• Sonuç bulunamadı

Savaşçı Dizisinde Görsel Söylem

3. İSİMSİZLER VE SAVAŞÇI DİZİLERİ BAĞLAMINDA SÖYLEM ANALİZİ

3.5. İsimsizler ve Savaşçı Dizilerinde Eleştirel Söylemin Kaynakları

3.5.4. İsimsizler Ve Savaşçı Dizilerinde Söylemin Görsel Boyutu

3.5.4.2. Savaşçı Dizisinde Görsel Söylem

Savaşçı dizisi İsimsizler dizisine nispeten daha seküler kodlara sahiptir. Bunun en önemli nedeni de dizinin askeri ilişkilere göre kurgulanmasıdır. Dizi askeri ilişkileri ele aldığından ötürü dini alana yer vermekten ziyade daha çok seküler dili öncelemiştir. Dizide gösterilen semboller Türk kimliğinin seküler boyutuna daha fazla imkan tanımıştır. Dizide

Anıtkabir, diğer Türki Cumhuriyetler ve bayrakları, Atatürk imzası gibi seküler çağrışımlar ön plandadır.

Şekil-8: Savaşçı Dizi Ekibinin Anıtkabiri Ziyaret Anı

(http://web.canlitvlive.io/tv-haberleri/medya/savasci-dizisine-anitkabir-ziyareti-damga- vuruyor_541_2.jpg)

Dizinin 28. Bölümünde, yukarıdaki sahneden hemen önce, muhafazakar kimlik kodlarına sahip bir kişinin Atatürk’e selam iletme isteği ve küçük bir çocuğun askere selam vermesi sahnelenmiştir. Dizide Atatürk’e hasredilen “Büyük Adam” mitosu seslendirilmiştir. Atatürk’e selam gönderen kişilerin tipolojik özellikleri de muhafazakar kimliğe sahip olmasının –kadının başörtülü olması, din dilini kullanması- örtük bir amaç vardır. Atatürk karizmasının seküler kimliğe sahip olanlardan muhafazakarlara kadar ulusal çapta bir kabule sahip olduğu ifade edilebilir. Atatürk, yıkılan bir imparatorluğu cumhuriyete taşıyan ideolojiler üstü bir karizma olarak lanse edilmiştir.

Mehmet Taşlıca: Vazife nerde komutan? Komutan: Karargah Ankara’da. Ankara’ya… Mehmet Taşlıca: Kısmet olursa Ankara ha. Komutan: Evet.

Mehmet Taşlıca: Ben Ankara’yı hiç görmedim oğul. Nasip olmadı.

Oraya vardığında Kemal Paşa’ya bizden selam et olur mu? De ki: Oba Köylü Mehmet Taşlıca senin kavlin üzerine gidiyormuş de. Mustafa Kemal Paşa’ya bizden selam et. Atatürk’e, Gazi Paşa’ya bizden selam et (Savaşçı, 2017).

4 Şekil-9: Savaşçı Dizisi nde Türk Birliği Vurgu su

Şekil-9: Savaşçı Dizisinde Türk Birliği Vurgusu

(https://www.dizihaberci.com/wp-content/uploads/2018/11/9756739-728xauto.jpg.webp). Dizide Türk Devletleri’nin bayrakları aynı karede gösterilmesi, efsanevi-mitolojik dil ile ideolojik aktarım amaçlanmış olabilir. İsimsizler dizisinde kullanılan İslami popüler kaynaklar yerini, Savaşçı dizisinde salt Türk kimliğine bırakmıştır. Mit, geçmişten günümüze söylemin temellendiği yapının kutsal bir dil zenginliği ile geliştiğini ifade eder. Tarih ve gerçeklik arasında inşa edilen mit, aynı zamanda kitle toplumunun hikayeleridir (Taş, 2000: 58). Olayların hem çok abartıldığı hem de hikayeleştiği bir söylem biçimi olarak mit, kitleleri yine duygusal bağla etkileme arayışı olarak anlam kazanır.

