• Sonuç bulunamadı

1.2.1.3.1.1 Ebeveyn Desteğ

1.2.1.3.2. Arkadaş ve Akran Desteğ

Bireyler benzer yapıdaki sosyal destek kaynaklarından en çok, akranlarından, gelen destek kaynaklarını kabul etme eğilimi göstermektedirler (Laireiter, 2011). Çocukluk döneminde başlıca sosyal destek kaynağı ebeveynler olurken, ergenlik döneminde arkadaşlarla kurulan ilişkilerin ve bir sosyal destek kaynağı olarak arkadaşların önemi artmaktadır (Hadidi ve Al Khateeb, 2014). Bu dönemde, ergenlerin ebeveynlerindense akranlarından gelen desteğe karşı daha açık oldukları bilinmektedir (Laireiter, 2011). Benzer şekilde mültecilerin çoğu, arkadaşlarıyla görüştüklerinde içlerini boşaltabildiklerini ve daha çok arkadaşlarına açılabildiklerini ifade etmektedir (Sattarzadeh, 2009; Schweitzer, Greenslade ve Kagee, 2007). Özellikle de ilk yerleşme sürecinde mültecilerin, kendi toplumlarından olan kimselerle kurdukları arkadaşlıklar, karşılaştıkları zorluklarla baş etmelerini kolaylaştırmaktadır (Beirens, Hughes, Hek ve Spicer, 2007). Arkadaşlık ilişkileri, mültecilere bilgi desteği, araçsal destek ve duygusal destek sağlayan önemli destek kaynaklarıdır (Hynie, Crooks ve Barragan, 2011). Destekleyici aile üyeleriyle olduğu gibi arkadaşlarla kurulan sevgi bağı da hem öz güven gelişiminde hem de psikolojik dayanıklık göstermede etkilidir (Thomas, Roberts, Luitel, Upadhaya ve Tol, 2011). Ayrıca aile desteğinde olduğu gibi, arkadaş desteği de mültecilerin göç sonrası yaşamda karşılaştıkları kültürel zorluklarla baş etmelerine yardımcı kaynaklardır (Amer, 2014; Schweitzer, Greenslade ve Kagee, 2007; Wrobel ve Paterson, 2014). Mültecilerin benzer zorluklar yaşadıkları etnik toplumlarından olan kimselerle kurdukları arkadaşlık ilişkileri, bu ilişkilerde taraflar her ne kadar destek verebilecek niteliklerde olmasalar da, genellikle karşılıklı yardımlaşmalar şeklinde gerçekleşen çift taraflı ilişkilerdir (Hynie, Crooks ve Barragan, 2011). Amerika’daki mülteci çocuklarda yapılan psikolojik dayanıklık çalışmalarında da, akran desteğinin ebeveyn, dini lider ve okul ruh sağlığı uzmanlarından gelen destekten daha çok yardımcı olduğu görülmektedir (Haboush ve Barakat, 2014). Mülteci çocukların hem kendi toplumlarından hem de göç ettikleri toplumdan akranlarıyla düzenli ilişkiler kurabilmeleri için okullar önemli bir fırsat alanıdır (Beirens, Hughes, Hek ve Spicer,

