B. Sahih Olmayan Haberler
I. BÖLÜM
1.3. ŞERİF RADÎ’NİN HAYATI
1.3.3. Ölümü
Şerîf Radî 406 yılı559
altı Muharrem Pazar günü (26 Haziran 1015)560 Bağdat’ta vefat etmiştir.561
Safer ayında öldüğünü söyleyenler de vardır.562 Bununla birlikte müellifler onun ölümüyle ilgili olarak değişik târihler vermektedirler; İbnu’l-Cevzî ve İbnu’l-Esîr ve es-Safedî gibi müellifler 406,563
târîhini vermektedirler. İbn Ebi’l- Hadîd’de aynı şekilde 404 yılı Muharrem ayı târîhini vermektedir.564
Aynı şekilde Mirza İbrahim el-Hûî, Nehcü’l-Belâğa için yazdığı şerhinin mukaddimesinde 404 Muharrem (s. 11) ve Ahmed Hasan ez-Zeyyad, Târihu’l-Edebi’l-Arabî’de (s. 285) 404 yılı Muharrem ayı târîhini vermektedir. 565
Şeyh Abbas el-Kummî ise 47 yaşında öldüğünü söylüyor ki bu durumda vefat yılı 406 olmaktadır.566
Vezir Fahru’l-Melik, ileri gelen devlet adamları, eşraf ve kadılar Radî’nin cenaze namazına iştirak
558
İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam, XV, 116
559 es-Safedî, el-Vâfî bi’l-Vefeyât, II, 279; el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 210 560 el-Kûhkemerî, A.g.e, 10
561 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 210
562 es-Safedî, el-Vâfî bi’l-Vefeyât, II, 279 563
İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam, XV, 119; İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 261; es-Safedî, el-Vâfî bi’l-Vefeyât, II, 279
564 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 41 565 Bkz. el-Kûhkemerî, A.g.e,14 566
etmişlerdir. Vezir ve bir topluluk Ebû Abdillâh b. el-Mahlûs el-Alevî’nin İmâmlığında cenaze namazını kılmışlar daha sonra halk gruplar halinde girerek cenaze namazı kılmışlardır.567
Radî önce Kerh’te Enbâriyyîn Mescidi civarında evine defnedilmiştir. Kardeşi Murtazâ üzüntüsünden İmâm Kâzım Şehidliği’ne gitmiş (cenaze merasimine katılamamış)tır. Vezir Ebû Ğâlib Fahru’l-Melik gündüzün sonunda Kâzımiyye Şehitliği’ne gidip Murtazâ’yı evine dönmeye ikna etmiştir.568
Radî daha sonra Kerbela’da Hüseyin Şehidliği’nde569
babasının yanına defnedilmiştir.570 Murtazâ kardeşi Radî’nin ölümü üzerine meşhur mersiyesini yazmıştır.571
Radî’nin kardeşi Murtazâ da öldüğünde babası ve kardeşi gibi Kerbela’da ki Hüseyin Şehitlği’ne nakledilmiştir.”572
Radî’nin babası da Hüseyin Şehitliği’ne nakledilmeden önce (evine veya) Hâir’e defnedilmiştir ki bu mezarın idaresi onların elinde idi. Oraya onlardan izin alınmadan kimse defnedilmezdi.573
Radî’nin kabri bu gün hala bellidir.574
1.3.4. Eserleri
Şîa’nın kadîm rical âlimlerinden Necâşî (450/1058) Radî’nin on iki kitabının adını vermekte ve şiirleri olduğuna işaret etmektedir.575