Kıbrıs’tan Kazakistan’a, Kırgızistan’dan Tacikistan’a kadar pek çok Türk Devleti bu sahnede birleştirilmiştir. Türk Birliği kitlesel bir güce işaret ederken aynı zamanda efsanevi dil örüntüsü ile onun geçmişten günümüze kadar güç ve kudretine sahip olduğu hatırlatılmaktadır. “Türk yıldırımdır, kasırgadır. Dünyayı aydınlatan güneştir.” sözü onun

şanına övgüler dizerken aynı zamanda “güneş” benzetmesi ile dünyada diğer devletlerin emperyalist, sömürgeci emellerinin aksine dünyayı aydınlatan, kendi ikbali için diğer uluslara zarar vermeyen bir amaca hizmet ettiğini de vurgulanmıştır. Bununla beraber Atatürk imzasının da kullanılması dizinin seküler ağırlığını vurgularken aynı zamanda onun ideallerine, hedeflerine bağlılığı ima etmektedir.

Savaşçı dizisinde Türk Birliği teması Daeş mağduru Türkmen’in ağzından da işlenmiştir. Türkmen’in mağdur dili ile Türkiye’deki ırkdaşlarına duygusal bir temas kurmaya çalışılmıştır. Dizi, sahip olduğu Türklük söylemini zenginleştirmek/desteklemek adına güncel ve popüler bir konu olan Türkmen mağduriyetine senaryoda yer vermiştir. Türkleri sorumluluk almaya ve kendi soydaşlarının sıkıntılarına yardımcı olmaya dair bir söylem inşa edilirken aynı zamanda Türkmen’in Türkiye’ye bakışına da işaret edilmiştir. Yukarıdaki güneş benzetmesiyle yeryüzünde yaşayan mazlum kitlelerin umut kaynağının Türkiye olarak gösterilmesi, Türklere bu dil ile sorumluluk bilincini aşılamakta ve güncel olarak Kafkasya’da, Irak’ta, İran’da, Suriye’de eziyet gören Türkmenler hatırlatmaktadır. Türkmenler üzerinden inşa edilen mağdur söylem ile dizinin kamuoyu tarafından ilgi duyulması istenmiştir.

Türkmen: Ben Gözeli Köyünden Abdurrahman oğlu Tarık. Gardaş ben

Türkmen’im, Türkmen. Benim ocağımda bu iki bayrak yan yana, koyun koyuna yatar. Biz bunları aziz emanet biliriz. Biz bunlar için canımızı veririz. Ama sen bana imdat eylemeyeceksen, onlar beni keserken balamı sürerken, kızımı esir ederken ocağımı söndürürken sen bana yardım etmeyeceksen gardaş ben bu bayrağı neyleyeyim? He söyle bana neyleyeyim? Karımı aldılar, on beş yaşımda kızımı kaçırdılar. Evimi, köyümü yaktılar. Türkmen feryat ederken sen benim sesimi duymazsan, sen bana yardım etmezsen ben neyleyeyim söyle bana gardaş? Ben kime derdimi anlatayım? Gardaş gardaşa elini vermezse ben kime derdimi anlatayım? Ben kime ağlayayım gardaş, söyle bana kime ağlayayım kime?

Asker: (…)

Türkmen: Türkmen’in sesini duyan yoksa, karımı, kızımı esir aldılarsa

Komutanına söyle Türkmen çaresiz de… Türkmen’in tek çaresi kalmış de. Türkmen çaresiz de (Savaşçı, 2017).

