• Sonuç bulunamadı

DİN, DİNDARLIK VE DİNİ TUTUMLARA İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.2. Dinsel Tutumlar

1.2.4. Dini Tutumların Özellikleri 1.Dini Tutumların Güç Derecesi

1.2.5.5. Siyasi Görüş

(%) Üst Tabaka (%) Orta Tabaka (%) Alt Tabaka erkek kadın erkek kadın erkek kadın Kiliseye gitmeyenler 55 38 55 41 57 38 Kiliseye gidenler 45 62 45 59 43 62

Toplam 100 100 100 100 100 100

Türkiye de durum Avrupa ve amerikanın tersine genelde gelir düzeyi ve eğitim düzeyi yükseldikçe dindarlık düzeyinin azaldığı görülmektedir. Bizim araştırmamızda elde ettiğimiz bulgular eğitim konusunda batı ülkelerindekiler ile paralellik göstermektedir. Gerek lisans ve gerekse de lisansüstü eğitim alanlar arasında yaptığımız karşılaştırma da eğitim süresine paralel olarak dini tutumların da yükseldiği görülmüştür.

1.2.5.5.Siyasi Görüş

Siyasi kimliğin oluşması da yine öncelikle ailede başlar. Yukarıda da belirtildiği gibi yapılan araştırmalarda anne-babanın çocuklar üzerindeki etkisi dini tutumlardan sonra en fazla %32’lik bir oranla politik tutumlarda olduğu görülür.

Siyasi kimlikle ilgili ülkemizde yapılan bir araştırma da katılımcıların %15,7’si kendisini solcu olduğunu, %30,0’u orta da ve % 37,2’i kendisini sağcı olarak

tanımlamıştır.(Çarkoğlu ve Toprak,2006:6) yine aynı araştırma da katılımcıların

%20,3’ü kendisinin laik, %23,4’ü orta da ve %48,5’i İslamcı olarak tanımlamıştır.

Aynı araştırma da katılımcılara kendilerinin nasıl tanımladıkları sorulmuştur.

Araştırma ilk olarak 1999 yılında yapılmıştır ikinci olarak 2006 yılında yapılmıştır.

Karşılaştırmalı olarak çıkan sonuçlar şu şekildedir:

%U1999U % U2006U Kendisini öncelikle bir Türk olarak tanımlayanlar 20,8 19,4 Kendisini öncelikle bir Müslüman olarak tanımlayanlar 35,7 44,6 Kendisini öncelikle Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak

Tanımlayanlar 34,1 29,9 (Çarkoğlu ve Toprak,2006:10)

Din ve siyaset ilişkisi her zaman tartışılan ve tartışılmaya devam eden bir konudur.

A.Lijphart 22 demokratik parti sisteminde sorun boyutlarını araştırmıştır. Araştırma 1945-1980 yıllarını kapsayan uzun bir zaman dilimini içermektedir. Araştırma sonucunda şu yedi madde en önemli konu olarak öne çıkmaktadır. Önem sırasına göre bu maddeler şu şekilde sıralanmaktadır:

1. Sosyo-ekonomik 2. Dinsel

3. Kültürel-etnik 4. Şehirsel-kırsal 5. Rejim desteği 6. Dış politika

7. Maddecilik sonrası-sorunlar (Lijphart, tarihsiz:113-114)

Yukarıda belirtildiği gibi 22 demokratik partide gözlemlenen ikinci en önemli boyut dine ve dinsel değerlere karşı izledikleri tutum ve politikalara ilişkindir.

“Önemli bir dinsel bölünmenin mevcut olduğu parti sistemlerinin çoğu Batı Kara Avrupa’sındadır. Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Belçika,ve Hollanda’da büyük Hristiyan Demokrat partiler vardır. Fransa’ da dördüncü cumhuriyetin büyük Hristiyan Demokrat partisi (MRP) Beşinci Cumhuriyette ayrı bir parti olarak önemini kaybetmiş olmakla beraber halen Gaullistler, muhafazakar, kilise yanlısı bir parti görünümünü taşımaktadır. İskandinav ülkelerinin her üçü ile Finlandiya’da Hıristiyan demokrat partilerin ortaya çıkışı dinsel boyut açısından ideolojinin sonu önermesinin yalanlar görünmektedir…Avrupa dışında, parti sisteminde dinsel bir boyutun varlığını gösteren önemli dinsel partileri, İsrail, Japonya ve Avustralya’da görüyoruz.” (Lijphart, tarihsiz:117-118)

