• Sonuç bulunamadı

B. Sahih Olmayan Haberler

I. BÖLÜM

1.3. ŞERİF RADÎ’NİN HAYATI

1.3.1. Soyu ve Ailesi

Radî Bağdat Şiîlerinin lideri konumunda olan köklü bir aileye mensuptur. Onun hayatta elde ettiği başarılarda ailesinin bu konumu önemli bir etkendir. Bu sebeple Radî’nin ailesini tanımak, onun konumunu değerlendirmeye yardımcı olacaktır.

Annesi: Şerîf Radî’nin annesinina adı Seyyide Fâtıma bnt. Hüseyin b. Ahmed b.

Hasan en-Nâsır es-Sağir el-Esam Ebi Muhammed el-Hasan b. Ali b. (Hüseyin)505/ (Hasan)506 b. Ali b. Ömer el-Eşraf b. İmâm es-Seccâd Ali Zeynü’l-Âbidîn b. el- Hüseyin507

eş-Şehîd b. el-İmâm Ali b. Ebî Tâlib’tir.508 Büyük dedesi (Nâsır-ı Kebir) Deylem Bölgesinde Taberîstan meliklerinden olup lakabı en-Nâsır Li’l-Hak’tır. Onunla Sâmânî Devleti arasında büyük harpler vuku bulmuştur. 304 yılında 79 yaşında iken Taberîstan’da ölmüştür.509

Onun yerine el-Hasan b. el-Kasım b. el-Hüseyin el-Hasenî geçmiştir ki kendisi ed-Dâî Lilhak lakabıyla anılmaktadır.510

Radî’nin babası Talibilerin şeyhlerindendir Seyyid Radî anne tarafından da Hüseyni ve Alevidir. Fâtıma Hanım üç göbekten İmâm Zeyn'ül Âbidîn Ali b. Hüseyin’e ulaşan "Nâsır-ı Kebîr'in torunlarından ve Nâsır-ı Sağîr diye meşhur olan Bağdat Şiîlerinden Ebû Muhammed Hüseyin b. Ahmed Alevi'nin kızıdır. Fâtıma Hanım’ın babası Muizzuddevle zamanında itibarı olan bir kimsedir.

Radî’nin babası hapiste olduğu dönemde annesi Fâtıma Hanım onu ve kardeşini ellerinden tutarak Şeyh Müfîd’e götürmüş ve ondan çocuklarına ders vermesini istemiştir. Nakledildiğine göre Şeyh Müfîd o gece rüyasında Hz. Fâtıma’nın oğulları Hasan ve Hüseyin’i ellerinden tutmuş kendisine getirmiş olarak görmüştür. Hz. Fâtıma rüyasında Şeyh Müfîd’den oğullarına fıkıh öğretmesini istemektedir. Müfîd uyandığında hayretler içerisinde kalmış ve Radî-Murtazâ kardeşler anneleri Fâtıma Hanım tarafından kendisine getirilip ders vermesini istediğinde rüyasının yorumunun bu olduğunu anlamıştır.511

Şeyh Müfîd bu olay karsısında gözyaşlarını tutamış ve gördüğü

505

el-Kûhkemerî, A.g.e, 10

506 İbn Ebi’l-Hadîd, Şerhu Nehci’l-Belağa, I, 33

507 İbn Ebi’l-Hadîd Hz. Hüseyin’in adını zikretmemektedir. 508 el-Kûhkemerî, A.g.e, 10

509 İbn Ebi’l-Hadîd, Şerhu Nehci’l-Belağa, I, 33; el-Kûhkemerî, A.g.e, 10, 22-23 510

İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 34

511 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 42; Muhsin el-Emîn, A’yânu’ş-Şî’a, IX, 216. İbn Hacer Müfîd’in bu iddiasını Lisânu’l-Mîzân’ında anlatırken Radî ve Murtazâ kardeşleri Müfîd’e getirenin babaları olduğunu söylemektedir ki bu doğru değildir. Çünkü o dönemde Radî’nin babası hapistedir. Bkz. İbn Hacer, Lisânu’l-Mîzân, IV, 223-224

rüyayı onlara anlatmıştır.512

Şeyh Müfîd'in, Ahkâm'un-Nisâ isimli kitabını Seyyid Radî'nin annesi için kaleme aldığı ve ona ithaf ettiği söylenmiştir.513

