• Sonuç bulunamadı

DİN, DİNDARLIK VE DİNİ TUTUMLARA İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.2. Dinsel Tutumlar

1.2.2. Dini Tutum Kavramı/ Konusu

1.2.2.Dini Tutum Kavramı/ Konusu

Fert için mevcut olan her şey bir tutumun konusu olabilir.Bireyin kendisini oluşturan fiziki çevresi içinde bulunan objelere karşı yaygın ve çok sayıda tutumu vardır. Aynı şekilde belki daha önemli ve daha fazla sayıda sosyal konulara dair tutumları vardır. Krech, Crutchfield ve Ballachey, bireyin tutumu konusunda,

“Onun insanlara, insan gruplarına, sosyal organizasyonlara, siyasi ve iktisadi

hadiselere karşı; sanat, felsefe, Allah, ve diğer buna benzer mevzularda da tutumları vardır. O, bizzat kendisine karşı da birçok tutumlara sahiptir.Bununla beraber , bir ferdin sahip olduğu tutumların sayısı mahduttur. Zira, her fert, ancak kendi psikolojik aleminde mevcut olan objelere karşı tutuma sahip olabilir.” ( Krech, Crutchfield ve Ballachey, 1983: 231)

1.2.3 .Dini Tutumun Ögeleri

1.2.3.1.Dini Tutumun Bilişsel Ögesi

Bir tutumun zihni (Cognitive) unsuru, bireyin o tutumuna konu teşkil eden objeye dair inançlarıdır…Fakat tutum sisteminde mevcut en kritik ,en mühim zihni unsurlar kıymetlendirici olan inançlardır: Bunlar, tutumun konusunu oluşturan objeye , olumlu veya olumsuz ,arzu edilen veya edilmeyen , “iyi” veya “kötü”

şeklinde sıfatlar izafe edilmesine yol açarlar. Bilişsel boyut aynı zamanda bireyin objeye karşı olumlu veya olumsuz tepkide bulunma inançlarını da içerir. Bu nedenle zihni unsurlarla hareket eğilimlerinin birbiri ile çok sıkı bir ilişkisi vardır. ( Krech, Crutchfield ve Ballachey, 1983: 232)

Dinî tutumun bilişsel ögesi, bireyin din hakkındaki bilgi ve düşüncesinden oluşur. Din hakkında edinilen bilgiler çocukluk döneminden başlayarak ölünceye kadar devam eden bir süreçtir. Tabii ki ilk çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde edinilen bilgiler tutumlar üzerinde oldukça belirleyici özelliğe sahiptirler. Bununla birlikte zaman, zaman büyük bilim adamlarında bile fikri düzeyde değişmelerin yaşandığı da bilinen bir gerçektir. Yine de tutumların büyük kısmı çocukluk ve gençlik yıllarında oluşmaktadır.

Bireyin dini bilgileri bir çok farklı kanallardan beslenir. Bunlardan başta gelen örgün ve yaygın din eğitimi, aile ortamı, yetiştiği çevre, okunan kitaplar, dergiler…gibi yazılı basın ve radyo programları ve televizyon vcd… gibi görsel basın katıldığı konferanslar, sohbetler…gibi çoğaltılabilir.

Wach, bireylerin dini tutumlarının oluşmasında bütün kültürlerde yaşadıkları dini hayatın, içinde bulundukları çevrenin ve özellikle ailenin büyük etkisi olduğunu belirtir. (Wach,1990:71)

Öncelikle çocuk ilk dini bilgilerini aile ortamında öğrenir. Anne-babanın dini bilgi düzeyi ve dini yaşantıları çocuğun dini tutumlarının oluşmasında temel taşları oluşturur. Anne-babanın dini konularda çocuğa ne kadar sağlıklı bilgi verebildiği önemlidir. Ayıca anne-babanın dini tutumları da çocuğun dini bilgi dağarcığının dinin lehinde veya aleyhinde olmasında oldukça belirleyici olmaktadır. Dini inanç, tutum ve davranışları ile anne- baba çocuğun din konusunda sağlıklı bir zihin ve bilinç yapısına ulaşabilmesi için doğru dini bilgilerle donatmalıdır, en azından yanlış bilgiler vermemelidir. Çocukluk dönemlerinde onlara güzel okşayıcı dini hikayeler ,masallar anlatılırsa, dinin güzellikleri, ahlaki kurallar, din büyüklerinin hayatları örnek davranışları güzel bir şekilde anlatılırsa çocukların din hakkındaki bilgileri ve anlayışları olumlu şekilde oluşacaktır. Bunun tam tersi şekilde zihni boş ve her şeyi almaya hazır olan masum beyinlere dinin aleyhinde bilgiler verilirse ve anne-baba tavırları ile de bunu çocuğa gösterirlerse çocuk din hakkında olumsuz tavır alacaktır.

