• Sonuç bulunamadı

1. LİTERATÜR TARAMAS

1.2. PSİKOLOJİK DAYANIKLIK

1.2.1. Sosyal Destek

1.2.1.1. Sosyal Destek Boyutları

Sosyal desteğin zaman içinde pek çok çalışmada farklı bağlamlarda ele alınması, çok yönlü ve karmaşık bir fenomen olarak kavramsallaştırılmasının gerekliğini ortaya çıkarmıştır (Norris ve Kaniasty, 1996). Sosyal destek, 1980’lerden bu yana algılanan sosyal destek, destek kaynakları ve elde edilen sosyal destek olmak üzere üç temel kavram etrafında kavramsallaştırılmıştır (Laireiter, 2011). Bu doğrultuda sosyal destek kısaca, destekleyici davranışlar ya da ihtiyaç duyulduğunda destek kaynaklarından beklenen desteğin geleceği algısı olarak tanımlanmıştır (Hynie, Crooks ve Barragan, 2011). Diğer bir deyişle, algılanan sosyal destek ve elde edilen sosyal destek, sosyal desteğin başlıca iki boyutunu temsil etmektedir (Den Oudsten, Van Heck, Van der Steeg, Roukema ve De Vries, 2010; Norris ve Kaniasty, 1996). Sosyal desteğin bilişsel tarafını temsil eden algılanan sosyal destek, desteklendiği inancı, insanların ve davranışlarının destekleyici olduğu algısı gibi bilişsel yapı ve şemalarla ilişkilidir (Laireiter, 2011). İhtiyaç duyulduğunda desteğin mevcut olduğunu bilmek ve destek göreceğine güvenmek ya da daha önceki ihtiyaç zamanlarında desteğin verildiğine inanmak olarak değerlendirilen algılanan sosyal

destek, kişilere iç rahatlığı vermekte ve strese karşı koruyucu bir etki göstermektedir (Hadidi ve Al Khateeb, 2014; Norris ve Kaniasty, 1996; Stewart, Makwarimba, Beiser, Neufeld, Simich ve Spitzer, 2010). Yapılan çalışmalarda algılanan sosyal desteğin psikolojik dayanıklık sürecini desteklediği görülmektedir (Siriwardhana, Ali, Roberts ve Stewart, 2014). Sosyal desteğin interaktif tarafını temsil eden elde edilen ya da alınan sosyal destek ise, desteğin sosyal etkileşim ve müdahalelerde uygulanışını yani yapısal ve işlevsel destek boyutunu ifade etmektedir (Den Oudsten, Van Heck, Van der Steeg, Roukema ve De Vries, 2010; Laireiter, 2011). Yapısal destek, evlilik statüsü ya da grup bağlılığı gibi sosyal ağlardaki yapıyı, işlevsel destek ise sosyal yapı tarafından sağlanan asli desteği ve mevcut destek algılarını temsil etmektedir (Nakash, Nagar Shoshani ve Luire, 2017). Sonuç olarak, algılanan sosyal destek, ihtiyaç duyulduğunda yardım davranışlarının sağlanabileceği inancı iken; elde edilen sosyal destek, doğal şekilde ortaya çıkan yardım davranışlarının sağlanıyor olması durumudur (Norris ve Kaniasty, 1996). Destek kaynakları, kişilerin sosyal çevrelerine dair bildirdikleri öz bildirimlerle ölçüldüğü için sosyal desteğin bilişsel boyutuyla değerlendirildiği çalışmalarda yer almaktadır (Laireiter, 2011). Algılanan sosyal destek ölçümü, bireylerin mevcut destek kaynaklarını elde edilen destek ölçümünden daha doğru şekilde yansıtmaktadır (Nakash, Nagar Shoshani ve Luire, 2017). Elde edilen desteğin olumlu etkileri, önemli yaşam olayları ve farklı nüfus örneklemleri gibi farklı bağlamlarda değişiklik göstermekte ve söz konusu etkilerin anlaşılması güç olmaktadır (Norris ve Kaniasty, 1996).

