• Sonuç bulunamadı

Seçimler ve seçim sistemleri demokrasilerde rejimin ve yönetenlerin meşruiyet temelidir. Temsilcilerin belirlenmesinde uygulanan seçim sistemleri karmaşık bir işlemler bütününden oluşurlar. Seçmenler tarafından oy vermeye ve seçilenler tarafından da temsil organlarına aday olmaya ilişkin kuralları içeren seçimlerin dürüst yapılmasını sağlamaya yönelik düzenlemeler bu karmaşık yapının öğeleri arasındadır180. Bu çerçevede dar anlamda seçim sistemi, seçme ve seçilme hakkı, seçim çevreleri, seçim sürecinin başından sonuna kadar, yani adaylık başvurusundan seçmenlerin oy kullanmasına ve sonuçların açıklanmasına kadar yapılan tüm işlemler, bunları yapan kişi ve kuruluşlar (siyasal partiler), seçim sürecini yöneten ve denetleyen kurumlar (seçim kurulları) ile ilgili kurallardan oluşmaktadır181. Bunun yanı sıra geniş anlamda seçim sistemi ise, öncelikli olarak seçimlerde kullanılan oyların temsili organlara yansımasıyla ilgili olan ve ülkelere göre büyük farklılıklar gösteren kurallar bütünüdür. Seçimlerin tek dereceli olup olmadığı, seçim çevrelerinin ve bu çevrelerden seçilecek temsilci sayılarının nasıl saptandığı, ülke ve seçim çevresi düzeyindeki barajlar, oyların başka adaylara aktarılıp aktarılamayacağına ilişkin kurallar ve geçerli oyların değerlendirilmesinde kullanılan matematiksel yöntemler seçim sistemlerinin niteliği ve birbirinden ayrılmasının temel unsurları olarak önem taşırlar. Bu unsurlar açısından bakıldığında sonsuz sayıda seçim sisteminden söz edilebilir. Gerçektende serbest seçimlerin yaygınlaşmasından bu yana uygulanmış ve halen uygulanmakta olan pek çok seçim sistemi türü vardır. Her seçim sistemi şu ya da bu ölçüde bir siyasal akım ya da parti/partiler lehine ya da aleyhine etki doğuracak, dolayısıyla da bir ülkede şu ya da bu seçim sisteminin yeğlenmesi ulaşılmak istenen siyasal amaçlarla yakından ilgili olacaktır. Örneğin küçük partiler daha adil seçim sistemlerini savunurken, büyük partiler ise küçük partilerin temsili organlara girmesini engelleyecek seçim sistemlerini savunmaktadırlar. Politikacıların bu şekilde davranmalarının nedeni ise, seçmenlerin kazanma ihtimali olmayan küçük partilere boşuna oy vermek

180 Meltem Dikmen Caniklioğlu, “Seçim Sistemlerinin Siyasi Đstikrarın Sağlanmasındaki Rolü”,

Anayasa Yargısı, 16, 1999, s.17-44.

181 Hikmet Sami Türk, “Seçim, Seçim Sistemleri ve Anayasal Tercih”, Anayasa Yargısı, 23, 2006, s.20-35.

istememeleri ve oylarını kendilerine en yakın hissettikleri büyük partiye vermeyi tercih etmeleridir.

Demokrasinin gerekli koşullarını sağlayacak seçim sistemlerinin siyasi istikrara önemli katkı sağladığı genel kabul görmektedir. Çünkü hiçbir siyasi partinin yeterli çokluğu elde edemediği bir parlamenter sistem modelinde, yasama-yürütme ilişkileri partiler arası modele göre şekillenmekte ve tutarsız koalisyonların varlığı durumunda bu yapılanma siyasi istikrarsızlık getirmektedir. Bu durumda ortaya çıkan istikrarsız koalisyon hükümetleri, popülist politikalara eğimli olmakta ve bu zaaf özel çıkarların kamu çıkarlarını bastırmasına neden olmaktadır. Önerilen ise ya başkanlık sistemi ya da disiplinli büyük partilerdir. Disiplinli büyük partilerin varlığı ise ancak çoğunluk sisteminin ülke koşullarına uygun bir türünün benimsenmesi ve uygulanmasıyla mümkün olacaktır. Demokratik liberal rejimlerin Türkiye’nin de dahil olduğu bir kısmında hala siyasi istikrarsızlık sorununun yaşanıyor olması, başta seçim sistemin ve siyasi partiler olmak üzere rejimi takviye eden ve işler kılan bazı kurumların yapı ve işlevlerinin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurmuştur182.