Radî yirmi altı yaşına vardığında Annesi Fâtıma (bnt. Nâsır) Hanım (385/995) yılı Zilhicce ayında vefat etmiştir.514

Radî annesinin ölümü üzerine de mersiye yazmıştır.515

Babası: Radî’nin babası eş-Şerif en-Nakîb et-Tâhir Zü’l-Menâkib Ebû Ahmed

el-Hüseyin b. Mûsâ el-Ebraş b. Muhammed el-A’rac 307 veya 304516 yılında doğmuş, 400 yılı Cemadiye’l-ûla ayında Cumartesi gecesi517

Bağdat’ta vefat etmiştir. Babasının 403 yılında öldüğünü söyleyenler de olmuştur.518

Radî’nin 403 yılında Bağdat Tâlibîlerinin nakibliğini üstlendiği519

göz önünde bulundurulursa bu tarihin daha doğru olduğu da söylenebilir. Şairler onun ölümü üzerine birçok mersiyeler yazmışlardır.520

Radî babası için yazdığı mersiyede onun yaşının 97 olduğunu ifade etmektedir.521

Radî’nin babası yaşadığı dönemde saygın, Abbasi ve Büveyhi’ler nezdinde itibarı ve konumu yüksek bir kimsedir. O, et-Tahir Zü’l-Menâkib lakabıyla anılmıştır.522

Çünkü o önemli işlerde halifeler, melikler ve emirlerin sefirliğini yapmakta ve bir işte sefirlik yaptığında da onu başarıyla neticelendirmektedir. Ebû Ahmed Abbasi Halifeleri ile Büveyhi Emirleri, Benû Hamdân Emirleri ve daha başka kimseler arasında sefirlik görevi yapmaktaydı.523

Radî bir şiirinde babasının bu özelliğinden şöyle bahsetmektedir:

“Bu benim babamdır ki tanıyorsunuz onu - öncesinde de sonrasında da öncüdür şerefte

512 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 42; Abdu’l-Hüseyin Ahmed el-Emînî en-Necefî (1392/1972), el-Ğadîr, IV, s. 184. Bu rüyanın doğruluğu hakkında kesin bir bilgi edinmek görenden başkası için mümkün değildir. Biz sadece anlatılan bir olayı nakletmek amacıyla bu rüyaya yer verdik.

513 Müfîd isim vermeden bu kitabını kendisiden istekte bulunan şerefli bir bayanın isteği üzerine yazdığını ifade etmektedir. Bkz. Ahkâmu’n-Nisâ’, 18-19. Ağa Büzürg et-Tehrânî, ez-Zerî’a’da “ Allâme Nûrî kitabın dîbâcesinde bu hanımefendinin Radî ve Murtazâ kardeşlerinin anneleri Fâtıma Hanım olduğunu yazmaktadır” demektedir. Bkz. Ağa Büzürg et-Tehrânî, ez-Zerî’a, I, 302 (no: 1578)

514 (Aralık 995/Ocak 996) 515

Bkz. Radî, Dîvân, I, 18 516 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 181 517 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 181

518 İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-A’yân, IV, 420 519 Bkz. İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 242 520

el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 181 521 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 32

522 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 32; el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 181; Radî’nin babasının lakabına 392/1001 yılında et-Tâhir zü’l-Menkabeteyn lakabı eklendiğinde yazdığı şiir için bkz. Radî, Dîvân, II, 884

523

Yapar arasını meliklerin arzuladıklarında - boyunları kurtulur şereflenirler istediklerinde”

