• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.1. TİTO döneminde ve Kosova

1.1.3. Sorunların Başlangıcı; TİTO’nun Ölümü

Tito’nun 4 Mayıs 1980’de ölümü sadece Kosova için değil tüm Yugoslavya için farklı ve yeni bir dönemin başlangıcını oluşturmuştur. Bu ölüm, ülke tarihinde dönüm noktalarından birini oluşturmaktadır. Ülkeyi bir arada tutan önemli bir denge unsuru ortadan kalmış, cumhuriyetleri arasında entegrasyonu amaçlayan kurumlar gücünü yitirmeye başlamıştır. Özellikle bu süreçte Yugoslavya’nın dağılmasına kadar geçen süreç içinde ekonomik sorunlar ve etnik gruplar arasında giderek artan milliyetçilik akımları ülke bütünlüğünü tehdit eden en önemli sorunları oluşturmuşlardır. Ekonomik çıkmaz, Tito sonrası yönetimdeki boşluğu doldurma mücadeleleri, cumhuriyetlerin birbiri üzerinde üstünlük kurma girişimleri, milliyetçiliğin her bölgeye sıçraması, uluslararası arenada ola gelen gelişmeler, Kosova’da da yeni bir mücadelenin yaşanmasına neden olmuştur.

Tito’nun ölümüyle cumhuriyet ve özerk bölgeler, devlet içinde kendi devlet strüktürlerinin oluşumuna yoğunluk vererek, kendi başlarına varlıklarını sürdürme eğilimi içine girmişlerdir. Merkezi bir otoriteden bahsetmek olanaksız iken, yıllar önce kardeşlik-birlik parolası üzerine kurulan bütün temeller sarsılarak, otorite boşluğundan kaynaklı olayların kontrolü de zorlaşmıştır.32

Otorite boşluğunun yoğun olarak yaşandığı ülkede bunun fırsat olarak gören Sırplar, Kosova üzerinde baskısını yoğunlaştırmıştır. 1960 - 1980 yılları arasındaki zaman diliminde yapılan mücadeleler sonucunda kazanılan haklarının uygulanması konusunda ciddi sorunlar yaşamaya başlayan Arnavutlar, aralarında rejimsel konularda var olan ayrıkları tekrar gözden geçirmeye karar vererek, bundan sonra kendilerini var olma yada yok olma mücadelesinin beklediğini açıkça hissetmeye başlamıştılar. Bu noktadan sonra da milli bir Arnavut bilincinin oluşturulması yönünde ciddi bir çalışmalar yoğunluk kazanmasının yanı sıra ülkenin geleceği için ortak hareket edilmesi bilinci de gelişmiştir.

1.1.4. 1981 Öğrenci Hareketleri ve Bağımsız Kosova talepleri

1980’li yılların Yugoslavya’sında, etnik kimlikler arasında çatışmaların başlamasına, Sırp baskı politikalarının daha da şiddetlenmesine neden olan olaylar Kosova’da başlamıştır. Bu olayların Sırp güvenlik güçleri tarafından şiddetle bastırılmaya çalışılması, ülkede gerginliği tırmandırdığı gibi yer yer protestoların da baş göstermesine neden olmuştur. Bu yönde ilk olay, 11 Mart 1981 tarihinde Priştine Üniversitesinde bir öğrenci eylemi patlak vermiştir. Üniversite yemekhanesinde yemekleri ve yurtlardaki yaşam koşullarını protesto etmek amacıyla bir öğrencinin elindeki yemekleri yere atarak, tepkisini göstermesiyle süreç başlamıştır. Bu tepkiye yemekhanede bulunan otuz kadar diğer öğrenci de katılım göstermesi eylemin büyümesine ve fraklı bir boyuta taşınmasına neden olmuştur. Yemekhanedeki eylemlerini sonlandıran göstericiler, kısa bir süre içinde dört yüz kişilik bir kitleye dönüşerek, eylemlerini sokağa taşımıştırlar. Merkeze doğru yürüyen göstericiler, geçişlerini engellemeye çalışan polis güçleriyle çatışmaya girerek, on gösterici Sırp polisi tarafından yaralanmıştır. Eylemciler yoğun polis baskısından dolayı merkeze doğru yürümekten vaz geçerek, yurtlarına dönme zorunda kalmıştır. Bu gelişmelerden sonra rektör ve diğer yöneticiler öğrencilerin eğitim sürecindeki sorunlarına çözü bulmak adına öğrencilerle bir araya gelerek, talepleri dinlenerek bunlara çözüm yolları aranacağı konusunda bir anlaşmaya varılmıştır. 33