Lipset, seçimler hakkında:

Bütün modern demokrasilerdeki farklı gruplar arasındaki çatışma temelde sınıf çatışmasıdır. Bir çok parti sınıf çatışmasını kabul etmemekle beraber parti görüşleri ve çözüm önerileri onların da çeşitli sınıfların çıkarlarını savunduklarını gösterir. Dünya çapında yapılacak genelleme şudur ki; bütün siyasi partiler aşağı, orta ve üst sınıflardan birine dayanırlar . bu durum Avrupa’daki siyasi partiler için geçerli olduğu gibi Amerika’daki partiler için de geçerlidir. (Lipset ,1986: 208) Yazar devamla bu genellemelerin de önemli ayrılıkları olduğunu belirtir ve sınıfın da toplumdaki parti desteği ile bağlantılı yapısal bölünmelerden sadece bir tanesi olduğunu ifade eder. Parti tercihlerinde rol oynayan önemli faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz.

1.Din faktörü: Birden çok önemli dinin bulunduğu yada dindarlarla laiklerin kesin çizgilerle ayrıldığı her ülkede dini farklar şu ya da bu partinin tutulmasına

katkıda bulunmuştur. Bazı ülkelerde dini inançlar ,belirli kiliselerin ihtiyaçlarını

karşılanmasına adanmış dini siyasal partilerin kurulmasına temel olmuştur.

2. Irk veya milliyet: Irk ya da milliyet bölünmeleri de belirli partilerle grupların kendilerini özdeşleştirmelerine veya bu tip bir parti kurulmasına neden olmuştur. Şu da var ki din ve ırk farkları sosyo-ekonomik bölünmelerle üst üste gelmiş ve bunun sonucunda sınıf ve ırk desteğinin bir karışımı ortaya çıkmıştır.

3. A.B.D., Kanada, B.Britanya, ve Avustralya’da muhâfazakar partileri “hali vakti daha yerinde olanlar, Anglikan-Episkopal, Kilisesi ve Kongregasyonalistler gibi tarihen ayrıcalıklı mezheplerin üyeleri ve statüsü en yüksek olan (aynı zamanda oransız bir şekilde zengin bireylerden meydana gelen)ırk grubu desteklemiştir.”

(Lipset ,1986: 209)

4. Bölgecilik(bölge sadakatliği): Parti tutmayı etkileyen bir diğer neden de bölgecilik faktörüdür. Bir çok ülkelerde , belli bölgelerin şu veya bu partiye tarihsel bir bağlılığı olmuş ve bu durum asıl bağlanma gerekçesi ortadan kalktığı halde yine bağlılık devam etmiştir.

5. Belki de A.B.D. hariç , veri toplanılan her ülkede kadınlar erkeklerden çok daha fazla tutucu partileri destekleme eğilimindedirler.Bu tutum bu partilerin kadınlara tanıdığı ayrı sosyal rollerin kendilerine daha cazip gelmesinden kaynaklanmaktadır. (Lipset, 1986: 209)

6.Yaş faktörü : Siyasal kanaat ve bağlılıkları etkileyen faktörlerden biri de yaş faktörüdür. Fakat diğer faktörlerin aksine yaş ile bir parti tutma arasında açık ve düzenli ilişki yoktur. Bazı ülkelerde ve tarih dönemlerinde genç seçmenlerin(veya yaşlıların) solda bulunması daha olasıdır; başka ülke ve tarihte ise aynı grup tutucu olur. Bununla beraber parti tutma üzerine analiz yapan bir çözümleme yaşı siyasal

farklılaşmanın nedenlerinden biri olarak hesaba katmak zorundadır; fakat parti çatışması bir yaş çatışması olarak yorumlanamaz. (Lipset, 1986: 209)

