• Sonuç bulunamadı

B. Siyasal Kültür Analizleri ve Siyasal GeliĢme

2. Siyasal Kültür Tipleri

2.2. Siyasal Kültür Analizi ve Uygulaması

The Civic Culture isimli kitapta kavramsal açıklamaların ardından Almond ve

Verba, neden araĢtırmaya konu olan beĢ ülkenin seçildiğinden bahsetmiĢtir. Temel sebep olarak, beĢ ülkenin geniĢ bir yelpaze sunması belirtilmiĢtir. Bir uçta ABD ve Ġngiltere vardır. Demokratik yönetimde baĢarılı deneyimleri temsil eder. Almanya ise demokratik kurumlarla tanıĢmadan önce, Ġngiltere gibi göreli olarak uzun bir yönetim geçmiĢine sahip olmuĢtur. Alman Birliği oluĢurken Prusya‟nın bürokratik otoriter kalıpları etkili olmuĢtur. Bu nedenle amaçlanan, Alman nüfusunun sahip olduğu ya da yoksun kaldığı katılımcı kültür öğelerini belirlemektir. Ġtalya ve Meksika ise, geçiĢ dönemindeki siyasal sistemler ve daha azgeliĢmiĢ toplum örnekleri olarak araĢtırmaya dahil edilmiĢtir. Ancak Meksika, öncelikle Atlantik olmayan bir ülke olduğu için seçilmiĢ ve modernleĢme ve demokratikleĢmede benzer deneyimler yaĢayan Batı-dıĢı toplumlardaki siyasal kültürün özelliklerini belirlemek açısından yararlı olacağı düĢünülmüĢtür.420

Ayrıca Almond, bir baĢka çalıĢmasında beĢ ülkeden dördünün seçilmesinin sebebini, istikrarlı ve istikrarsız demokrasilere örnek oluĢturmaları olarak açıklamaktadır. Bu açıdan, Amerika ve Ġngiltere istikrarlı demokrasilere örnek oluĢtururken, Almanya ve Ġtalya istikrarsız demokrasilerin örneğidir. Meksika ise

420 A.g.e., s.35-38.

157 farklı bir sebeple araĢtırmaya dahil edilmiĢtir. Bu da, demokratikleĢme problemine bir bakıĢ açısı sağlaması olarak ifade edilmiĢtir. 421

Belirtilen bu çerçeveden sonra uygulama kısmına geçilmiĢtir. Kitap, 1952-1962 yılları arasında yapılmıĢ 10 yıllık bir araĢtırmanın sonucudur. Temel amaç, bilimsel yöntemlerle bu seçilmiĢ ülkelerin siyasal kültürlerinin demokrasinin geliĢmesine uygunluk derecesini ölçmek olarak sunulmuĢtur.

Daha önce birkaç kez tekrarladığımız gibi, Weber ve Parsons bu çalıĢmada kullanılan temel analitik kategorileri sağlamıĢtır. Mülakat araçlarını böylece siyasal nesnelere yönelimin biliĢsel, duygusal, değerlendirici açılarını birbirinden ayırt edecek, aralarındaki karĢılıklı iliĢkiyi tespit edecek ve demografik değiĢkenlerle bağlantısını kuracak bir Ģekilde tasarladıklarını belirtmiĢlerdir.422 Uygulama kısmında, ana baĢlıklar etrafında çok sayıda tutum ve eğilim değerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır. Örneğin, siyasal kültür çeĢitleri ana baĢlığı altında siyasal biliĢ kalıpları, hükümet ve siyasete yönelik duygular, partizanlık biçimleri, katılım zorunluluğu, yurttaĢ yetkinlik duygusu gibi alt baĢlıklar yer almıĢtır. Burada, bazı sonuçları örnek olarak vermekle yetineceğiz.

Siyasal biliş kalıpları baĢlığı altında, öncelikle hükümetin etkisi

değerlendirilmiĢtir. Almond ve Verba‟nın ulaĢmak istedikleri amaç, yurttaĢların hükümetlerin eylemlerini nerede konumlandırdıklarını ölçmektir. Bu çerçevede,

“Ulusal ve yerel hükümeti düĢünün, sizce bunların eylemlerinin günlük yaĢamınızdaki etkisi nedir?” sorusuna Amerika, Ġngiltere ve Almanya‟daki yurttaĢlar

421 Almond, Ventures in Political Science, s.211-212.

422 Almond, “The Intellectual…”, The Civic Culture Revisited, s.24.

158 hükümetin etkili olduğu cevabını verirlerken; Meksika zıt bir konumda yer almıĢtır.