Radî daha başka beyitlerinde de babasının halifeler ve melikler arasında sefirlik yaptığından bahsetmektedir. Yine bir başka kasidesinde de babasının kadrinin büyüklüğünden ve zamanında adet olduğu üzere halife ve meliklerin önünde yeri öpmediğinden bahsederek şöyle demektedir:

“Ağzını korudu öpmekten yeri meliklerin önünde - zelil oldu alınları nice ricalin melikler önünde”524

Adududdevle onu önemsediği için Irak’a geldiğinde onu tutuklatmış ve Fâris kalesine hapsetmiştir. O, Adududdevle ölene kadar da hapiste kalmıştır.525

Bir ara serbest bırakılsa da daha sonra tekrar tutuklanmış, Büveyhi hükümdarı Adüdüddevle tarafından tehlikeli görülen kişilerle birlikte Şiraz’a sürülüp bir kalede526

hapsedilmiştir (369/979-80)527 376 yılına kadar yedi yıl orada kalmıştır.528 Aynı dönemde Ebû İshak es-Sâbî’de (384/991) onunla birlikte hapsedilen kimselerdendir. Müerrihler onun hapsedilme sebebini açıklamazlar. Bazıları ona muhalif olduğunu sebep olarak gösterseler de bu hapsedilme sebebini tam olarak anlamamızı sağlamaz. Anlaşıldığı kadarıyla sebep siyasi nedenlerdir. Belki onun Adüdüddevle’nin akrabalarından İzzuddevle veya daha başka birisine meylediyor, onların iktidarlarını tercih ediyor olması hapsedilme sebebi olabilir. Serbest kaldıktan sonra Adududdevle onu Benî Hamdân’a sefir olarak göndermiştir. Bir yıl sonra da kardeşi Ebû Abdillah ile birlikte tekrar tutuklanmış ve tekrar Fâris Kalesine hapsedilmiştir. Şayet Adududdevle onu önemsemeseydi hapse attırmazdı.529

Hükümdar aynı zamanda onun mallarına da el koymuş ve hapis hayatı yedi sene devam ettiği için bu durum Radî ve ailesi için sıkıntı dolu bir dönem olmuştur. Radî bu sıkıntılı dönemi şiirlerine de yansıtmıştır. Bir ara bazıları Adududdevle’den Ebû İshak es-Sâbî’nin affını istemişler o da kendisinden bunu isteyen kişiye şöyle demiştir:

524 Muhsin el-Emîn, A’yânu’ş-Şî’a, IX, 216 525 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 33

526 Muhsin el-Emîn, A’yânu’ş-Şî’a, IX, 216

527 Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 4, İstanbul 2010; Muhsin el-Emîn, A’yânu’ş-Şî’a, IX, 216

528 İbn Ebi’l-Hadîd, “Adududdevle öldüğünde Radî on dört yaşındaydı” demektedir. Bu durumda Ebû Ahmed ikinci kez hapse atıldığında demek istemiş olabilir. Aksi takdirde Radî’nin yaşında veya babasının hapiste kaldığı Târihlerde bir karışıklık var gibi gözükmektedir.

529

“Senin şefaatini kabul ettik (Ebû İshâk’ı affettik), kendi ehlimizden olanların yani Deylemlilerden ve Nebimiz’in çocuklarından Ebu’l-Hasan Muhammed b. Ömer, Ebû Ahmed el-Mûsevî ve onun kardeşini değil. Onun (Ebû İshak es-Sâbî’nin) hizmetindeki kötülüğünü bağışladım.”

