• Sonuç bulunamadı

1.2. OECD ÜLKELERİNDE VERGİ YÜKÜ

1.2.3. Sosyal Güvenlik Primleri

OECD ülkelerinde, sosyal güvenlik primlerinin toplam vergi gelirleri içindeki payı zaman içinde artış göstermiştir. Tablo 8’de de görüldüğü üzere, 1965 yılında %17,6 olan bu oran, 1975-1985 yılları arasında %22’ye ulaşmış ve 2000’li yıllarda %24-25 arasında değişmiştir.

Grafik 1’de de görüleceği üzere, OECD ülkelerinde temel vergi türleri itibariyle bir değerlendirme yapıldığında, sosyal güvenlik primleri toplam vergi gelirleri içinde gelir üzerinden alınan vergilerle birlikte en yüksek paya sahiptir.

89Alan J. Auerbach, “Why Have Corporate Tax Revenues Declined? Another Look”, Cesifo Working Paper No. 1785 Category 1: Public Finance, August 2006, (Erişim) http://www.ifo.de/portal/pls/portal/docs/1/1188070.PDF, 7 Mayıs 2011, s. 2.

Kaynak: OECD Revenue Statistics 1965-2009, 2010 Edition.

Grafik 1: Toplam Vergi Gelirleri İçinde Sosyal Güvenlik Primlerinin Payı (2008)

Aşağıdaki tablolarda, OECD’ye üye ülkelerde yıllar itibariyle sosyal güvenlik primlerinin toplam vergi gelirleri ve GSYH içindeki payları yer almaktadır.

1965-1995 yılları arasında sosyal güvenlik primleri, sosyal güvenliğin büyük ölçüde diğer vergilerle finanse edildiği Danimarka hariç yükselmiş olup, Avustralya ve Yeni Zelanda’da ise sosyal güvenlik primi uygulaması bulunmamaktadır.90 1965-2008 yılı rakamları karşılaştırıldığında; Kanada, İrlanda, Norveç, İsviçre, Türkiye, İsveç, ABD, Finlandiya gibi ülkeler sosyal güvenlik primleri payının hızlı bir şekilde yükseldiği ülkeler arasındadır.

Tablo 8’den de görüleceği üzere, Finlandiya’da sosyal güvenlik primlerinin toplam vergi gelirleri içindeki payı 1965’te 6,8 iken, bu oran hızlı bir şekilde artarak 1995’te 30,8’e yükselmiştir.

Sosyal güvenlik primlerinin toplam vergi gelirleri içinde en yüksek paya sahip olduğu ülkeler, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Almanya, Yunanistan, Japonya, Hollanda, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya ve

İspanya’dır. Bu ülkelerde %30’un üzerinde bir oranla, toplam vergi gelirlerinin en geniş kaynağını sosyal güvenlik primleri oluşturmaktadır.

Tablo 8: OECD Ülkelerinde Sosyal Güvenlik Primlerinin (2000) Toplam Vergi Gelirleri İçindeki Payı Kaynak: OECD, Revenue Statistics, 1965-2009, 2010 Edition, s. 86.

Danimarka (2008 yılı için %2), Şili ve İzlanda sosyal güvenlik primlerinin toplam vergi gelirleri içindeki payının en düşük olduğu ülkelerken; Çek Cumhuriyeti (2008 yılı için %45) ise en yüksek olduğu ülkedir.

Uluslararası karşılaştırmalar vergi yükü hesaplamalarının ülkenin organizasyon yapısından ve gelir transferi sisteminden etkilendiğini göstermektedir. Örneğin, Danimarka’da vergi yükü teknik olarak 1993 ve 1994 yılları arasında yeniden yapılandırma sonucunda sosyal emeklilik aylıkları kısmen veya tamamen vergiden muaf tutulmuş ya da tamamen vergiye tabi tutulmuştur. Buna uygun olarak vergiden önceki sosyal güvenlik katkıları yükselmiştir. Danimarka’da sosyal güvenlik sistemi temelde işsizlik sigorta fonu katkıları ve 1999’dan 2001 yılına kadar ise özel emeklilik birikimlerinden oluşmaktadır. 1998 yılı için geçici emeklilik birikimleri ve 2002 yılından itibaren ise özel emeklilik birikimleri ulusal hesaplarda vergi veya sosyal katkı olarak tanımlanmamıştır. 1999, 2000 ve 2001 yıllarında ise özel emeklilik birikimleri ulusal hesaplarda vergi olarak tanımlanmıştır.

