• Sonuç bulunamadı

Güzellik ile Ġlgili Benzetmeler

SEVGĠLĠ TĠPOLOJĠSĠ

C. SEVGĠLĠNĠN CĠNSĠYETĠ ve ADI

2. Güzellik ile Ġlgili Benzetmeler

a. Bâğ, Bahâr, Nevrûz, Bostân, Gül, Gülistân, Gülzâr, GülĢen, Lalezâr, Çiçek, Çemen

Güzellik, rengarenk çiçeklerin açması, verimli ve sulak olması ve benzeri olmaması yönüyle bağa benzetilir. Saç, yüz, yanak, dudak, hat, ben vb. unsurlar bu bağın meyveleri ve çiçekleridir (Ahmet PaĢa G 103/5; Necâtî G 247/1, G 165/2; Hayretî G 436/2). Seyrine doyum olmayacak güzellikteki bu bağ âĢığın gündüz hayalinde gece düĢündedir. Bu hayal, cehennemi gül bahçesine çevirir (Hayretî G 461/5, G 111/2; Bâkî G 109/3). Sevgilinin güzellik bağının bir yaprağını bin Mani kalemi yazamaz, kırılır:

Bir Nigâristân-ı behcetdür cemâlün bâğı kim Yazmada bir yapragun bin hâme-i Mânî Ģikest

Hayretî G 20/3

Bağ olarak ele alınan güzellik, sünbül, reyhan, yasemin, lale, gül vb. çiçeklerin yanında meyve de vermektedir. Sevgilinin yüzü bağ olunca etrafındaki ayva tüyleri ile birlikte yanak, dudak, buse Ģeftali olarak tasavvur edilir (Bk.Bu Unsurlar; Ahmet PaĢa G 266/9; Bâkî G 5/5, 449/3).

Bahar, nev-bahar ve nevruz iliĢkisi içinde yağmurun yağması, akarsuların coĢması yönüyle güzelliğe benzetilir. Sevgilinin yüzünü göstermesi baharın gelmesini sağlayacaktır. Bulanık akan sularla âĢığın gözyaĢlarıyla iliĢki kurulur. Zaten bahar mevsimi sevgiliyi görmek için bir fırsat olarak değerlendirilir. ÂĢık ölmeyi bile bu yüzden erteleme peĢindedir (Ahmet PaĢa G 3/8; Necâtî G 295/1; Hayretî G 98/3; Ġshâk G 133/2; Bâkî G 257/1). Sevgilinin cemali bahar olunca âĢığın göz yaĢları baharda taĢmıĢ pınar Ģeklinde düĢünülür:

Gözümde aks-i cemâlün bahâra benzetdüm YaĢum bahârda taĢmıĢ pınâra benzetdüm

Necâtî G 370/1

Güzelliğin; gülĢen, gülistan, gülzar, lalezar, çemen ve çiçeğe teĢbihi sevgilinin gül, lale vb. tasavvurundan kaynaklanmaktadır (Kurnaz, 1996:194). Güzellik, yılın her günü ürün veren bostana benzetilir (Ahmet PaĢa G 130/6) Letafeti ve rengi dolayısıyla yüze, istiare yoluyla hüsne benzetilen gül âĢığın kanlı gözyaĢlarıyla beslenmektedir. Bu durumda gülzârı güzelleĢtiren âĢıktır (ġeyhî G 133/4; Bâkî G 111/3). Sevgili güzelliğiyle güle/gülĢene, âĢık da hüznü ile bülbüle benzetilir ( ġeyhî G 124/7; Ahmet PaĢa G 148/4; Hayretî G 283/1):

Hüsn ile sana öykünemez çün gül-i ranâ Hüzn ile bana benzeyemez bülbül-i Ģeydâ

Bâkî G 5/1

b. Ay, GüneĢ, Gün, Mevsim, Devir, Sabah, Nur, AteĢ, Pertev, Tab

Güzelliğin aya teĢbihinde ay güneĢten üstün tutulur. Hatta güneĢ ıĢığını aydan alır. Seçilen zaman dilimi gün battıktan sonradır. Gündüz olduğu zaman güneĢ hırsız gibi yere bakarak kendini gizlemeye çalıĢır (ġeyhî G 59/1; Necâtî G 564/1; Hayretî G 399/3) Güzellik ay ile kıyaslandığında arada küçük farklar vardır. Aya teĢbih edilen güzellik Ģehirde herkes tarafından bilinen bir Ģöhrete sahiptir:

Birdür meh-i münîr ruh-i dil-sitân iki

Necâtî G 559/3 Meh-i hüsnün olupdur Ģöhre-i Ģehr

Bütün âlemde kaddün hod alemdür Bâkî G 147/5

GüneĢ ve gün parlaklığı, ıĢığı dolayısıyla güzelliğin benzetileni olur. Hüsn güneĢten üstün tutulur. Herkes bunun farkındadır. GüneĢ sevgilinin güzelliği karĢısında yerlere geçer. GüneĢin bu Ģekilde sevgilinin gölgesine yakın olması Ģükür sebebidir (Nizâmî G 32/3; Necâtî G 145/3; Mesîhî G 53/6). Âfitâbın tesirinden âĢık ne yapacağını ĢaĢırır. Bazen de gözyaĢından bakamaz olur (Necâtî G 615/3; Fuzûlî G 260/1; Yahya G 411/3). GüneĢ karĢısında sevgili güzelliğiyle gururlanır:

HorĢîdi görüp hüsnüne magrûr olursın Âyîne her-âyîne ider kiĢiyi hod-bîn

Necâtî G 382/6

Güzelliğin sabah ve mevsim olarak ele alınması tazelik, renk ve geçicilik bakımındandır. Hüsn mevsimi sevgilinin hüküm sürdüğü devir anlamında da kullanılır (Nizâmî G 44/5). Sabah güneĢine benzetilen sevgili göründüğü zaman onun cemâli, subh-ı sâdık olur:

Leyletü'l-Kadrün sevâdıdur libâsun fi‟l-mesel Subh-ı sâdıkdur cemâlün sanki ey Ģems-i duhâ

Yahyâ G 5/2

Parlaklık, ıĢık ve aydınlık kaynağı olması nedeniyle nur, tab, pertev, ve ateĢ olarak tasavvur edilen güzellik genel olarak sevgilinin yüzü merkezlidir. Tecellî ile nur arasında tasavvufî anlam bağlantısı oluĢturulur. Yüzün etrafındaki saç kesret olarak kabul edilir. ÂĢık gönül çerağını hüsnün pertevinden tutuĢturur. Onunla puthanedeki suretler can bulur, putlara tapılması da cemâlin onlara yansımasından kaynaklanmaktadır (Nizâmî G 54/5; Ġshâk G 265/3; Nev‟i G 537/5, G 550/1). Hasılı bütün alem nurunu bu kaynaktan almaktadır. O nur anlatılmak istense eldeki kağıt nura dönüĢür:

Cemâlün vasfını tahrîr iderdüm dün gice nâgeh Hemân-dem elde nûr oldı kamu evrâk-ı dîvânum

Hayretî G 299/4

c. Bezm, Çerağ, Kandil (Mısbâh), ġem’, Cam

Güzelliğin bu unsurlara teĢbihi meclis ve onun müĢtemilatıyla ilgilidir. Bezmin müdavimleri vardır. Hat buhurcu, saç reyhancı veya bahçıvandır (Tolasa, 2001:143). Göz ve gamze dudak kadehinin Ģarabıyla mest olurlar. ÂĢık da bu kadehden içtikçe kendinden geçer (Ahmet PaĢa G 164/4; Necâtî G 184/2, G 195/2; Nev‟î G 555/4). ġem, çerağ veya kandil meclislerin olmazsa olmazıdır. Ortada oluĢu, etrafında halka oluĢturulması, herkesin yüzünü ona dönmesi güzelliğinin delili sayılır. Bu kelimlerden en çok kullanılanı “Ģem” dir. Çok yaygın olarak güzellik meclisinde sevgilinin cemali Ģem‟, âĢığın gönlü de ona pervane olarak tasavvur edilir (Bk. ġeyhî G 31/7, G 79/1, G 126/7; Nizâmî G54/8; Ahmet PaĢa G 193/1,5; Necâtî G 380/1; Hayretî G 391/1; Fuzûlî G 21/3; Bâkî G 324/3, G 498/1):

