• Sonuç bulunamadı

1.2 Hâmid’in Batı Etkisindeki Tiyatro Anlayışının Şekillenmesi: Dil, Teknik ve Tema

1.2.3 Shakespeare ve Hâmid

149 Bkz. İnci Enginün. Abdülhak Hâmid’in Mektupları I İstanbul; Dergah Yayınları, 1995. s. 207-212 150 Bkz. Güler Güven “Abdülhak Hâmid’ten Sami Paşa Zade Sezayi’ye Mektuplar” İstanbul Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi. İstanbul 1967. Cilt XV. s.75-76

151 Tarhan, Mektupları I, s.220 152 a.g.e. s.379

65

Hâmid’in modern tiyatro arayışı içersinde Shakespeare, klasik tiyatroyu kendi tiyatro anlayışı içersinde dönüştürmesi bakımından önemlidir. Hâmid’in bu çalışma özelinde, Shakespeare ile irtibat kurulan noktalar, tema olarak “tarihi oyun” ve teknik olarak “dörtleme” mantığıyla oyunlar yazmasıdır.

1.2.3.1 Shakespeare ve Tarihi Tragedyaları

İngiliz edebiyatının en önemli tiyatro yazarı olan Shakespeare, Namık Kemal tarafından okuması ve incelemesi için Abdülhak Hâmid’e önerilmiştir. Shakespeare’in oyunları Hâmid tarafından çeşitli yönleriyle eserlerini oluştururken kullanılır. İnci Enginün’e göre, Shakespeare’in Hâmid’e tesiri şu şekildedir:

Shakespeare etkisi, İngiliz şairinin birkaç eserine dayanır. Hâmid’in üslubundaki tezatlı, müphem, karışık ve mübalağalı ifade tarzı ilk bakışta bu iki yazar arasında bir yakınlığın bulunduğunu gösteriyor. Fakat bu ifade tarzı Victor Hugo ve ondan mülhem olarak Namık Kemal’de de mevcuttur.154

Enginün, Hâmid’in eserlerinde devamlı bir etkiye sahip olan Shakespeare oyunları hakkında ise şunları söyler; Romeo ve Juliet, Julius Cesar, Hamlet, Othello, Macbcth, III.

Richard Faciası ve Kral Lear adlı eserlerinden aldığı bazı durum, tip ve motifleri

kullanmıştır.155 Buna ilaveten, Emel Kefeli aynı zamanda Shakespeare ve Hâmid’in içinde bulunduğu dönemde hakim olan havanın yarattığı birbirini tekrar etme durumuna ifade etmek adına şu yorumu yapar: Shakespeare’den, hatta tüm romantiklerden gelen hançer, zehir içme, mezarlık sahneleri, ölüm, ihtiras ve bedbaht aşklar, zindan sahneleri, kanbur tipleri dikkatimizi çeker.156

Bu çalışmanın konusu olan Kanbur adıyla bir araya getirilen oyunlarda da Shakespeare’den izler görülmektedir. Bölüm içeririsinde dikkati çeken yönü ise Shakespeare’in tarihi şahsiyet ve olayları işlediği tragedyalarıdır. Shakespeare, İngiliz tarihinden şahıs ve olayların anlatıldığı on adet oyun yazmıştır.157 Bu oyunların birbirleriyle olan bağlantıları ve ilişkileri bakımından Mina Urgan şu tespiti yapar:

154 İnci Enginün. Türkçede Shakespeare Çevirileri ve Etkisi. İstanbul; Dergah Yayınları, 2008. s.161 155 Enginün, Türkçede Shakespeare, s.161

156 Emel Kefeli. “Hâmid’in Batılı Kaynakları Victor Hugo” Vefatının 60. Yılında Abdülhak Hamit Tarhan

Sempozyum Bildirileri, Haz. İnci Enginün. İstanbul; İsar 12 Nisan 1997. s.56

157 Mina Urgan. Shakespeare, Cilt.1 İstanbul; İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1960.

66

Bunlar ayrı ayrı piyesler oldukları ve arka arkaya yazılmadıkları halde, başlı başına bir grup teşkil ettikleri; hatta Stopford Brooke’un dediği gibi, kendine has bir birliği olan bir tek dram meydana getirdikleri için, bunları bir bütün olarak ele almağı daha uygun buldum.158