2007; Haboush ve Barakat, 2014; Özer, Şirin ve Oppedal, 2013). Diğer bir yandan, mülteci gençlerin, arkadaşlık kurma yönünde yüksek düzeyde sosyal çaba göstermelerine rağmen, diğer gençlere oranla daha fazla akran sorunu yaşadığı, arkadaşlık ilişkilerinde daha az duygusal destek algıladığı ve göç öncesi yaşama oranla daha az arkadaşa sahip olduğu bilinmekte ve bu durum sosyal desteğin akran desteğinde mültecilere olan olumlu etkilerinin sorgulanmasına sebep olmaktadır (Hynie, Crooks ve Barragan, 2011; Mels, Derluyn ve Broekaert, 2008). Ayrıca, akran desteğinin bu öncelikli konumu, kolektivist yapıdaki Arap mülteciler için geçerli olmayıp, bu toplumlarda ailedeki çocukların ailelerini hayatlarının merkezine koymaları, arkadaşlarındansa ailelerini öncelemeleri ve ailedeki kültürel birikimi sürdürmeleri beklenmekte ve gençler akranlarındansa ailelerinden gelen sosyal desteği kabul etme eğilimi göstermektedir (Amer, 2005; Beitin ve Aprahamian, 2014; Narchal, 2008). Ancak yine de, geniş aileden tek başına göç eden çekirdek mülteci ailelerde, çocuk yetiştirmede yardım alma gibi önceden geniş aile üyelerinden alınan destek, göç sonrası yerleşimde arkadaşlar tarafından karşılanmaktadır. Mülteciler, arkadaş ilişkilerinin ülkelerinde geniş aile üyelerinden ihtiyaç duydukları anda bekledikleri tüm desteği alabildikleri nitelikte olmadığını ifade etseler de, bu yeni arkadaşlıkların bir süre sonra kan bağı olan kimselerle kurulan destek ilişkilerine benzer bir niteliğe büründüğü de görülebilmektedir. (Amer, 2005; Aroian, Templin ve Ramaswamy, 2010; Hynie, Crooks ve Barragan, 2011). Bununla birlikte, arkadaşlarla görüşme sıklığının bireylerin iyi oluşu açısından aile üyeleriyle görüşme sıklığından daha fazla etkili olduğu ve bu durumun arkadaşlarla yapılan görüşmelerin gönüllü şekilde gerçekleşmesinden ve akrabaların aksine bireylerin arkadaşlarını seçebilme özgürlüğüne de sahip olabilmesinden kaynaklanabileceği savunulmaktadır (Felmlee, 2003). Diğer bir yandan, yapılan çalışmalarda kadınlar, daha fazla arkadaş ya da akran desteği gördüklerini ifade etmektedirler (Zimet, Dahlem, Zimet ve Farley, 1988). Arap toplumlarında erkeklerin özerkliklerini ve bağımsızlıklarını ifade etmeleri teşvik edilmekte ve böylece erkeklerin sosyal destek ihtiyaçlarını bastırmalarına ve inkar etmelerine sebep olabilmekte; diğer yandan kadınların arkadaşlarından ve diğer kimselerden

destek alma girişimleri daha fazla kabul görmekte ve kadınların arkadaşlarından algıladıkları destek, erkeklerden yüksek olmaktadır (Alorani ve Alradaydeh, 2017). Ayrıca, erkeklerin arkadaşlarından daha az destek algılamasına ve daha az depresif semptom bildirmesine karşın, arkadaşlardan algılanan destek ile depresyon arasındaki ilişkide, erkeklerde daha güçlü korelasyon gözlenmiştir (Zimet, Dahlem, Zimet ve Farley, 1988).

Yapılan çalışmalarda, arkadaş sahibi olma ve stres arasında negatif yönde güçlü bir ilişki gözlenmektedir (Ziegahn, Ibrahim, Al-Ansari, Mahmood, Tawffeq, Mughir ve ark., 2013). Arkadaş sahibi olan mültecilerin, arkadaşı olmayan mültecilere göre depresyon yaşama ihtimalinin daha düşük olduğu belirtilmektedir (Wong, Cheung, Miu, Chen, Loper ve Holroyd, 2017). Ancak bireylerin sağlıkları ve iyi oluşları açısından, sahip olunan arkadaş sayısından ziyade arkadaşlığın kalitesi önem arz etmektedir (Felmlee, 2003; Hynie, Crooks ve Barragan, 2011). Ayrıca arkadaşlık, bireylere psikolojik destek sağlamak ve zor zamanlarda anksiyeteyi azaltmaktan da öte, geliştirilmesi muhtemel becerilerin geliştirilmesinde motive edici bir unsur olarak da işlev göstermektedir (Thomas, Roberts, Luitel, Upadhaya ve Tol, 2011). Akranlarının yer aldığı sosyal ağları zarar görmüş zorunlu göçmenlerin, özellikle de “kendi başına yola çıkmış reşit olmayan göçmenler”in, arkadaş edinmesine imkan tanıyan sosyal yardım aktivitelerinin gerçekleştirilmesi, sosyal destek ağlarının inşası ve söz konusu gençlerin benlik duygularının gelişmesi bağlamında gereklilik arz etmektedir (Hynie, Crooks ve Barragan, 2011; Mely, Derluyn ve Broekaert, 2008). Son olarak, iş ortamı mültecilere arkadaş edinme fırsatı sunsa da, sosyal destek bağlamında bu sosyal ağların tercih edilmedikleri görülmektedir (Felmlee, 2003).