Ġtalya daha kararsız bir eğilim göstermiĢtir. 423

Ardından siyasal farkındalık düzeyini424 incelemiĢlerdir. Burada, beklenen sonuçlardan belki biraz aykırı olarak Ġtalyanların en ilgisiz konumda oldukları görülmektedir (%10 civarı). Meksikalılar, %15 seviyelerinde ilgililerdir. Amerika‟da beklenildiği gibi yurttaĢların %89‟u hem siyaset hem de devlet iĢlerini takip etmektedir.425

Siyasal bilgi ve fikir sahibi olma bakımından ise;

“Ġsimlerini bildiğiniz siyasal parti liderleri ve bakanlar kimlerdir?”sorusu gibi her ülkenin kendi siyasal hayatına iliĢkin özgün sorular sorulmuĢtur. Bu sorulara verilen cevaplar sonucunda, yine beklenildiği gibi Amerikalıların bilgi düzeyi en yüksek düzeylerdeyken, Meksikalılar en alt düzeyde kalmıĢlardır. Amerika‟da yurttaĢların %65‟i dört veya daha fazla parti liderinin ismini bilirken, bu oran Meksika‟da %5 düzeyinde kalmıĢtır.

Siyasal biliĢ kalıpları, siyasal kültürün biliĢsel boyutuna karĢı gelir. Bir katılımcının siyasal ve yönetimsel açılardan siyasal sistemlerden haberdar olması ve bu konuda bilgili olması anlamına gelir. Uyruk, biliĢsel olarak yönetimin dıĢındadır.

Yöresel kiĢi ise siyasal sistemden habersizdir. BeĢ ülkede saf hali ile yöresel ya da uyruk özelliklerine nadiren rastlanmıĢtır.426

Almond ve Verba, siyasal kültür profilleri açısından ülkeleri genel olarak değerlendirmiĢtir. Bu çerçevede;

423 Almond ve Verba, The Civic Culture…, s.81-88.

424 Bu konuyla ilgili sorulardan bazıları Ģunlardır: “Siyasal konularla ve hükümetin iĢleriyle ilgili raporları vb. takip ediyor musunuz?” “Ulusal seçim dönemlerindeki kampanyalarda neler olup bittiğine ne kadar ilgi gösteriyorsunuz?” “ ÇeĢitli medya türlerinde kamusal iĢlerle ilgili raporları takip ediyor musunuz?” “Siyaseti düzenli olarak yoksa aralıklı mı takip ediyorsunuz?” A.g.e., s.90-95.

425 A.g.e., s.89-95.

426 A.g.e., s.79.

159 Almanya: Teknik geliĢmesi yüksek olduğu için Alman halkı, siyasal alanda

ve hükümetin eylemleri konusunda yüksek oranda bilgi sahibidir. Alman halkı, birçok farklı Ģekilde siyasette yer almaktadır. Oy verme sıklıkları fazla, siyasal araçlara iliĢkin biliĢleri yüksektir. Ancak bütün bunlara rağmen siyasal sistemin kendisine karĢı bir uzaklık ve kayıtsızlık beslenmektedir. Bu durumun Prusya geleneği ve nasyonal sosyalizmin bıraktıkları ile ilgili olabileceği düĢünülmektedir.427

İngiltere: Ġngiltere‟de siyasal kültür tipleri kaynaĢmıĢtır. Katılım, yöresel duygulara dayansa da monarĢiye ve egemen çerçeveye saygı, uyrukluk bağlılığının değiĢik bir biçimidir.

Amerika: Katılım düzeyinin çok yüksek olmasına rağmen yönetim ve polise

karĢı beslenen kuĢku nedeni ile uyrukluk bağı oldukça zayıf kalmıĢtır. Bu ise, tarihlerinin baĢlangıcında Ġngiliz anayurdu ile olan iliĢkilerine bağlanmaktadır.

İtalya: Ġtalya siyasal kültürü, siyasal yabancılaĢma, toplumsal yalıtım,

güvensizlik gibi öğeler taĢımaktadır. Almond ve Verba‟ya göre, Ġtalyan siyasal hayatına bakıldığında bu çok ĢaĢırtıcı değildir. Ġtalya, birleĢme öncesi uzun yıllar parçalanmıĢlık içindeydi ve tiranlık hüküm sürüyordu. Ardından Ġkinci Dünya SavaĢı öncesi yaĢanan faĢizm, Ġtalya‟da siyasal kültürün istikrarlı bir demokrasiyi desteklememesine yol açmıĢtır. Ayrıca Almond ve Verba, Ġtalya‟daki komünistlerden de bahsetmektedir ve Ġtalya‟da kamu iĢlerinde aktif ve bilgili kiĢilerin komünistler ve faĢistler olduğunu belirtmektedirler. Ancak onlara göre, bu durum paradoksaldır. Çünkü bu aktif ve bilgili kiĢiler, çağdaĢ anayasal ve demokratik rejime karĢıdırlar. Anayasal ve demokratik rejime destek, yerel ya da

427 A.g.e., s.399-400.

160 uyruk kiĢilerden gelmektedir.428 Burada yine Amerikan siyaset biliminde faĢizm ve komünizmin düĢman öğeler olarak birbirinden ayırt edilmediğini görüyoruz. Ayrıca anayasal ve demokratik rejimin bilimsel ve evrensel olarak geçerli tek rejim tipi olarak görülmesi bilimsel evrenselcilik ölçütü içinde değerlendirilmelidir.

