar oluşturma ve hareket yoluyla kontrol edilmesi için kullanır. Böylece sıkıntıya neden olan problemlerle başaçıkmak amaçlanır. Problem odaklı başaçıkma davranışları, durumu değiştirmek için baskın olmaya yönelik doğrudan çabalar şeklinde olabileceği gibi, sorunun çözümüne yönelik serinkanlı, mantıklı ve incelikli çabalar şeklinde de olabilir (Basut, 2006). Başaçıkmayı gerektirecek rahatsızlığa neden olan durum ele alınıp çözümlenmeye çalışılır. Bu stratejiler yeni beceriler öğrenme, engelleri kaldırma, alternatif çözümler üretebilme gibi stresin kaynağını değiştirme ya da kontrol etme yönelimlidir. Örneğin, kanserin ilk işaretini fark eden hastanın hemen muayene ve tedaviye yönelmesi probleme odaklanmış bir başaçıkmadır (Eraslan, 2000). Problem odaklı stratejiler içe de yönelebilir; kişi çevreyi değiştirecek yerde kendisiyle ilgili bir şeyi değiştirebilir. Alternatif haz kaynakları bularak ve yeni beceriler geliştirerek arzu düzeylerini değiştirmek buna örnektir (Atkınson ve diğ., 1999).

2.1.2.2. Duygu Odaklı/Duyguya Yönelik Başaçıkma Stratejileri

İnsanlar olumsuz duyguların egemenliği altına girmeyi ve bu duyguların problem çözme eylemlerini etkilemesini önlemek için duygu odaklı başaçıkmayı uygulamaya çalışırlar (Atkınson ve diğ., 1999). Folkman’a (1984) göre duygu odaklı

(30)

başaçıkma, duyguların ya da sıkıntının düzenlenmesini, karşılaşılan gereksinimlerin sonucu olarak hissedilen gerginliğin azaltılmasını amaçlar (Akt: Basut, 2006).

2.1.3. Stres Yönetimi

2.1.3.1. Beden ve Zihin Birlikteliği Olgusu

Beynimiz gerçek uyarıcı ile hayali uyarıcı arasındaki farkı fark edemez. Mesela limon düşünen kimsenin tükürük bezleri harekete geçer. Bu örnekten anlaşılacağı üzere zihne mesajı nasıl gönderirsek algılama o şekilde olur. Geçmişteki kötü bir anıyı hatırlayınca da bedenimiz yeniden o olay yaşanıyormuşçasına tepki verir. Buradan görülüyor ki düşünce ve duygular bedeni etkiliyor ve tepki vermesine sebep oluyor. Buradan anlaşılıyor ki yaşanılan olayla ilgili duygu ve düşünceler strese sebep olan olayın algılanış şeklinde etkili oluyor. Yani zihin olayları anlamlandırmada son derece yönlendirici olmaktadır. Bundan 2500 yıl önce Sokrates çağın hekimleri bedeni ve zihni birbirinden ayırıp sadece bedeni tedavi etmeye çalışıyorlar şeklinde değerlendirmede bulunmuştur. Bu metne bakarak şöyle diyebiliriz stres aslında olaydan ziyade olaya verilen anlamdan kaynaklanmaktadır en azından olayı algılayış şekli stresin derecesini etkilemektedir (Şahin, 2009).

2.1.3.2. Zihinsel Başaçıkma Teknikleri

Sıkıntılarımın sınıflandırılması

Kontrol Evet Hayır Önem Evet Hayır

(31)

Johari penceresinde olduğu gibi sorunlarımızı önce önemli-önemsiz şeklinde ayırmalı ve önemli problemlerimizi ele almalıyız. Daha sonra ise önemli olarak kategorilendirdiğimiz problemlerimizden kontrol edebileceklerimiz üzerine yoğunlaşmalı ve onları çözmek için zaman ayırmalıyız. Daha da sonrasında ise:

Problem nedir ? ……….Problemi tanımlama Ne istiyorum ? ……….…Hedefleri belirleme Neler yapabilirim ? ……….Seçenekleri üretme Neler olabilir ? ………. Seçenekleri değerlendirme Kararım ne ? ………Karar verme

Beni neler engelleyebilir ?... Önlem alma Neye ihtiyacım var ?...Hazırlık yapma Başardığımı neye göre bileceğim ? ……….Kriter belirleme Başla ? ……….Uygulama Sonuç ne oldu ?.……….……..Ölçme

Neye mal oldu? ………Değerlendirme (Şahin, 2009).