Ey gönül uslu isen dîvâne ol dîvâne ol Yan cemâli Ģem'ine pervâne ol pervâne ol

Hayretî G 256/1 Nigârâ bezm-i hüsnünde dil-i mestânemüz kaldı Perin yakmıĢ cemâlün Ģem'ine pervânemüz kaldı

Hayâlî G 631/1

d. Harman, Meydan, Bisat

Güzelliğin bu unsurlara benzetilmesi yine yüz dolayısıyladır. Hüsn harman olunca benler dane, mahsul; saç da destelenmiĢ ürün olur (ġeyhî G 141/3; Ahmet PaĢa G 169/5; Hayâlî G 334/6; Bâkî G 187/4):

Ben gedâ Ģey-lillâh itdügüm taaccüb itme kim Hırmen-i hüsnünde hâlün dâne zülfün destedür

Necâtî G 82/5

Bisat satranç tahtası demektir (Kurnaz, 1996:198; Fuzûlî G 150/7). Yüz dolayısıyla yapılan teĢbihte benler de piyade olur. Meydan ise bugünün

deyimiyle polo oynanan saha demektir. Çevgân denilen bu oyun ortaçağ Ģark saraylarında yaygındı (Halıcı, 1993:294-295) Hüsn meydan olunca ben top, saç da çevgân41 olur (Bk.Yüz, Saç, Ben).

e. Bayram (Îd, Îd Ayı), Bâzâr, ÇarĢı, Metâ’, Eyvan (Kâh, KöĢk), Sofra (Hân), Nimet

Hüsnün bayrama teĢbihi âĢığın sevgiliyi görmesiyle ilgilidir. Sevgiliyi bazen bir ay bazen bir yıl görmeyen âĢık onu görünce bayram yapar. Bayramlar yılda iki kez olmakla beraber tür olarak tektir. Bu durumda âĢık sevgiliden Kurban Bayramı‟nda kendisini kurban etmesini isterken, Ramazan Bayramı‟nda dudaklarından helva sunmasını bekler. Bayramda yağmur hoĢ olmaz diyerek sevgiliden âĢığı daha fazla ağlatmaması, cemalini göstermesi istenir. Çünkü âĢık onu görmeyince gam köĢesinde hilale döner (Ahmet PaĢa G 113/3, G 223/4; Hayâlî 47/5). ÂĢığın canı sevgilinin cemalinin müĢtakıdır. Îd, Kâbe, kurban kelimelerinde tenasüp vardır:

Cân cemâlün îdinün müĢtâkıdur göster yüzün Hây Ka„bem hây kıblem hây kurbân oldugum

Ġshâk G 167/4

Ağız dür ve la‟l, dudak helva satan dükkan, olunca güzellik çarĢı ve pazar olarak tasavvur edilir. Zülf âĢığın kazancına mani olacak Ģekilde güzellik çarĢısına dükkan açmıĢtır. Bazen de çarĢının hırsızı olur ki eteğinin altında mum taĢır42 (Ahmet PaĢa G 94/4; Necâtî G 487/5; Mesîhî G 115/3; Hayâlî G 69/4). ÂĢığın gönlü sahte paraya benzetilince alıĢveriĢ imkanı kalmaz (Necâtî G 70/5). Çünkü güzellik sıkı pazarlıkların olduğu hareketli bir pazardır:

Ârızun horĢîd-i âlem-tâb mâhiyyetlüdür

41 Çevgan, polo oyununda kullanılan 1.20cm veya 1.50cm uzunluğundaki ucu eğri değnek. Aynı zamanda oyunun adıdır (Halıcı, 1993:295).

42 Eskiden halkın güvenliği ve huzuru için zaman zaman gece sokağa çıkma yasakları uygulanmıştır. Bazen bu yasaklar hafifletilmiş fener kullanmak şartıyla sokağa çıkmaya müsaade edilmiştir. Kötü niyetli kişilerin fenerlerini eteğinin altına sakladıkları, bekçi tarafından görülme ihtimalinde ise fenerlerini çıkarıp normal vatandaş gibi davrandıklarına işarettir (Şentürk, 1995:105).