Bu olayların sona ermesinden iki hafta sonra 25 Martta Prizren’de, 26 Martta ise Priştine’de eylemler daha büyük ve güçlü şekilde yeniden başlamış ancak bu gösterilerde şiddet eylemleri de yaşanmıştır. 26 Mart sabahı Arnavut öğrenciler sabahın erken saatlerinde başkentteki öğrenci yurdunun kapılarını kapatarak, giriş ve çıkışların yapılmasını engellemiştirler. Protestocular, yurtlardaki diğer öğrencileri de sürece dahil olmalarını sağladıktan sonra binlerce öğrenci, üniversite kampüsüne yürüyerek, rektör ve diğer akademik görevlilerle bir görüşme yapmışlardır. Öğrencilerin okul ve yurtlardaki şartlarının iyileştirmesi konusunda yapılan müzakereler, öğrencilerin siyasi talepleri de dile getirmesinden dolayı kesilmiştir. Bu hareketle öğrenci hareketi olarak başlayan ayaklanmalar seyrini siyasi ayaklanma

olarak resmiyetini de kazanmıştır. 34

Görüşmeden memnun kalmayan öğrenciler, öğlen dört sularında Arnavutluk bayrakları eşliğinde bütün halkın da sürece destek olması yönünde söylemleri sıklaştırarak, meydanda bulunan polislere taşla saldırılar yoğunluk kazanmıştır. Öğrencilerin protestolara katılım davetine de halktan olumlu cevap verilerek, kısa bir süre içinde 40 bin civarında kişi Priştine sokaklarında eylemlere katılım göstermiştir. Fakat bu öğrenci eylemleri uzun zamandan beri Kosovalı Arnavutlarda oluşturulamayan milli benliğin oluşmasına ve insanların ortak bir paydada buluşabileceği sonucunu beraberinde getirmiştir. Öğrenci hareketi olarak başlayan ayaklanma, sürece aydın, iş çevresi, sanatçıların ve işçilerin de destek vermesi, protestolarda “Öğrenciler için daha iyi şartlar”, “Çalışanların çalışma şartlarının düzeltilmesi”, Zamlara dur”, “İş istiyoruz”, “Kosova Cumhuriyeti”, “Esarete son”, “Suçsuz mahkumlara berat”, “Kosova bizimdir”, “Trepça maden ocağı bizimdir”, “Kaderimizi kendimiz belirleyelim”, “Bütün Arnavutlar birdir”, “Yugoslav değil, Arnavutuz” sloganların atılması olayın basit bir öğrenci hareketi olmadığı Kosova’nın bağımsızlığı yoklaması olarak görülüştür.35

Belgrad’da yayınlanan Politika gazetesi yaşanan olayları basit bir öğrenci protestosundan ziyade atılan sloganlara bakıldığında (‘Kosova Cumhuriyet!’, Biz Arnavut’uz, Yugoslav Değil!’ ve ‘Arnavutluk’la Birlik’) bunun politik bir provokasyon eylemi olduğunu belirtmiştir. 36