1.2.3.2.Dini Tutumun Duygusal Ögesi

Tutumun içerdiği duygusal boyuttan kastedilen objeyle ilgili heyecanlar, hisler ve duygulardır. Tutuma konu olan obje ya hoşa gitmekte ve sempati ile

bakılmakta veya tam tersi hoşlanılmamakta ve antipati ile bakılmaktadır. Tutumun bu his ve heyecan derecesi ona süreklilik ve devamlılık karakterini verir. ( Krech, Crutchfield ve Ballachey, 1983: 232)

Dini duygu nedir? Bu sorunun tek bir formu var mıdır yoksa herkese göre değişen bir özellik mi taşır?…gibi konular hakkında araştırmacılar görüş belirtmişlerdir. Bunların en meşhurlarından biri Schleirmacheir’inkidir. Yazarın iddiasına göre dini tecrübenin en ayırt edici özelliği onun “mutlak bağlılık hissi”

şeklinde tezahür etmesidir. Nihai olarak din bir bağlılık ve teslimiyet duygusu olarak anlaşılmaktadır. (Allport, 2004: 23)

Rudolf Otto’ya göre Schleirmacheir bağlılığın bilişsel yönünü görememiştir.

Otto’ya göre her şeyden önce birey kendisinin hiçbir şey oluşunun getirdiği şaşkınlık içerisindedir. Buna rağmen o tamamen kendisinden bağımsız (“wholly other”)ama kendisinin bağımlı olduğu titretici ve büyüleyici (“tremendous and fascinating”) bir gizemli realitenin farkındadır. Otto’ya göre Sanctus’un ayindeki (mass) niyeti dinin özünü temsil ediyor. Kutsal ( “holy”) bütün dini tecrübenin kalbini oluşturmaktadır. İnsan tecrübesinin hiçbir özelliği bu büyüleyici mutlaklığı (“amazament absolute”) içermiyor. Otto’nun çıkardığı sonuç dini duygunun eşsiz olduğu ve bu duygunun insan tecrübesinin diğer bölümlerinden tamamen farklı olduğudur.(Allport, 2004: 23-24) Allport, devamla yukarıdaki yukarıda adı geçen yazarların görüşlerine benzer örneklerin çoğaltılabileceğini fakat bu tip görüşlerin kişisel tecrübeler olduğunu ve ağılıkla kendi otobiyografilerinden oluştuğunu ileri sürer. Ona göre adı geçen yazarlar kendi kişisel dini hassasiyetlerinin ince durumlarını bütün insanlığın dini tecrübesinin üstünde sunabilmektedirler. Allport, için şu nokta önemli bir tartışma konusudur: dini duygu her kes tarafından kabul

edilen standart tek biçimli bir özelliğe mi sahiptir yoksa kişiden kişiye değişen ve farklılık arz eden bir özelliğe mi sahiptir?

Kendi ifadesi ile : “ Kendine özgü ve tek diye niteleyebileceğimiz bir dini duygu yokken bir dini obje üzerine yoğunlaşmış geniş ve farklı tecrübeler topluluğu vardır.

Tecrübenin karakterinden çok onun alışkanlık ve niyet yönleri bir tecrübenin dini duygu taşıyıp taşımadığına delalet eder…” (Allport, 2004:24-25)

James’a göre dini duygu dini korku, dini aşk, dini huşu, dini zevk…gibi dini çeşitli şekillerde oluşmaktadır. Dini korku doğal bir korkudur. Fakat bunun farkı insan kalbindeki ortak sarsıntının ne kadar ilahi ceza kavramı dolayısı ile oluştuğuna bağlıdır. Dini huşu alaca karanlık bir orman içinde veya bir uçurum kenarında hissettiğimiz heyecanla aynıdır. Fakat bu his biz doğa üstü ilişkiler üzerinde tefekkür ettiğimiz zaman dini bir özellik taşımaktadır… (Allport, 2004: 25) Yine James’e benzer şekilde Dunlap dini duygunun bireyselliği konusunda Bir dinin ya da diğer dinlerin mensupları tarafından tecrübe edilen ortak duyguların olmadığını, çeşitli dinlerde farklı duygu ve hislerin yaşanmasının söz konusu olduğunu ve tecrübe edilen her duygu veya hissin kendine uygun şartlar altında yaşandığını belirtir. (Allport,2004: 25)

1.2.3.3.Dini Tutumun Davranışsal Ögesi

Davranışsal öge dini davranış eğilimi olarak görülür. Dini davranışın oluşmasında dini tutumların etkisi önemlidir. Tutum ve davranışlar her zaman uyumlu olmamakla beraber tutumların davranışları etkilediği ve yönlendirdiği şeklinde genel bir kanaat hâkimdir.

Tutumun davranış boyutu tutumla münasebette bulunan her türlü davranışa hazır olma eğilimini içerir. Eğer bir birey herhangi bir objeye karşı olumlu bir tutuma sahipse ona yardım etmeye, onu ödüllendirmeye hazır bir eğilimde olacaktır. Eğer ona karşı olumsuz bir tutma sahipse ona zarar vermeğe, onu tahrip etmeğe hazır bir eğilimde olacaktır. ( Krech, Crutchfield ve Ballachey, 1983:233)

Dini tutumun davranışsal ögesi duygusal ve normatif davranışlar şeklinde iki kısma ayrılır. Duygusal davranış tutum konusunda hoşa giden veya hoşa gitmeyen davranıştır. Normatif davranış ise tutum konusundaki bilgi ve inançlara dayanan davranıştır. Bu tip davranışlar bireyin alışkanlıkları ve diğer davranışlarının da etkisi altındadır. ( Kaya, 1998:47)

Tutum ve davranışlar her zaman uyumlu olmadığı ve tutumun bileşenlerinden biri olan davranışsal boyutun ibadet kavramını tam olarak karşılamadığı için dindarlığı bağımsız değişken olarak alıyoruz. Tutum ve davranış konusundaki farklı görüşler aşağıda belirtilecektir.