• Sonuç bulunamadı

SEVGĠLĠ TĠPOLOJĠSĠ

C. SEVGĠLĠNĠN CĠNSĠYETĠ ve ADI

1. Umumi Olarak Saç

Zülf, gîsu, kâkül, perçem, turrâ, mûy, mû gibi isimlerle anılan saç hiç Ģüphesiz en çok konusu edilen güzellik unsurudur. Divanlarda sevgili ile ilgili özelliklerin büyük çoğunluğunu saç veya saç ile ile ilgili özellikler oluĢturur. Mu‟îdî, “mûy” baĢlığı altında saçı dörde ayırır: Parlak ayı örten bulut gibi sevgilinin yüzü üzerine sarkan “mûy”a zülf, sevgilinin boynuna salınan/sarkan saça gîsû denir. Kemer gibi sevgilinin beline kadar uzamıĢ saça ve bunların hepsine birden “mûy” denildiğini nakleder (Erünsal, 1988:224). ġairler etraflarında gözlemledikleri hemen her nesneyi sevgili ile irtibatlandırmıĢlardır. Renk, Ģekil ve koku bakımından yakın ve uzak birçok hayal, saç etrafında teĢbihlere konu olmuĢtur. Genellikle bu hususların birkaçı bir arada kullanıldığından Ģekil, renk ve koku tasnifine gidilmeyip yeri geldikçe ilgili yerde verilmiĢtir.

Saç güzelliği tamamlayan belki de güzelliğin kendisi olan en önemli unsurdur. Tarih boyunca saçlar devrin zevkine göre değiĢik Ģekillere sokularak güzelliğe katkı sağlamıĢtır. Kadın saçları genellikle kesilmemiĢ ve “kirpiği yanağında, saçı topuğunda” sözleriyle güzellik ve övgü mevzuu olmuĢtur. Kakül de sahibinin iĢvesine ayrı bir cazibe katarmıĢ (Bk. Sevgili Tipinin Kaynağı; Koçu, 1996:123-124,138, 200). Güzellik bir elbise Ģeklinde düĢünüldüğünde saç bu elbisenin tamamlayıcısı olur. Güzellik boy, kaĢ, göz, ben ve zülf ile tastamam olur. Burada öne çıkan özellik saçın uzunluğudur (Ahmet PaĢa G 125/5, G 191/3; Necâtî G 103/4, G 487/5; Hayâlî G 148/1; Bâkî G 52/1):

Aç alnunı ki ay yüzüne gün guIâm ola Çöz zülfüni ki hıl'at-i hüsnün temâm ola

Ahmet PaĢa G 6/1 Çok biçildü hüsn kaddüne güzellik hıl‟ati Kimsene iĢ asmadı zülf-i perîĢân üstine

Necâtî G 535/4 Bilüne yok bedel velî saçunun

Girîhin çözsen ol miyâne deger

Bâkî G 113/6

Saç uzun, yüzün iki tarafından sarkık, kıvrım kıvrım, dağınık, siyah, misk kokulu olarak ele alınır. Saçın göze çarpan en önemli özelliği rengidir. Eski devirlerden beri “kara” saç makbul sayılmıĢtır. Gerek Arap ve Ġran Ģiirinde gerekse eski Türk Ģiirinde saçın hakim rengi siyah olarak belirlenmiĢtir. Bu düĢünce ideal güzellik arayıĢının bir izdüĢümü sayılmalıdır. Yoksa sarı saç da bilinmektedir. Sonraki dönemlerde Ģiire giren bu renkte saçlar klasik dönemde daima siyahtır (Bk.Sevgili Tipolojisi). AĢağıdaki beyitte Nev‟î gülzarı, sarıĢın bir güzele benzetmektedir51

: Kendin çemende gark-ı zer ü zîver eylemiĢ Gülzâr sanasın saruĢın bir nigârdur

Nev‟î G 71/4

Saçın kara oluĢuyla ilgili teĢbihler bir hayli fazladır. Saçın benzetilenleri kısmında ayrıntılarıyla ele alınacağı üzere daha çok akĢam (gece, leyl, Ģâm), gölge (zıll), karanlık (zulmet, zalam), sevdâ, duman, hind gibi renk üzerine kurulu benzetmeler vardır. ġairler saçın rengi ile ilgili bir çok kelimeyi tevriyeli kullanılmıĢtır Kara, sevda, Ģam, leyl, belâ, baht gibi kelimeler örnek olarak sayılabilir (Ahmet PaĢa G 59/1, G 202/5, G 214/2; Hayâlî G 10/1; Nev‟î G 508/3):

