• Sonuç bulunamadı

2.2. Tükenmişlik İle İlişkili Kavramlar

2.2.2. Stres Ve Tükenmişlik

Stres kavramını ilk kez tanımlayarak, bu günkü anlamında kullanan ve diğer dillerin sözlüklerinde de yer almasını sağlayan kişi Avusturya-Macaristan asıllı Hans Selye’dir (http://en.wikipedia.org/wiki/Hans_Selye). Selye stresi; organizmanın her türlü değişime verdiği olumlu veya olumsuz tepki olarak tanımlamıştır. Yapılan ilk çalışmalarda stres temel anlamda “distress-yıkıcı stres” olarak görülmüştür. Araştırmalar, bazı bireylerin stres karşısında zayıf düşüp hastalıklara yakalandıklarını, bazılarının ise stresli iken performanslarının yükseldiğini, yani stresten olumlu etkilendiklerini ve enerjilerinin açığa çıkarak stresten yararlandıklarını “eustress-yapıcı stres” ortaya koymuştur (Tutar, 2011:189).

Koç ve Topaloğlu’na (2010) göre stres; gerilim, baskı, zorlama, sıkıntıya düşme gibi sözcüklerle tanımlanabilir. Stresin mutlak anlamda kötü bir içeriği olması gerekmez. Çünkü stresin olumlu bir değere sahip olduğu da unutulmamalıdır. Buna örnek olarak kişilerin stres altında daha başarılı olduğu durumların mevcudiyeti gösterilebilir. Stres tipik olarak kısıtlama ve isteklerle ilgilidir. Kısıtlamalar, kişiyi arzulanan şeyleri yapmaktan alıkoyar. İstekler ise, arzulanan bazı şeylerin kaybedilmesinin insanlara olan etkisi ile ilgilidir (Koç, Topaloğlu, 2010:230).

Stres bireyler üzerinde olumlu ya da olumsuz etki yapan ve onların davranışlarını, iş verimini, başka insanlarla ilişkilerini etkileyen bir kavramdır. Stres durup dururken ya da kendiliğinden oluşmaz. Stresin oluşması süreci insanın içinde bulunduğu veya hayatını sürdürdüğü ortam veya çevrede meydana gelen değişimlerin sonucudur. Bu değişimlerden etkilenme bazı bireylerde yoğun ve hızlı olurken, bir başkasında daha yavaş ve yüzeysel olabilir. Stres ile ilgili bir tanım vermek gerekirse; “bireyin içinde bulunduğu ortam ve iş koşullarının onu etkilemesi sonucunda vücudunda özel biyo- kimyasal salgıların oluşarak söz konusu koşullara uyum için düşünsel ve bedensel olarak harekete geçmesi durumuna” verilen isimdir ( Eren, 1993: 223-224).

Eren (1993) stresi etkileyen faktörleri şu şekilde açıklamıştır:

Bireyin Kendisi İle İlgili Stres Kaynakları: Biyolojik, bedensel, maddi parasal,

kişisel, duygusal, yaşam tarzı ve yaşı.

Bireyin İş Çevresinin Yarattığı Stres Kaynakları: Çalışma koşulları ve iş

güçlüğü, işyeri organizasyonunun bozukluğu, örgüt yapısında rol, görev ve sorumlulukların dağılımında bozukluklar, işyeri uzaklığı, ücret yetersizliği, teknolojideki hızlı değişim, hiyerarşi ve uzun vardiyalar.

Bireyin Çalıştığı ve Yaşamını Sürdürdüğü Genel Çevre Ortamının Yarattığı Stres Kaynakları: Ülke ve dünya ekonomisindeki belirsizlikler, politik ve siyasi

hayattaki belirsizlikler, kentsel ve çevresel sorunlar, sosyal ve kültürel değişmeler ( Eren, 1993:224-233).

Manning ve diğerleri (1986) yılında yapmış oldukları bir çalışmada Cohen tarafından geliştirilen “iş performansı için mesleki stres nedenleri ve sonuçları ön modeli” ile bireysel özellikler ve iş koşullarının strese etkilerini ortaya koymuşlardır ( Manning, Motowidlo, Packard, 1986:4).