Urgan’a göre, Shakespeare’in oyunlarını kurarken yararlandığı tarihi kaynakları vardır: “Shakespeare, bu olayları anlatırken, Edward Hall, Robert Fabyan, Richard Grafton, Polydore Vergil gibi tarihcilerden ve bilhassa Raphael Holinshed’in başkalarının yardımıyla 1577’de yayınladığı Choronicles’den faydalanır.159 Ancak tüm tragedya örneklerinde olduğu gibi kurgunun bir parçası olarak tarihi bilgiler yazarın hayalgücüne göre değişikliğe uğramıştır. Tarihi olayların konu edildiği bu oyunların aralarındaki bağ, yani bu oyunları birlikte okunmasını sağlayan ilişki nasıldır? Mina Urgan, Shakespeare’in dörtleme mantığı ile sınıflandırılabilen bu oyunları hakkında şu tespiti yapmıştır:

Shakespeare, Altıncı Henry ile başlayarak, sırasıyla Üçüncü Richard, İkinci Richard, Dördünvü Henry ve Beşinci Henry hakkında piyesler yazmıştır. Tillyard’ın işaret ettiği gibi, bunlar iki tetraloji, yani konu bakımından birbirine bağlı dörder piyesli iki grup meydana getirir: Birincisinde üç kısımlı Henry VI ile Richard III vardır. Sonra da konu bakımından bu tetralojiye bağlı olmıyan King John gelir İkincisinde Richard II, iki kısımlı Henry IV ve Henry V vardır. Bunlardan sonra da gene konu bakımınından bu tetralojiye bağlı olmayan Henry VIII geldiği görülür.160

Oyunlar arasındaki gruplamalar bir tarafa bırakılacak olursa, tarihi şahsiyetler üzerinden anlatılan hikâyelerin genel itibariyle öne çıkan mevzuları da önemlidir. Urgan, Shakespeare’in halka cephe aldığı iddia edilen tarafının aksine Shakespeare’nin yüksek zümreden kesimlerle ilgili problemleri işlediğini düşünür. Bu konuda şu tespiti yapar: Aslına bakarsanız, halkın kusurlarından fazla; saraya bağlı aristokratların dalkavukluğu, menfaat düşkünlüğü ve züppeliği ile alay etmiştir. 161 Shakespeare’in tarihe olan bakışını ve devlet adamlarının ve saray çevrelerinde yaşanan sorunların ülkenin iç ve dış ilişkileri de dikkate alınarak yarattığı trajik veya traji-komik durumlar eserlerinde işlenir. Urgan bu durumu şöyle özetler:

Shakespeare’in tarihi piyeslerinin esas konusunun düzensizlik ve huzursuzluk; memleket dışında Fransızlarla savaş, memleket içinde

158 Urgan, Shakespeare, s.122 159 Urgan, Shakespeare, s.122 160 a.g.e. s.123

67

asilzadelerin çatışması olduğunu; ve İngilizlerin bu kargaşalığı , meşru bir kıralın, yani ikinci Richard’ın tahttan indirilmesiyle izah ettiklerini söylemiştir; ve Henry VI trilojisinde, İngiltere’nin bu suçun kefaretini nasıl ödediği görülür. Böylece Henry VI acemice yazılmış değersiz bir eser olmakla beraber, Shakespeare’in tarih görüşünü bir bütün olarak kavramak bakımından çok önemli sayılabilir.162

Shakespeare’in tarihi meseleleri konu edindiği bu oyunların hem birbirleriyle gruplar oluşturarak değerlendirmeye uygun olması hem müstakil birer oyun olma özelliğine sahip olması bu çalışma açısından önemlidir. Abdülhak Hâmid’in sadece belli başlı motif ve tipleri kullanması bakımından değil, Kanbur’u oluşturan oyunlar özelinde tıpkı Shakespeare’in tarihi tragedyaları arasındaki yapısal bütünlük ve teknik yönünden de bir benzerlik vardır. Öte yandan, Shakespeare’in saray ve aristoratların hayatına dair “ahlaki bozuklukları” anlatması Hâmid’in Kanbur’daki konu seçimini etkilemiştir.

Abdülhak Hâmid de tıpkı Shakespeare gibi tarihi meseleleri konu bulmak için kullanır. Bu noktada Ziya Paşa’nın Endülüs Tarihi’ni bu yöndeki oyunlarını oluştururken kaynak olarak kullanmıştır. Hâmid’in bu özelliği hakkında Sema Uğurcan şu yorumu yapar:

Hâmid, olay ve insan olarak tarihten tamamlanmış örneği alır. Bu gerçeğin iç yüzünü tahayyül eder ve “Hâmidâne” bir şekilde yeniden kurar. Tarihteki başarıları yüceltir veya hataları naklederken, Osmanlı dönemine ağırlık verir. Bu ilgide, İslâm ve Osmanlı ideolojisinin de etkisi vardır.163 Ayrıca Uğurcan, Hâmid’in tarihi oyunlarını devletlerin başlangıç ve bitiş süreçlerini kapsayan birer tarihi vak’a olarak tanımlasa da bütün tarihi oyunları bu şekildedir demek yanlış bir genelleme olacaktır.

1.2.3.2 Dörtleme Olarak Tragedya

Tragedyaların dörtleme mantığı ile yazılabilme özelliği Antik Yunan’a dayanır. Kentlerde düzenlenen Dionysos Şenliklerinde oyun ozanları eserlerini sergilemek adına yarışırlar. George Thamson’a göre:

Yarışmak isteyen yurttaş, archon eponymos’a, üçü tragedya, biri de satir olmak üzere dört oyunla başvururdu. Bu dört oyunluk grup daha sonraları bir dörtleme olarak bilinir oldu, üç tragedya ise bir üçleme diye. Archon,

162 Urgan, Shakespeare, s. 132

163 Sema Uğurcan- “Abdülhak Hâmid’in Eserlerinde Osmanlı Tarihi”, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi,

68

başvurulardan üçünü seçer, her birine yurtaşlar arasından kendisi tarafından seçilen bir choregos atardı.164

Antik Yunan’dan günümüze kalan tek tetralogya örneği Aiskhülos’un Agamemnon, Adak

Sunucular, Eumenidler ve bir satir oyunundan oluşan Oresteia tetralogyasıdır. Bu oyunlar

arasındaki birliği Joachim Latacz, Antik Yunan Tragedyaları adlı kitabında şöyle anlatır: (Aiskhülüs) Onun tetralogyalarında genel olarak konu birliği vardır. Bu konu birliği içindeki tragedyalar, kronolojik olay bağlantısı taşırlardı, yani aynı bir mitolojik anlatı akışının birbirini izleyen üç parçasıydılar. Ardından satir oyunu, çoğu kez neşeli bir tematik karşı ses olarak gelirdi.165

Yukarıda verdiğimiz Antik Yunan’daki bu oyunlara benzer şekilde, Shakespeare’in tarihi oyunları da tetralogya şeklinde okuma imkanınına sahiptir. Özetle, Abdülhak Hâmid’in Shakespeare etkisiyle, İlhan, Turhan, Tayflar Geçidi ve Ruhlar adlı eserleri de hem tarihi konu birlikteliği açısından hem de -yazarının doğrudan açıkladığı gibi- bir dörtleme mantığı ile kurulmuştur.

164 George Thamson, Tregedyanın Kökeni. 2.baskı. İstanbul; Payel Yayınları, 2004. s.244 165 Latacz, Antik Yunan Tragedyaları, 2016. s.78

69

İKİNCİ BÖLÜM

KANBUR’U BİR TRAGEDYA OLARAK OKUMAK

Abdülhak Hâmid’in dörtleme mantığı ile bakıldığında bir tragedya denemesi olarak yazdığı Kanbur adlı oyunu tragedyayı oluşturan yapısal özellikler dikkate alınarak incelenmesi gerekmektedir. Bugüne kadar yapılan çalışmalardan faklı olarak bu bölümde yeniden okumaya tabi tutulacak olan oyunları incelemek adına öncelikle tragedyanın kökenlerinin dayandığı Antik Yunan’daki özellikleri Aristoteles’in Poetika’sı esas alınarak ortaya konulacaktır. Oyunların okuma koşullarının netleşmesi adına tragedyayı oluşturan şu öğeler takip edilecektir; mythos (olay örgüsü), ethos (karakter), dianoia (düşünce), opsis (kostüm,dekor), melopoiia (şarkı), lexis (diyaog,konuşma). Bu bağlamda

İlhan, Turhan, Tayflar Geçidi ve Ruhlar müstakil olarak incelenecektir. Daha sonra, aynı

öğeler esas alınarak bir dörtleme kabul edilen Kanbur genel olarak değerlendirilecektir. Öncelikle Aristoteles’in Poetika’sında geçtiği şekli ile tragedyanın tanımı ve onu oluşturan öğelerin özelliklerine bakalım.