Anun içün hüsnünün bâzârı germiyyetlüdür Bâkî G 60/1

Sevgilinin güzellik zenginliği karĢısında âĢık sevgiliden hüsnünün zekatını ister. Fakat bu isteği de “inci ile yakuta zekat farz değildir” diyerek geri çevrilir:

Ger hüsn zekâtında nasib ire garibe N'ola çün ganîsen

Ġn‟âmunı „âm it ki bu devrân yaraĢugı Ġhsân ile hoĢdur

ġeyhî Mst 1/8 Leb ü dendânunun ol hüsni zekâtın diledüm Didi kim farz degül dürr ile yâkûta zekât

ġeyhî G 15/3

Güzelliğin köĢke teĢbihi sevgilinin sultana benzetilmesinden (Bk.Sevgili ile Ġlgili Benzetmeler-PadiĢah) kaynaklanmaktadır. Hükmü her yere geçen sultanın konağı güneĢten yücedir. Sevgili âĢıklarının feryadını bu yüzden duymaz:

Firkatün derdinden ey horĢîd-i eyvân-ı cemâl Göklerde irdi duhânum âh u efgânum gibi

Nizâmî G 110/2 Hüsni eyvânın güneĢden yuca yapmıĢdur o mâh Ah kim irmez kemend-i nâle vü efgân ana

Necâtî G 5/4

Güzelliğin sofraya ve nimete benzetilmesi de yüzdeki unsurlarla ilgilidir. Dudak, ağız helva ve tatlı olarak nimete benzetilir (Bk. Bu Unsurlar; Ahmet PaĢa G 51/3, G 343/3; Necâtî G 184/8, G 342/7).

f. Ayna, Gelin, NakĢ, Dâmen, Hil’at, Kabâ, Libâs

Güzelliğin aynaya teĢbihi yüz dolayısıyladır. GüneĢ ve felek ona ayna ve ayinedar olur. Sevgilinin güzelliği Ġskender‟in aynasından üstün tutulur.

Gönül tûti olunca güzellik ayna olur. ÂĢığa safalar bahĢeder. Gerçek safa ancak cemali seyretmekle mümkündür (Bk.Yüz; Necâtî G 513/4, 130/6; Hayretî G 249/5; Bâkî G 129/4, G 352/2). Sevgili cemâlini gösterse yüzünün aklığıyla övünen kamerin gerçek yüzü ortaya çıkacaktır. ÂĢıklar cihanı onsuz göremezler:

Göster cemâlün âyinesin sen mukâbele Görsün kamer dahi nicedür yüzi agını

Mesîhî G 256/3 Görmez cihânı gözlerümüz yâri görmese Mir‟ât-ı hüsni var ise âlem-nümâ imiĢ

Bâkî G 218/4

Güzellik ayna olunca tasavvufî anlamda tecellî söz konusu olur. Sevgilinin cemali tecellî için ayna görevi görür. Hal ehli bunu bilir:

Cânâ cemâlün âyine-i Zü'lcelâldür Anlar bu sırrı zâhid eger ehl-i hâl ise

Yahyâ G 393/2

Kusursuz güzellik konu olunca sevgilinin hüsnü bütün nakkaĢları kıskandıracak derecededir. Onu tasvir etmekten aciz kalırlar (Nizâmî G 28/5; Ahmet PaĢa G 134/1) Gelin, hil‟at ve dâmen benzetmelerinde ise zülf, ben ve hat devreye girer. Süslenmeyle ilgili olan bu kelimelerde koku ve Ģekil bakımından güzelliğin tamamlayıcısı olurlar (Bk. Saç, Ben, Hat; Ahmet PaĢa G 63/3, G 291/2; Necâtî G 535/4: Mesîhî G 43/1). Güzellik elbisesini giyen sevgili saçlarını yüzünün üstüne dağıtarak güzelliğine güzellik katar:

Hıl‟at-i hüsnin geyüp salındugınca ol sanem Zînet içün ruhları üstine zülfin tagıdur

Necâtî G 103/4

Güzelliği sağlayan elbisenin giyilip çıkarılması geçiciliği ve kaybolmayı ifade eder (Tolasa, 2001:145). Kıl üzerinde olan güzelliğe itimat etmemek gerekir:

Bil kıl üzredür esâs-ı hüsnün itme itimâd Rûzigâr Ayîne-i Ġskendere virdi halel

g. Genc, Güher, Cevher, Kân

Güzelliğin bu unsurlara teĢbihi âĢığın gönlünün virane, sevgilinin güzelliğinin de hazine olarak düĢünülmesindendir (Kurnaz, 1996:199). Güzellik hazine olunca onu koruyan tılsım ve ejderha saç olur. ÂĢığın gönlü harap, güzellik ise mamûrdur. Fakat bu mamûrluk da yine dünyayı harap etmektedir. ÂĢığın dünyaya nazar etmesinin tek sebebi bu güzelliktir. Bu güzellikten bahsedilse cevher madende suya dönüĢür (ġeyhî G 149/6; Necâtî G 5/2, G 407/5; Ġshâk G 50/3, G 236/2; Hayâlî G 562/5). Bir iĢve ile âĢığı harap eden sevgili güzellik hazinesi Ģeklinde düĢünülür:

Bir Ģîve ile yıkdı harâb eyledi beni

ġol gencecük güzel ki bu gün hüsn gencidür Necâtî G 89/2

h. Deniz (Bahr, Deryâ), Dalga (Mevc), Akarsu, Su (Âb)

Güzellik, kıyısı olmayan bir denize benzetilirken âĢığın gönlü zevrak veya gemi olarak düĢünülür (Bk. Ahmet PaĢa G 111/4; Necâtî G 11/1, G 611/2; Yahya G 60/4). Yanak-su münasebeti de güzelliğin denize benzetilmesinde rol oynar. Ġnci ve mercan denizden çıkarılır (Sefercioğlu, 2001:127; Kurnaz, 1996:198) Hüsn denizine sefer eylemeden âĢık bunlara sahip olamaz (Ahmet PaĢa G 123/5). Yüzdeki ayva tüyleri de denizin buharı olarak ele alınır (Nev‟î G 148/2). Melâhat kelimesinin güzellik anlamının yanında tuzluluk anlamı da içermesi denizle ilgisini düĢündürmektedir (Kurnaz, 1996:198). Dalga, denize ait olması nedeniyle kullanılır. Cemal denizinde oluĢan girdaptan kurtulmak mümkün değildir. Girdabın bele teĢbihi orijinaldir:

DüĢer fülk-i dil-i ehl-i mahabbet ana kurtılmaz Cemâli bahrinün gird-âba dönmiĢdür miyânında

Gelip geçici oluĢuyla güzellik ile akarsu veya su arasında ilgi kurulur (Necâtî G 232/2; Hayâlî G 151/3). Sevgilinin belinde duran hançer değildir. Güzellik akarsuyu taĢıp sevgilinin beline kadar gelmiĢtir:

Cûy-ı hüsn âbı taĢup çıkmıĢ o servün biline Bâkıyâ sanma miyânında turan hançerdür

Bâkî G 107/5

i. Mülk, Devlet, Ülke, Ġklîm, ġehir, Ġl, Mısır, KeĢmir, Rum

Genellikle güzellik mülke benzetilir. Bu durumda sevgili mülkün padiĢahı olur. Bütün güzellik hazinesi ondadır. Mülkün tek sahibi odur. Cemal ülkesi baĢtan sona onun bayrağı altındadır. Ondan adaletle hükmetmesi beklenir. Ne var ki sultanlığı nispetinde âĢık için ulaĢılmaz olur (Nizâmî G 119/1; Necâtî G 549/2; Mesîhî G 90/6; Ġshâk G 307/2; Fuzûlî 174/1). Sevgilinin hüsn mülküne sultanlığı karĢısında dilberlerin güzellik iddiası aĢık oyununda bey olmaya benzer (Yahya G 3/3). Güzellik tahtında serdarlık sevgiliye verilmiĢtir:

Nice serverler seri oldu ser-i zülfünde bend Sana virüldi serîr-i hüsnde serdârlık

Hayâlî G 255/3

Devrin önemli merkezlerinden olan Mısır ve KeĢmir ile birlikte Doğu Roma Ġmparatorluğunun bulunduğu ve Rum olarak tabir edilen coğrafya yüz güzelliği dolayısıyla teĢbihe konu olmaktadır. Aydınlık, refah ve huzur açısından ele alınan yerler önemli ticaret merkezleridir. Ayrıca Mısır Hz.Yusuf‟un pazarda satıldığı yerdir. Beyitlerde genellikle Hz. Yusuf kıssasına telmihte bulunulur (Bk. Yusuf, Yüz; Ahmet PaĢa G 85/4, G 171/7; Necâtî G 495/1, Hayâlî G 148/1):

Mısr-ı hüsn içre ey Ģeh-i hûbân Almaga vaslunı hazîne gerek

ÂĢık hüsn ilinin sultanı olarak sevgiliyi görmektedir. Can hüdhüdü ise bunu tasdik etmektedir. Burada Hz. Süleyman kıssasına telmih vardır:

Didüm hüsn iline kimdür Süleymân Çagırdı hüdhüd-i cân didi bu bu

Nizâmî G 91/4

j. Cennet, Ġrem, MahĢer, Mirac

Cennet maddi manevi bütün güzelliklerin bulunduğu yerdir. Güzellik bu yönüyle tabii olarak cennete benzetilir (Tolasa 2001:147). Me‟vâ, Firdevs, Ravza gibi cennetin kısımları anılır. Güzellik cennet olunca boy Tuba ağacı, dudak Kevser havuzu olur (Bk. Bu Unsurlar; ġeyhî G 48/4; Nizâmî G 3/2; Ahmet PaĢa G 346/3; Bâkî G 417/3). Sevgilinin güzelliğini seyretmeye gelenler kendilerini cennete gelmiĢ zanneder:

Hüsnünün bagına her kim ki temâĢâya gelür Eyle sanur ki bu gün cennet-i me‟vâya gelür

ġeyhî G 31/1

Ġrem bağı her mevsim taze oluĢu ile güzelliğin benzetileni olur (Necâtî G 173/1). Sevgilinin güzelliğiyle ölü gönülleri diriltmesi ile mahĢer arasında ilgi kurulur (Ahmet PaĢa G 36/6) Güzelliğin ulaĢılmaz ve güneĢlerden yüce oluĢu âĢığın miracı olarak değerlendirilir. Hüsn miracına saç merdiveniyle çıkılır (Bk. Saç; Necâtî G 327/2).

k. Camî, Mescîd, Kıble, Kâbe, Harîm, Kilise, Ġncil, Ġmân, Kur’ân, Mushaf, Âyet,

Güzelliğin bu unsurlara teĢbihi değiĢik münasebetlere dayanmakla birlikte esasen yüz dolayısıyladır. Kâbe Müslümanların kıblesi olduğu gibi yüz de âĢıkların Kâbesi/kıblesidir. Ondan yüz çevirmek dinden çıkmak gibidir. Yüzün Kâbe‟ye teĢbihi Kâbe ile ilgili teĢrifatı da birlikte getirir. Hac, tavaf, ibadet, kıbleye yönelme gibi unsurlar tenasüp içinde kullanılır ( ġeyhî G 95/2;

Nizâmî G 104/1; Ahmet PaĢa G 207/5; Necâtî G 348/6; Nev‟î G 384/4). Güzelliğin mescit veya camiye benzetilmesi de yine bu nedenledir. Sevgilinin yüzü hüsn camii, kaĢı mihrap, gözü imam, kirpiği de cemaate Ģeklinde düĢünülür:

Câmi'-i hüsn yüzidür kaĢı mihrâbı anun EylemiĢ saf saf olup kirpügi çeĢmüni imâm

Ġshâk G 257/2

Mushafın güzelliğe benzetilmesi yüz ve yanak dolayısıyladır. Yüz mushaf olunca hat ayetler olur. Yüz güzelliği ile mushafın kenarına yapılan tezyin arasında ilgi kurulur. Çoğu kez Nûr, Dûhâ ve ġems Surelerine benzetilir (Bk. Yüz, Dudak, Hat, KaĢ; Necâtî G 303/3; Mesîhî G 47/5; Hayretî G 111/3; Bâkî G 538/5):

Hayretî gûyâ bir âyetdür cemâl-i dost kim Sûre-i ve'Ģ-Ģemsden itmiĢ Hak anı iktibâs

Hayretî G 152/5

Kilise ve Ġncil ile güzellik arasındaki ilgi de ayet, mushaf teĢbihine dayanmaktadır:

Cemâlünün saçundan hâ'ili var Ki san Ġncîldür kim bâtılı var

Mesîhî G 82/1

l. Berat, Defter, Divân, Kitap, Levh, Mecmu’â, Sayfa, Bab, Evrâk, Nüshâ, Mektep, Cim ( )

Bu unsurların teĢbihinde yine asıl olan yüzdür. Yüz ve aksamı güzellik unsuru olarak ela alındığında kitabet, belagat ve kırtasiye kavramları benzeme ilgisine göre ortaya çıkar (Tolasa, 2001:148-149).

Beyâz-ı safha-i ruhsâra ol hatt-ı cemâlünle Muhakkak hatt-ı Nûrî mi ki yazmıĢ âyet-i Nûn

Bu hususlarla ilgili iĢ ve mesleklere toplum tarafından estetik değer atfedilmesi ihtimali de önemli rol oynamıĢtır (Tolasa, 2001:149). Gülistan‟ın o devirde okullarda okutulması ile güzellik arasında ilgi kurulması örnek gösterilebilir:

Senün hüsnün kitabın bilmege meĢgûl olurlar hep Aceb mi hâceler okutsalar cânâ Gülistân‟ı

Nev‟î G 516/2

Deftere yazmak/yazılmak devre ait kayıt altına alma biçimidir. Sevgilinin güzellik defterine Ģahlar azl edilmiĢ olarak yazılmaktadır:

Sen güzellik Rûmınun beglerbegisi olalı ġâhlardur defter-i hüsnünde ma'zûlün senün

Hayretî G 228/4

m. Yûsuf, Süleymân

Hz. Yusuf deyince ilk akla gelen güzelliktir. Sevgilinin benzetilenleri bahsinde üzerinde durulan bu husus (Bk. Yûsuf) burada güzellik bağlamında ele alınacaktır. Hz.Yûsuf kıssasına telmihlerle yapılan benzetmeler kıssaya ait bütün ayrıntıları kapsar. Hz.Yûsuf‟un çocukluğu, kardeĢleri ile aralarında geçenler, kuyuya atılması, pazarda satılması, Mısır azizi ve Züleyha ile ilgili olaylar, zindana düĢmesi, gömleğini babasına göndermesi vb. hadiselere iĢaret edilir. Sevgili güzelliği ile Yusuf peygamber, ömrü ile de Nuh peygamber gibidir. Bu durumda âĢık Eyyûb derdini çekmek zorunda kalır. Cemalini gösterse Yakup peygamber gibi gözler açılır. O güzelliği temaĢa eden olmamıĢtır. Genel olarak yüceltilen güzellik Hz. Yusuf ile kıyaslanır (ġeyhî G 17/7: G 179/6; Hayâlî G 47/4; Bâkî G 508/6). Hz. Yusuf sevgilinin güzelliğini düĢünde bile görmemiĢtir. Hz. Yusuf‟un güzelliği karĢısında eller kesiliyorsa, sevgili için baĢlar gider. Onun güzelliği Hz. Yusuf‟u bile geçmiĢtir:

Teâle'llâh ne zîbâ hüsn olur bu Bu hüsni görmedi Yûsuf düĢünde

Necâtî G 497/3 Cemâl-i Yûsuf içün yaralandıysa eller

Benüm nigârum içün baĢlar gider elden Hayâlî G 453/4 Ey Yûsuf-ı gül-çihre cemâlünle tecellî Kim olmadı bir kimse temâĢâsına mâlik

Nev‟î G 260/3 Mısr-ı dilde Ģâh olur yüzün görüp olan esîr Hüsni ey Yûsufdan ahsen ey güzellerden güzel

Bâkî M 5/2

Hz. Süleyman hükümdar bir peygamberdir. Bu münasebetle hat, dudak, ağız, saç gibi unsurlar etrafında oluĢturulan teĢbihler Hz.Süleyman kıssası ile irtibatlandırılarak karĢımıza çıkar (Bk. Bu Unsurlar, Sevgili ile Ġlgili Benzetmeler-Süleymân). Sevgili güzelliğiyle zamanın Süleyman‟ıdır. ÂĢık ona yakınlarını iyi seçmesi tavsiyesinde bulunur:

Gerçi hüsn ile Süleymânsın u CemĢîd-i zamân Hârem-i mülke emîn eyleme her Ehrimeni

Nizâmî G 120/8

F. SEVGĠLĠ