• Sonuç bulunamadı

1.2. Teorik Temeller: Politika Ekonomi Đlişkilerini Açıklayan Görüşler

1.2.3. Kurumsal iktisat teorisi

1.2.3.5. Politik düzenin kuralları

Ekonomik düzen için kural ve kurumların olması görüşü genel kabul görmesine rağmen, aynı görüşün politik düzen için de geçerli olması kabul edilmesi daha zor bir olgudur. Ancak, politik “tercihler” de kurumsal kurallar dahilinde bireylerin etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Politik aktörlerin görev ve yetkilerinin sınırları belirlenmediği taktirde, politikacılar faydalarını maksimize edecek politikaları tercih etmekte oldukça rahat davranacaklardır. Politik düzenin sağlanması için getirilen kurallar, hangi siyasal yönetim sistemi için olursa olsun, her türlü güç ve yetkinin kötüye kullanılmasının engellenmesini ifade etmektedir. Aslında bu gücü engelleyen en önemli sistem demokrasidir. Demokrasi, halkın bir aracı olmaksızın kendi kendini yönetmesidir. Bu tanım çerçevesinde, halkın yönetimle ilgili kararları kendisinin alması ve uygulaması “doğrudan demokrasi” olarak adlandırılmaktadır. Ancak doğrudan demokrasinin uygulanması idealden öteye gidememekte, onun yerine “temsili demokrasi” veya “yarı doğrudan demokrasi”, doğrudan demokrasinin işlevini yerine getirmeye en yakın siyasal yönetim biçimi olarak kullanılmaktadır.

91 Aktan ve Dileyici, a.g.e.

92 James M. Buchanan and Geoffrey Brennan, Monopoly in Money and Inflation: The Case for a

Temsili demokrasi, halkın sahip oldukları siyasal haklarını, yine kendi seçtikleri siyasal temsilcileri vasıtasıyla kullanmalarıdır. Siyasi temsilciler, halkta kendilerini yönetme yetkilerini devralmaktadırlar. Đktidarın sınırlandırılması, temsilcilere halk tarafından verilen bu yetkilerin kötüye kullanılmasını engelleme amacını taşımaktadır. Görevin kötüye kullanılmasını engelleyen en önemli mekanizma ise seçimlerdir93. Seçmenler, politikacıları kötü yönetimleri sonucunda tekrar seçmeyerek cezalandırmaktadırlar. Siyasilerin kötü yönetim sergilemesinin, başka bir deyişle görevlerini kötüye kullanmalarının oldukça çeşitli türleri vardır. Siyasal yozlaşma olarak da tanımlanan görevi kötüye kullanma çeşitleri rüşvet, zimmet, irtikap, nepotizm, kronizm, patronaj, siyasal kayırmacılık, logrolling, oy satın alma, rant kollama ve saire olarak sıralanabilir. Burada ilgilendiğimiz konu olan politikacıların yeniden seçilme kaygıları dolayısıyla gerçekleştirdikleri siyasal yozlaşma türleri; siyasal kayırmacılık, patronaj, logrolling(oy ticareti), oy satın alma ve rant kollamadır.

Siyasal Kayırmacılık: Politikacıların, kendi siyasal yandaşlarını bazı ayrıcalıklardan, örneğin kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirmek, üst makama terfi ettirmek, yut dışı görevlendirmeleri, lojman sağlamak gibi davranışlarına “siyasal kayırmacılık”, başka bir ifadeyle “partizanlık” denilmektedir. Bu davranışların başta gelen sebebi ise, seçim dönemlerinde kendilerine oy veren kişilerin ödüllendirilmesidir. Partizanlık tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görülebilmektedir. Siyasal kayırmacılık en çok kamu kuruluşlarına elemen alımında yapılmaktadır. Siyasal kayırmacılık yerine liyakat ilkelerine dayalı eleman alımının gerçekleştirilebilmesi için öncelikle kamuda işe alınma, terfi, tayin gibi konularla ilgili açık ve adil yasal düzenlemenin bulunması gereklidir. Ayrıca giriş sınavlarının, kamu görevlisi alacak olan kuruluş dışında bağımsız bir organ tarafından yapılması, giriş sınavının test usulüyle yapılması ve sözlü sınavın kaldırılması, test usulüyle yapılamayan sınavlardaki jürilerin tarafsız olmaları için gerekli önlemlerin alınması gibi uygulamalarla siyasal kayırmacılığın önüne geçilebilir.