Bu üç yıl için özel emeklilik birikimleri vergi yüküne dahil edildiğinden Tablo 9’da da görülebileceği üzere yük 2000 yılında 1,8 iken, 2005 yılında 1,1 olarak gerçekleşmiştir.91

Sosyal güvenlik yükünün en düşük olduğu ülkelerden biri olan Şili sosyal güvenlik programını, ABD programına benzer bir şekilde, 1924 yılında başlatmıştır ve her iki ülke programı da 1889’da Almanya’da başlayan programa benzemektedir. 1970’li yıllarda Şili sosyal güvenlik sisteminde topladığından daha fazla ödeme yapmasından dolayı sorunlar çıkmaya başlamış ve 1980 yılında emeklilik sistemini ilk özelleştiren ülke olmuştur. Yeni programla askeri hükümet emeklilik yükünü kişiler üzerine aktarmayı, hükümetin finansal yükümlülüklerini azaltmayı, ekonomiyi canlandırmayı ve işsizliği azaltmayı amaçlamıştır. Söz konusu sisteme göre, çalışanlar aylık gelirlerinin %10’u kadar emeklilik hesabına, %3’ü kadar idari ödeme, %7 ise sağlık sigortası için katkı ödemek zorundalar ve isterlerse daha fazla katkıda bulunmayı da seçebilmektedirler. Erkekler için emeklilik yaşı 65, bayanlar için 60 olarak belirlenmiştir ve bu yaştan sonra çalışmaya devam edildiği takdirde kazançtan kesinti yapılmamaktadır.

91 The Tax Burden Denmark, Statistics Denmark and Economic Survey, Danish Ministry of Finance, December 2010, (Erişim) http://www.skm.dk/foreign/statistics/thetaxburden.html, 09 Mart 2011.

Şili’deki bu program Arjantin, Peru, Meksika, Kolombiya gibi bazı ülkeler tarafından da örnek olarak alınmış ve söz konusu ülkelerde de emeklilik programları 1990’lı yıllarda özelleştirilmiştir. 92

İzlanda sosyal güvenlik katkılarının düşük olduğu ülkelerden bir diğeri olup, pek çok ülkede olduğu gibi ödediğin kadar alma esasına dayalı bir emeklilik sistemi uygulanmaktadır. İzlanda’da, belirlenmiş bir katkı ve fayda esasına dayalı özel emeklilik sistemi uygulanmaktadır. İşveren katkıları da dahil olmak üzere çalışanlar ücretlerinin %12’sini emeklilik fonuna ödemektedir. Sistem 1960’lı yıllara kadar gitmekte olup, 1997 yılında sisteme ilişkin olarak bir reform gerçekleştirilmiştir. Mali açıdan bakıldığında ise sistem büyük bir başarı olarak kabul edilmekte, uzun dönemli bir bakış açısı ile İzlanda uluslararası karşılaştırmalarda kamu borçları/GSYH oranının düşük olduğu ve özellikle sosyal güvenlik ile ilgili olarak yaşlanan nüfustan kaynaklanan kamu harcamaları üzerindeki baskının ılımlı olduğu bir ülke olarak görülmektedir.93

Sosyal güvenlik primlerinin GSYH içindeki payına bakıldığında, Tablo 9’da görüldüğü üzere, 1965’li yıllarda %4,6 olan OECD ortalaması 2000’li yıllarda %9 seviyesine çıkarak neredeyse iki katına ulaşmıştır. 2008 yılı rakamları değerlendirildiğinde en düşük sosyal güvenlik yüküne sahip ülkeler Danimarka, Şili ve Meksika; en yüksek sosyal güvenlik yüküne sahip ülkeler ise, Çek Cumhuriyeti, Fransa ve Hollanda’dır.

En yüksek sosyal güvenlik yüküne sahip ülkelerden biri olan Fransa’da 1945 yılından beri sosyal güvenlik sistemi çoğunlukla, kazanılan gelir üzerinden alınan katkılarla finanse edilmektedir. Söz konusu düzenleme Fransa’yı çoğu sosyal harcamayı vergilerden karşılayan bazı Avrupa ülkelerinden ayırmaktadır. Sosyal koruma için gerekli fon ihtiyacını karşılamak için vergi niteliğini taşıyan bir dizi ek harç düzenlemesi ile

92 Steve Idemoto, “Social Security Privatization in Chile: A Case for Caution”, September 29, 2000, (Erişim) http://www.eoionline.org/retirement_security/reports/SSPrivatizationChileCaseCaution-Sep00.pdf, 22.05.2011.

93 Hannes Gissurarson, Daniel J. Mitchell, “The Iceland Tax System”, Prosperitas, Volume VII, Issue V, August 2007, (Erişim) http://www.cato.org/pubs/articles/mitchell-iceland.pdf, 09 Ağustos 2011, s. 8.

kaynaklar genişletilmiştir. Bunlar genel sosyal güvenlik katkıları, sosyal güvenlik borç yeniden ödeme katkıları, %2 sosyal yükler ve %0,3 ek katkılardır. Kurumlar vergisinin büyük mükellefleri ise %3,3 sosyal güvenlik katkısı ödemekle yükümlüdür.94

Tablo 9: OECD Ülkelerinde Sosyal Güvenlik Primlerinin (2000) GSYH İçindeki Payı Kaynak: OECD, Revenue Statistics, 1965-2009, 2010 Edition, s. 86.

94 Public Finances General Directorate Tax Policy Directorate, “The French Tax System”, 31 August 2009, (Erişim) http://www.impots.gouv.fr /portal/deploiement/p1/fichedescriptive_1006/

fichedescriptive_1006.pdf, 20 Mayıs 2011, s. 35.

Çek Cumhuriyeti’nde gelir vergisi oranları düşük ve kurumlar vergisi oranı ise 2009’da %20, 2010 yılında ise %19 ile AB içinde en düşük oranlardan biri olmakla beraber, sosyal güvenlik ve sağlık katkıları Avrupa’nın en yüksek ülkelerinden birisidir. 2008 Ocak ayından itibaren geçerli %15 düz oranlı gelir vergisi uygulanmakta, yerel vergiler ve servet vergisi bulunmamaktadır. Toplam vergi yükü ise AB ortalamasının altındadır.95

Çek Cumhuriyeti vergi sistemi 1989 yılından itibaren tümüyle gözden geçirilmiş olup, artık özellikle işgücü üzerindeki yüksek vergi oranları, etkin KDV sistemi ile tipik Avrupa ülkelerinin vergi sistemine benzemektedir. 2001 yılında vergisi gelirleri/GSYH oranı %38,6, 2002’de %39,2’ye yükselmiş, bu orana en büyük katkıyı ise %14,7 ile sosyal güvenlik katkıları yapmakta, KDV %11,3, ÖTV %3,5, gelir vergisi %5 ve kurumlar vergisi payı ise %4,2 civarındadır. Çek Cumhuriyeti AB-15 ülkeleri ortalamasına göre GSYH’nın

%5’inden fazla bir oranda sosyal güvenlik katkısı toplamakta olup, yalnızca Fransa bu ülkeden daha fazla katkı toplamaktadır. Çek Cumhuriyeti’nde sosyal güvenlik katkıları yaklaşık her yıl GSYH’nın %15’i kadar bir gelir sağlamakta, bu katkılarla emeklilik, sağlık, bakım, işsizlik gibi alanlardaki bütçe harcamaları finanse edilmektedir. 1998’e kadar katkılardan elde edilen gelir gerçek harcamalardan daha fazla gerçekleşmiş ve artan kısım bütçe içinde kullanılmış; 1998’den beri ise sosyal faydalar katkıları aşmakta ve aradaki fark genel bütçe gelirleri ile kapatılmaktadır. 96

Sosyal güvenlik katkılarının en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Hollanda’da refah devleti içinde sosyal koruma sistemine ilişkin ilk kanun iş kazaları ile ilgili olarak 1901 yılında çıkmıştır. Bu tarihten 2. Dünya Savaşına kadar çalışan sigorta sisteminin özellikle iş kazaları riski temelinde büyük

95 Petr Gola, “Taxation in Czech Republic”, (Erişim) http://www.cfe-eutax.org/taxation/taxation/czech-republic, 22 Mayıs 2011, s. 1.

96 Ondřej Schneider, “Who Pays Taxes and Who Gets Benefits in the Czech Republic”, Working Paper UK FSV-IES, 2004, (Erişim) http://ies.fsv.cuni.cz/default/file/download/id/1483, 20 Mayıs .2011, s. 2-4.

ölçüde genişlediği, 2. Dünya Savaşından ise sonra sosyal koruma sisteminin aşağıda yer alan 3 temel üzerinde genişlediği görülmektedir.97

 Ulusal yardım: Tüm yaşlı vatandaşları kapsayan emeklilik, çocuk yardımları, sakatlık yardımlarını içermektedir.

 İşsizlik sigortası: İşsizlik, uzun dönemli sakatlık, hastalık risklerini içermektedir.

 Sosyal yardım: Tüm vatandaşlara ulaşan, sigorta düzenlemeleri kapsamı dışında kalan temel gelir seviyesini sağlamak esasına dayanmaktadır.

Hollanda’da çalışanların (yerleşik olsun veya olmasın) brüt ücretleri üzerinden sosyal güvenlik primi ödemeleri gerekmektedir. Sosyal güvenlik katkıları, çalışanlardan alınan katkılar ile çalışanın brüt ücreti üzerinden işverenin ödemek zorunda olduğu katkılardan oluşmaktadır. 2011 yılı itibariyle işveren katkısı brüt ücret üzerinden %20,91 olup, bunun %7,75’ini sağlık, %0,34’ünü çocuk bakımı, %5,70’ini genel standart çalışamamazlık katkısı, %0,09’unu çalışamamazlık sigortası, %0,63’ünü yeniden çalışmaya başlama primi, %2,20’sini ortalama işten çıkarma tazminatı ve %4,20’sini ise işsizlik genel katkısı oluşturmaktadır.98