• Sonuç bulunamadı

SEVGĠLĠ TĠPOLOJĠSĠ

B. SEVGĠLĠNĠN KIYAFETĠ

Sevgili ve güzellik unsurları hakkında ayrıntılar ilgili bölümlerde verilmiĢtir. Burada ele alınan husus çeĢitli Ģekillerde tasvir edilen sevgilinin maddî olarak nasıl giyindiği veya nasıl göründüğü olacaktır. Kıyafet ile bağlantılı olması bakımından sevgilinin tavır ve edasına değinmek gerekir. O selvi boyu ile naz ve iĢveden ibarettir. Naz atına biner, nazla konuĢur, nazla güler, iĢveyle yürür, salınır, naz elbisesi giyer. Hasılı baĢtan aĢağa naz ve iĢvedir (Bk.Bu Unsurlar). Giydiği kıyafetler de onun nazını ve güzelliğini artırır. Sevgiliye çok yakıĢan naz elbisesi gökten inmiĢtir (Nev‟î G 555/5; Bâkî G 508/4). Dilber naz ile beyaz veya kırmızı giyse âĢık onun ayağına gözyaĢlarından beyaz ve kırmızı cevher döker:

Naz ile giyse egnine dilber sefîd u sürh ÇeĢmüm döker ayagına gevher sefîd u sürh

Rûhî G 114/1

Sevgili ile birlikte anılan kıyafetin rengi genellikle beyaz ve kırmızıdır. Bunun yanında yeĢil, mavi, siyah ve nadiren sarı renge rastlanır. Gül renkli, erguvan renkli, benekli, altın benekli, altınlı, yaldızlı, iĢlemeli kumaĢ ve elbise çeĢitleri de renk ile ilgili olarak alınmalıdır. Sevgili en çok kırmızı ve beyaz elbise içinde görülür. Sevgili al giymesi, âl (hile) ile âĢığın aklını alması, almak fiili, kan etmek gibi bağlamlarda kullanılır (Ġshâk G 39/4; Yahya G 237/2, G 418/4; Bâkî G 84/2). Kırmızılar içinde gül nihali gibi salınan sevgili her gün binlerce âĢığını bülbül gibi inletir. Sevgilinin sürekli al giymesi, Ģivesi onun “Ģâhid-i kâĢâne” (cariye) olmasındandır:

Allar geymiĢ hırâm eyler nihâl-i gül gibi Günde uĢĢâkun hezârın zâr ider bülbül gibi

Bâkî G 532/1 Ey bâde-i gül-çihre müdâm al geyersün Bu Ģîve nedür Ģâhid-i kâĢâne degülsen

Necâtî G 293/5

Sevgili beyaz elbisesiyle, gümüĢten servi, serv-i kâfûrî, ak sancak, ak gül nihali, rûz-ı Ģâdi, nevrûz-ı âlem Ģeklinde düĢünülür (Yahya G 300/1-5, G

417/2,3). Ak sade bir kumaĢ çeĢididir. Sevgili ondan yapılmıĢ bir elbise giymiĢ ve güzelliğine güzellik katmıĢtır:

Yine ak sâde geymiĢsin yine var mâh-peykerlik GüzellenmiĢsin ey âfet nedür bu tazelik terlik

Nev‟î G 262/1

Libâs-ı nâz, hil‟at-i hüsn, libâs-ı cevr gibi mücerret ifadelerin dıĢında sevgili devrin bilinen elbiseleri ile görünür. Bunlar câme, âsumânî, hil‟at, kabâ, hulle, don, futâ, ridâ, gömlek vb. elbiselerdir. Ayrıca kumaĢ isimleri söz konusu edilir. Atlas, frengî, dibâ, kemhâ, harîr, ak sade, benekli, altın benekli gibi kumaĢlar ve bu kumaĢlardan yapılmıĢ elbiseler zikredilir. Kıyafeti tamamlayan dülbend, burka, kemer, külah, sarık, yelken, bazubend, hamayıl, küpe vb. unsurlar da sevgilinin kıyafeti ile ilgilidir. Akseuar olarak baĢa veya sarığa gül, karanfil, sünbül, lale takılması da sevgilide karĢılaĢılan hususlardır.

Câme, elbise kıyafet anlamında kullanılan genel bir ifadedir. Bol ve rahat olması bakımından ev kıyafetleri için de kullanılmıĢtır (Pakalın, 1993:255; Koçu, 1996:49; Özkan, 2007:583). Câme kırmızı (al, sürh), mavi (mâî), yeĢil (sebz), siyah (Kabe örtüsü, Ģebgûn), benekli, altın benekli, zer, zerrîn gibi renk ve özelliklerdeki kumaĢlardan yapılır. Özellikle kırmızı câme sevgilinin güzelliğini artırır. Al renk dolayısıyla sevgili âlemi yakan bir ateĢ parçası, ateĢ-i sûzân, ateĢ Ģeklinde düĢünülür (Yahya G 33/2, G 398/2, G 493/2):

Al câmeyle geçen Ģehr içre ol meh-pâredür Yakmak içün âlemi gûyâ bir âteĢ pâredür

Hayâlî G 62/1

Âsumânî, mavi renkli kumaĢtan yapılmıĢ bir çeĢit elbiseye denir (Özkan, 2007:580). Renk münasebetiyle Nil nehri ve gökyüzü ile birlikte anılır. GüneĢe benzeyen sevgili âsumânî giyerek Ģehri her gün yakar. GüneĢ, gökyüzünde mavi elbise giymiĢ gibi hayal edilir (Hayâlî G 299/3). Mesîh‟e benzeyen sevgiliye âsumânî câmesiyle gök, taht olur. Sevgiliyi mavi elbisesi içinde gören Ģair melahat Mısır‟ının Yusuf‟u Nil Nehri‟ne girmiĢ der (Yahya G

132/2,3). Sevgili giydiği âsumânî elbise ile güzellikte gökyüzü altında benzersizdir:

Âsumânî bir libâs idinmiĢ ol mâh-ı münîr Ana bu hüsn ile bulınmaz gök altında nazîr

Yahya G 132/1

Hil‟at, hükümdarlar ve vezirler tarafından mükafaat ve ihsan olarak giydirilen kıymetli kumaĢlardan mamül, süslü elbiseye denir. Kabâ, kaftan veya haftan denilen bu giysi önceleri zırh üzerine giyilen pamuklu libas iken zamanla astarsız uzun entariye, sonraları hil‟at gibi ipekli kumaĢtan yapılan giysilere denilmiĢtir. Meydanî denilen al beyaz kırmızı bir ipekli dokumadan yapılan yan etekleri çift yırtmaçlı, göğüs kısmı açık ve yakası topuğa kadar kesik ve bütün yakası sırma ve ipek gaytanla iĢlenmiĢ bir entariye de hil‟at denir. Kabâ, Farsça yırtık demektir. Bu yüzden önü açık kaftana kabâ derler (Onay, 2007:211; Koçu, 1996:130, 137-138). YeĢil, kırmızı, altın benekli, altınlı gibi çeĢitli renk ve özelliklerde olabilir. Güzellik, sevgiliye biçilmiĢ elbisedir ona yakıĢır ve güzellik katar (Ahmet PaĢa G 277/2). Sevgilinin gülgûn kabâsı laleye, bedeni de kırmızı lale üzerindeki jaleye benzetilir (Bâkî G 84/1). Sevgili ne giyerse giysin yakıĢır. Gül renkli kabâ giyen sevgili nazıyla âĢıkların göz yaĢlarını kan rengine dönüĢtürür:

Ne geyerse yaraĢur ol gül-i ra‟nâ geysün Gâh gülgûnî kabâ gâh libâs-ı çemeni

Yahya G 494/2 Geyüp ol Ģûh-ı siyeh-çerde kabâ-yı gülgûn Eyledi nâzla gözümüz demini garka-i hûn

Nev‟î G 327/1

Hulle, belden aĢağı ve belden yukarı olmak üzere iki parçadan oluĢan astarlı elbiseye denir. Daha çok cennet elbisesi, cennette giyileceğine inanılan elbise anlamındadır. Don (ton) genel olarak giysi ve kıyafet, ridâ ise örtü, gömlek anlamında üste giyilen elbise için kullanılır (Parlatır, 2009:649, 1412; Pala, 1995:356; Özkan, 2007:595). Sevgilinin mavi renkli ridâsı Nil Nehri‟ne benzetilir. Nil Nehri‟nden dolayı Hz. Musa‟ya, gömlek (pirehen) münasebetiyle de Hz.Yakup ve Hz.Yusuf kıssasına telmih yapılır. Sevgilinin

beyaz teni kırmızı gömleği ile göründüğünde, gül harmanına semen düĢmüĢ Ģeklinde tahayyül edilir:

Bûy-i Yûsuf dîde-i Ya‟kûba virdi ise basar Ahmed‟e cân virdi yârun nükhet-i pîrâheni

Ahmet PaĢa G 347/7 YaraĢur Mısr-ı cemâlünde senün mâ‟î ridâ Ġki Ģakk olmıĢ yatur güya ki Nîl-i dil-güĢâ

Yahya G 6/1 Yârı gönlekcek görüp seyr itdigün eller didi Gör nice düĢmiĢ durur gül hırmeni üzre semen

Hayâlî G 425/3

Atlas, ipekten dokunan parlak kumaĢa denir. Çoğunlukla kırmızı, yeĢil, mavi, sarı daima düz renkli ve desensizdir. Bazı nakıĢlı çeĢitleri de bulunur. Sarmaî, elvânî, mermerî ve frengî birer atlas kumaĢ çeĢididir (Koçu, 1996:17; Özkan, 2007:566). AĢağıdaki beyitte sarı renkli atlas giymiĢ güzelden bahsedilmektedir:

Soyınsa sîm-beden müĢtehâ güzel mi degül YaraĢur atlas-ı lîmovî geyse lîmûna

Ġshâk G 269/5

Dîbâ, ipekten dokunmuĢ kumaĢa denir. Türlü renkteki çiçek nakıĢlarıyla dokunan ipekli kumaĢ, aralara altın teller atılmak suretiyle de güzel bir görünüm kazanır. Altınla süslenmiĢ, genellikle yeĢil ve kırmızı renkte olan dîbâ kumaĢından hil‟at yapılması münasebetiyle birlikte anılır (Koçu, 1996:89; Pakalın, 1993:449; Özkan, 2007:569). Sevgili bayram gezintisinde iĢlemeli dîbâsı ile altın kanatlı tavusa benzetilir (Bâkî G 39/2). Altın iĢlemeli dîbâlar giyen sevgili aĢığı gün gibi yakar (Yahya G 29/3). Sevgilinin savaĢ meydanında kırmızı dîbâ giymesi küffara heybet göstermek içindir (Bâkî G 407/5). Servi boylu sevgiliye yeĢil dîbâdan yapılmıĢ hil‟at hoĢ yakıĢmıĢtır. Sevgilinin elbisesi uzundur, kısa olanı ona yakıĢmaz. Beyitten o devirde uzun elbisenin makbul sayıldığı anlaĢılıyor:

HoĢ yaraĢmıĢ kadd-i serve hılat-i dîbâ-yi sebz Kâmeti bâlâya yaraĢmaz libâsun kûtehi

Necâtî G 573/3

Kemhâ, altın ve gümüĢ tellerle nakıĢlı elbiselik kumaĢa denir (Koçu, 1996:153). Divanlarda miskî, gülgûnî, al, bademî, sebzî gibi renk özelliklerine rastlanır. ÂĢığa kara çul, kara Ģal; sevgiliye kemhâ denilerek tezada baĢvurulur. Badem fidanına benzeyen sevgili badem nakıĢlı, yeĢil bir kemhâ giyer (Yahya G 5/1, G 29/1; Nev‟î G 512/2). Badem gözlü sevgilinin giydiği bademî kemhâyı görenler “vallahi gayet yaraĢır” derler:

Ol gözi bâdâmı Nev„î bâdemî kemhâ ile Hep görenler didiler vallâhi gâyet yaraĢur

Nev‟î G 105/5

Dülbend veya tülbent, sık ve seyrek, keten ve pamuk ipliğinden oluĢuna göre çeĢidi olan pek ince dokunmuĢ beze denir. GeçmiĢte sarık etrafına sarıklık bez olarak kullanıldığı için genellikle sarık ile birlikte zikredilir. Ayrıca tülbentten eni boyu bir ölçülerde kesilerek ve üzerine yazma usulüyle nakıĢlar basılarak kadınlara baĢ yemenisi, namaz bezleri yapılmıĢtır (Koçu, 1996:98; Özkan, 2007:571). BaĢa takılan yemeni Ģeklindeki tülbent sevgilinin saçlarını örter.. Tülbent üzerine kırmızı güller ayrı bir güzellik verir. Bunlar nakıĢ olabileceği gibi sarık kenarına konulan gül de olabilir. Bir süs olarak geçmiĢte sarık kenarına, kulak arkasına, külah kenarına karanfil, lale, sünbül ve gül gibi çiçeklerin yaygın olarak takıldığı bilinmektedir (Yahya G 252/1, G 297/1, G 299/1,3, G 303/1,3,5). Sevgili tülbentini “naz ile sarar ve aĢk meydanında âĢık arar”:

Dülbendüni nâz ile zarîfâne sararsun Meydân-ı mahabbetde gezüp âĢık ararsun

Yahya G 321/1 Fi‟l-mesel bürc-i Ģerefde encüm-i seyyâre-veĢ Kırmızı güller begüm zînet virür dülbendüne

Yahya G 393/3

Gördüm ol meh-rû bugün zeyn eylemiĢ destâra gül YaraĢur serdâr olursa leĢker-i ezhâra gül

Kıyafeti tamamlayan külah, sarık, kemer, mendil, pazubend, halhal gibi unsurlar da zikredilir. Sevgilinin mendili (destmâl) kırmızıdır. Bu haliyle mendil sanki sevgilinin elini kana bulamıĢtır. Mendili içinde beĢ parmağı Ģafakta beĢ hilalin bir araya gelmesi Ģekline tahayyül edilir (Bk.El). Sevgili mendiliyle gül suyuna benzeyen terini siler (Bk.Ter). Sevgilinin utanıp mendilini yüzüne/ağzına tutması bir vücut haraketi olarak yaygın bir davranıĢtır:

ġifâ umsam kaçan kim lebleründen Utanup yüze tutar destmâli

Ahmet PaĢa G 353/5

Sarık (destâr) külah, kavuk, fes gibi baĢlıkların üzerine sarılan tülbentten oluĢan baĢlığa denir. SarılıĢına göre Selîmî, Süleymânî gibi isimleri vardır. Sarık ve ak câme ile birlikte sevgili çiçek açmıĢ badem ağacına benzer, sevgilinin güzelliği ortaya çıkar. Üsküf, yeniçerilerin giydiği baĢlığa denir. Genellikle altın üsküf Ģeklinde kullanılır. Sarı renkli olması münasebetiyle güneĢ, ay, nergis çiçeği, mum alevi Ģeklinde düĢünülür. Altın üsküf sevgiliye yakıĢan bir baĢlıktır. Zaten sevgili ne giyse güzel giyer ve kendine yakıĢtırır:

Açar cemâlüni destârun ile ak câme MüĢabih oldun açılmıĢ dıraht-ı bâdâma

Yahya G 417/1 Geh Selîmî sarınır gâhî Süleymânî yürür

Key yaraĢur her ne kim geyse aceb mevzûn giyer Hayâlî G 175/3

BaĢuna altun üsküf gey yaraĢur ey hilâl-ebrû GümiĢ serv üstine konmıĢ sanasın mâh-ı tâbândur

Yahya G 83/2

Tac (efser), hükümdarlar ile bazı Ģeyh ve derviĢlerin baĢlarına giydikleri süslü baĢlığa denir. Külah keçeden mamül dikiĢsiz tek parça baĢlıktır. GeçmiĢte Ģekline ve rengine göre sosyal statü bildiren bir baĢlık olmuĢtur. Bazı saray görevlilerinin ve padiĢahın hizmetinde bulunanların sarı renkli külah giydikleri söylenir. Bundan dolayı “zer külah”, “zerrîn külah”

tabirleri kullanılır (Özkan, 2007:603). Külah rengi dolayısıyla par par yanan Ģem‟-i kâfûrî, mâh-ı tâbân, mâh, Ģule-i Ģem‟-i münevver gibi benzetmelere konu olur. Sevgilinin saçları külah altından çıkar. Onun külahını gah eğri gah doğru takması sık karĢılaĢılan ve dile getirilen bir durumdur (Ahmet PaĢa G 329/1; Yahya G 431/2, G 473/2):

Sanasın bâda karĢu Ģu‟le-i Ģem‟-i münevverdür Geyer zerrîn küleh hûbân gâhî rast gâhî kec

Nev‟î G 44/2

KuĢak, bele sarılan uzun ve dar kumaĢa denir. GeçmiĢte çok yaygın olarak kullanılmıĢtır. Kemer ise beli bir defa dönen, tokalı, üzerinde çeĢitli iĢlemelerin olduğu kumaĢ veya diğer maddelerden yapılan süstür (Koçu, 1996:152, 160). Sevgilinin kemeri söz konusu olduğunda ilk dikkat çeken husus âĢığın kemeri kıskanması ve sararmıĢ kollarıyla sevgiliye kemer olmak istemesidir. Çünkü gümüĢ tenli veya elbiseli sevgilinin belinde zerrîn kemer pek Ģık durur. Futa, bele bağlanan önlük veya peĢtemâle denir. Sevgilinin ayağına kadar uzanan saçı futa Ģeklinde düĢünülmüĢtür (Bk. Bel, Saç, Beden; Ahmet PaĢa G 70/2, G 255/6; Ġshâk G 33/5; Nev‟î G 256/1):

Miyânunı firâkunla sararmıĢ kollara kocdur Belünde sîm-ten dilberlerün zerrîn kemer hoĢdur

Hayâlî G 185/4 Ayagun öpmege sarkan siyah futa mıdur Yahûd sürer mi yüzin zülf-i anberîn-fâmun

Nev‟î G 256/3

Sevgili bâzûbend, hamayıl, küpe gibi süs eĢyaları takar. Bâzûbendler dirsekle omuz arasına takılan altın, gümüĢ veya değerli taĢlarla süslü iki ile dört parmak eninde bir süs eĢyasıdır. Sevgilinin kolu akarsu Ģeklinde düĢünülmüĢ ve kolundaki altın iĢlemeli bâzûbendi güneĢin yansıması olarak tahayyül edilmiĢtir (Bk.Kol). Küpe kulak memesine takılan bir süstür. Sevgili altın, gümüĢ ve değiĢik taĢlarla süslemeli küpeler takar. Hamayıl boyunla omuz arasından çapraz asılan bağa denir. Muskalar da aynı surette asıldığı için hamayıl denir (Koçu, 1996:30, 126). Sevgili nazarlardan korunmak için boynunda hamayıl taĢır:

DüĢdi sandum âb-ı cârî üzre aks-i âfitâb Bakıcak kolundagı altunlu bâzû-bendüne

Yahyâ G 392/4 Var ise bûsene sarkar senün ol zer mengüĢ Ruhlarun üzre turup ey gül-i handân ditrer

Bâkî G 137/5 Takınur göz degmesün diyü hamâil boynına Sakınur yavuz nazardan n‟eylesün anacugı

Bâkî G 534/3

Sonuç olarak sevgilinin kıyafeti baĢlığı altında incelediğimiz bu kısımda sevgilinin daha çok beĢerî sevgiliye ait özelliklerle ele alındığı görülmektedir. Günlük hayatta bilinen ve kullanılan kıyafet, süs ve aksesuarlar yine günlük hayattaki güzellik algısı etrafında sevgili ile irtibatlandırılmıĢtır. Sevgili renk renk elbiseler giyer, baĢlığı, mendili ve küpesi ile karĢımıza çıkar. Bu hususlarla birlikte kıyafet bağlamında ilahî sevgilinin söz konusu edilmediği görülmektedir.