• Sonuç bulunamadı

ÖVD’nin, insan kaynakları yönetimi ve örgütsel davranış bilimine girmesi her ne kadar 1980’li yıllarda olsa da bu kavramın temelini oluşturan ve kavramın anlaşılmasına yardımcı olan çeşitli teoriler bulunmaktadır. Bu teorilerin başında sosyal mübadele teorisi gelmektedir (Özaslan vd, 2009:102-103).

Sosyal mübadele teorisi (SMT), bireyler arasındaki sosyal ilişkileri bir tür kaynak mübadelesi olarak gören en eski sosyal davranış teorilerine kadar uzanır. Teorinin temel varsayımı, tarafların, ödüllendirilme beklentisi (saygı görme, onur, arkadaşlık, dikkate alınma vb.) içinde sosyal ilişkilere girdiği ve bu ilişkileri sürdürdüğüdür. Teorinin gelişimine katkı sağlayan öncü araştırmalar, Blau (1955, 1960, 1964), Emerson (1962) ve Homans (1958) gibi sosyologlar ile Thibaut ve Kelley (1959) gibi sosyal psikologların çalışmalarını içerir. Homans (1958) sosyal davranışı bir mübadele ilişkisi olarak gören ilk sistematik teoriyi geliştirmiştir. Bununla beraber, Blau (1964), bir mübadele süreci olarak sosyal ilişki kavramını tanımlayabilmek için “sosyal mübadele teorisi” terimini ilk kez kullanmıştır. Thibaut ve Kelley de bu teoriye önemli ölçüde katkıda bulunan diğer araştırmacılardır. Yazarlara göre bireyler, diğerleri ile (bireyler, gruplar ya da örgütler) arzuladıkları sonuçlara ulaşmak için işbirliği yaparlar. Emerson’un (1962) teoriye olan katkısı ise, mübadele ilişkileri üzerinde güç ve bağlılığın etkileri konusunda olmuştur. Yazar, güç dengesizliklerinin sosyal ilişkileri istikrarsız hale getirdiğini ve bir sosyal mübadele ilişkisinin sürdürülebilmesi için karşılıklı bağımlılığın büyük önem taşıdığını savunmuştur (Lambe vd.,2001; akt:Bolat vd., 2009:219).

Örgüt tarafından çalışanlara tanınan hakların çalışanları tatmin edici olması ve bunun karşılığında çalışanların örgüt adına birtakım sorumluluklar sergilemeleri, çalışanlarla örgüt arasında meydana gelen mübadele ilişkisinin sosyal mübadele temelinde ele alındığının bir ifadesidir. Bu anlamda sosyal mübadele, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine birtakım iyilikler yapmalarını öngören bir teoridir. Sosyal mübadele teorisine göre iyiliği yapan taraf, karşı tarafın bunun karşılığını ödeyeceğine dair bir beklenti içerisine girmektedir. Taraflar birbirlerinin beklentilerini karşıladıkları sürece, sosyal mübadele ilişkisi devam etmektedir (Köksal, 2012:5). SMT, çalışanlar ile örgütler arasında var olan ancak açık açık ifade

edilemeyen, ihlal edildiğinde önemli olumsuz sonuçlar doğuran karşılıklı zorunluluklar olduğunu ifade etmektedir. Teoriye göre, örgütler çalışanlarının mutluluğu için yatırım yaptıkları ve bunun işgörenler tarafından doğru algılanmasını sağladıkları sürece sosyal mübadeleyi başlatıp devam ettirmektedirler (Turunç ve Çelik, 2010:185).

1.7.1. Sosyal Mübadele Teorisinin Varsayımları

SMT’ne üç varsayım kılavuzluk eder: Birincisi, Thibaut ve Kelley (1959) SMT’nin, faydaları elde etmek için ödenen bedellerle kazanılan faydaların karşılaştırılması fonksiyonu olan bir bireysel ilişki olduğunu ileri sürmüşlerdir. İkincisi ve özünde birinci varsayıma bağlı olarak, bireyler maliyetleri azaltırken en fazla faydayı (yararı) elde etmek istemektedirler. Bu asgari gayretle azami ürün elde etme stratejisi olarak bilinir. Sonuncusu, Thibaut ve Kelley doğası gereği insanın bencil olduğunu ileri sürmektedir. Bu yüzden, bir insan olarak, her şeyden önce kendi çıkarını düşünme eğilimindedir. (Dainton ve Zelley, 2011:61).