2.1.3.3. Zaman Yönetimi

Günümüzde en çok stres yapan faktörlerden biri de zamanın verimli kullanılmamasıdır. İnsanın zamana hükmetmesi hayata hükmetmesi anlamına gelir. Çünkü zamanın yokluğundan şikayet eden insanların büyük çoğunluğu zamanı nasıl kullanacaklarını bilemeyenlerdir. Kontrol planlama ile başlar ve zamanı verimli kullanmak için işlerimizi öncelik sırasına göre yapmalıyız. Olmazsa olmazlarımızı doğru belirlemeli ve ona göre hareket etmeliyiz (Baltaş ve Baltaş, 2000).

(32)

2.1.3.4. İletişim ve Stres (Kaliteli Yaşam)

Neden stres ve iletişim diye sorulacak olursa stres altında iken ve ilk bozulan süreç iletişimdir. Oysaki stresin yönetildiği verimli bir yaşam için iletişim olmazsa olmaz süreçlerdendir. Bu süreçte dinleme ve geribildirim çok önemlidir. Çünkü hayatımız boyunca her an her yerde iletişim kurmaya mecburuz yani hayatımızın olmazsa olmazıdır. İletişimde en temel mesaj “Seni dinliyor anlıyor değer veriyorum senin varlığını fark ediyorum sen de beni fark et’’ tir (Şahin, 2009).

2.1.3.5. Kişilik Boyutu

Düşünce ve duygularını ifade edemeyen, genellikle olumsuz ve karasız olan, özgüveni düşük, kızgınlığını ve öfkesini ifade edemeyen, saldırganca savunmalara sahip olan, dıştan denetimli, çaresizlik duygusunu yoğun yaşayan ve aşırı fedakar tipler stresi yoğun yaşayan kişilerdir. Bireylerin A tipi kişilik özelliklerine sahip olması da en önemli stres kaynaklarının başında gelmektedir. Çünkü sahip olun kişilik özeliği stres algısını doğrudan etkilemektedir. Stresi azaltacak önemli davranış özellikleri aşağıda sıralanmıştır (Baltaş ve Baltaş, 2000):

1. Telaşınızdan ve aceleciliğinizden vazgeçip zaman baskısından kurtulun. 2. Kendinize sakin bir çalışma ortamı hazırlayın.

3. Sözlerinize dikkat edin. 4. Kendinize zaman ayırın.

5. Vaktinde bir yerde bulunmayı fetiş haline getirin. 6. Düşmanlığınızı yenin.

(33)

2.1.3.6. Sistematik Gevşeme

Boş zaman faaliyeti değildir. Uyku değildir. Yatışma değildir. Zihinsel pasiflik değildir. Strese daha düşük bir uyarılma düzeyi ile tepki vermeye yardımcıdır. Metabolizmayı yavaşlatır. Stresle ilişkili hastalıkları önlemeye yardımcı olur. Zihinsel ve algısal işleyişi iyileştirir. Şeker, hipertansiyon gibi hastalıklarda iyileşmeye yardımcı olur (Şahin, 2009).

2.1.3.7. Fiziksel Egzersiz

Fiziksel egzersiz endorfin salınımını hızlandırır. Kalbi güçlendirmenin yanı sıra düzenli bir dolaşım sağlar gerginliği azaltır. Ayrıca fiziksel görünümü düzelterek daha estetik bir duruş sağlar (Hargreaves, 1998).

2.1.3.8. Beslenme

Çay, kahve, kolalı, içecekler ve çikolatada bulunan kafein yorgunluk, depresyon ve baş ağrılarına sebep olur. Ayrıca alkol kullanımı da depresyon, stres ve yüksek tansiyona sebep olur (Hargreaves, 1998 ).

2.1.3.9. Beden Duruşunun Değiştirilmesi

Beden duruşunun gün içinde sabit kalması kemiklerde ve kaslarda kirli hava birikmesine yol açar ve stresin oluşumunu tetikler (Şahin, 2009).

2.1.3.10. Hobiler ve Farklı Aktivitelerle İlgilenmek

Hobilerle ilgilenmek bireyi rahatlatırken negatif şeylere odaklanmasını engelleyecektir (Şahin, 2009).

2.1.3.11. Kendinle Olumlu Konuşmak

Bu konuşmanın algılamada büyük bir etkisi vardır. Bu olumlu konuşma kişiyi rahatlatmaktadır. Olumsuz düşüncelerin güçlenmesi engellenmektedir. Kişinin gerçekçi olmasında özgüven duygusunda ve ümitli olmasında önemli bir faktördür (Hargreaves, 1998).

(34)

2.1.3.12. Öfkeyi Yenmek

Öfke normal ve sağlıklı bir duygudur. Sağlıksız olan öfkenin saldırganlığa dönüşmesidir. Öfkenin kaynağını bulup neden öfkelendiğimizi anlayıp iç muhasebemizi yaptıktan sonra vereceğimiz tepkilerin olumlu ve olumsuz sonuçlarını gözden geçirip ondan sonra bir karara varmalıyız (Baltaş ve Baltaş, 2000).

Stresle başaçıkma tarzı ne olursa olsun esnek olabilmek önemli bir niteliktir. Kuramsal olarak başaçıkma stratejisi olarak görülebilecek pek çok davranıştan söz edilebilir. Burada önemli olan stresin temelinde insan algısının yattığıdır. Bireylerin olayları anlamlandırışı ve değerlendirişi ve yönlendirişi stresi azaltma veya çoğaltmada temel faktördür. Örneğin aynı fiziksel ve sosyal ortam içinde bazı kimseler son derece gergin bazı kimseler ise daha rahat ve mutlu olabilmektedir (Deniz ve Yılmaz, 2005).

2.1.4. Stresle Başaçıkma İle İlgili Yapılan Araştırmalar

Tanck ve Robbins (1979), psikoloji bölümünde okuyan 83’ü erkek ve 50’si kız olmak üzere toplam 133 üniversite örgencisi üzerinde yaptıkları araştırmada kızların problem üzerine saatlerce düşünmek gibi çözüm üretici olmayan tepkileri erkeklere göre daha çok kullandığını tespit etmişlerdir.

Brems ve Johnson (1988–89), 138 kişi üzerinde, cinsiyet rolünün problem çözme yaklaşımı ve başaçıkma stili üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Araştırmada başaçıkma stratejilerinin seçiminde cinsiyet rolünün yönlendirmesinin önemli olduğunu, erkeklik rolünün problem çözme yaklaşımı, kendine güven ve çözüm üretmeye eğilimli olma ile pozitif ilişki içinde olduğunu ortaya koymuşlardır

Clarc ve Hovanitz (1989) 18-25 yasları arasındaki 90 kız üniversite öğrencisinde psikopatoloji ve başaçıkma ilişkisini incelemişlerdir. Araştırmada ölçme aracı olarak MMPI ve Başaçıkma Yolları Ölçeği uygulanmış; ancak ölçeğin uygulanmasında iki farklı yönerge kullanılmıştır. Deneklerin gerçekte kullandıkları başaçıkma stratejileri ile başaçıkma stratejilerine ilişkin yetenekleri karşılaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, her iki başaçıkma yolları ölçümünün

(35)

bağımsız olarak psikopatolojiye katkılarının olduğu ve kendi aralarında da önemli ölçüde binişiklik gösterdiğini belirlemişlerdir.

Ptacek, Smith ve Zanas (1992), toplam 186 üniversite öğrencisi üzerinde yaptıkları çalışmalarında, bireylerden art arda 21 gün stres yaratan durumları anımsamaları istenmiştir. Daha sonra bu durumu nasıl değerlendirdiklerini ve kullandıkları başaçıkma yollarını, bunları hangi sırayla kullandıklarını yazdırmışlardır. Araştırma sonucunda; kadınların sosyal destek arama ve duygusal odaklı stratejilere, erkeklerin ise problem odaklı başaçıkma stratejilerine yöneldiklerini vurgulamışlardır.

Rice, Herman ve Petersen (1993), 10-15 yaşlar arasındaki depresyona girme riski taşıyan ergenlere ve onların ailelerine yönelik stresle başaçıkma grup programı uygulamışlardır. Müdahale programı, stres, stres yönetimi ve sosyal beceri konularında bilinçlendirme ve beceri kazandırmak amacıyla yürütülmüştür. Program, 40 dakikalık sürelerle 16 oturumdan oluşturulmuştur. Bilinç ve beceri kazandırmada bilgi verme ve rol oynama tekniklerinden yararlanılmıştır. Bu araştırmadan elde edilen bulgulara göre stresle başaçıkma grup programının ergenlerin başaçıkma ve sosyal becerileri üzerinde etkili olduğunu belirtmişlerdir.

Williams ve McGillicuddy (2000), “Coping Strategies in Adolescents” adlı çalışmalarında kız ve erkek öğrencilerin ön ergenlik (erinlik), orta ergenlik ve geç ergenlik dönemlerinde karşılaştıkları iki değişik stresör olan, (a)günlük güçlükler, zorluklar ve (b) önemli yaşam olaylarına karşı getirdikleri başaçıkma stratejilerini incelemişlerdir. Wiliams ve McGillicuddy araştırmalarında, her yaştaki ergenlerin başaçıkma stratejilerini stresörün çeşidine göre değiştirmekte olduklarını ve bu noktada kız ve erkek öğrenciler arasında önemli bir farklılığın bulunmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Yaşı büyük ergenlerin stresin etkisini azaltmak için çok değişik strateji ve metotlar (planlı problem çözme, tekrar değerlendirme, sosyal destek arama gibi) kullandıklarını belirtmişlerdir (Akt: Demirtaş, 2007).

Renk ve Creasey (2003), üniversite öğrencilerinin cinsiyetlerine ve kültürlerine göre stresle başaçıkma düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Araştırma

(36)

bulgularına göre, problem odaklı başaçıkmada cinsiyetler arasında anlamlı farklılıkların çıkmadığını belirtmiştir. Yaşları büyük olan erkek öğrencilerinin, yaşları küçük olanlara oranla problem odaklı başaçıkma tutumları gösterdiklerini, yaşları büyük olan kız öğrencilerin, yaşları küçük olanlara oranla duygu odaklı başaçıkma tutumları sergilediklerini belirtmişlerdir. Aynı zamanda yaşları büyük olan kız öğrencilerin duygu merkezli başaçıkma tutumları, yaşları büyük olan erkek öğrencilerden anlamlı düzeyde yüksek çıktığını saptamışlardır. Kaçıngan odaklı stresle başaçıkma tutumlarında ise cinsiyet ve yaşlar arasında anlamlı farklılığın çıkmadığını belirtmişlerdir.

Magaya, Asner-Self ve Schreiber’ın (2005), Zimbabve ergenleri arasındaki stres ve başaçıkma stratejilerini incelediği araştırmada, Zimbabve ergenlerinin Algılanan Stres Ölçeğinde hafif stres yaşadıkları ve başlıca stresörlerin okulla ilgili işler, ilişkiler, sosyal yaşam ve maddi konular olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca kız öğrenciler, erkek öğrencilere göre daha yüksek algılanan stres belirtmişlerdir. Başaçıkma ölçeğinin sonuçların göre Zimbabve ergenlerinin problem odaklı stratejilerden çok duygu odaklı stratejileri kullandıklarını tespit etmişleridir.

Ballı’nın (2005) Türk Silahlı Kuvvetlerinde erbaş ve erlerin, psikiyatri kliniklerine sevk edilme durumlarına göre algıladıkları sosyal destek (aile), kişilik özellikleri (dışadönük ve nörotik) ve stresle başaçıkma stratejilerinin karşılaştırmalı olarak incelediği araştırma sonucunda psikiyatri kliniğine sevk edilen erbaş ve erlerin sevk edilmeyen erbaş ve erlere göre stresle başaçıkma stratejilerinden kendine güvensiz yaklaşımı daha fazla, kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımlarını daha az kullandıkları, algıladıkları sosyal destek düzeylerinin daha düşük olduğu, nörotik kişilik özelliklerine daha fazla, dışadönük kişilik özelliklerine ise daha az sahip oldukları saptanmıştır. Dışadönük kişilik özelliğinin stresle başaçıkma stratejilerinden kendine güvensiz yaklaşım ve boyun eğici / çaresiz yaklaşım ile anlamlı ve negatif; kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımı ile anlamlı ve pozitif korelasyona sahip olduğu görülmüştür. Nörotik kişilik özelliğinin ise stresle başaçıkma stratejilerinden kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımları ile

(37)

anlamlı ve negatif; kendine güvensiz yaklaşım ve boyun eğici / çaresiz yaklaşım ile anlamlı ve pozitif korelasyona sahip olduğu belirtmiştir. Algılanan sosyal desteğin nörotik kişilik özellikleri ile istatistiksel olarak anlamlı ve negatif, dışadönük kişilik özellikleri ile anlamlı ve pozitif korelasyona sahip olduğu belirtmiştir. Bunun yanı sıra algılanan sosyal desteğin kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama yaklaşımı ile anlamlı ve pozitif; kendine güvensiz yaklaşım ve boyun eğici / çaresiz yaklaşım ile anlamlı ve negatif korelasyona sahip olduğu saptamıştır.

Deniz ve Yılmaz (2005), üniversite öğrencilerinin duygusal zekâ düzeyleri ile stresle başaçıkma stilleri arasındaki ilişkiyi araştırmışlar, araştırma sonucunda; üniversite öğrencilerinin duygusal zeka kişisel beceriler, kişiler arası beceriler, uyumluluk boyutu, stresle başaçıkma boyutu ve genel ruh durumu boyutu ile stresle başaçıkma stillerinden problem odaklı başaçıkma alt ölçeği arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler bulmuşlardır. Aynı zamanda Kişisel Beceriler alt boyutu ile stresle başaçıkma stillerinden sorunla uğraşmaktan kaçınma alt boyutu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki varken, kişilerarası beceriler ve genel ruh durumu alt boyutları ile sosyal destek arama alt ölçeği arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğunu saptamışlardır.

Tan (2006), ergenlerin kullandıkları stresle başa çıkma tarzları ile atılganlık düzeylerinin birbiriyle olan ilişkisi ve cinsiyet, sınıf düzeyi ve anne-baba eğitim düzeyi değişkenlerinin stresle başaçıkma tarzlarına ve atılganlık düzeylerine etkisi açısından incelenmesi konulu araştırma sonucunda elde edilen bulgular ergenlerin stresle başaçıkma tarzlarıyla atılganlık düzeyi arasında anlamlı ilişki olduğu ve cinsiyet, sınıf düzeyi, anne ve baba eğitim düzeyi değişkenlerinin ergenlerin başaçıkma tarzları ve atılganlık düzeyleri üzerinde etkili olduğunu saptamıştır.

Koç (2006), üniversite öğrencilerinin utangaçlık düzeylerine göre stresle başaçıkma stratejilerini incelenmiştir. Araştırma 710 kız ve 636 erkek, toplam 1346 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma sonucunda utangaçlık düzeyi düşük olan öğrencilerin stresle başaçıkmada kendine güvenli yaklaşım stratejisini daha çok kullandıkları saptanmıştır. Utangaçlık düzeyi düşük olan öğrencilerin stresle

(38)

başaçıkmada iyimser yaklaşım stratejisini daha çok kullandıklarını saptamıştır. Utangaçlık düzeyi yüksek olan öğrencilerin stresle başaçıkmada çaresiz yaklaşım stratejisini daha çok kullandıklarını saptamıştır. Utangaçlık düzeyi yüksek olan öğrencilerin stresle başaçıkmada boyun eğici yaklaşım stratejisini daha çok kullandıklarını saptamıştır. Utangaçlık düzeyi düşük olan öğrencilerin stresle başaçıkmada sosyal desteğe başvurma stratejisini daha çok kullandıklarını saptamıştır.

Demirtaş (2007), ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin algılanan sosyal destek ve yalnızlık düzeyleri ile stresle başaçıkma düzeyleri arasındaki ilişkinin incelendiği yüksek lisans tezinde cinsiyete göre öğrencilerin yalnızlık, aileden, arkadaştan ve öğretmenden algılanan sosyal destek ve stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir farka ulaşmamıştır. Annenin çalışıp çalışmamasına göre stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir farka ulaşmamıştır. Buna göre; annesi çalışan öğrencilerin çalışmayanlara göre stresle başaçıkma ölçeğinden daha yüksek puan aldıkları bilgisine ulaşmıştır. Babanın çalışıp çalışmaması stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmamıştır. Ekonomik durumu düşük olanların stresle başaçıkma ölçeklerinden daha düşük puan aldıkları görülmektedir. Kardeş sayısı ile stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmamıştır. Akademik başarı durumu stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmamıştır. Algılanan anne baba tutumlarına göre yalnızlık, aileden, arkadaştan ve öğretmenden algılanan sosyal destek ve stresle başaçıkma düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmamıştır. Stresle başaçıkma düzeyleri ile yalnızlık, aileden algılanan sosyal destek ve genel sosyal destek düzeyleri arasında anlamlı bir fark çıkmıştır. Araştırmaya göre öğrencilerin yalnızlık düzeyi arttıkça stresle başaçıkma düzeyleri azalmakta, aileden algılanan sosyal destek düzeyleri ile genel sosyal destek düzeyleri arttıkça stresle başaçıkma düzeyleri de artmaktadır. Ancak stresle başaçıkma düzeyleri ile arkadaştan ve öğretmenden algılanan sosyal destek düzeyleri arasında anlamlı bir fark olamadığını belirtmiştir.