Yukarıdaki ana noktalara ilaveten kır-kent farkı da siyasal tercihlerin faklılaşmasında etkili olan bir faktördür. Bazı ülkelerde kırsal kesim bağımsız bir tarım partisinin bel kemiğini oluşturur, diğerlerinde çiftçiler başka büyük partilerle özdeşleşirler. Köylerde şehirlerdeki gibi zenginlerle fakirler,ırk, din…gibi farklılıklar su yüzüne çıkmaz . çeşitli tahıl bölgelerindeki farklarda önemli ayrılma noktalarından biri olmuştur. Örneğin, bir çok ülkede buğday çiftçileri karışık tahıl üreten çiftçilerden daha radikaldirler. (Lipset, 1986: 209-210)

“Sol”, “liberal” ve “ilerici” gibi terimlerle “sağ”, “muhâfazakar” ve “gerici”

gibi karşıtları, bir çok farklı sorun esasına göre tanımlanmıştır. Siyasal demokrasi- monarşi, açık pazar sistemi-geleneksel ekonomik sınırlamalar, laiklik-kilisecilik, tarım reformu-toprak ağalığı ve şehirlerin köyleri sömürüsü, sosyal reformlar

-Laissez faire, sosyalizm-kapitalizm. Bu sorunların birinde “sol”u tutan parti veya sosyal gruplar, bir başkasında hiç te “sol”da olmayabilirler; hem sol hem de sağ partilere karşı koymak için bir de “merkez” çıkmıştır. Gerçi yine de belli bir dönem ve yerde , partileri bir sol-sağ çizgisinin üstüne yerleştirmek çoğu kez olanaklı olmaktadır.” (Lipset, 1986: 210-211)

Son iki-üç asırdır birçok ülkede sosyal değişim ve demokrasi problemi en önemli konu haline gelmiş ve demokrasi-monarşi, kilisecilik-laiklik gibi daha eski sağ-sol problemiyle kesişmiştir. Günümüzde,sağ-sol problemini çaprazlama kesen en önemli tartışma noktası “ siyasal demokrasi mi olsun yoksa totaliterlik mi sorunudur.” (Lipset, 1986:211) Bazı ülkelerde geleneksel sol oyların büyük çoğunluğu komünist partilere diğer bazılarında ise geleneksel orta ve sağ oyları

çeşitli fasit partilere gitmiştir. Bununla birlikte ekonomik gelir düzeyi ve sosyal tabakalaşmayla ilgili sağ-sol sorunları ikinci planda kalmaktadır. Çünkü parti mücadelesi öncelikle bir sınıf mücadelesidir. Siyasi partilerin desteklenmesinde de en önemli gerçek şudur ki, ekonomik olarak gelişmiş hemen her ülkede alt gelir düzeyine mensup gruplar genellikle sol partilere, buna karşılık yüksek gelir düzeyine mensup olan gruplar ise genellikle sağ partilere oy verirler. (Lipset, 1986:

211)

Aşağıda gelir düzeyleri ile parti tercihleri arasındaki ilişkiyi gösteren Fransa ve İtalya örneklerini gösteren iki tablo verilmiştir. Her iki ülkede de sanayi ve tarım işçileri komünistleri tutmakta, İtalya’da sol (Ninni’ci)sosyalistleri kuvvetle tutmaktadır. Buna karşılık orta ve üst sınıflar sağ partileri desteklemektedir. Bu ölçü genel olarak doğru olmakla birlikte gelir gruplarının kendi içinde homojen bir yapıya sahip olmamasından kaynaklanan farklılıklar oluşmaktadır. Örneğin, orta gelir gruplarından büro işçileri ve öğretmenler Fransa’da ılımlı sosyalistleri desteklemekte buna karşılık İtalya’da Saragat (sağ-kanat)sosyalistlerini kuvvetle desteklemektedirler. İşçiler ekonomik düzeylerine göre parti tercih etmekteler. En düşük gelir düzeyine sahip olanların komünist partileri tercih etme ihtimali yüksektir.