Özkalp (2005:35)’e göre SMT’nin çeşitli varsayımları vardır. Bunlar şöyle açıklanmıştır:

SMT’nin ilk varsayımı, insan davranışlarının akılcı oluşudur. Buna göre insanlar çeşitli alternatifler arasında kendisi için en uygun ve ödüllendirici olanı seçer ve zarardan kaçınır ya da en az zararla altından kalkabileceği alternatifleri seçer. İnsanların bu kararları yanlış olabilir, bu durumda çeşitli durumları analiz ederek zararını en aza indirger ve kendi ilgisini ödüllendirir. Hatta insanlar kendi ilgi alanlarındaki bir şeyi elde etmek için, yine kendisi için önemli olan, değer taşıyan bir şeyden vazgeçebilirler.

İkinci önemli varsayım, ekonomistlerden ödünç alınan azalan marjinal yarar yasasıdır. Yani insanların sosyal ilişkilerinde azalan marjinal yarar yasası geçerlidir. Diğer bir deyişle, insanlar ödüllere doymuş olabilir. Eğer bir kişi kendisi için önem taşıyan bir şey elde ettiyse, onun üzerindeki değerler en azından kısa dönemde onun için önem taşımamaya başlar. Yani diğer şeyler giderek anlamını yitirebilir veya önemleri azalır.

Üçüncü varsayıma göre ise, sosyal mübadele durumunda insanlar verdikleri ile aldıkları arasında bir denge beklentisi içindedirler. Diğer bir deyimle insanlar arasındaki ilişkiler verme ve geri almanın dengelenmesine dayanır. İnsanlar diğer insanlarla olan ilişkilerinde verdiklerinin karşılığında adil bir geri dönüş beklentisi içinde olurlar. Yani hep verip, yeterince alamıyorlarsa tatminsizlik duyarlar. Ancak bu beklenti adil ölçüde karşılanırsa, bu ilişkiden mutluluk duyar ve tatmin olurlar. Eğer dengesizlik devam ederse, yani ilişkiden daha az şey elde ediyorlar ise bu ilişkiyi keserler.

1.7.2. Sosyal Mübadele Teorisinin Temel Bileşenleri

SMT üç temel bileşenden oluşmaktadır. Bunları ayrıntılı olarak inceleyecek olursak (Dainton ve Zelley, 2011:61-63);

İlk olarak SMT’yi anlamak için, sosyal ilişkilerin ödülleri ve maliyetleri birlikte getirdiğini kabul etmeliyiz. Bir ilişkinin sonucu, bu nedenle, ilişkinin ödül maliyet oranıdır, bu basit bir matematik eşitliğiyle açıklanabilir: Ödüller-Maliyetler =Çıktı (Thibaut ve Kelley, 1959). İlişkisel ödüller keyifli olarak algıladığımız ya da belirli hedeflere ulaşmada yardımcı olan faydaları içerir. Örneğin, eşler arasında ödüller arkadaşlık, sevgi ve ortak tasarruf hesabını paylaşmayı içerebilir. İş arkadaşları arasındaki ödüller sosyal destek ya da göreve ilişkin yardımı içerebilir. İlişkisel maliyetler de bizim tatsız olarak algıladığımız ya da bir hedefe ulaşmayı ya da takip etmeyi engelleyen sakıncalar vardır. Örneğin, sosyal özgürlüğü kaybetme ve aile yükümlülükleri nedeniyle okulu askıya almak, okula ara vermek evli bir çiftin potansiyel maliyetleri olabilir. İşyerinde meslektaşının bitmek bilmeyen şikâyetlerini dinlemek, ofisini düzensiz bir oda arkadaşı ile paylaşmak maliyetli olarak görülebilir. İnsanlar ilişkileriyle ilgili ödül ve maliyetlerin zihinsel notlarını alırlar. Çıktı değeri tek başına bireyin ilişkiye devam etme ya da ayrılmayı seçmesini öngörmek de yetersizdir. Çıktı değeri, bizim alternatiflerimiz ve beklentilerimizle karşılaştırıldığında ilişkisel ödülleri ölçmeye yardımcı olarak kullanılacak kıyaslama aracı olmaya başlamıştır.