Siyasi istikrarın sağlanmasının ve siyasilerin görevlerine odaklanabilmelerinin en etkili yolu kabul edilen devlet iktidarının sınırlanmasında seçimler; seçim sonuçlarının belirlenmesinde büyük payı olması nedeniyle de seçim sistemleri önemli rol oynamaktadırlar. Seçim öncelikle iktidarın kaynağı olmak bakımından demokratik rejimin temeli ve “halk tarafından hükümet” sisteminin birinci şartıdır. Halkın beğenmediği iktidar partisini cezalandırmak için sahip olduğu en etkili yöntem seçimlerdir. Demokratik rejimlerde partiler buna göre davranış sergilemek zorundadırlar. Nitekim seçime dayanmayan bir iktidar diktatörlük rejimlerinin başlıca karakteristiğini teşkil eder183.

Seçim sistemi, bir seçimin sonucunu ve demokratik niteliğini belirleyen en önemli etkendir. Zira bir ülkenin yönetim yapısı ona göre şekillenecek, siyasal aktörler seçim sonuçlarına göre yeniden toplumsal roller üstlenecekler, kısacası ve en

182 Meltem Dikmen Caniklioğlu, a.g.m. 183

önemlisi, demokratik meşruiyet seçim sistemlerinin yol açtığı sonuçlara göre sağlanacaktır184.

Seçim sonuçlarında önemli ekisi olan seçim sisteminden genel olarak beklenen, seçime katılan parti yada bağımsız adayların kullanılan oylarla ortaya çıkan güçleri oranında pârlamentoda temsil edilmelerine olanak sağlamasıdır. Seçim sisteminin bu ilkesine “temsilde adalet” ilkesi denilmektedir185. Đyi bir seçim sisteminin diğer bir ilkesi ise, “yönetimde istikrar”ın sağlanmasıdır. Ancak “temsilde adalet” ve “yönetimde istikrar” ilkeleri birbiriyle ters yönde işlemektedir. Birine öncelik verildiğinde diğeri zarar görmektedir.

Türkiye’de belirli dönemlerde farklı seçim sistemleri uygulanmıştır. Çoğunluğa dayalı sistemle başlayan seçimler, temsilde adalete olan ihtiyaç nedeniyle 1961 yılından itibaren nispi temsil esasına göre uygulanmaya başlamıştır. Temsilde adaleti sağlamaya yönelik sistemler beraberinde koalisyon hükümetlerini ortaya çıkarmış ve ülkede istikrarsız bir siyasi hayat varlığını sürdürmüştür. Bunun üzerine 12 Eylül sonrasında istikrar sağlamaya daha elverişli olan “Çift Barajlı d’Hont sistemi” getirilmiştir186.

Günümüzde halen anayasada belirtilmiş bir seçim sistemi mevcut değildir. Karşılaştırmalı hukuk incelemelerinde de çoğunluk sistemlerinden birini bir anayasa hükmü olarak kabul eden bir düzenlemeye rastlanmaz. Buna karşılık çoğulcu demokrasinin bir güvencesi olarak parlâmento seçimleri için açıkça nispî temsil ilkesini kabul eden yabancı anayasalar vardır. Türkiye’de seçim sistemine ilişkin anayasal düzenleme ise 1982 Anayasası’nın 67. maddesine eklenen VI. fıkradır. “Temsilde adalet” ve “yönetimde istikrar” ilkelerinin uyumlu bir sentezini arayan bu fıkra ile yasa koyucunun yönlendirildiği ve tercih yetkisinin sınırlandırıldığı görülmektedir. Ancak herhangi bir seçim sisteminden adıyla söz edilmemiştir. Anayasa mahkemesinin denetiminde parlamentoya bırakılan ve belirtilen iki ilke arasındaki geniş bir yelpazede belirlenen seçim sistemi uygulamalarına bakıldığında, anayasanın 67. maddesi VI.fıkrasının yeterli bir anayasal düzenleme olmadığı