Daha yüksek gelir düzeyine sahip olanlar ılımlı sosyalist veya merkez partileri tercih etmektedirler.(Lipset, 1986: 213-214)

Fransa’da Çeşitli Meslek Gruplarının Siyasal Partileri

Endüstri işçileri Çiftçiler

B C D A B C D

Parti Tercihleri Ortalamanın

Üstünde ortalama yoksul zengin Ortalamanın

üstünde ortalama yoks

Yukarıdaki kalıp ölçüler İngiltere ve Amerika için de geçerlidir. Sosyal yapı Piramidinin üstlerine doğru çıkınca işçi partisine oy verme oranı da düşmektedir. Bu azalma üst düzey iş verenler arasında yüzde 10’un altına kadar inmektedir.

Sınıf yapısının siyasal tutumlara olan etkisi konusunda tek bir partinin olduğu ve gerçek bir parti rekabetinin yaşanmadığı komünist Polonya’dan şu örneği verir Malewski. Polonyalı sosyolog Malınowski 1957’de çeşitli mesleklerde çalışanlar arasında ücret farklarının hangi düzeyde olması gerektiği konusunda bir araştırma yapar. Bu araştırma sonunda aynen Kapitalist ülkelerdeki durumun orda da olduğunu

görür ve şu sonuca ulaşır: “kişilerin gelirleri ile gelir farklarının azami haddi üstüne görüşleri arasında kuvvetli bir korelasyon vardır…Araştırma, fabrika işçilerinin, teknisyenlerin, intelligentsia’nın içindeki (öğretmen, postacı, sosyal hizmet memuru, gibi) düşük gelirli belli grupların eşitlikçilikten yana olduklarını göstermiştir. Öte yandan , çoğu yüksek gelir imkanlarına sahip olan kimseler arasında ise, olumsuz bir davranış egemendir.” (Lipset,1986:215) Üst düzey yöneticilerden ancak yüzde 20’si

“ görece eşit gelirden yana görüş belirtirken bu oran işçi kesiminde yüzde 54’tür.

İdarecilerin yüzde 55’i çok dar bir gelir yelpazesine şiddetle karşı çıkmışlardır buna karşılık kol işçilerinde ise bu oran yüzde 8’dir. Komünist ülkelerle Kapitalist ülkeler arasındaki bu ayrıcalıklara sahip olanlarla olmayanlar veya alt gelir düzeyine sahip olanlarla üst gelir düzeyine sahip olanlar arsındaki benzerlik ilginçtir. Her iki kesimde de alt gelir düzeyine sahip olanlar eşitlikten yana ,üst gelir düzeyine sahip olanlar ise eşitliğe karşı çıkan bir tutuma sahip olmaktadırlar. Malowski, iki blok arasındaki farkı şu şekilde ifade eder: “Tek önemli fark şudur ki, komünist bir ülkede

“gelir yelpazelerinin sınırlandırılmasından yana olanlar da , buna karşı olanlar da , çoğunlukla solun geleneksel sloganını kullanmaktadır.” (Lipset,1986:215)

Lipset bu durumun nedenini kişisel ekonomik çıkardan kaynaklandığını belirtir. Solcu partiler sosyal değişim ile alt gelir grubunun refaha kavuşacağını vaat edeler ve bu kesimden oy alırlar diğer taraftan üst gelir düzeyine sahip olan kesim de kendi konumlarını korumak için bu kesime cephe alırlar. İstatistik verileri bunun açık kanıtlarıdır. (Lipset,1986:215-216)

Din ve Bağlı Olunan Kiliseye Göre Parti Tercihleri

Katolik Ilımlı Protestan Calvinist Kiliseye devam Kiliseye devam Kiliseye devam Parti tercihi

eden etmeyen eden etmeyen eden etmeyen Dini

Şehir Büyüklüğüne ve Fabrika Büyüklüğüne Göre Çeşitli Partilere Oy Veren Erkek İşçilerin Yüzdesi

( Almanya-1955)

Şehir nüfusu Sosyalist ve komünist Oyların yüzdesi

(%) (Sayı)

Parti tercihi 10’danaz 10-49 50-299 300-999 1.000’dençok Sosyalist ve komünist %28 %40 %45 %45 %57

Almanya’da Mezhep ve Parti Taraftarlığı(%)

CDU

Almanya’da Kiliseye Gitme ve Parti Taraftarlığı(%)

Kiliseye Gitme

II. BÖLÜM