Mecelletu Turâsinâ Şerif Radî özel sayısında576
kitap sayısı on beş olarak verilmekte, el-Emînî ise el-Ğadîr’de Radî’ye ait kitap sayısını on dokuza çıkarmaktadır.577
Kitaplar sıralanırken zikredilen kaynaklarda geçen kitap listeleri göz önünde bulundurulmuştur. Zikredilen kitapların bazıları birbirinin aynısı, bazılarının Radî’ye aidiyeti şüpheli, bazıları da elde mevcut olmayan kitaplardır. Radî’ye ait olduğu kaydedilen kitaplar şunlardır:
1-Nehcü’l-Belâğa 2-Hasâisu’l-Eimme
3-Mecâzâtu Âsâri’n-Nebeviyye (el-Mecâzâtü’n-Nebeviyye)
567 Bkz. es-Safedî, el-Vâfî bi’l-Vefeyât, II, 279 568
es-Safedî, el-Vâfî bi’l-Vefeyât, II, 279 569 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 41
570 el-Kûhkemerî, A.g.e, 11 571 İbn Ebi’l-Hadîd, A.g.e, I, 42 572 el-Kûhkemerî, A.g.e, 16 573
el-Kûhkemerî, A.g.e, 17; el-Emînî, el-Ğadîr, IV/160 574 el-Kûhkemerî, A.g.e, 17
575 Necâşî, Fihrist, 340 (terceme no: 1065) 576 Mecelletu Turâsinâ, c. 5, 282
577
4-Telhîsu’l-Beyân an Mecâzâti’l-Kur’ân (Telhîsu’l-Beyân an Mecazi’l-Kur’ân) 5-Hakâiku’t-Te’vîl fî Müteşâbihi’t-Tenzîl (Hakaiku’t-Tenzîl)
6-Kitâbu Mâ Dâre Beynehû ve Beyne Ebî İshâk es-Sâbî mine’r-resâil (Kitâbu’r-Resâil) 7-Kitâbu’z-Ziyâdât fî Şi’ri Ebî Temmâm
8-Muhtâru Şi’ri Ebî İshâk es-Sâbî
9-Müntehabu Şi’ri İbni’l-Haccâc “el-Hüsn Min Şi’ri’l-Hüseyin”/ “Kitabu’l-Ceyyid Min Şi’ri İbni’l-Haccâc (İbnu’l-Haccâc Büveyhiler döneminin ünlü şairlerindendir.)
10-Kitâbu Ta’liki Hilâfi’l-Fukahâ
11-Ta’lîku’l-Îzâh (Ebû Ali el-Farisî’nin nahivle ilgili “el-Îzâh” kitabına ta’lîk) 12-ez-Ziyâdât fî Şi’ri İbni’l-Haccâc578
13-Kitâbu Ahbârî Kudâti Bağdâd 14-Sîretu Ebî Tâhir
15-Dîvanu Şi’r (Şiirlerini topladığı divanı)579 16-Tayfu’l-Hayâl
17-İnşirâhu’s-Sadr fî Muhtârât Mine’ş-Şi’r 18-Kitâbu’r-Resâil
19-Me’âni’l-Kur’ân.580 Bazıları Tefsiru’l-Kur’ân diye bir kitap daha nisbet ediyorlarsa da581 bunun sayılanlardan farklı bir kitap olduğu şüphelidir. Nitekim el-Emînî el- Ğadîr’de, “Bu tefsir muhtemelen daha önce zikri geçen kitap “Hakâiku’t-Te’vîl Fî Müteşâbihi’t-Tenzîl (Hakaiku’t-Tenzîl)” olsa gerektir” demektedir.582
578
Necâşî, Fihrist, 340 (terceme no: 1065) 579 Mecelletu Turâsinâ, c. 5, 282
580 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198-199 581 Bkz. el-Kûhkemerî, A.g.e, 36 582
1.2.11.1. Nehcü’l-Belâğa
Nehcü’l-Belâğa Şerif Radî’nin en meşhur eseridir. İçerik olarak Hz. Ali’ye ait hutbe, mektup ve hikmetli sözlerden oluşmaktadır. Eserdeki hutbe sayısı 239 (bazı baskılarda 241)583, mektup sayısı 79, hikmetli söz sayısı ise 480 dir. Hacim olarak en
fazla yer tutan bölümü hutbeler oluşturmaktadır. Radî bu eserini H. 400 yılının Recep ayında tamamlamıştır.584