Avşaroğlu (2007), Öğrencilerinin, cinsiyetleri ile stresle başaçıkma stilleri alt boyutlarından kaçma-soyutlama (duygusal-eylemsel) puan ortalamaları arasında

(39)

anlamlı bir farklılaşmanın olduğu, diğer alt boyutlarla (aktif planlama, dış yardım arama, dine yönelme, kaçma-soyutlanma ve kabul-bilişsel yeniden yapılanma) cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı bulunmuştur.

Bilge ve Çam (2008), tarafından kanseri önlemede kadınların stresle başaçıkma tarzları ve sağlık inanışlarının incelenmesi amacıyla planlanmış, bir araştırmada kadınların %51’i 36-59 yaş grubunda yer almakta ve %63’ü kanseri önlemek için herhangi bir şey yapmamaktadır. Örneklemin %62’si kanserin en önemli nedeninin stres olduğunu belirtmiştir. Stresin kanser nedeni olduğunu düşünen kadınların stresle başaçıkma tarzları ve geleneksel sağlık inanışları incelendiğinde, kadınların stresle başaçıkmak için çaresiz yaklaşım gösterdikleri ve geleneksel sağlık inanışlarına sahip oldukları belirlenmiş, yapılan istatistiksel analizde ise anlamlı bir ilişki saptamamışlar.

Kara’nın (2009), eğitim-öğretim yaşantısında stres yaratan faktörler ve aile özelliklerine göre öğrencilerin stresle başaçıkma davranışlarının incelenmesi konulu makalesinde öğrencilerin eğitim-öğretim hayatlarında en çok stres yaratan durumlar arasında birinci sırada gelecek kaygısı (%35,4) yer alırken, bu oranı ekonomik sorunlar (%20,6), sınav ve ölçme değerlendirme sistemin (%14,3) takip ettiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte; araştırmada, aile özelliklerine ilişkin yüzde ve frekans hesaplamaları verilerek, öğrencilerin stresle başaçıkma davranışlarını ortaya koyan boyutlar ile aile özellikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olup olmadığı güncel istatistiksel programlar ile (varyans analizi testi) analiz edilmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin stresle başaçıkma davranışlarında aile yapıları itibariyle Dine Yönelme boyutunda, aile tutumları itibariyle; Aktif Planlama, Dine yönelme ve Dış Yardım Arama boyutlarında; kardeş sayıları itibariyle; Dine Yönelme ve Kabul Bilişsel Yeniden Yapılanma boyutlarında; ikamet ettikleri yer itibariyle; Kaçma-Soyutlanma (Biyokimyasal) boyutunda istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Bu sonuçlar; aile özelliklerinin stresle başaçıkma tutumlarında önemli bir etken olduğunu ortaya koymaktadır. Öğrencilerin stresle başaçıkma davranışlarında aile önemli olduğundan, ailelerin öğrencilere karşı olumlu davranışlar sergilemeleri ve özellikleri öğrencilerin stres düzeylerini

(40)

etkileyeceğini ve eğitim- öğretim hayatlarında başarı düzeylerini arttırabileceğini belirtmiştir.

Yamaç (2009), üniversite öğrencilerinin algıladıkları sosyal destek ile stresle başaçıkma stilleri arasındaki ilişkiyi; cinsiyet, anne-baba eğitim durumu ve etkinliklere katılma durumu gibi değişkenler açısından incelemiştir. Araştırma 393 kız, 227 erkek olmak üzere toplam 620 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerinin stresle başaçıkma tarzları cinsiyet, anne eğitim durumu ve baba eğitim durumu değişkenine göre anlamlı bulunmamıştır. Etkinliklere katılma ile stresle başaçıkma stilleri alt boyutlarından kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım, çaresiz yaklaşım puan ortalamaları arasında farklılaşmanın olduğu, boyun eğici yaklaşım ve sosyal destek arama alt boyutları ile anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı bulunmamıştır. Aileden, arkadaşlardan ve özel kişiden alınan sosyal destek düzeylerinin cinsiyete bağlı olarak farklılaştığı, kız öğrencilerin aileden, arkadaşlardan ve özel kişiden aldıkları sosyal destek düzeylerinin erkek öğrencilere göre önemli düzeyde yüksek olduğunu belirtmiştir.

