• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: AVRUPA’DA ÇALIŞANLARIN KATILIM VE

3.3. Türk Endüstri Đlişkileri Sisteminde Çalışanların Katılımı

3.3.3.3. Sosyal Diyalog Yapılarında Çalışan Katılımı

Çalışanların katılımı konusu sosyal diyalogun sadece bir boyutudur. Bununla birlikte sosyal diyalog tüm toplumsal sorunları kapsamaktadır. Ancak genellikle ekonomik, sosyal ve iş piyasası problemlerine odaklanmıştır. Đkili (işçi-işveren ve toplu pazarlık) 3’lü veya daha çok tarafın katıldığı yapılar mevcuttur. Ancak sosyal diyalog üçlü işbirliği ile eşanlamlı kullanılmakta (Çalış ve Yıldırım, 2003: 103) ve son yıllarda daha çok tarafın katıldığı mekanizmalar çoğalmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Đş Hukukunda, çeşitli yönetmeliklerde, kimi kurum kanunlarında bu yapıların düzenlendiği görülmektedir.

Üçlü ve çok taraflı diyalog ve danışma mekanizmaları Ek IV’de ayrıntılı bir şekilde verilmiştir. Burada sayılan üçlü ve çok taraflı yapıların tamamı yasal düzenlemelerle oluşturulmuştur. Çalışma ilişkilerinin tüm yönlerini ele alan Üçlü Danışma Kurulu29, Çalışma Meclisi, Ekonomik ve Sosyal Konsey içerisinden en önemlisi ESK’dir. Diğer bir kısım yapılar çalışma yaşamındaki sorunların bir bölümüne yoğunlaşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu30 ve YHK31’dur. Bir bölümü çalışma hayatını ilgilendiren kurumların genel kurul ve yönetim kurullarında çalışan katılımını sağlayan Sosyal Güvenlik Kurumu32 ve Türkiye Đş Kurumu33 gibi kurumlardır. Diğer bir kısımda dolaylı olarak çalışma ilişkilerini ilgilendiren Mesleki Eğitim Kurulu, Özürlüler Kurulu, Tüketici Konseyi ve Vergi Konseyi gibi kurullardır. (Koray ve Çelik, 2007: 395-396). Bu kurullarla ilgili olarak söylenebilecek en önemli şey, çalışanların işyerlerinde sadece örgütlü ve en çok üyeye sahip sendikaların belirlediği temsilciler aracılığıyla temsil edildikleridir.

Bununla birlikte bu kurullar tam olarak sosyal diyalogu yansıtmamaktadırlar. Ülkemizde üçlü yapılanmayı öngören kurullar arasında önemli bir yere sahip olan Asgari Ücret Tespit Komisyonunda kararlar oybirliği ile alınmamakta; asgari ücret, genellikle işçi konfederasyonunun muhalefet şerhine rağmen belirlenmektedir. Benzer bir durum, 2001 yılında yasalaşan ESK için de geçerlidir. Ekonomik ve sosyal

29 En fazla üyeye sahip ilk üç işçi sendikaları konfederasyonlarından birer ve en fazla üyeye sahip işveren konfederasyonundan üç temsilci, en fazla üyeye sahip ilk üç kamu görevlileri sendikaları konfederasyonlarından birer temsilci katılmaktadır (Resmi Gazete, 2004b).

30 Bünyesinde en çok işçiyi bulunduran üst işçi kuruluşunun değişik işkolları için seçeceği beş temsilci, bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren kuruluşunun değişik işkolları için seçeceği beş temsilci katılmaktadır (Resmi Gazete, 2004c).

31 YHK’na, Đşçi konfederasyonlarından, kendisine mensup işçi sayısı en yüksek olan konfederasyonca seçilecek iki üye, Đşverenler adına en çok işveren mensubu olan işveren konfederasyonunca, biri kamu işverenlerinden olmak üzere seçilecek iki üyenin katılabileceği öngörülmüştür [Md. 53] (Resmi Gazete, 1983b).