SMT’nin ikinci temel elemanı karşılaştırma düzeyidir. Karşılaştırma düzeyi, belirli bir ilişkide bireyin ödül alma beklentisidir (Thibaut&Kelley, 1959). Beklentiler ilişkilerin modellerine bağlı olabilir. (aileler, arkadaşlar). Birinin ilişki üzerine kendi tecrübeleri, televizyon ve diğer medya araçlarının ilişkileri vb. ‘Sizin bir ilişkiden beklentiniz nedir’ bunu anlamak önemlidir: Sosyal Mübadele Teorisi bireylerin kendi güncel çıktılarını kendi karşılaştırma düzeyleriyle karşılaştırdıklarını ileri sürmektedir. Başka bir deyişle eğer siz, ilişkinizde maliyetlerden daha çok ödül algılıyorsanız ve bu ilişkideki beklentilerinizle eşleşir ya da onu aşarsa, SMT sizin memnuniyetinizi ya da tatmininizi öngörebilir (Çıktı>Karşılaştırma Düzeyi). Tersine, eğer siz mevcut ilişkinizde maliyetlerden daha çok ödül algılarken, ama şu anda sahip olduğunuzdan çok daha fazla ödül alınması bekleniyorsa, tatminsizlik öngörülür (Karşılaştırma Düzeyi > Çıktı). Böylece, birinin tatmini onun beklentilerini karşılayan ya da aşan olumlu çıktı değeri üzerine kuruludur diyebiliriz. Üçüncü ve sonuncu SMT bileşeni alternatiflerin karşılaştırma düzeyidir (KD

alt). Thibaut ve Kelley (1959) birinin ilişkideki tatmin ya da tatminsizliğinin

belirlenmesinin ilişkinin devam edeceği ya da sona erip ermeyeceğini tahmin etmede yetersiz olduğunu belirtmişlerdir Sosyal mübadele teorisi herhangi bir ilişkinin devamında ya da sonlanmasında, bireylerin mutlaka alternatiflerin karşılaştırma düzeyini de incelemelerinin gerektiğini kabul eder. İlişkide kalma alternatifleriniz nelerdir? Bu ilişkiyi sonlandırma mevcut durumdan daha iyi mi ya da daha kötü müdür? Ancak, alternatiflerin sizin çıktılarınızdan ve karşılaştırma düzeyinizden daha büyük olduğu zaman ilişkiyi sonlandırabilirsiniz. Mevcut durumdan tatmin olsanız bile (yani, Çıktı > Karşılaştırma düzeyi), siz alternatiflerinizin daha iyi olduğunu algılayabilirsiniz, bu durumda Sosyal mübadele teorisi sizin ilişkiyi sonlandıracağınızı öngörmektedir (KD alt> Çıktı> KD).

SMT Tarafından Yapılan Tahminler (Dainton ve Zelley, 2011:63): ÇIKTI> KD= TATMİN OLMUŞ

ÇIKTI<KD= TATMİN OLMAMIŞ

ÇIKTI> Alternatiflerin karşılaştırma düzeyi (KD alt) = KALIYOR ÇIKTI< Alternatiflerin karşılaştırma düzeyi (KD alt) = BİTİRİYOR

1.7.3. Sosyal ve Ekonomik Mübadele Arasındaki Farklar

Blau, sosyal mübadeleyi ekonomik mübadeleden ayıran ilk davranış bilimci olmuştur. Blau'ya göre, bireylerin ekonomik mübadelede olduğu gibi sosyal mübadelede de yaptıkları katkıların gelecekte kendilerine geri döneceği, kazanç getireceği yönünde beklentileri vardır. Ekonomik mübadelelerde süreç sözleşmelerle desteklenirken, sosyal mübadelede tarafların birbirine güveni ile işlemektedir. Başka bir ifadeyle, sosyal mübadelede ekonomik mübadeleden farklı olarak; “kazançlar ve getiriler” para ile değil, taraflar arasında “karşılıklı güven ve sevgiyi” sağlayarak ifade edilmektedir (Çelik, 2007:92).

SMT bireylerarası ilişkilere, ekonomik mübadeleye benzer bir şekilde fayda- maliyet açısından bakar. Ekonomik bir mübadelede olduğu gibi, sosyal mübadelede de bireylerin, bir mübadele içinde yer almaları, ancak katlandıkları sosyal maliyetlerin karşılığında ödül alabilecekleri beklentisi varsa söz konusu olacaktır. Sosyal ve ekonomik mübadele arasındaki temel fark, sosyal mübadelede, diğerinden farklı olarak ilişkiyi yönlendiren kurallar ya da anlaşmaların olmaması ve katlanılan maliyetin karşılığının her zaman alınması konusunda bir garantinin bulunmamasıdır. Sosyal mübadele açısından karşı tarafın karşılık verip vermeyeceğine ilişkin olarak kişilerde oluşan inanç, temel belirleyicilerden biri olarak karşımıza çıkar. Buradaki karşılığın zamanlaması ve niteliği gönüllülük esasına dayanır. Sosyal mübadele sonucunda tarafların elde edeceği kazanımlar pazarlık konusu yapılmaz ve tarafların takdirine bırakılır. Karşılık bulma inancının güçlü olması durumunda bireyler mübadele konusunda istekli olacaklardır. (Gürbüz, 2006 akt.,Bolat vd., 2009:219).

İKİNCİ BÖLÜM