Kosova’daki ayaklanmalar, Batı dünyasının büyük bir dikkatini çekmediği gibi Kosovalı Arnavutların olaylara müdahil olunması gerekliliğinin sadece bir söylem olarak kalmasına etki etmiştir. Ayaklanmaların “Bağımsız Kosova” söylemine dönüşmesini fırsat olarak bilen Yugoslavya yönetimi, ayaklanmaları ayrılıkçı bir olay olarak dışa yansıtması, batının sürece de etki etmemesinin en önemli nedeni olarak gösterilebilir. Kosova’nın parçalanma isteminin bölgede sınırların yeniden değişmesine neden olacağı yönünde bir politik söylem geliştirilerek, Helsinki Nihai Senediyle garanti altına alınan sınırların değişmemesi ilkesi öne sürülmüştür. Bu

34 Syla – Kaba, a.g.e., s.79.

35 Jakup Krasniqi, Levizja per Republiken e Kosoves 1981-1991, Gjon Buzuku Yayınları, Priştine

2011, s.78-79

söylemin de başarılı olduğu ve batının da sürece dahil olmadığı gözükmektedir. Bağımsızlık söyleminde direten Kosovalı Arnavutlar ise bu tezlere karşın İkinci Dünya savaşını sonlandıran anlaşmayla Arnavutlara haksızlık yapıldığı noktasına vurgu yaparken, bu yanlışın düzeltilmesi adına anlaşmada eklenmesi “unutulan” barışçıl yollardan sınırların değişebileceği ilkesi çerçevesinde batılı devletleri Kosova’da yaşanan Yugoslav baskı rejimine müdahil olmaya davet etmiştirler. İngiliz devlet arşivlerinde Kosova’da öğrenci hareketlerinin nedeni olarak “Kosova’da milliyetçi söylem ve eylemlere Tito’nun etki edememesi olarak gösterilirken”, bu konuda geç kalınan önlemlerin bir yansıması olarak ayaklanmaların gerçekleştiğine dikkat çekilmektedir. Kosova’nın bağımsızlık söylemlerini desteklenme konusunda ciddi çekincelerin var olduğuna dikkat çekilen belgelerde, olası bir bağımsızlık adımının “pandora kutusunun” açılması tehlikesinin içinde barındırdığından İngilizler, Yugoslavya’nın toprak bütünlüğünün korunması yönünde fikir yürüttükleri gözlenmektedir.37

Öğrenci hareketleri, Kosova’da Sırp baskın rejimine karşı ilk büyük tepkinin ürünü olmakla birlikte sorunun ülke sınırları dışına çıkmasına ve milli bilincin oluşmasında önemi bir erken olmuştur. Bu hareketlenmeler, Kosova sorununun dünya gündemine taşınmasına ve uluslararası medya tarafından daha yakından takip edilmesine olanaklar yaratmıştır. Öğrencilerin mücadeleleri, diğer kesimlerin de davaya olan inançlarını artırmakla kalmamış, eylemler kısa bir zamanda öğrenci niteliğinden toplumsal niteliğe dönüşmüştür.38

Olayların bastırılması adına bölgede olağanüstü hal ilan edilerek, Yugoslavya’nın diğer bölgelerinden Kosova’ya 20 bin polis, 45 bin asker ve 72 tank bölgeye takviye edilmiştir. Olayların kanlı bir şekilde bastırılmasından sonra, Yugoslavya ordusu içinde yer alan 102 Arnavut asker belli aralıklarla intihar süsü verilerek, öldürülmüştür.39

Ayaklanmalardan sonra Kosova Özerk Bölgesi yetkilileri tarafından yapılan resmi açıklamaya göre protestoculardan 75 kişinin yaralandığını, 8 kişinin hayatını kaybettiğini, öte yandan 131 güvenlik görevlisinin yaralandığını, 29

37 Syla – Kaba, a.g.e., s. 6-7.

38 Jakup Krasniqi, Kthesa e Madhe, Ushtria Çlirimtare e Kosoves, Gjon Buzuku Yayınları,

Priştine, 2006, s.18

kişinin protestoları örgütleme, 194 kişinin de protestolara katıldıklarından dolayı göz altına alındığı bildirilmiştir.40