Ağa Büzürg et-Tehrânî Nehcü’l-Belâğa’nın İbn Ebi’l-Hadîd ve İbn Meysem gibi âlimler tarafından tertib edilen eski nüshaları arasında hutbelerin tertibinde farklılıklar olduğuna, kendisinde bulunan nüshada ise matbu nüshalarda olmayan bazı ilaveler olduğuna işaret etmektedir.585
Nehcü’l-Belâğa Radî’ye ait olmakla birlikte İbn Hallikân’ın (681/1282) Murtazâ’ya da nisbet etmesi sebebiyle bir tartışma başlamıştır. Nehcü’l-Belâğa’nın müellifi ile ilgili tartışmaların belki bir isim karışıklığıyla başladığını ve daha çok sıhhati ile ilgili yorumları desteklemek için gündemde tutulduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bunu ilk defa gündeme getiren İbn Hallikân gerekçesini zikretmemektedir. Şayet İbn Hallikân’ın gördüğü bir nüsha veya nüshalarda müellif olarak Radî’nin kardeşi Murtazâ’nın adı geçiyorsa o bunu zikretmeliydi. Radî Mecâzâtu Âsâri’n-Nebeviyye (el- Mecâzâtü’n-Nebeviyye)’de bazı yerlerde Nehcü’l-Belâğa’nın adını vererek atıfta bulunmakta ve eserin kendisine ait olduğunu belirtmektedir. Bu durumda Nehcü’l- Belâğa onun te’lif ettiği bir kitap olarak kabul edilmek durumundadır.
Nehcü’l-Belâğa üzerine birçok şerh yazılmıştır. Bu şerhler içerisinde en fazla şöhrete ulaşan İbn Ebi’l-Hadîd’in yazmış olduğu şerhdir. İbn Meysem el-Behrânî ve Kutbuddîn er-Râvendî’nin yazdığı şerhler de oldukça meşhur olan ve en sık müracaat edilen eski şerhlerdendir.
Nehcü’l-Belâğa ilk defa Tebriz’de (1247) yılında basılmıştır.586
Daha sonra 1292 yılında Mısır’da, 1302 yılında Beyrut’ta daha sonra da birçok yerde değişik baskıları yapılmıştır.587
Nehcü’l-Belâğa üzerine Subhi es-Sâlih’in hazırladığı baskının en fazla emek harcanan baskı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Subhi es-Sâlih’in hazırladığı oldukça hacimli fihrist hiçbir baskıda yoktur.
583 Üç ayrı metnin birleştirilmesi sonucu meydana getirilen 59. hutbe (el-Hatîb, el-Mesâdir, II, 37, 40) bazı baskılarda ayrı hutbeler olarak verildiği için bu sayı farklılığı ortaya çıkmaktadır.
584 Bkz. et-Tehrânî, ez-Zerîa, XXIV, 413 585 Bkz. et-Tehrânî, ez-Zerîa, XXIV, 413
586 Bkz. et-Tehrânî, ez-Zerîa, XXIV, 413; Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 5, İstanbul 2010 587
Nehcü’l-Belâğa’nın Türkiye’de yayımlanan tercümeleri şunlardır:
1-Nehcü’l-Belâğa: Hz. Ali’nin Hutbeleri, vasiyetleri, emirleri, mektupları, hikmet ve vecizeleri (metnin terceme ve şerhi), Trc. Abdulbaki Gölpınarlı, Shafagh Publications, Kum (trsz.). Bu çeviri Türkiye’de de yayınlanmıştır.588
Gölpınarlı’nın çevirisinde bazı metinler atlanmış, tercüme edilmemiştir.
2-Abdulaziz Hatip, İstanbul, 2006589
3-Nehcü’l-Belâğa: Hz. Ali’nin Hutbeleri, Mektupları, Emirnameleri ve Kısa Sözleri, Trc. Beşir Işık, M. Vesim Taylan, Faruk Bozgöz. Birleşik Dağıtım-Kitabevi, Ankara 1990. Bu çeviride, Gölpınarlı’nın kitabına almadığı konuşmalar ve mektuplar eklenmişse de sözler kısmı eksiktir. Gölpınarlı’nın çevirisinden önemli ölçüde yararlanılarak hazırlanan bu çeviride, açıklayıcı bilgilere yer verilmemiştir.590
Gölpınarlı’nın çevirisi esas alınarak hazırlanan üçüncü bir yayım ise Gölpınarlı’nın çevirisindeki şerh kısımları çıkarılarak hitabe ve mektup bölümlerinin bir araya getirilmesi suretiyle ve mütercim adı zikredilmeden yapılmıştır. Nehcü’l-Belâğa: Hz. Ali Buyruğu/ Kur’ân-ı Nâtık, Karacaahmet Sultan Dergâhı Derneği, İstanbul 2000.591
4-Devlet Adamlarına Tavsiyeler; Hz. Ali Diyor ki, Trc. Mehmet Akif Ersoy, Kayıhan Yayınları, İstanbul 2004. Kitabın 15-38. sayfaları arası Hz. Ali’nin söz konusu ahitnamesine, 39-68. sayfaları arası idarecilere yönelik tavsiyelere ve 69-154. Sayfaları arası Abdulkerim Zeydan’ın İslam Hukukunda Fert ve Devlet adlı kitabına ayrılmıştır.592
5-Hz. Ali Nehcü’l-Belâğa (Hz. Ali’nin Konuşmaları, Mektupları ve Hikmetli Sözleri): Trc. Adnan Demircan, Beyan Yayıları, İstanbul, 1. Baskı, Kasım 2006, 2. Baskı, Ocak 2009
6- Kadri Çelik; Nehcü’l-Belağa İmâm Ali’nin Hutbeleri, Mektupları ve Hikmetli Sözleri, Bu çalışma Nehcü’l-Belâğa’nın tam tercümesi olup Kevser Yayınları tarafından birinci
588 Demircan, Adnan, Hz. Ali Nehcü’l-Belâğa, 7. Abdulbaki Gölpınarlı’nın tercümesine ulaşmak için bkz. http://www.belgeler.com/blg/28ei/nehcul-belaga
589 Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 5, İstanbul 2010 590 Bkz. Demircan, Adnan, A.g.e, 7-8
591 Demircan, Adnan, A.g.e, 7-8 592
baskı Ağustos 2012 tarihinde, ikinci baskı Ocak 2013 tarihinde yayımlanmış ve internet üzerinden de okuyucuya sunulmuştur. Kadri Çelik tercümesinin baş tarafına “Tahkik Edenin Notu” başlığıyla ve Seyyid Ali Hüseynî Buhtî imzasıyla yayınlanan bir giriş kısmı eklenmiştir. Bu kısım da bazı bilgiler yeterince araştırılmadan verilmiştir.593
Bu tercümede zaman zaman metnin dışına çıkılarak yorum sadedinde söylenebilecek şeyler tercümeye yansıtılmış,594
ilave ve dipnotlarda Şiîlik taassubu ön plana çıkartılmış, ayrıca dipnotlarda hutbelerin tahricleri de verilmiştir. Ancak bu tahric başkaları tarafından internet üzerinden yayınlanmış, yanlış ve eksik bilgiler içeren bir tahricdir.595
1.2.11.2. Hasâisu’l-Eimme596
Radî bu eserini Nehcü’l-Belâğa’nın mukaddimesinde zikretmekte ve gençlik yıllarında Hasâisu’l-Eimme adıyla İmâmların güzel haberlerini ve özlü sözlerini yazmaya başladığını ancak daha sonra bunu Hz. Ali’nin sözlerini derlediği bir esere dönüştürdüğünü söylemektedir.597
Bu durumda Hasâisu’l-Eimme’yi adeta Nehcü’l- Belâğa’nın birinci baskısı gibidir görebiliriz. Radî bu eserinde Hz. Ali ile ilgili olarak zikrettiği bazı rivayetlere Nehcü’l-Belâğa’da yer vermemiştir. Bunun sebebi bilgi ve tecrübesinin artmış ve rivayetleri değerlendirme ölçülerinin değişmiş olması olabilir. Mesela Hasâisu’l-Eimme’de reddü şems konusunda rivayet ettiği habere,598 Fırat Nehrinin taşması üzerine Hz. Ali’nin Rasûlullah’ın katırına binerek Fırat Nehri kıyısına gitmesi ve elindeki sopayla vurması üzerine suyun bir anda beş zirâ çekilmesi gibi rivayetlere599 veya Hz. Ömer’e sorulduğu halde bilemediği ancak Hz. Ali’nin cevap verebildiği bilmece gibi sorulara ve cevaplara600
Nehcü’l-Belâğa’da yer vermemiştir. Onun bu eserinde, bir diğer ifadeyle gençlik yıllarında (24 yaş civarında) Şiîlik duygusunun daha güçlü olduğu anlaşılmaktadır.
593
Mesela, s. 13’de Radî’nin hocaları arasında zikredilen İbn Nubâte “H. 395 yılında ölen ve İbn Nebâte diye meşhur olan Ebu Yahya Abdurrahim” şeklinde verilmiştir. İbn Nubâte’nin ölüm tarihi daha önce geçtiği üzere İbn Hallikân (Vefeyâtu’l-A’yân, III, 157), İbn Kesîr (el-Bidâye ve’n-Nihâye, XI, 345) ve Zehebî (Târîhu’l-İslâm, XXVI, 469 ) tarafından 375/984 olarak verilmektedir. el-Emînî el-Ğadîr’de 394 olarak zikretmiştir ki bu bir yanlışlıktır. Yine aynı sayfada Tûsî Radî’nin öğrencisi olarak gösterilmiştir ki bu yanlıştır. Tûsî Radî’nin ölümünden iki yıl sonra Bağdat’a gelmiştir ve Radî’yi görmemiştir. Bu sebeple sadece ondan rivayette bulunmuş olabilir.
594
Bkz. Çelik, Kadri, Nehcü’l-Belâğa, 206, 271, 524, 534, Kevser Yay., İstanbul 2013. Buralarda Nehcü’l-Belâğa’nın metni içerisinde geçmediği halde “mehdi” kelimesi tercümeye aksettirilmiştir. 595 Kadri Çelik’in tercümesine İnternet üzerinden erişim için bkz. thttp://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/nehcul%20belaga/index.htm adres 27.7.2013 tarihi itibariyle faal durumdadır.
596
el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198; el-Kûhkemerî, A.g.e, 35
597 Bkz. Muhammed Abduh, Nehcü’l-Belâğa, Mukaddime, 9; el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198 598 Bkz. Radî, Hasâisu’l-Eimme, 56
599 Bkz. Radî, Hasâisu’l-Eimme, 58 600
el-Emînî, el-Ğadîr’de şöyle demektedir: “Müellif Radî Nehcü’l-Belâğa’nın başında Hasâisu’l-Eimme’nin adını zikretmiş ve onu övmüştür. Eserin bir nüshası bizde mevcuttur. Müellif, Hz. Ali’ye ait bazı sözleri izah etmekte ve birden fazla yerde (kitabın) ismini zikretmektedir. Allâme Hıllî ve söylediği söz şaşılacak bir durumdur ki o şöyle demektedir: “Irak’ta bu isimde nüshalar mevcut olup metot olarak da ona benzemekle birlikte bunların ona nisbeti sahih değildir.”601
“383-384/993-994 yıllarında kaleme alınan eser İmâmiyye’ye mensup İmâmların biyografisine dairdir. (Necef, 1368; Nşr. Muhammed Hâdî el-Emînî, Meşhed, 1406/1986).”602
ez-Zerîa müellifi Ağa Büzürg et-Tehrânî Hasâisu’l-Eimme’yi tanıtırken Radî’ye nisbet etmekle birlikte el-Hâc Mevlâ Bâkır’ın ed-Dum’atu’s-Sâkibe isimli eserinde bu kitabı Murtazâ’ya nisbet ettiğne işaret etmektedir. Ancak bu bir hatadır. Çünkü Radî Nehcü’l-Belâğa isimli kitabını yazmaya başladığı için Hasâisu’l-Eimme’yi tamamlayamadığını söylediğine göre bu eser ona ait olmalıdır. et-Tehrânî, eş-Şeyh Hâdî Âli Kâşifu’l-Ğıtâ kütüphanesinde 1070 yıllarında yazılmış bir nüshanın dîbâcesinde bu eseri yazmaya 383 yılında başladığının yazıldığını nakletmektedir.603
Bu durumda Radî bu eserini yazmaya 24 yaşında başlamış olmaktadır. Buradan hareketle Nehcü’l- Belâğa’yı da 384 yılında yaklaşık 25 yaşında yazmaya başlamış olsa, 400 yılı Recep604
ayında bitirdiğine göre takriben 15 sene gibi bir zaman diliminde tamamlamış olmaktadır.
Hasâisu’l-Eimme Hz. Ali’den sonraki kısmı tamamlanamadığı için Hz. Ali’yle sınırlı kalmıştır. Dolayısıyla bu eserin bir diğer adı da Hasâisu Emîri’l-Mü’minîn’dir. Radî Nehcü’l-Belâğa’yı tamamladıktan altı yıl sonra genç yaşta vefat ettiği için Hasâisu’l-Eimme isimli eserine tekrar dönme ve diğer İmâmlarla ilgili kısmını tamamlama imkânı olmamış veya bilerek dönmemiştir. Radî’nin bu eserinde diğer imamların özellikle de on ikinci İmamın hayatını anlatmaması “acaba İmâmiyye’nin İmamlarla ilgili inancına katılmıyor muydu?” şeklinde bir soruyu da akla getirmektedir.
601 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198
602 Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 5, İstanbul 2010 603 Bkz. et-Tehrânî, ez-Zerîa, VII, 164
604
1.2.11.3. Mecâzâtu Âsâri’n-Nebeviyye (el-Mecâzâtü’n-Nebeviyye)605
Radî bu eserinde 361 hadiste geçen mecâzî anlatımlar teşbih, temsil, İstiare gibi türleri de kapsayacak biçimde ele almış, bazen fıkhi konulara ve Hz. Peygamber’in bazı gazvelerine temas etmiştir. Eser 1328 yılında Bağdat’ta basılmıştır606
(Nşr. Mervan Atiyye, Bağdat 1328 (Muhakkik Taha Muhammed ez-Zeynî bu baskıda bazı tashif ve tahrifler yapıldığına işaret etmekte ve düzelttiği yerlere on üç tane misal zikretmektedir. Bkz. el-Mecâzâtü’n-Nebeviyye, Thk. Taha Muhammed ez-Zeynî, Mektebetü Basîretî, Kum trs.). Diğer baskıları ise şunlardır: (Nşr. Mahmud Mustafa, Kâhire 1356/1937; Nşr. ve şerh: Taha Muhammed ez-Zeynî, Kâhire 1387/1967; Beyrût 1406/1986; Nşr. Muhammed Rıdvân ed-Dâye, Dımeşk 1408/1987).607
Ancak Brockelmann, bu kitabın eş-Şerîf el-Murtazâ’ya ait olduğunu söylemektedir.608
1.2.11.4. Telhîsu’l-Beyân an Mecâzâti’l-Kur’ân609 (Telhîsu’l-Beyân an Mecâzi’l- Kur’ân)610
401 (1011) yılında yazılan ve bu türde ilk eser olan kitapta mecâzî anlatımlar daha çok istiare adıyla ele alındığından eser el-İsti’ârât fi’l-Kur’ân adıyla da anılmıştır (Nşr. Muhammed Mişkat, Tahran 1369, 1372, 1407; Nşr. Hüseyin Ali Mahfuz, Tahran 1953; Nşr. Mekkî es-Seyyid Câsim, Bağdat 1374/1956; Beyrût 1986; Nşr. Muhammed Abdu’l-Ğânî Hasan, Kâhire 1374/1955; Nşr. Muhammed el-Haydarî, Bağdat 1375/1955; Nşr. Ali Mahmud Mukallid, Beyrût 1986). Eseri Muhammed Bâkır Sebzevârî Farsça’ya tercüme etmiştir (Tahran 1330/1912).611
el-Emînî, el-Ğadîr’de, "Radî, el-Mecâzât (en-Nebeviyye) kitabında 2, 3, 9 ve 145. sayfalarda bu kitabının adını zikretmiştir”612
demekteyse de, elimde mevcut olan baskıda birisi mukaddime’de613 diğeri de 183. hadisinin614
şerhinde olmak üzere iki yerde Radî bu kitabını isim vererek zikretmektedir. C. Brockelmann, Kâtip Çelebî’nin el-Mecâz adıyla Radî’ye isnat ettiği
605 Bu kitabın adı Radî tarafından Mecâzâtu’l-Âsâri’n-Nebeviyye olarak ifade edilmektedir. Bkz. Radî, el- Mecâzâtü’n-Nebeviyye, 445
606 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198
607 Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 5, İstanbul 2010
608 Bkz. C. Brockelmann, “Murtazaş’-Şerîf”, İA, VIII, 657’den naklen Adnan Demircan, A.g.e, 23 609 Ebdullatîf el-Kûhkemerî, A.g.e, 35
610
el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198
611 Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 5, İstanbul 2010 612 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198.
613 Radî, el-Mecâzâtü’n-Nebeviyye, mukaddime, 9 614
Mecâzâtu’l-Kur’ân’ın Murtazâ’ya ait olduğunu söylemektedir. Kitap Radî’nin adıyla yayımlanmıştır.615
1.2.11.5. Hakâiku’t-Te’vîl fî Müteşâbihi’t-Tenzîl
Bu kitap Radî’nin el-Mecâzât en-Nebeviyye’sinde ismini zikrettiği tefsiridir.616
Yalnız beşinci cüzü zamanımıza ulaşan bu dirayet tefsirinde kıraat farklarına, fıkıh ve kelam konularına temas edilmiş, garip kelimelerle ilgili açıklamalara ve şiirle istişhada ağırlık verilmiştir (Nşr. Abdulhüseyin el-Hıllî-Muhammed Rıza Âl Kâşifu’l-Ğıtâ, Necef 1355/1936; Beyrût 1973, 1976).617
Kitap bazen Hakâiku’t-Te’vîl, el-Kitâbu’l-Kebîr fî müteşâbihi’l-Kur’ân isimleriyle de anılmaktadır.618
Necâşî kitabın adını Hakaiku’t- Tenzîl olarak vermektedir.619
Şerif er-Radî’ye kadar Şiî tefsir geleneği rivayete dayalı iken Radî, İmâmiyye mezhebi içinde re’y ile tefsirin öncülerinden biri olmuştur. Belağat ilmindeki mecaz ve istiare kavramlarına yakın şekilde ayet ve hadisteki mecaz anlatımlar hakkında Telhîsu’l-Beyân ve el-Mecâzâtü’n-Nebeviyye adlı eserleriyle ilk te’lif türünü ortaya koymuştur.620
1.2.11.6. Me’âni’l-Kur’ân621
el-Emînî, Radî’nin bu kitabı hakkında şu bilgiyi vermektedir: “Meâni’l-Kur’ân Radî’nin Kur’ân’la ilgili üçüncü kitabıdır. Radî’nin bu kitabını İbn Şehrâşûb el- Meâlim’de622
zikretmiş ve benzerini vücuda getirmek zordur demiştir. en-Nisâbetu’l- Umrî “ona ait hoş bir uslupla yazılmış tefsirin bir cüzünü gördüm, büyüklükte Ebû Cafer et-Taberî’nin tefsiri kadar veya daha büyük bir hacimdeydi” demiştir. İbn Hallikân’ın benzerinin vücuda getirilmesi zordur demesi nahiv ve lügat açısından kitabın büyüklüğüne delalet etmektedir.”623
Zehebî de Radî’nin bu kitabını methetmekte ve “Me’âni’l-Kur’ân isimli bir kitabı vardır, faideli ve müellifinin ilminin genişliğine delalet eden bir kitaptır”624
demektedir. Ancak bu tefsir muhtemelen daha önce zikri
615
Bkz. C. Brockelmann, “Murtazaş’-Şerîf”, İA, VIII, 657’den naklen Adnan Demircan, A.g.e, 23 616 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198
617 Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 5, İstanbul 2010 618 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198
619 Necâşî, el-Fihrist, 340 620
Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 4, İstanbul 2010
621 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198-199; Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 5, İstanbul 2010 622 İbn Şehrâşûb, el-Meâlim, 44
623 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198 624
geçen kitap “Hakâiku’t-Te’vîl Fî Müteşâbihi’t-Tenzîl (Hakaiku’t-Tenzîl)” olsa gerektir.625
1.2.11.7. Kitâbu’r-Resâil/Resâilu’s-Sabî ve’ş-Şerîf er-Radî (Kitâbu Mürâseleti’ş- Şerîf er-Radî)
Tamamı üç cilt olan eserin çok az kısmı günümüze ulaşmıştır (Nşr. Muhammed Yusuf Necm, Küveyt 1381/1961, 1986)626
Günümüze ulaşan bölümler müstakil bir kitap değil ondan alıntı yapan eserlerden derlenen metinlerdir. İbnu’n-Nedîm Fihrist’inde627 Radî’nin bu kitabını zikretmektedir.628 Bu kitap kaynaklarda Kitâbu Mâ Dâre Beynehû ve Beyne Ebî İshâk es-Sâbî ismiyle de verilen kitapla aynı olmalıdır. Kitap Radî’nin, Ebû İshak ile yazışmalarını içermektedir.