Şekil 2. İş performansı için mesleki stres nedenleri ve sonuçları ön modeli

İş koşulları Bireysel özellikler:  İş deneyimi  Model oluşturma  Olumsuz değerlendirilme korkusu Stresli olayların başlangıcı Stresli olayların yoğunluğu Kişisel stres Etkileri:  Kaygı  Düşmanlık  Depresyon Performansta azalma:  Hayal kırıklığı  Toleransta azalma  Ruhani hassasiyet  Özgecilik

Diğer yandan, tükenmişlik sendromunun gelişmesinde stresin de önemli rol oynadığı konuyla ilgili yazarların büyük çoğunluğunca kabul gören bir düşüncedir. Stres kavramı, bireysel algılamaya bağlı, öznel bir duyumdur. Kimilerince kendini gösterebilme fırsatı olarak algılanabilecek bir olay, diğer kişiler tarafından içinden çıkılmaz bir problem olarak algılanabilir. Stres toleransı sürekli aşılan birey, bu durumdan olumsuz olarak etkilenir (Hsu K., Marshall,1980:1563).

Tutar (2011) stresin, sürekli hale geldiği zaman, gerginliğe dönüştüğünü ve gerginlik durumunda insan vücudunun, üç aşamada strese karşı tepki gösterdiğini açıklamıştır. Bu tepkiler şunlardır:

Alarm aşaması: Vücut stresin kaynağını fark eder; savaşmaya veya kaçmaya

hazırlanır. Bu, endokrin bezlerinden hormonlar salgılanmasıyla gerçekleşir. Söz konusu hormonlar, kalp atışlarında ve solunumda artışa yol açar, kan şekeri yükselir, nefes hızlanır, göz bebekleri büyür ve sindirim yavaşlar.

Direnme aşaması: Vücut, eğer varsa, stresin yol açtığı zararları onarır; ancak, stres

nedeni ortadan kalkmazsa, vücut hasarı onaramaz ve tepkimede kalmaya devam eder.

Tükenme aşaması: Direnme aşaması uzun süre devam ederse migren, aritmi,

psikolojik hastalıklar gibi, stres hastalıkları ortaya çıkabilir. Tükenme aşamasında sürekli strese maruz kalmak, vücudun enerjisini tüketir, hatta vücut fonksiyonlarında onarılamayacak hasarlara yol açabilir. Stresle başa çıkmanın en iyi yolu, strese neden olan faktörlerden uzak durmak veya onunla hemen başa çıkmaktır.

Stres sonucu tükenme aşamasına gelenlerin çoğu, bir amaca ulaşmak için önemli çaba gösteren kişilerdir. Programları sürekli doludur, işleri her ne olursa olsun üzerlerine düşenden fazlasını yaparlar. Sınırlılıklarını hiçbir zaman itiraf etmezler. Tükenme durumunda olanlar, hayata büyük beklentilerle başlamış ve yol boyunca daha azıyla yetinmeyi hiç düşünmemiş kişilerdir. Bu gibi bireylerde tükenmenin asıl nedeni yaşamın özdeksel değerlerine karşı gösterilen aşırı ihtirastır (Tutar, 2011: 251-252).

2.2.2.1. Stresin Belirtileri ve Sonuçları

Bireyin doğal dengesini bozan stres unsurlarının, organizma üzerindeki etkilerinin ne kadar sürdüğü önemli bir konudur. Stres faktörlerinin organizmayı etkileme süreleri üç kategoride incelenebilir. Bu kategoriler; kısa süreli, orta süreli ve uzun süreli stres durumlarıdır. Kısa süreli stres durumları, bireyin anlık yaşadığı, trafik sıkışıklığı, istenmeyen bir ortamda bulunma gibi etkisi hafif olan stres durumlarıdır. Orta vadeli stres durumlarında ise stres durumları birkaç saatten birkaç güne kadar uzanan durumları kapsar ve bu durumlara örnek olarak; ağır iş yükü, ailevi sorunlar veya yeni bir iş sorumluluğu verilebilir. Uzun vadeli stres durumları artık kronikleşmiş durumlardır, haftalar, aylar hatta yıllar sürebilir. Uzun süreli maddi güçlükler, uzun süreli hastalıklar veya bir yakının ölümü uzun vadeli strese neden olan olaylardır (Örnek, Aydın, 2011:198).