Ünlü Sırp tarihçisi ve ideoloğu Dobrica Çosiç bu hareketleri 1974 yılında kabul edilen anayasanın getirilerinin bir ürünü olarak görürken, “Bu olaylardan sonra tekrar Kosova’yı özgürlüğüne kavuşturmamız gerekmektedir. Eğer bunu hızlı bir şekilde yapılmaz ise o zaman da Arnavutluk’la Kosova’yı paylaşmamız gerekecektir. Manastırların olduğu bölgeyi biz alırken, Arnavutların olduğu bölge de onlara kalsın. Görünen o ki bu seçenek herkes için sunulabilecek en iyi olanak olarak durmaktadır. Bu değişim ile herkes kazanırken, Sırpların da Arnavutlarla savaşması için bir neden kalmayacaktır” şeklinde yorumlamıştır.41

Gerçek anlamda, 1981 ayaklanmaları sadece Kosova’nın değil bütün Yugoslavya’nın tarih akışını değişirmiştir. Birincisi, gösteriler esnasında veya sonrasında tutuklanan bütün kilit şahıslar ilerde Kosova Kurtuluş Ordusunu oluşturmuşlardır. İkincisi, Arnavutların Kosova’da o zamanlar halen cezaevlerinde tutuklu bulunmalarından dolayı, Sırbistan’ın Kosova’da gerçek bir güç olduğu algılamasına yol açmış ve böylece Sırplar artmakta olan bir düşmanlığa maruz kalmışlardır.42

1.4.1.1. Protestoların arka planı

1981 olaylarında Priştine Üniversitesinin ön planda olması bir tesadüf değildir. 1970 yılında kurulan bu üniversite kısa zamanda Arnavut milliyetçiliğinin merkezi haline gelmiştir. Priştine Üniversitesinin mezunları, sayısal değer bağlamında nüfus dağılımı yüzdesi göz önünde bulundurulduğunda istihdam konusunda geri plana itilmiştirler. Bu durumun değişmemesi ve ekonomik zorlukların her geçen yıl artması öğrencileri radikal bir siyasi çözüm aramaya yönlendirmiştir.

Bu olayların arkasında yatan birçok neden bulunmaktadır. Nedenler arasında,

40 Syla –Kaba, a.g.e., s. 81.

41 Dobrica Çosiç, Kosovo, Novosti yayınları, Belgrad 2004, s. 30-31 42 Judah, a.g.e., s.59.

Wersales Anlaşması ile birlikte parçalanan Arnavutluk topraklarının birleştirilmesi, Kosova’da artan Sırp baskısı, Arnavutların kendilerini yönetme noktasında kısıtlamaların artırılması, Arnavutluk’la yakınlaşma ve Arnavut milli bilincinin nüksetmesi ve dünyayı sarsan demokrasi söylemeleri Kosova’da öğrenci hareketinin baş göstermesine neden olmuştur.43

Bu gösteriler sonrasında uygulanan sistem Kosovalılar tarafından hükümetin bölgeye yaptığı bir askeri müdahale olarak algılanmış ve protesto eylemlerinin bu şekilde bastırılması Arnavutların, Sırp Hükümetine olan tavırlarını daha da sertleştirmiştir. Aynı zamanda bölgede yaşayan diğer etnik gruplar olaylardan sonra can güvenliklerinin tehlikede olduğuna inanmaya başlamışlardır. Sonuç olarak, Kosova’da yıllar boyu baskı ile de olsa varlığını sürdürebilmiş olan hassas denge bir daha kurulamamış ve bölgede gittikçe artan bir huzursuzluk ortaya çıkmıştır. Bu olaylarla birlikte Tito sonrası oluşturulan dönemde Kosova’nın bağımsızlığı yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştır.