• Sonuç bulunamadı

2.2 Tragedya Okumaları

2.2.5. Dörtleme Örneği Olarak Kanbur

Abdülhak Hâmid’in yukarıda müstakil olarak değerlendirilen 4 oyunu yazarın Ruhlar oyununun girişinde ifade ettiği gibi Kanbur adıyla “birbirine merbut” tek bir oyun gibi okunabilir. İkinci bölümün bir sonuç değerlendirmesi olarak kabul edilecek bu bölümde, Kanbur’u oluşturan oyunlar tragedyanın 6 zorunlu öğesi düşünülerek incelendiğinde bir tragedya denemesi olduğu görülecektir. Bu bölüm içerisinde dörtlemeyi oluşturan oyunlardan “bölüm” olarak bahsedelirken, oyunun genel adı Kanbur olarak ifade edilektir.

132

İlhan, Turhan, Tayflar Geçidi ve Ruhlar bölümlerinden oluşan Kanbur oyununun olay

örgüsüne bakıldığında bu oyunların hepsiyle ilişkisi olan üç karakter vardır. Bunlar; İlhan, Dilşad ve Kanbur. Dörtlemenin ana hikâyesini bu üç karakterin yaşadıkları oluştururken, diğer karakterlerin yaşadıkları ise oyunun yan hikâyeleri olarak ilerler. Bahadır Han(İlhan), çocukluğundan beri âşık olduğu Emir Çoban’ın kızı Bağdat Hatun ile evlenme hayalleri kurar. Bağdat Hatun ise babası tarafından Mir Hasan ile evlendirilir. Bahadır Han, iktidarını korumak ve kızı ile evlenebilmek adına Emir Çoban ve Mir Hasan’ı saraydan uzaklaştırır. Ancak Emir Çoban ve ailesinin fertleri Bahadır Han’a isyan eder. Bahadır Han’ı temsil eden Mir Hasan ile savaşırlar ve kaybederler. Emir Çoban’ın oğullarından çoğu savaşta, son kalan oğlu Hulu Han ve Emir Çoban ise Bahadır Han’ın emriyle Gıyaseddin’e öldürtülür. Çoban ailesini ortadan kaldıran Bahadır Han, Bağdat Hatun’dan sonra Çoban ailesinin diğer kadın üyesi olan Dilşad Hatun ile de evlenmek ister. Odasında zafer sarhoşu olduğu bir sırada Dilşad Hatun tarafından ailesinin intikamını almak için öldürülür. Bahadır Han, dörtlemenin ikinci bölümü olan

Turhan’da fiili olarak rol almaz. Ancak Dilşad Hatun onu sevmesine rağmen intikam

almak için öldürdüğünden dolayı, Turhan bölümünde Yakup Çelebi’yi Bahadır Han’a benzetir. Yaşadığı “cinnet” hallerinde onun hayalini görür. Bahadır Han(İlhan), Kanbur oyununda ikinci defa fiili olarak Tayflar Geçidi bölümünde yeninden yer alır. Mezarlık âleminde bir tayf olarak sahneye çıkan Bahadır Han, dünyada kendisiyle rekabet eden karakterler ile bir iç hesaplaşma yaşar. Dünyada yaptıkları kötü işler yüzünden semaya yükselemez ve tayf âleminde kalır.

Kanbur oyunun bütün bölümlerinde sahnede olan iki karakterden biri Dilşad

Hatun’dur. İlhan bölümünde İlhan için halası Bağdat Hatun ile sakin bir çekişmeye giren Dilşad, ailesi öldürülmeden evvel sevmeye başladığı İlhan’ı intikam için öldürür. Bu cinayet onda ruhsal bir dönüşüm yapar ve erkeklik özellikleri önplana çıkar. Turhan bölümünde ailesinin intikamı için Gıyaseddin’i öldürmeyi planlar. Gıyaseddin kendiliğinden ölünce Kanbur (Turhan)’u tahta çıkarır. Ailesinin intikamını aldığını düşünürken Kanbur’un İlhanlı soyundan olduğunu öğrenir. Bütün bunlar olurken İlhan’ı öldürdüğü için pişmanlık yaşamaya başlamıştır. Osmanlılar kendisinden yardım isteğinde bulunur, kabul eder ve savaşa katılır. Burada Şehzade Yakup’u İlhan’a benzetir. Yakup Çelebi öldürülünce tamamen aklını kaybeder, cinnet geçirdiği bir sırada ölür. Tayflar

133

Geçidi bölümünde başta İlhan olmak üzere iç hesaplaşmalar yaşayan Dilşad, oyun

sonunda Kanbur ile birlikte semaya yükselir. Ruhlar bölümünde bu sema sahnesinde kendi ve dünyadaki varlığı üzerine çeşitli düşünce faaliyetlerinde bulunur. Bulunduğu sınırdan öteye gidemeyeceğini anladığı anda, Kanbur ile kıyameti beklemek için tayf âlemine geri döner.

Oyunun bütün bölümlerinde bulunan ikinci karakter Kanbur’dur. İlhan bölümünde Gıyaseddin’in sarayında gerçek kimliğini bilmeden soytarı olarak yaşayan ancak mizahi yönü yanında bilgece sözler söyleyen biri olarak oyunun sonlarına doğru ortaya çıkar. Turhan bölümünün başında kolundaki dövmeden İlhanlı şehzadesi olduğunu öğrenir. Önceki hayatında Hürrem adına bir kadın ile evli olup, Timur adına bir oğlu olan Kanbur, saraydan uzaklaştırılmış bir şehzadedir. Kimliği bilinmeden Dilşad tarafından tahta çıkarılır. Dilşad’a gerçek kimliğini söylediğinde Dilşad ondan uzaklaşır. Dilşad ile birlikte Osmanlılara yardım için Kosova savaşına katılır. Kendi saraylarına döndüğünde Dilşad’ın öldüğünü görünce intihar eder. Oyunun Tayflar Geçidi bölümünde özellikle fiziksel görünümünden şikayetçidir. Kanburu olan biri olarak yaşadığı talihsiz hayatından dolayı metafizik sorgulamalar yapar. Tayflar âleminde konuştuğu kişilerden aldığı cevaplarla tatmin olmaz. Ruhun ilmini öğrenmek ve Tanrı’yı görmek adına semaya yükselir. Ruhlar bölümünde metafizik sorgulamalarına devam eden, insanlık ve savaşlar hakkında Dilşad Hatun ile konuşan Kanbur, ruhani varlıklar olarak peygamberlerin tecellilerini görür. Onların konuşmalarına şahit olur, ruh hakkında bir şey söylemeden gittiklerini görünce isyan eder. Trajik bir sessizlik içinde kıyameti beklemek adına tayflar âlemine geri döner.

Dörtlemenin ana hikâyelerini oluşturan bu üç karakterin yaşadıkları dışındaki karakterlerin varlıkları oyunun yan hikayelerini oluşturur. Bu yan hikâyeler Tablo 30’daki şekilde özetlenebilir:

Tablo 30: Dörtlemenin Yan Hikâyeleri Sıralama Yan Hikâyeler

1. Emir Çoban ve ailesinin İlhan ile mücadesi.

134

Tablo 30-devam: Dörtlemenin Yan Hikâyeleri 2. Emir Hasan’ın yükselişi ve düşüşü 3. Emir-i Dımaşk’İn vezir olması ve ölümü.

4. Bağdat Hatun’un sevdiği ve ailesi

arasında kalması.

5. Gıyaseddin’in, Emir Çoban’a ihaneti ve ölümü.

6. Sultan Murad’ın Kosova Savaşı’dan

sonra ölümü.

7. Bayezid’ın Şehzade Yakup’u öldürüp tahta geçişi.

8. Önemli şahsiyetlerin hesaplaşma

sahneleri.

Kanbur oyununu oluşturan bölümlere genel bir açıdan bakıldığında çatışmaların alevlendiği ve zirve yaptığı bölümler ile buradaki baht dönüşü veya anagnorisiler Tablo 31’de görüldüğü şekildedir.

Tablo 31: Kanbur Oyununun Çatışma Sahneleri

Bölümler Eylemler

İlhan Bahadır Han, Emir Çoban’dan

kızını ister.

İlhan Emir Çoban isyan eder.

İlhan İlhan Emir Çoban ve erkek

çocuklarını öldürtür.

İlhan Dilşad İlhan’dan intikam alır.

Turhan Kanbur tahta çıkar.

Turhan Dilşad Kanbur’un gerçek kimliğini öğrenir.

Turhan Kosova savaşından sonra Sultan

Murad ölünce Yakup Çelebi Bayezid tarafından öldürtülür.

135

Tablo 31-devam: Kanbur Oyununun Çatışma Sahneleri Turhan Dilşad cinnet geçirerek ölür.

Turhan Kanbur intihar eder.

Tayflar Geçidi Ölüm kendi varlığı ve işlevi hakkında konuşur.

Tayflar Geçidi Kanbur ölüm sonrası ve ruh hakkında konuşulanlardan tatmin olmaz. Semaya yükselir.

Ruhlar Tanrı ile irtibat kuramayıp

peygamberlerden ruhun ilmi hakkında bir şey öğrenemeyince “trajik sessizliğe” bürünür.

Oyunda çatışmaların alevlendiği noktalara bakıldığında, birbirleriyle olasılık ve nedensellik ilişkisi kurularak oluşturulan bir olay örgüsü vardır. Karmaşık olay örgüsü tragedya açısından önemli bir özelliktir. Bu anlamda zaten bir tragedya denemesi olan oyun için eserin uzunluğu anlaşlılabilir kabul edilmelidir.

2.2.5.2 Trajik Karakter

Kanbur oyunun tamamına bakıldığında 33 karakterin ismiyle oyunda fiili olarak diyaloğa

girdiği ve eylemde bulunduğu görülür. Dörtlemenin eylemlerini harekete geçiren üç ana karakter vardır. Bunlar, İlhan, Dilşad ve Kanbur’dur.

Üç karakterin bireysel olarak amaç ve çatışmaları farklıdır. Bu amaç ve çatışmalar oyunların müstakil olarak değerlendirildiği bölümde verilmişti. Kanbur dörtlemesi olarak düşünüldüğünde ise ortak amaç ve temelde yaşadıkları bir çatışma vardır. İlhan dünyadaki nefsi istekleri sonucu amaç edindiği şeyler ve başına gelenlerden sonra ölmüş, ölüm sonrası hayatta bu yaptıklarından dolayı ceza almak istemez. Bu anlamda Tanrı’nın kader ile eylemlere müdahalesi olduğunu düşünür. Suçu işleten ve ceza veren bir Tanrı’nın varlığından dolayı isyan eder. Ancak Tanrının huzurunda affedileceğini bilen bir ruha sahip olarak, içinde bulunduğu tayf âleminden ayrılamadığını görür, sonunda

136

trajik bir duruma sürüklenir. Oyun sonunda onun cezalandırıldığı Ruhlar bölümünde Kanbur ve Dilşad tarafından söylenir.

Dilşad ise İlhan ile birlikte mutlu olmak ve ailesinin intikamını almak arasında kalır. Yaşadıkları şeyler üzerinden dünya ve ölüm sonrasına dair düşüncelere kapılır. Kanbur’un yaşayacağı metafizik sorgulamalara katılar. Sonunda onunla birlikte trajik sessizliğe bürünecektir.

Son olarak Kanbur karakterinde, İlhan ve Dilşad’ta kısmen görülen dünya ve ölüm sonrası ruhun varlığı konusunu aydınlatma düşüncesinin derinlemesine ve yer yer isyan edererek sorgulandığı görülür. Kanbur oyunun bölümlerinde adım adım hakikate doğru yükselirken, en yüksek noktada bir cevap bulamayınca yer yüzüne/tayf âlemine geri döner. Oyun bu üç karakterin birbirlerinden farklı derecelerde yaptıkları metafizik arayışları ile ilerler. Diğer karakteler bu hikâyenin içinde ama ikincil ve hikâyeyi genişleten noktalardan olaylara dahil olurlar.

2.2.5.3 Düşünceler

Kanbur oyununda ele alınan konulara genel olarak bakıldığında hikâyedeki

sorgulamaların insanın dünyadaki yaşamı ve bu yaşadıklarını bir anlamda etkileyen konumda “ölüm endişesi”dir. Ölümün metafizik ürpertisine bağlı olarak ölüm sonrası hayat ve ruhun varlığına dair merak ortaya çıkar. Tanrının bir tecellisi olan ruhun, ondaki gibi ebedi olup olmadığını merak eden Kanbur’un peygamberlerin dahi cevap vermediği noktada bilebileceği noktanın sınırlı olduğunu görmesiyle bir yıkım yaşar. Tanrı’yı görmek adına semaya yükselen Kanbur ve Dilşad sorgulamalarının sınırları olduğunu gördüklerinde sessizliğe bürünerek tayf âleminde beklemeye geçerler. Bu düşünce yapısı üçüncü bölümde Platon’un Şölen diyaloğu ile birlikte okunacaktır.

2.2.5.4 Dekor ve Kostüm Tasvirleri

Kanbur oyunu gerçek zamanlı mekânlar ile tabiatüstü âlemlere ait mekânları bir arada

kullanan geniş bir dekor tasvirine sahiptir. Oyun bu anlamda seyirci veya okuyucu için fantastik özellikler taşır.

137

Kanbur dörtlemesinin ilk bölümü olan İlhan’da genel olarak Sultaniye, Tebriz,

Mazenderan, Kabil ve Rey şehirleri ana dekorlar olarak seçilmiştir. Bu şehirlere daha yakın plandan bakıldığında saraylardaki odalar, saray bahçeleri, kaleler, savaş meydanı ve çadırların tasvirleri yapıldığı görülür.

İkinci bölüm olan Turhan’da ise İlhan’dakine benzer bir kullanım vardır. İlhan’da kullanılan şehirlere ilave olarak Kosova savaşı için Balkanlara gelinir. Bu bölümde de saray bahçeleri, savaş meydanları ile burada kurulan çadırlar bölümün ana dekorlarını oluşturur.

Son olarak Tayflar Geçidi ve Ruhlar bölümlerinde gerçek uzamı aşan bir tabiatüstü âlem tercih edilmiştir. Tayflar Geçidi’nde tasvir edilen dekor ölüm sonrası cesetlerin bir arada olduğu büyük bir mezarlıktır. Ruhlar bölümünde ise karakterlerin ruh olarak tasvir edildikleri dekor semadır. Bu anlamda göyüzünde uçan karakterler, yıldızları, güneşi ve dünyayı uzaktan izleyebilir bir mekânda konumlandırılmıştır. Kanbur oyunundaki bölümlere ait dekor tasvirleri örneklerle daha önce açıklandığı için burada yeniden verilmemiştir.

Karakterlerin kostüm kullanımlarına bakıldığında İlhan ve Turhan bölümlerinde saray kişilerinin gösterişli kıyafetleri ile savaş sahnelerinden dolayı askeri kıyafet ve aksesuarların tercih edildiği görülür. Tayflar Geçidi’nde daha çok toprağa bulaşmış bir hâlde yarı beden ve iskelet kostümleri içinde düşünülen karakterler, Ruhlar bölümünde sahnede bedeni temsilen ışık ve ses olarak tasarlanmıştır.

2.2.5.5 Dans ve Şarkı Kullanımı

Hâmid’in İlhan ve Turhan bölümünde sık sık başvurduğu şarkılar, şiirler, dans ve müzik kullanımı müstakil olarak okunduğunda bu iki bölümün melodram olduğunu düşündürecek kadar çok tercih edilmiştir. Ancak bu kullanımların bir dörtleme mantığı ile düşünüldüğünde Kanbur tragedyasının bir zorunlu öğesi olduğu görülecektir. Üçüncü bölümde müzik ve dans kullanımı Dionysos miti ile bağlantılı olarak açıklanacaktır.

138

2.2.5.6 Dil ve Diyalog Kurulumu

Kanbur’un tamamına bakıldığında manzum bir tarzda yazılan bu eser, tercih ettiği dil

olarak bir saray trajedisi olması dolayısıyla, halkın kullanımından uzak olarak Arapça ve Farsça kelimelerin çoğunlukta olduğu bir dil tercih etmiştir. Bununla beraber, Hâmid,

İlhan bölümündeki karakterlerin hepsini farklı vezinlerde konuşturduğunu söyler.

İlaveten, İlhan ve Turhan bölümlerinin mesnevi tarzında yazıldığı dahi söylenir.178 Baştan sona bütün bölümleri ele alındığında Hâmid, tiyatro türü için bir dil oluşturmak isterken, bu oyunlarında da farklı kullanımları ile bu konudaki denemelerini sürdürmüştür.

178 Kenan Mermer. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Değişen Metafizik ve Edebiyat. İstanbul; İz Yayınları,

139

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

GREK FELSEFESİ VE KANBUR