Cânâ revâ mıdur ki gözün câne kasd idüp Her dem kanumı kara yire kara perçemün

Nizâmî G 63/3

51

Mesîhî‟ye ait aşağıdaki beyitte “altın başlı” dan maksat sancağa ait bir motif olabileceği gibi sarı saçlı bir genç de olabilir (Çeltik, 2008:469):

Pür-şecâ‟at devlet atına süvâr olmış gelür Gördüm altun başlu bir sancak önince bir cüvân

Gitmedi hattunla zülfün fikri baĢumdan meger Ben kara yazuluya olmıĢ kuru sevdâ nasîb

Mesîhî G 17/2

Saç koku yönünden misk ve amber kokar. Bu kokunun saça dıĢarıdan verildiğine veya sürüldüğüne dair beyitlerde bir bilgiye rastlanmaz. Misk ve amber kokmak saçın tabii halidir (Tolasa, 2001:161; Üstüner, 2007:284). Bununla beraber geçmiĢte saçlara koku, bakım ve parlatma amaçlı bazı maddelerin sürüldüğü akla gelmektedir. Eskiden kadınların amber, misk, galiye gibi kokulu maddeleri saçlarına sürdükleri veya içinde bu maddelerin bulunduğu sabun ya da suyla saçlarını yıkadıkları rivayet edilir (Öztoprak, 2004:318). Saç kokusu ile birlikte ele alınan önemli bir husus da rüzgar (bâd, nesîm, hevâ) dır. Rüzgar cihanı sevgilinin saçının kokusuyla doldurur. Sevgilinin saçı kokusu Çin ve Hoten ülkesine ulaĢır, âhûnun sinesini yakar. Bu yüzden amber ve misk kıymetten düĢer. TeĢbih-i tafdil yoluyla saçın kokusu bu unsurlardan üstün tutulur. Saçın kokusu aĢığa can bağıĢlar, can verir (ġeyhî G 12/1, G 38/1, G 52/4, G 67/1, G 135/1, G 145/3; Nizâmî G 123/1):

Sabâ irürdi meger ġeyhî'ye saçun kohusun Ki her nefes ki urur âlemi mu‟attar ider

ġeyhî G 48/7 Zülfün kohusına dil her dem diler vire cân Bi-çâre haste n'itsün derde devâsın ister

ġeyhî G 39/3

Saç Ģekil yönüyle; iki yanağın üzerine sarkık, uzun, dağınık, dolaĢık, kıvrım kıvrım, eğri doğru, lüle lüle vb. olarak düĢünülür. Saçın dağınıklığı âĢıkların periĢan olmasına sebep olur (ġeyhî G 31/6; Necâtî G 315/1):

Mecmû‟-ı diller mecma‟-ı zülfündür anı çözse bâd Cem‟iyyet-i hâtır mı olur andan perîĢân olmamıĢ

Ahmet PaĢa G 129/7 Aklumı gamze-i câdûları meftûn itdi

Gönlümi silsile-i mûları mecnûn itdi Bâkî G 491/1

Nedür bu pîç pîç ü çîn çîn ü ham-be-ham kâkül Nedür bu turralar bu halka halka zülf-i müĢg-âsâ

Bâkî G 6/2

Zülf tasavvufta; celal sıfatı, celal ve cemal sıfatlarının tecellîsi; Allah‟ın gaybî hüviyeti, zahirî hüviyeti, lütuf ve kahrı, talep yolunun adı, kendisine vahdet sırrının ay gibi belli olduğu muvahhid âĢık, kainattaki ilahi tecellîlerin kesret halinde görülmesi, vahdette beliren kesret, kesret, küfür; piç-i zülf (kıvrım kıvrım saç) ilahî müĢkiller, sınav tuzağı, hakikat arayıcısının kıvrımlarla dolu yolu, imkan mertebesi; uzun saç, sınırsız varlıklar, kesret, celalî tecellîler; zülfün parıldaması da ilahî sırlar gibi anlamlara gelmektedir. Kur‟ân-ı Kerîm‟de geçen Allah‟ın ipi (Hablullah) deyiminden kinayedir (Âl-i Ġmrân 3/103). Bu yolla Hakk‟a erilir (Baybutlugil, 1985:351; ġahidi, 1996:56; ġebüsterî, 1999:138, 145-146; Üzgör, 1990:177; Gölpınarlı, 1972:184, 186; Ġpekten, 2008:116, 164, 177; Tarlan, 1998: 107, 115, 160 ; Kurnaz, 1996:225; Uludağ, 1996:206, 596; Üstüner, 2007:281). AĢağıdaki beyitlerde; kesret olan saçın vahdet olan yüzü örtmesi, sır oluĢu, zorluklar barındırması gibi hususlara değinilir. ÂĢık devr-i ezelden beri yüz ve saçın âĢığıdır:

Zülfün örter yüzüni gayret-i Ġslâm kanı Dini setr eylemesün di anı imânun içün

Mesîhî G 191/4 Ruh u zülf ü hat u hâli kelâmullâhdur yârun Eger tuydunsa ey ârif emîn-i sırr-ı esmâ ol

Hayretî G 243/2 Katı müĢkildür iĢüm zülf-i girîh-gîründen Sabr bu müĢkili derler açar ammâ müĢkil

Fuzûlî G 175/4 Zülf ü ruhuna âĢık idüm devr-i ezelden Fark itmez iken dahi gözüm karayı akdan

Yahya G 307/3

Saç ile ilgili tasavvurlardan biri uçlarında âĢıkların canının asılı olmasıdır. Tasavvufî anlamda âĢık, hakiki sevgilinin kesret alemindeki yansımasına bağlanır (Tarlan, 1998:128, 230, 530; Üstüner, 2007:282). Saç

âĢıklar için yuva gibidir. Ġp veya darağacı Ģeklinde düĢünülen saç âĢıkların meskenidir. ÂĢıklar saç üzerinde “üstad canbaz” olurlar. Rüzgarla hareket eden saçlardan can dökülür. Sevgili saçının ucunu kesse âĢık, gözlerinden “yaĢ yerine kan döker”. Sevgilinin saçlarının ucunu kesmesi âĢığın ömrünün az olmasına sebeptir. ÂĢığın gönlü sevgilinin zülfü gibi “yanınca salınmak” ister (ġeyhî G 46/2; Nizâmî G 31/5, G 48/5 Ahmet PaĢa G 53/7, G 73/1; Fuzûlî G 265/4; Hayâlî G 148/2; Bâkî G 356/1):

Zülfüni bâd-ı sabâ depredicek cân dökülür Söze geldükce lebün çeĢme-i hayvân dökülür

Nizâmî G 31/1 PeriĢân itme kâkül baĢun içün ey perî-peyker Ki her bir kâkülün târında yüz bin mübtelâlardur

Fuzûlî G 91/2 Zülfün gibi yanunca salınmak diler gönül Tîg-i cefâ vü cevr ile senden kesilmedi

Bâkî G 486/2

Saça kına yakmak eski bir gelenektir. Saçı beslediğine ve güzelleĢtirdiğine inanılır. Sevgili perçemine âĢığın kanını kına diye yakar. Al kelimesi tevriyelidir:

Her dem nigâr perçemine hûn-ı âĢıkı Hınnâ diyü yakınur imiĢ tuyduk âlini

Mesîhî G 252/2

Saçın tek baĢına ve diğer güzellik unsurları ile birlikte kullanımını gösteren grafik aĢağıdaki gibidir:

Divanlarda sevgili ile ilgili güzellik unsurları içinde en çok geçen unsur saç olarak karĢımıza çıkmaktadır. Saçın kendi içinde tek baĢına kullanımı %42 olarak görülmektedir. Bu durum saçın Ģairler tarafından en çok tercih edilen unsur olduğunun delilidir.

Saçın ikili kullanımda %22 ile en çok yüz ile birlikte ele alındığını görüyoruz. Beyitlerde genellikle yüz ile anılan saç, oran olarak da diğer unsurlardan ziyade yüz ile kullanıldığını gösteriyor. Ben, %6 oranla saç ile kullanılan ikinci unsurdur. Dudak, hat ve göz %5 oranla saç ile birlikte en çok kullanılan diğer unsurlardır. Son olarak boy ile birlikte kullanım oranı %4‟tür. Bu sonuçlara göre saçın yüz üzerine salınması, ben ile Ģekil ve renk benzerliğine dayanan teĢbihler en çok ele alınan hususlardır.