184

Erdoğan Günal, Türkiye’de Seçim Sistemlerinin Siyasal Kurumlar Üstündeki Etkileri, Ankara: Turhan Kitabevi, 2005, s. 24.

185 Türk, a.g.m.

186 Emine Yavasgel, Temsilde Adalet ve Siyasal Đstikrar Açısından Seçim sistemleri ve

görülmektedir. Nitekim bu konuyla ilgili çalışmalardaki 67. maddenin VI. fıkrası ile ilgili değerlendirmelerde, bu fıkranın Türkiye’de eksikliği hissedilen bir hususu dile getirmekte olduğu, “temsilde adalet” ve “yönetimde istikrar” ilkelerinin aslında olumlu ilkeler olduğu, ancak bunları bağdaştırmanın son derece güç, hatta olanaksız olduğu; VI. fıkra hükmünün seçim kanunlarında Anayasa Mahkemesi’nin denetim alanını ve takdir yetkisini genişlettiği, böylece Anayasa Mahkemesi’ni seçim sistemlerinde belirleyici konuma getirdiği; o nedenle 67. maddeye böyle bir fıkra eklemenin isabetli sayılamayacağı; söz konusu iki ilkenin Anayasa’dan çıkarılması ya da bir seçim sistemi reformu ile birlikte ve ölçütleriyle yeniden tanımlanması gerektiği görüşleri savunulmuştur. Bu nedenle seçim kanunlarının ve seçim sisteminin demokrasiye uygun bir çerçevede ortak akılla düzenlenmesi gerektiği genel kabul gören bir konudur187.

Seçim sonuçlarının parlamentoya ve iktidara yansımasının temel belirleyicisi olan seçim sistemleri, ülkedeki parti sayısını, bu partilerin örgütlenme biçimlerini, gelişimlerini, birbirleriyle ilişkilerini ve en nihayetinde ülkenin siyasal hayatının gelişim çizgisini yakından belirlemektedir. Siyaset, devlet yönetimi ile ilgili işlerin tümünü kapsayan bir kavram; seçim ise, demokratik rejimlerde devleti yönetme yetkisinin kaynağıdır. O nedenle, bir ülkede uygulanan seçim sistemi ile siyaset arasında çok sıkı bir bağlantı bulunması dogaldır. Bu çerçeve içinde seçim sistemi, siyasal bir tercihin sonucu olduğu kadar, siyasal yaşamı da etkiler188. Ancak uygulanan seçim sistemi ne olursa olsun, bir ülkede siyasetin algılanma biçimi demokratik mantık ve hedeflerle hiçbir biçimde örtüşmüyorsa, siyasiler kamunun ortak ve uzun vadeli çıkarları ile temsil ettikleri yurttaşların talep ve beklentilerini uzlaştırarak ortaya koydukları program ve uygulama doğrultusunda iktidarda kalmak mücadelesi vermiyor, siyaset ne şekilde ve ne pahasına olursa olsun iktidar olmak ve iktidarda kalmak olarak anlaşılıyorsa, akılcı temelden yoksun ilişkiler örüntüsü içinde siyaset kişiselleşiyor ve politika liderler arasında sonu gelmez çekişme ve

187 Türk, a.g.m.

188 Hikmet Sami Türk, Seçim Hukukunun Temel Sorunları ve Çözüm Önerileri, Ankara: TESAV Yayınları, Yayın No:13, 1997, s. 149.

kavgalarla amacından ve işlevinden uzaklaşıyorsa, ülkenin ancak kurumsallaşma ile aşılabilecek önemli sorunları sahipsiz ve çözümsüz kalmaya devam edecektir189.