• Sonuç bulunamadı

2.2. Tükenmişlik İle İlişkili Kavramlar

2.2.3. Çatışma Yönetimi Ve Tükenmişlik

Çatışma ve insan, günlük yaşamda birbirinden ayrılamayan iki kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Çatışma olgusunu ele alan uzmanlar, insanın olduğu her yerde çatışmanın kaçınılmaz olduğunu ifade etmektedirler. Çatışma ve insan kavramlarının bu kadar sık bir arada kullanılmasının en önemli nedeni insanın sosyal bir varlık olmasıdır. Bu etkileşim içerisinde yoğunluğu ve türleri değişse de, çatışmadan uzak durmak mümkün değildir. Çünkü her bireyin konulara ilişkin bakış açıları, düşünceleri, olaylara ilişkin değer yargıları, kişisel istek ve ihtiyaçları değişmektedir. Belki de hepsinden önemlisi ve belirleyici olanı, her bireyin kişilik özelliklerinin birbirinden farklı olmasıdır. Bireyin kişilik özellikleri, onların tutumlarını, değerlerini, davranışlarını en yakından etkileyen faktördür.

İnsanların birbirleriyle kişisel ya da duygusal nedenlerle çatışması, stres ve tatminsizlik duygularının yükselmesine ve performanslarının düşmesine neden olacaktır. Bu yönde bir çatışma, şiddeti ne olursa olsun yöneticilerin kaçınması gereken bir çatışma türüdür. Çatışma, insanların işleriyle ilgiliyse ve mevcut sorunların tespit ve çözümü ile ilgili olarak yaşanıyorsa çatışmanın şiddeti çok artmadan bu çatışmaların birey ve örgüt performansını yükselteceği söylenebilir. Bu ayrımın yapılması, çatışma yönetimi açısından oldukça önemlidir ( Özdemir, A.A., 2012:7).

Çatışma, uzun yıllardan beri çok farklı alanlarda incelense de, üzerinde uzlaşılan bir tanımının olmadığı görülmektedir. Bu tanımlardan birinde çatışma, uygun olmayan ve/veya istenmeyen olarak algılanan uyarıcı bir eylemi içermektedir (Roloff ve Ifert, 1999:153). Yine, iki veya daha fazla tarafın arasında herhangi bir zıtlık veya direniş içeren etkileşim de çatışma olarak tanımlanmaktadır (Robbins, 1978: 67).

Çatışmaya ilişkin bu tanımlardaki ortak unsurlar dikkate alındığında çatışma için genellikle olumsuz kavramların kullanıldığı görülmektedir. Bu tanımlarda sıklıkla kullanılan kavramlar şu şekilde belirtilebilir:

 Engellenme  Uyumsuzluk  Uyuşmazlık

 Anlaşmazlık  Zıtlaşma  Direnme

Çatışmaya ilişkin geleneksel yaklaşım ve modern yaklaşım olmak üzere iki genel yaklaşım bulunmaktadır. İki yaklaşım arasında oldukça büyük farklar vardır. Bu iki yaklaşım birbirinden tamamen farklı olup, çatışma ve çatışmanın sonuçları arasındaki ilişkiyi çok farklı şekilde değerlendirmektedirler. Geleneksel yaklaşım, çatışmayı istenmeyen, kaçınılması gereken bir durum olarak ele alır. Çünkü bu yaklaşıma göre çatışmanın varlığı doğal bir sonuç değildir. Yanlış, yetersiz kural ve politikalar, geçerliliğini yitirmiş, etkinliğini kaybetmiş hedefler çatışmanın yaşanmasına neden olur. Çatışmanın varlığı, bireyleri psikolojik yönden olumsuz etkiler ve onların yeteneklerini, enerjilerini istenen yönde harcamalarını engeller. Bu durum ise örgüt ve ülkelerde kaynakların etkin kullanılmamasına neden olur. Geleneksel yaklaşımdan farklı olarak modern yaklaşım, çatışmanın doğal bir sonuç olduğunu savunur. Bu yaklaşıma göre bir dereceye kadar olan çatışma desteklenmelidir. Çünkü rekabet yaratır, kaynakların ve yeteneklerin etkin kullanılmasını sağlar. Örgüt ve ülkelerin sahip olduğu potansiyelleri ortaya çıkarır ve değer yaratır (Özdemir, A.A., 2012:9).

Bireyler arası çatışma yaşayan kişiler, engellenme ile karşılaşırlar ve bu duruma yönelik birtakım savunma mekanizmaları geliştirirler. Her ne kadar engellenme karşısında gösterilen tepkiler, içinde bulunulan durumun koşullarına ve bireyin bunları algılayış tarzlarına göre değişse de temelde ortak üç çeşit savunma mekanizması vardır. Bu mekanizmalar Saldırganlık, Uzlaşma ve Çekilmedir.

Saldırganlık (Aggresive), saplanma, yer değiştirme ve olumsuz tutum takınma

olmak üzere üç çeşit mekanizmadan oluşmaktadır. Saplanmada (Fixation) birey, çatışmaya saplanır kalır veya çatışmayı çözmeyeceği gayet belirgin olan bir davranışı sergilemeye devem eder. Örneğin ekonomik kriz nedeniyle maaşlarında belli bir düşüş yaşayan çalışanın, yöneticisine kızdığı için sürekli olarak işyerindeki makinelere zarar vermesi gibi. Yer değiştirmede (Displacement) birey, çatışmanın nedeni olmayan başka bir kişiye sinirini veya saldırganlığını yansıtmaktadır. Önceki örnekten devam edersek, maaşı düşen bireyin sinirini çalışma arkadaşından çıkarması gibi. Son olarak, olumsuz

tutum takınmada (Negativism), birey, sorunu çözmeye yönelik her girişime karamsar yaklaşmakta; pasif veya aktif bir direnme sergilemektedir. Örneğin yönetici, maaşların düşmesi nedeniyle ücretsiz servis veya yemek teklifi sunmakta, fakat çalışan bu girişimlerin hiç birini kabul etmemektedir.

Uzlaşma (Compromise), çatışma yaratan durumda çatışma için en iyisini yapmayı

amaçlar. Bu mekanizma, dengeleme, mantığa büründürme ve özdeşim mekanizmalarından oluşmaktadır. Dengelemede (Compensation), birey olumsuz bir durumu telafi etmek için enerjisini başka bir eylemde kullanmaya çabalamaktadır. Mantığa büründürme (Rationalization) ise, bireyin tutarsız veya istenmeyen davranışlara, inançlara, kendince kabul edilebilir açıklamalar getirmesidir. Özdeşimde (Identification) ise birey, bir diğer kimsenin davranışını gözlemleyerek, kendi davranışını ona göre oluşturur. O kişinin değer ve inançlarını benimser.

Çekilme (Withdrawal), bireyin fiziksel ve psikolojik araçları kullanarak, çatışma

yaratan durumdan uzaklaşmaya çalışmasını ifade etmektedir. Kaçma/Çekilme, dönüşme ve hayal kurma, çekilme mekanizması içerisinde yer almaktadır. Kaçma (Flight)/Çekilme (Withdrawal), bireyin fiziksel veya ruhsal olarak çatışma yaratan durumdan kaçmasını veya çekilmesini ifade etmektedir (Özdemir, A.A., 2012:13-14).

Benzer Belgeler