Şahin’e (1998) göre stres kaynakları dört farklı kaynaktan oluşabilir:

 Çevreniz uyum sağlamınızı gerektiren olaylarla doludur: hava, gürültü, trafik, kirlilik gibi.

 Sosyal olaylar stres kaynağı olabilir: yetiştirmeniz gereken ödevler, sunumlar, iş görüşmeleri, sevdiklerinizi kaybetme, arkadaş ya da ailenizin beklentileri gibi.  Fizyolojik stres kaynakları: Ergenlik, menopoz, hastalıklar, yaşlanma, kazalar,

yanlış beslenme, uyku bozuklukları.

 Düşünceleriniz: Beyniniz vücudunuzda ve çevrenizde olan değişiklikleri yorumlar ve ne zaman “acil durum tepkisi” vereceğine karar verir (Şahin, 1998:6)

Shafer (1987) sağlık için stres yönetimi adlı çalışmasında stres belirtileri ve sonuçlarını şu şekilde ilişkilendirmiştir; alkol kullanma, uyuşturucu kullanma, depresyon ve şiddete bağlı olarak gelişebilecek, kazalar, karaciğer rahatsızlıkları, intihara teşebbüs ve felç geçirme riski. Aşırı sigara kullanımı, çok ya da az yeme, yüksek kolesterole ve bağışıklık sisteminin bozulmasına bağlı, kalp krizi, kanser, şeker hastalığı ve solunum yolu hastalıklarına neden olmaktadır (Shafer, 1987:14).

Baltaşlar’a (2002) göre bireyin stres altında olduğunu gösteren belirtiler ise şunlardır:

 Daha önce kolaylıkla verilebilen kararları bile vermede güçlük çekmek,  Değersizlik, yetersizlik, güvensizlik ve terk edilmişlik duyguları,  Alışılmış davranış biçimlerinde önemli değişiklik,

 En iyi olanı değil, garanti olanı seçmek,

 Uygun olmayan durumlarda ortaya çıkan öfke, düşmanlık ve kızgınlık dalgaları,  Sigara ve içki içme eğiliminin artması,

 Kişisel hata ve başarısızlıkları sürekli düşünmek,  Aşırı hayal kurmak, sık sık düşüncelere dalıp gitmek,  Duygusal ve cinsel hayatta düşüncesiz davranışlar,  Birlikte olunan kimselere aşırı güven ya da güvensizlik,

 Alışılmıştan daha titiz veya işin gerektirdiğinden daha fazla çalışmak,  Konuşma ve yazıda belirsizlik ve kopukluk,

 Nispeten önemsiz konularda aşırı endişelenme veya tam tersine gerçek problemler karşısında ilgisizlik ve kayıtsızlık,

 Sağlığa karşı aşırı ilgi,  Uyku bozukluğu,

 Ölüm ve intihar fikirlerinin sık sık tekrarlanması ( Baltaş ve Baltaş, 2002:31-32). İnsanlar stresle savaşabilmek için sınırlı enerji kaynağına sahiptirler ve çözüm sağlayamadan uzun süre stres kaynaklarına maruz kaldıklarında bu durum onları tükenme aşamasına getirmektedir (Örnek, Aydın, 2011:146). Bireylerin uyum yeteneklerinin ve vücut enerjilerinin farklı sınırlarda olması nedeniyle başa çıkılamayan stresler karşısında denge bozulmakta ve uyum enerjisi bitmektedir. Bu nedenle de tükenme belirtileri baş göstererek, organizmada geri dönüşü olmayan hasarlara sebebiyet vermektedir (Cüceloğlu, 1998:27-28).

Benzer Belgeler