Buradan şu anlaşılmaktadır: Melik Ebû Ahmed’i kendisine göre büyük suç saydığı siyasi bir sebepten dolayı cezalandırmaktadır. Ebû Ahmed, Adududdevle ölene kadar hapiste kalmıştır.530

Adududdevle öldüğünde Radî on dört yaşındadır (on üç yaşını biraz geçiyordu) ve babasına bir şiir yazıp göndermiştir.531

Bu şiirdeki ifadelerden anlaşıldığına göre o (ve ailesi) Adududdevle’den sonra da babasının hapisten kurtulacağından emin değillerdir. Radî ve ailesi babalarının hapiste tutulmaya devam edeceğini veya cezalandırılacağını düşünmektedirler. Ancak Adududdevle’nin yerine geçen oğlu Şerafüddevle, babasının vefatından (372/983) sonra kardeşi Samsamuddevle’ye karşı kazandığı zaferin ardından onu serbest bırakmış,532

Bağdat’a geldiğinde onu dost edinmiş533

ve el konulan mallarını da geri vermiştir. Babasının hapiste olduğu ve mallarının müsadere edildiği dönemde Radî’nin annesi çocuklarını korumuş, eğitimlerini ve geçimlerini sağlamıştır.534

Büveyhi Hükümdarı olan Bahaüddevle dönemine gelindiğide ise hem Radî hem de babasının itibarı daha da artmıştır. Ebû Nasr Bahauddevle b. Büveyh ona et-Tahiru’l- Evhad lakabını vermiş ve onu beş kere Talibiler’in Nakibliği ile görevlendirmiştir.535

Ebû Ahmed daha önce Talibî’lerin nakibliğini536 , hüküm verme işini, mezâlim ve hac yaptırma işini üstlenmiştir.537

Abdu’l-Hüseyin Ahmed el-Emînî en-Necefî’nin

530 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 33; el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 181 531 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 33

532

Bkz. İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 50; Muhsin el-Emîn, A’yânu’ş-Şî’a, IX, 216; Özel, Mustafa, “Şerîf er- Radî”, DİA, XXXIX, 4, İstanbul 2010

533 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 33; el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 181 534 Muhsin el-Emîn, A’yânu’ş-Şî’a, IX, 217

535

İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 32; el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 181

536 Nakîblik, o zamanlar Seyyidlerin ve Talibiler’in işlerine bakan bir kurumun adıdır. Kurumun başında olan kişiye "nakîbu’n-nukebâ" denilmektedir. Bu şahıs en âlim, en soylu ve en layık seyyidler arasından seçilirdi. İslam ülkelerinin tüm bölgelerindeki nakibler (başkanlar) kendisinin gözetiminde çalışırdı. Nakiblik neseb yönünden şerif olanları neseb ve şeref yönünden onlara denk olmayanların velayetinden korumak için te’sis edilmiş bir müessesedir, Seyyid Radî 43 yaşında bu makama erişmiştir. Nekabet kurumuyla ilgili daha fazla bilgi için bkz.; Maverdi'nin Ahkâm'us Sultaniyye, 126-129; el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 204. es- Seyyid el-Emîn A’yânu’ş-Şî’a’da (IX, 216) şöyle demektedir: Talibilerin nakibliği Talibilerin bütün işlerini ve hükümlerini yürütme görevini üstlenirdi. Nakiblikle birlikte bu velayet Abbasiler tarafından ihdas olunmuştu. Şu an bunun başlangıcı hakkında bilgi sahibi değiliz. Bu uygulama İslam devletlerinde bu güne kadar gelmiştir ancak son zamanlarda muhatabı olmayan kavramlara dönüşmüştür. Hac

Emirliği’nin görevi bellidir. Mezâlim davalarına bakmak ise bu günkü Başsavcılık görevine benzemekte

dediğine göre bu zat din ve mezhep yolunda azami hizmetlerde bulunmuştur.538

Ebû Ahmed’in Tâlibîlerin nakîblik ve hac emirliğini üstlenmesi (ilk defa) 354/965 yılında vuku bulmuştur. Bu görevler daha sonra babasına vekâleten Ebu’l-Hasan’a (Radî’ye) devrolunmuştur. Bu devir hadisesi 380/990 yılında meydana gelmiştir.539

İbnu’l-Esîr’in dediğine göre 380 yılında hac emirliği görevini Radî'nin babasına niyabeten Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed b. Abdillah el-Alevî îfâ etmiştir.540 O dönemde Radî’nin yaşı 21 idi. Radî’nin ölümünden sonra bu görevler Murtazâ’ya geçmiştir.541