2.2. İYİMSERLİK

İyimserlik, iyimserlik eğilimi ve iyimserlik durumu olmak üzere birbiriyle ilişkili iki kavram olarak incelenmektedir. İyimserlik eğilimi genel olarak gelecekte kötü şeylerden ziyade iyi şeylerin olacağı beklentisi içerisinde olmayı ifade ederken, iyimserlik durumu ise; özel ve sınırlı durumlarda kötü yerine iyi olmayı seçmesini ifade etmektedir. İyimserlik eğilimi genellenmiş beklentileri, iyimserlik durumu ise özel sınırlı durumlardaki beklentilerle ilgilidir (Daco, 1989).

İyimserlik, kişilik ve durumla ilişkili olarak ortaya çıkabilir. Buna göre iyimserlik, kişiliğe özgü ve duruma özgü olarak tanımlanır. Scheier ve Carver tarafından üretilen kişiliğe özgü iyimserlik (dispositional optimism), kişilik özelliği olarak, içinde yaşanılan durum ve koşullardan oldukça bağımsız görece olarak sürekli ve tutarlı biçimde, bireyin yaşamında olumsuz sonuçlar yerine olumlu

(41)

sonuçlar bekleme ve olumlu durumlarla karşılaşacağına inanma eğilimi anlamında kullanılmaktadır (Carver ve Scheier, 2002; Akt:Açıkgöz, 2006).

Goleman (2000), iyimserliği tıpkı zorluklara ve engellemelere rağmen hayatta her şeyin iyi gideceğine dair güçlü bir beklenti olarak tanımlamıştır. Duygusal zeka açısından bakıldığında ise; iyimser tutum, kişileri kayıtsızlığa umutsuzluğa ya da depresyona karşı koruyan bir tavırdır ve hayatta kazanç sağlar. Bazı çalışmalar iyimser bireylerin okullarında başarılı olduklarını, sağlıklı, uzun ve mutlu evlilikler kurduklarını, çocuklarına bağlı ve hatta belki uzun ömürlü olduklarını göstermektedir (McGinnis, 1998).

İyimserlik kavramı karşılaştırmalı iyimserlik ve gerçekçi olmayan iyimserlik kavramları ile de açıklanmaktadır. Karşılaştırmalı iyimserlik; kişinin olumlu ve olumsuz olayların ortaya çıkma olasılığına ilişkin çarpıtmalarını içermektedir. Kişi diğer insanlarla karşılaştırıldığında kendisinin olumlu olaylarla karşılaşma olasılığını diğerlerine göre daha yüksek bulmaktadır. Diğer bir kavram olan gerçekçi olmayan iyimserlik ise; olumlu olayların ortaya çıkma olasılığını gerçekte olabileceğinden daha yüksek, buna karşılık olumsuz olayların ortaya çıkma olasılığını gerçekte olabileceğinden daha düşük olarak algılama eğilimi olarak tanımlanmıştır (Türküm, 1999).

Weinstein (1989) tarafından geliştirilen gerçekçi olmayan iyimserlik kavramına göre, olumsuz olayların kendi basına, başkalarının karşılaşabileceğinden daha düşük olasılıkla gelebileceğini, buna karşılık kendisi için olumlu olayların ortaya çıkma olasılığının, başkalarınınkinden yüksek olduğuna inanmasıdır. Örneğin, bireylerden bir demiryolu kazasına kurban gitme olasılığını yordamaları istendiğinde, kendileri için böylesi bir durumun ortaya çıkma olasılığının akranlarından düşük olacağını belirtmişlerdir. Gerçekçi olmayan iyimserlik, gerçekçi olmayan bir biçimde, geleceğin çeşitli fırsatlar ve az sayıda olumsuz olaylar içerdiğine inanmaktır (Türküm, 1999).