Sosyal desteğin stres zamanlarındaki işlevini araştıran deneysel çalışmalarda sosyal destek, daha çok bilişsel ve kişiler arası düzeyde değerlendirilmekte ve elde edilen desteğin stres ve sosyal destek bağlamında incelenmesine ihtiyaç olduğu görülmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996). Strese karşı koruma bağlamında algılanan sosyal desteğin elde edilen sosyal destekten daha etkili olduğu ve sağlıkla daha tutarlı ilişkiler gösterdiği savunulmaktadır (Hynie, Crooks ve Barragan, 2011; Nakash, Nagar, Shoshani ve Luire, 2017; Norris ve Kaniasty, 1996). Elde edilen desteğin, destek algıları üzerinde yarattığı değişimlerle bireylerin stres düzeyleri, iyi

oluşları ve ruh sağlığı üzerinde dolaylı bir etki gösterdiği belirtilmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996). Stres çalışmalarında olduğu gibi, sosyal desteğin bireylerin iyi oluşu üzerindeki etkisini ölçmeyi hedefleyen sosyal destek çalışmalarında da desteğin elde edilip edilmediği gibi nesnel kurgulardan ziyade, daha çok mevcut desteğin kalitesine dair öz bildirimlerle yapılan değerlendirmeleri gösteren ve iyi oluşla daha tutarlı sonuçlar veren algılanan sosyal destek boyutu ölçülmektedir (Den Oudsten, Van Heck, Van der Steeg, Roukema ve De Vries, 2010; Hynie, Crooks ve Barragan, 2011; Mels, Derluyn ve Broekaert, 2008). Elde edilen desteğin iyi oluş üzerindeki etkisinin incelendiği pek çok çalışmada, herhangi bir etki gözlenmediği gibi olumsuz sonuçlar da gözlenebilmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996). Elde edilen sosyal desteğin etkililiği destek alıcısının stres düzeyi, desteğin verilme şekli gibi ilgili pek çok değişkene bağlı olarak değişebilmektedir (Laireiter, 2011; Norris ve Kaniasty, 1996). Diğer bir deyişle elde edilen destek, stresörlerin şiddeti ve psikolojik tepkilerle ilişkili olmakta ve desteği kimin sağladığı, kimin aldığı ve ne şekilde verildiğine (desteğin verilişinin öz güveni tehdit edip etmediği gibi) göre değişebilmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996). İlk olarak, sosyal desteğin stres üzerinde etki gösterebilmesi için, desteğin çift taraflı olması yani tarafların karşılıklı destek alışverişinde bulunması önemlidir (Laireiter, 2011). Elde edilen sosyal desteğin, öz güveni, yeterlik duygusunu ve özerkliği tehdit etmeyecek ve bireylerin yoksunluklarını değil kaynaklarını öne çıkaracak şekilde; aynı zamanda karşılıklı statü ve konumların olabildiğince eşitlendiği ve hiyerarşiyi ortadan kaldıracak bir tavır ve tutumla ve gösterişten uzak hatta mümkünse görünür olmayacak şekilde, ihtiyatla gerçekleştirilmesi gerekmektedir (Laireiter, 2011; Norris ve Kaniasty, 1996). Alıcının en üst düzeyde faydası gözetilecek şekilde olumlu mesajlar kullanılarak verilen destek bireylerin iyi oluşlarına ve öz güvenlerine katkı sağlarken; öte yandan, dolaylı da olsa kişilere değer verilmediğini hissettiren tarzda olumsuz mesajlar içeren destek, kişilere fayda sağlamaktan ziyade zarar vermektedir (Laireiter, 2011). Buna ek olarak, desteğe ihtiyacı olan kimselerin mağduriyetlerinin tam olarak anlaşılamamasındaki belirsizlik ve damgalanma durumu, bu kimselerin ihmal edilmesine ya da destek sağlandığında da ihmalkar tutumların geliştirilmesine sebep

olabilmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996). Diğer bir deyişle, destek verenin destek süreciyle ilgili bakış açısı ve bu doğrultuda sergilediği yaklaşımlar da sosyal desteğin işlevselliğini etkilemektedir (Laireiter, 2011). Günlük hayatın rutin akışında bireylerin halihazırda almayı beklediği pek çok yardım davranışını, destek düzeyinde fark etmediği de görülmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996). Bunlara ek olarak, destek alan bireylerin destek sağlayanı yetkin ve yardımcı bir kaynak olarak algılayabilmesi ve kendileriyle özdeşleştirebilmeleri ve destek alıcısının destek almaya daha açık olduğu benzer yaş gruplarında olan kişilerden destek alması yani destek sağlayan ve alan arasındaki benzerlik de sosyal desteğin etkililiğinde önemli değişkenlerdir (Laireiter, 2011). Elde edilen destek, kadın ve evli olmakla olumlu bir ilişki gösterirken, azınlık statüsü ve yaşla olumsuz bir ilişki göstermekte; algılanan destek, evli olmakla olumlu bir ilişki gösterirken, azınlık statüsü ve yaşla olumsuz bir ilişki göstermektedir (Norris ve Kaniasty, 1996). Kadınlar destek almaya ve vermeye daha açık oldukları halde, yakın kişisel ilişkiler kuramadıkları takdirde mevcut desteklerle ilgili algıları erkeklerden daha düşük olmaktadır (Hynie, Crooks ve Barragan, 2011; Laireiter, 2011). Ayrıca, kadınlardan alınan desteğin, erkeklerden alınan destekten daha fazla fayda sağladığı görülmektedir (Laireiter, 2011). Buna ek olarak, doğal afet vb. felaketler sonucu mağduriyet yaşayıp benzer ölçüde ihtiyaçlara sahip kişilerden, mağduriyet öncesi düşük sosyo-ekonomik duruma sahip kişilerin daha yüksek sosyo- ekonomik durumda olan kişilere oranla daha az yardım aldığı belirtilmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996).

Sosyal destek sadece destekleyici algı ve davranışlardan ibaret olmayıp; mevcut ya da edinilmiş sosyal kaynaklar, desteğe ihtiyaç duyulan durum ve koşullarda desteklendiği inancı, ilgili kişi ve eylemlerin destekleyici olduğu algısı, ihtiyaç duyulan destekle algılanan ve edinilen desteğin uyuşması gibi çeşitli unsurların da içinde olduğu bir süreç olarak değerlendirilmelidir (Laireiter, 2011). Algılanan sosyal destek göreceli olarak sabit bir şema olarak kavramsallaştırılsa da, çoğu stresli yaşam olayında sosyal destek algısında birtakım değişiklikler meydana gelmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996). Sosyal destek çalışmalarında, hayatın günlük

akışında mı yoksa stres ya da kriz zamanlarında mı olunduğu gibi sosyal desteğin hangi bağlamda gerçekleştiği dikkate alınmalıdır (Laireiter, 2011). Örneğin bireylerin mevcut destek algısı, aktif olarak destek arayışında oldukları zorluk zamanlarındaki destek algılarından farklı olacaktır (Elklit, Østergård, Lasgaard ve Palic, 2012; Norris ve Kaniasty, 1996). Doğal afetler ya da yaşanan felaketler sonucunda, insanların sosyal destek algısının zarar gördüğü görülmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996). Önemli bir stresörle karşılaşıldığında yüksek seviyede ve tekrarlı şekilde yardım görme ve bu doğrultuda stres anlarında desteğin bulunduğuna dair yapılacak bilişsel değerlendirmeler, kişileri yaşanması muhtemel ciddi sarsıntılara karşı korumaktadır (Norris ve Kaniasty, 1996; Sattarzadeh, 2009). Buna ek olarak, ihtiyaç anında birincil bakım verenlerle tekrarlı şekilde kurulan etkileşimler yoluyla içselleştirilen ilişki modellerinin, stres zamanlarında sosyal desteğin kabulünde belirleyici bir rol oynadığı da bilinmektedir (Narchal, 2008). Mültecilerde yapılan sosyal destek çalışmalarında, yukarıda bahsedilen faktörlere ek olarak, uygun şekillerde sunulan desteklere rağmen işsizlik, kalabalık ev halkı, fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklar, ebeveyn olma sorumluluğunun verdiği stres ve evlilik ilişkilerinde yaşanan sorunlar gibi süregelen kronik yaşam zorluklarının kişilerin desteklendiği inancına ve mevcut destek algısına zarar verdiği söylenmektedir. Ayrıca, mültecilere sağlanan uygun yardımların çeşitli kaynakların sarmal düzende yitirilmeye devam ettiği ve bu durumun kişileri yaşanan acılarla beraber daha da dayanıksız kıldığı iltica sürecinde ne derece etkili olabileceğinin de sorgulanması gerekmektedir (Norris ve Kaniasty, 1996).