Ebû Ahmed ömrünün sonlarına doğru çeşitli hastalıklara maruz kalmış ve gözlerini kaybetmiştir. Ebû Ahmed beş defa nekabet görevini üstlenmiş olup, 97 yaşında dünyadan göçtüğünde de nakiplik görevi hala onun uhdesindedir.542

Ebû Ahmed 400/1009 veya 403/1012 yılında (25 Cemadiye’l-Ûlâ Cumartesi gecesi)543 Bağdâd’ta vefat etmiştir. Cenazesi Babu’t-Tebn şehitliğinde Kureyş Kabristanlığı’na defnedilmiştir.544

Radî’ni babası Ebû Ahmed’in öldüğü yıl (400/1009) Ebû Ahmed Adnân adında bir oğlu olmuş545

ve 436/1044 yılında amcası Murtazâ’nın ölümü üzerine Tâlibîler’in nakîbliğini üstlenmiştir.546

Radî’nin bu oğlu da babası gibi erken yaşta 449/1057 yılında ölmüştür.547

İbn Ebi’l-Hadîd’in verdiği bilgiye göre Ebû Ahmed’in cenazesi önce evine defnolunmuş daha sonra meşhed-i Hüseyin’e nakledilmiştir.548

Radî babasının ölümü üzerine bir mersiye yazmıştır.549

Murtazâ ve Mihyâr ed-Deylemî’de Ebû Ahmed’e mersiye yazanlar arasındadır. Ebû Alâ el-Mearri’de onun için bir mersiye yazmıştır ki şiiri, Saktu’z-Zend isimli kitabında mevcuttur.550

Ebû Ahmed’in defin yeri ile ilgili verilen bilgilerde bir farklılık görülmektedir. Anladığımız kadarıyla cenazesi önce aile içerisinde adet olduğu üzere evine defnedilmiş daha sonra Hâir’e (Kureyş Kabristanı’na) defnedilmiştir ki bu mezarın kontrolü

537 Seâlebî, Yetîmu‟d-Dehr, III, 155; el-Kûhkemerî, A.g.e, 23

538

el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 181 539 Seâlebî, Yetîmu’d-Dehr, III, 155 540 İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 77-78 541

el-Kûhkemerî, A.g.e, 23

542 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 32; el-Ğadîr, IV, 181, Sıhah'ul-Ahbar'dan naklen 543 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 181

544 İbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân, IV, 420 545 İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 219

546

İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 526 547 İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 638 548 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 32 549 Radî, Dîvân, II, 736 550

Tâlibîlerin nakîbi olarak bu ailenin elindedir. Cenaze daha sonra da Hüseyin şehitliği’ne nakledilmiştir.

Kardeşleri: Radî’nin iki erkek iki de kız kardeşi vardır. Erkek kardeşlerinin

isimleri, Muhammed er-Rızâ ve Ebu’l-Kasım Ali el-Murtazâ’dır. Muhammed er-Rızâ ilim yönünden temeyyüz etmediği için adı Radî ve Murtazâ kardeşler kadar zikredilmemektedir. Murtazâ ilim cihetiyle Radî’den daha önde olduğu için kaynaklarda hayatı, eserleri ve görüşleri hakkında yeterince bilgi verilmektedir. Murtazâ, Radî’den dört yaş büyüktür ve muhtemelen Radî’ye hocalık ta yapmıştır. Bu sebeple de Radî’nin hocaları arasında ona da yer verdik. Çünkü Murtazâ’nın fikirlerinin bilinmesi aynı kaynaktan beslenen ve aynı çevrede yetişen Radî’nin daha iyi tanınmasına yardımcı olacaktır. Radî’nin kız kardeşlerinin isimleri Zeyneb ve Hatice’dir. Hatice Radî’den önce, Zeyneb ise Radî’den sonra 419/1028 târîhinde vefat etmiştir. Radî kızkardeşi Hatice için bir mersiye yazmıştır.551