McKenna’ya göre gerçekçi olmayan iyimserlik, bireylerin olayları denetleme yanılsamasıdır. Bu görüşe göre, denetimimiz altında olduğunu düşündüğümüz

(42)

olaylar hakkında daha iyimser davranırız. McKenna olaylar üzerindeki denetim gücü arttıkça, iyimserliğin de arttığını belirtmiş. Gerçekçi olmayan iyimserliğin, kişisel denetime ilişkin bir yanılsama olduğunu öne sürmüştür. Bu tanıma göre gerçekçi olmayan iyimserlik, olaylar üzerinde kişisel hakimiyetin, olduğundan daha fazla olarak algılanmasıdır. Gerçekçi olmayan iyimserliğin yaygın bir inanç biçimi olduğu ve bu biçimde düşünen insanların oranının % 95’in üzerinde olduğu belirtilmektedir. İyimserliğin, gerçekçi algılama ve sonuçlarını yordamada içerdiği yanlılığın, sağlıklı olmayan uyum olduğunu vurgulayan görüşe karşın birçok bilim adamı dayanılsamanın yararlarını vurgulamıştır. Bu görüşü benimseyenler, iyimserliğin bireyi eyleme ya da sonuç almaya güdeleyen ve onu çaba göstermekten alıkoyan olumsuz düşüncelerden koruyan yanını vurgulamaktadır (Türküm, 1999).

İyimserlik, içinde hayatın zorluklarına rağmen yaşamı etkin bir biçimde sürdürebilmek için zorluklara dayanma gücünü ve azmini barındırır. İşlerin yürümeyeceği kaygısı insanları strese sokar. Eğer beklentiler azaltılırsa başarıya giden yol açılmış olur. Şunu unutmamak gerekir. “Durumun kendisi değil seçilen bakış açısı stres vericidir (Makin ve Lindley, 1995). Yani olayla ilgili negatif (kötümser) algı bireyi yönlendirmektedir. Buna bir örnek vermek gerekirse:

Bilge bir zatın talebesi sürekli her şeyden yakınıyor, şikâyet ediyor, karamsar davranışlar sergiliyordu. Söylediklerinin çoğu haklıydı. Bilge kişi sürekli onu izliyordu. Bir gün bir avuç tuz aldı, bir bardak su ile karıştırdı. İçmesini istedi; öğrencisinin ağzına almasıyla çıkarması bir oldu.

-Neden tükürdün, dedi bilge hoca. -Öğrencisi “ Çok acı “ diye cevap verdi.

Hocası onu aldı, gölün kenarına götürdü. Aynı miktar tuzu göle attı. Gölden bir bardak su aldı ve öğrencisine içirdi.

-Nasıl, diye sordu.

Şekil

Tablo 3.2. Örneklemi Oluşturan Öğrencilerin Cinsiyet ve Sınıfa Göre Dağılımı  Cinsiyet I
Tablo 4.1: Öğretmen Adaylarının Cinsiyet Değişkenine Göre Stresle Başaçıkma  Tarzları Alt Boyutları t Testi Sonuçları
Tablo 4.3: Öğretmen Adaylarının Sınıf Değişkenine Göre Stresle Başaçıkma  Tarzları Alt Boyutlarına Ait Varyans Analizi ve Tukey Testi Sonuçları
Tablo 4.5: Öğretmen Adaylarının Yaşamlarının Çoğunu Geçirdikleri Yer  Değişkenine Göre Stresle Başaçıkma Tarzları Alt Boyutlarına Ait Varyans
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

görmeleri için BİLSEM binaları hem fiziksel hem de donanım olarak geliştirilebilir. BİLSEM’de görev yapan öğretmenler özel yetenekli çocuklara yetebilecek özelliklere

Araştırmanın bulguları, kişilik özellikleri ve stresle başa çıkma becerileri bakımından bazı boyutlarda öğrencilerin, cinsiyet, sınıf düzeyi ve algıladıkları ana

Ancak ortaya ç›kmakta olan yeni bir fiziksel etkinlik modeline göre, geriye kalan 15-16 saat boyunca neler yapt›¤›n›z da en az egzersize ay›rd›¤›- n›z zaman

Örneğin, özellikle Android işletim sisteminin, Google veri tabanını kullanarak çok başarılı hale getirdiği ses dikte sistemi ile Hollywood bilim kurgu yapımlarında

Buna göre bu DNA molekülü ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?.. A) DNA molekülünde 1200

Whitney ve arkadafllar› denge ve vestibüler bozuklu¤u olan yafll› bireylerde BDP ve düflme hikayesi aras›ndaki iliflki- yi inceledikleri çal›flmalar›nda;

Selma KADIOĞLU (Ankara Üni.) Prof.. Metin KARTAL (Ankara