Meksika: Siyasetten ve hükümetten beklentinin en düĢük düzeyde olduğu bir

ülkedir. Ancak Meksikalılar, Alman ve Ġtalyanlardan fazla bir ulusal gurur sahibidirler. Bu da, 1910 Meksika Devrimi‟ne iliĢkin olarak açıklanmaktadır.

1910‟dan önceki Meksika siyasal sistemi, istismar ve yolsuzluk ile ĢekillenmiĢti.

Meksika Devrimi geçmiĢten tamamen bir kopuĢu sergiliyordu ve hükümet insanları etkilemeye baĢlamıĢtı. Fakat yozlaĢma ve otoriter rejim devam etmekteydi.429

Bu ülkelere iliĢkin ulusal kültür anlayıĢı, toplumun sınıflara bölünmüĢ oluĢundan tamamen bağımsız bir bütün olarak anlaĢılmaktadır. Almond ve Verba‟nın çalıĢmalarına damgasını vuran bu kayıtsızlık, aynı ulus içindeki farklı toplumsal kategorilerin, yönetici sınıf tarafından benimsettirilmeye çalıĢılan ulusal kültürle farklı iliĢkiler içerisinde bulunduklarını göz önüne almamaktadır.430 Duverger‟in haklı olarak ilettiği bu eleĢtiride, bilim ve ideoloji ekseni açısından sınıf ve iktidar iliĢkilerinin örtbas edilmesi ölçütü ile karĢılaĢmıĢ oluyoruz.

Siyasal kültür ile en yüksek iliĢki siyasal katılım üzerinden kurulmuĢtur.

Siyasal geliĢme kavrayıĢında öne sürülen kriterlerin baĢında da, siyasal katılmanın artıĢı gelmektedir. Siyasal geliĢme ve siyasal kültür arasında kurulabilecek iliĢki burada baĢlamaktadır. Almond ve Verba‟nın, inceleme konusu ülkelerin siyasal kültürlerini betimlemek dıĢında amaçları da vardır. Kendilerinin de açıkça belirttiği gibi, bu amaçlar demokrasiye uygun tutumların neler olduğunu belirlemek, nasıl bir

428 A.g.e., s.400-402.

429 A.g.e., s.414.

430 Duverger, Siyaset Sosyolojisi, s.12.

161 siyasal kültür tipi içinde oluĢabileceğini ortaya koymaktır. Ġlk bakıĢta masum görünen sözkonusu hedefler, seçilen ülkeler dikkate alındığında farklılaĢabilmektedir. AraĢtırmanın baĢında, Amerika ve Ġngiltere demokrasiyi temsil eden ülkeler olarak seçildiğine göre, aslında iletilmek istenen „demokratik olmak istiyorsanız yapmanız gerekenler bunlardır, modernleĢme ve demokratikleĢmenin yolu budur‟, mesajıdır. Metodolojik kısımlara iliĢkin vurgulara rağmen siyasal katılmanın Amerika‟da yüksek, Meksika‟da düĢük çıkması böyle bir siyasal ortam ve bilincin olmamasından kaynaklanmaktadır. Ġkisini karĢılaĢtırmak metodolojik olarak doğru bir yaklaĢım değildir. Tüm metodolojik ve kurgusal yanlıĢlarla birlikte, katılımcı siyasal kültür ile siyasal geliĢme ve demokratikleĢme arasında kurulan hiyerarĢik iliĢki, bizi bilimsel evrenselcilik düĢüncesine götürmektedir. Katılımcı siyasal kültür tipi, Amerika ve Hür Dünya‟ya aittir. Katılımcı kültür tipi, saf haliyle çöküĢe ve radikalleĢmeye neden olacağı için onun azgeliĢmiĢ ülkelere uyarlanmıĢ biçimini civic kültür tipi olarak değerlendirmek yanlıĢ olmayacaktır.

Siyasal kültüre yüksek düzeyde nedensellik ve açıklayıcılık atfedilmesinin, Amerikan siyaset bilimi içinde dahi tepki görmesi ve siyasal yapının bu eleĢtirilerdeki yerine iliĢkin soru iĢaretleri, siyasal kültür ve siyasal yapı iliĢkisinin değerlendirilmesini anlamlı kılmaktadır.