Patronaj: Siyasal süreç sonunda iktidara gelen siyasi partilerin, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan üst düzey bürokratları görevden almaları ve bu görevlere

93

kendi siyasal yandaşlarını getirmelerine “patronaj” denilmektedir. Patronaj, özellikle kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzeyinde görev yapan genel müdür ve genel müdür yardımcıları gibi pozisyonlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri yönetim kurulu başkan ve üyeliklerine atama yapılmasında söz konusu olmaktadır. Bu konuda alınacak önlemlerin en başında yine anayasal düzenlemelerle siyasi iktidarların baskı ve müdahalelerinin sınırlandırılması gelmektedir. Örneğin Merkez Bankası Başkanı’nın daha uzun süre için atanması ve süresi dolmadan görevinden alınamaması sağlanabilir.

Logrolling (Oy Ticareti) ve Oy Satın Alma: Logrolling, yasa tasarılarının oylanmasında partilerin kendi çıkarlarına yönelik yasa tekliflerini, diğer parti milletvekilleriyle karşılıklı anlaşarak desteklemelerini sağlamalarıdır. Oy ticareti her zaman çıkar sağlamak için olmayabilir. Bazen iktidardaki parti/partiler ile muhalefet partileri arasında kamu yararına uygun konularda karşılıklı görüşerek uzlaşma sağlanabilir. Buna pozitif oy ticareti denmektedir. Ancak iktidar ile muhalefet bazen ödünler vererek çıkar amaçlı kararlar alabilirler. Bu da negatif oy ticareti yani logrolling olarak adlandırılır. Bu konuyla ilgili en bilindik örnek, partilerin yolsuzluk soruşturmalarında karşılıklı olarak birbirlerini aklamalarıdır. Oy satın almada ise, aynı şekilde partilerin, çıkar amaçlı yasa tekliflerinin onaylanması için bu defa diğer parti milletvekillerine “nakdi ya da ayni menfaatler” sağlamalarıdır. Oy ticaretinin ve oy satın almanın engellenmesi amacıyla, bu kavramların Devlet Ahlak Yasası içerisinde açıkça belirlenmeli ve engellenmesi için düzenlemeler yapılmalı; bu tür yasalar için Anayasa Mahkemesine gitme imkanı olmalı; bu konuyla ilgili şikayetleri parlamento bünyesindeki ahlak komisyonu soruşturmalıdır94.

Rant Kollama: Ekonomi ve politika ilişkisinde gözlenen rant kollama, devlet tarafından yaratılmış transferleri elde etmek için rekabet edilirken kıt kaynakların harcanmasını ifade etmektedir95. Ekonomide rant kollama faaliyetlerinin yaygınlaşmasına neden olan devlet müdahaleciliğidir. Devletin büyümesi, görev ve fonksiyonlarının genişlemesi rant kollama faaliyetlerinin artmasına neden olur. Rant kollama, piyasa mekanizmasında haksız rekabete neden olarak, ekonomik düzenin

94 Coşkun Can Aktan, Politik Yozlaşma ve Kleptokrasi, 1980-1990 Türkiye Deneyimi, Afa Yayınları, Đstanbul, s.25-50.

95

bozulmasına yol açmaktadır. Rant kollamanın sosyal maliyeti israf, hırsızlık ve yağmacılıktır. Serbest ticareti engelleyen tarifeler, kotalar, lisanslar, yatırım ve ihracat teşvikleri, vergi imtiyazları, mali tekeller, transfer harcamaları ve daha birçok müdahaleci iktisat politikası araçları, devletin piyasa sürecine müdahalesinin bir göstergesidir ve “yasal soygun”un gerçekleştirilmesine imkan sağlar96.