1.2.11.8. Kitâbu Mâ Dâre Beynehû ve Beyne Ebî İshâk es-Sâbî
1.2.11.9. Kitâbu’z-Ziyâdât fî Şi’ri Ebî Temmâm
“Ebû Temmâm üçüncü asır ricalinden bir kimsedir.”629
1.2.11.10. Muhtâru Şi’ri Ebî İshâk es-Sâbî
1.2.11.11. Müntehabu Şi’ri İbni’l-Haccâc “el-Hüsn Min Şi’ri’l-Hüseyin”/ “Kitabu’l-Ceyyid Min Şi’ri İbni’l-Haccâc630
Hüseyin b. Ahmed b. el-Haccâc631
dördüncü asır ricalinden, Büveyhîler döneminin meşhur şâirlerindendir.632
Radî Hüseyin b. Ahmed b. el-Haccâc için için mersiye kaleme almış ve bu sebeple de kınanmıştır.633
Buradan anlaşılan bu zatın Radî’nin arkadaşları ve yakınları tarafından hoş karşılanmayan bir özelliği vardır.
625
el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 198
626 Özel, Mustafa, “Şerîf er-Radî”, DİA, XXXIX, 5, İstanbul 2010 627 İbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 194
628 el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 199 629 Bkz. el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 199 630
Necâşî, Fihrist, 340 (terceme no: 1065 )
631 391 yılı Cemadiyelahire Ayında Nîl’de ölmüş ve cenazesi Bağdat’a getirilmiştir. Bkz. Radî, Dîvân, II, 862
632 Bkz. el-Emînî, el-Ğadîr, IV, 199 633
1.2.11.12. Kitâbu Ta’liki Hilâfi’l-Fukahâ
Necâşî’nin zikrettiği bu kitap muhtemelen Radî’nin kardeşi Murtazâ’ya ait olan “Mesâilu’l-Hilâf fi’l-fıkh” isimli kitaba yazılmış bir ta’lik veya kendisine ait, ihtilâflı meseleleri şerh ettiği bir kitaptır.634
Kitap bu gün için elde mevcut değildir.
1.2.11.13. Ta’lîku’l-Îzâh
Ebû Ali el-Farisî’nin nahivle ilgili “el-Îzâh” isimli kitabına yazılmış bir ta’lîktir.635
1.2.11.14. ez-Ziyâdât fî Şi’ri Ebî Temmâm
Hicrî üçüncü asır ricalinden bir şairdir.636 1.2.11.15. Kitâbu Ahbârî Kudâti Bağdâd
1.2.11.16. Sîretu Ebî Tâhir
Babasının hayatını anlattığı bir eserdir. Radî bu kitabını 379 yılında yazmıştır ki babasının ölümünden yirmibir sene öncesine tekabül etmektedir.637
1.2.11.17. Dîvanu Şi’r (Şiirlerini topladığı divanı)638
Radî’nin, 374-405/984-1014 yılları arasında yazdığı ve 17.000’den fazla beyitten oluşan şiirleri kapsamaktadır. Şiirlerin târihli olması sebebiyle eser şairin hayatı