32 Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulunda, en çok üyeye sahip iki işçi emeklileri derneğinden, işçi-işveren ve kamu görevlileri sendikaları konfederasyonlarından birer temsilci katılmaktadır (Madde, 4). Genel Kurulunun oluşumuna; en fazla üyeye sahip ilk üç işveren sendikası konfederasyonları, en fazla üyeye sahip ilk üç işçi sendikası konfederasyonları ve en fazla üyeye sahip ilk üç kamu görevlileri sendikası konfederasyonları tarafından 9’ar temsilcinin (md 5) ve yönetim kuruluna da işçi-işveren ve kamu görevlilerini temsilen birer üyenin katılması öngörülmüştür (md 6). (Resmi Gazete, 2006).

33 Genel kurul yapısı içerisinde “üye sayıları itibariyle en fazla üyeye sahip ilk üç işçi konfederasyonlarınca 17, üye sayısı itibariyle en fazla üyeye sahip işveren konfederasyonunca belirlenecek 10 ve kurumda temsil yetkisine sahip Kamu Görevlileri Sendikasınca belirlenecek bir temsilci” diğer temsilcilerle birlikte katılacakları öngörülmüştür (Md.6). Ayrıca “Đl Đstihdam Kurulları”nda da o ilde en çok üyeye sahip işçi ve işveren konfederasyonlarının birer temsilcisi katılmaktadır (Resmi Gazete, 2003c).

politikaların oluşturulmasında toplumsal uzlaşma ve işbirliğini sağlamak, sürekli ve kalıcı bir ortam yaratmak, oluşturulacak görüşleri karar organlarına taşımak gibi amacı olan konseyin oluşumu içinde hükümetin baskın konumu sorun yaratmaktadır. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, amacına uygun olarak, toplumsal kesimlerin geniş bir yelpaze içinde temsil edildiği, hükümet ağırlığından uzak bir anlayışla bu tür komitelerin oluştuğu görülmektedir (Şahin, 2003: 68-69).

ESK’nın temel bileşimi çoğunlukla eleştirilmektedir. ESK çok fazla çıkar gruplarını kapsamaktadır ve burada hükümet çok fazla temsil edilmektedir. Temsil üzerindeki tartışmaların yanında ESK’in çalışmaları büyük ölçüde engellenmektedir. Đktidara gelen yeni hükümet sosyal ortaklara danışmaksızın ESK’nın bileşimini değiştirmiştir (Yildirim ve Calis, 2008: 223). ESK toplantılarının da hükümetin uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalara destek arama amacıyla gerçekleştiği ve ESK’in hükümete bağlı bir kurum olarak algılanmasının, tarafların kuruma duydukları güveni zedelediği ifade edilmektedir (Çalış ve Yıldırım, 2003: 111).

Sosyal taraflar, hükümetin sosyal diyalogdaki rolünü yetersiz ve verimsiz bularak baskıcı rolünü, sosyal tarafları daha fazla dinleme ve kendi başına hareket etmeme şeklinde değiştirmesini istemektedirler. Hükümetin tüm tarafların uyacağı davranış kodu geliştirmesi konusunda, TĐSK dışında DĐSK ve Türk-Đş’in talepleri olduğu ifade edilmektedir (Valk ve Süral, 2005: 50-51). Ancak hükümet ile sosyal taraflar arasındaki işbirliği kültürünün yerleşmemesinin uzlaşmaya izin vermemekte ve bunun yanında sosyal tarafların güçsüzlüğünün de müzakere yeteneklerini zayıflattığı iddia edilmektedir (Kayhan, 2007: 72).

ESK’in ulusal seviyede sosyal ortaklar arasında etkili danışma sağlamada başarısız olması nedeniyle AB tarafından eleştirilmekte ve hükümetin temsil sayısının azaltılması gerektiği belirtilmektedir. Bu nedenlerle hükümet 2005 yılında ESK’nın bileşimini ve özellikle kendi hâkim pozisyonunu gözden geçirme niyetinde olduğunu ifade etmiştir. Sosyal diyalogun başarılı olmasında tüm sosyal tarafların sorumluluğu olmasına rağmen, bu konuda asıl sorumluluk hükümetindir. Eğer hükümet ESK’nın ciddi olarak işlemesine katkı sağlarsa, sosyal diyalogun gelişiminde de büyük bir adım atmış olacaktır (Yildirim ve Calis, 2008: 225).