Rant kollama faaliyeti çerçevesinde bireyler ve baskı gruplarının çıkarlarını maksimize edecek yasal düzenlemeler çıkartılması sonucu, büyük bir toplumsal israf meydana gelmektedir. Çünkü bu süreçte birileri kazanmakta ancak israf edilen kaynakların fırsat maliyetleri düşünülürse toplumun büyük bir kesimi ise kaybetmektedir.

Rant kollama uygulamada monopol kollama,tarife kollama,lisans kollama, kota kollama, sosyal yardım kollama ve tüyo kollama gibi farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Monopol kollama,devlet tarafından verilen veya verilecek olan bir monopol imtiyazı elde etmek için birey ve çıkar gruplarının lobicilik faaliyetlerinde bulunmalarıdır. Tarife kollama, yurt içi piyasada baskı gruplarının karlarını artırmak için belirli mal ve hizmetlerin ithalatına tarife konması veya bunların ithalatının yasaklanması konusunda lobiler oluşturarak hükümete baskı yapmalarıdır. Kota kollama, ithalata konan kota veya kontenjanları elde etmek için yapılan çalışmalardır. Lisans kollama, ithalata getirilen ve bazen dağıtılan tahsisli kotaların lisans belgesini almak için yapılan çalışmalardır. Sosyal yardım kollama, devletten sosyal yardım almak için yapılan çalışmalardır. Tüyo kollama, herhangi bir kurumda veya firmada halka henüz duyurulmamış bilgilerin dışarıya sızdırılmasıyla bazı çevrelerin gelir elde etmeleridir97.

J. Buchanan, G. Tullock ve G. Becker gibi düşünürler tarafından geliştirilen “rant kollama” teorisi devletin iktisadi yaşamdaki yerinin iktisadi, siyasi ve sosyal maliyetlerine dikkat Adam Smith’e kadar uzanan liberal bir yaklaşımla dikkat çekmektedir. Adam Smith devletin ekonomiden çekilmesini ulusal zenginliğin ön

şartı olarak kabul ederken, bu düşünürler devletin iktisadi hayatta yer almasının

pratik sonuçlarına dikkat çekmektedirler. Bu akım yolsuzluk, rüşvet, imtiyaz, iltimas,

96 Coşkun Can Aktan, http://www.canaktan.org/din-ahlak/ahlak/rantkollama/rant_kollama_nedir.htm, (10.10.2008).

97

haksız kazanç, rantiye sınıfı, liyakatsızlık, rekabetsizlik, sahte sadakat gibi kavramlar devletin iktisadi yaşamın içinde bulunmasının doğal birer sonucu olarak geliştiğini ampirik verilere dayalı olarak ortaya koymaktadır. Rant kollama üzerine araştırma yapan Buchanan’a göre, rant kollama faaliyeti içinde olan birinin bundan vazgeçmesi çok zor olacaktır. Ancak rant kollamaya sebep olan fırsatların yok edilmesi için, tek tek yasal düzenlemelere başvurmak yerine anayasal bir düzenleme ile bunun önüne geçilmesi daha kolay olacaktır.

Yukarıda belirtilen uygulamalar maalesef yeniden seçilme kaygısıyla hareket eden politikacıların takip etmek için zaman harcamaktan kaçınmadıkları uygulamalardır. Kısa dönemde çıkar sağlamak amacıyla uzun dönemli ve yapısal sorunlara yol açan bu uygulamaların sakıncaları rasyonel hareket eden bireyler tarafından artık açıkça görülmektedir. Özellikle politik çıkarlarla ilgili yapılan çalışmalarda belirtilen çözüm önerileri çerçevesinde politik düzenin sağlanması için aşağıda belirtilen ilkelerin benimsenmesi gerekmektedir:

- Saydamlık

- Hesap verilebilirlik

- Katılımcılık ve sivil toplum - Hukukun üstünlüğü - Siyasal etik - Yerinden yönetim - Kalite - Đktidarın Sınırlandırılması - Kurallar ve kurumlar

Yönetimde demokrasinin artmasını sağlayan bu kurallara uyan şeffaf bir yönetim, öncelikle kamu kaynaklarını tasarruf edemediği ve seçim dönemlerinde fırsatçı politikalar da uygulayamayacaktır.