Şekil-10: Savaşçı Dizisinde Türkmen Feryadı

(https://galeri14.uludagsozluk.com/820/savasci-dizisi-efsane-turkmen-sahnesi_1554935.jpg) Savaşçı dizisinde öne çıkan bir diğer sembolik gönderi de isimler bağlamında gerçekleşmiştir. İsimler kültürel kodları tamamlayan bir parametredir. Nesnenin kültürel koda sahip olması için paydaşların onu bilinçli ve ideolojik bir kaygı ile sahiplenmesi gerekir. Bireyler sahip oldukları isimleri, kendilerini ait hissettikleri biliçsel kalıbın bir göstergesi olarak kullanılır. Bu bağlamda Savaşçı dizisi isimler üzerinden amacını açığa çıkarmıştır. Dizide figüranlarının kullandığı isimler genel olarak Türk toplumunda karşılığı olan, kahramanlık ve mitolojik dil örüntüsüne sahiptir. Kağan Bozok, Halil İbrahim Kopuz, Haydar Bozkurt, Turan Hüseyinoğlu gibi isimler senaryo hakkında genel bir kanıya ulaşmada yardımcı olabilir. Kağan ismi Eski Türklerde topluluğun reisine verilen bir addır. Bozok ismi Türk mitolojisinde “Göksel boylarına” verilirdi. Destanlara göre Oğuz’ların yarısını oluşturan kesimdir. Kopuz ismi de Türklerce kullanılan bir saz çeşididir. Bozkurt ise Türk destanlarında konuşan bir hayvandır. Turan bir yönü ile Türk, diğer bir yönü ile de Türklerin ikamet ettiği eski yerleşimi karşılar.

Dizi içinde kullanılan isimler, dikkat edileceği üzere, Türk hafızasında yeri olan ve destanlarla günümüze kadar gelen efsanevi metaforlardır. Aynı çağrışımlara sahip olan isimlerin yoğun şekilde kullanılması dizinin düşünce stilini açığa çıkarır. Daha önce söylem analizinde kullanılan kavramın, nesnenin yoğunluğu, gizil amacı açığa çıkarması bakımında önemli olduğu vurgulanmıştı. Bu noktada da Türk kimliğine has belli nitelemelerin kullanılması dizinin örtük amacını anlaşılır kılmaktadır.

Savaşçı dizisinde “isim mitosu” ekseninde ideolojik işlem örtük şekilde işlenmiştir. Şerif Mardin mitosu, geçmişin sosyal olaylarının kutsanması olarak tarif eder (2015: 112- 113). Mitosun muhtevası değişse de, şahsiyetleri ve kimliği kutsayan bir yönü gözden kaçırılmaması gerekir. Geçmişin sosyal olaylarını, isimlerini, kahramanlarını, yaşantı biçimini, doğa ile etkileşimi gibi hafızayı üreten pek çok parça mitosun övgü dilini beslemiştir. Kahramanlar, olaylar, müzikler, isimler gibi unsurların senaryo içinde işlenmesi hafızayı yeniden uyarmakta ve biçimlendirmektedir. Geçmiş kutsanırken aynı zamanda bu kutsama dili vasıtasıyla ideolojik inşa da sağlanmıştır. İsimler aracıyla kurulan bağ, milliyetçiliğin aidiyet kodunun da en yalın göstergesidir.

Savaşçı dizisinde 10. Bölümünde Nihal Atsız’ın Türk Kızı adlı şiirine yer verilmiştir. Nihal Atsız isminin seçilmesi, yukarıda bayrak ve isimler bağlamında ifade edildiği gibi Türk kimliğini seküler formlarla vurgulamanın kasıtlı bir sonucudur. Nihal Atsız cumhuriyetin kuruşundan sonra Türk milliyetçiliğini etnik damar üzerinden inşa edilmesi gerektiğini ifade eden önemli bir yazardır. 1930’lu yıllarından sonra milliyetçilik Kemalist kodlara ters düşmeyecek şekilde iki kanal üzerinden saçaklanmıştır. Bunlardan birincisi, modernist yani milliyetçiliği kültürel değerlerle harmanlayan ekoldür. İkincisi ise, Kemalist düşünce akımına daha yatkın olan etno-milliyetçiliktir. Bu ekol de etnik kimliğe öncelik vererek halkı bu kimliğe göre millileştirmeyi amaç edinmiştir. Bu saçaklanma evresi edebiyatçıların kaleme aldıkları edebi eserlerle de sağlanmış ve o zamana kadar totaliter eğilimler gösteren Kemalist milliyetçilik, edebi çalışmaların naif söylemi sayesinde yumuşak ve makul ilerlemiştir. Nihal Atsız milliyetçiliği etnik kimlik nosyonu üzerinden tanımlamış ve eserleriyle bu anlayışı beslemiştir.

Pınar başına geldi Bir elinde güğümü

Çattı yay kaşlarını Görünce güldüğümü

Görünce güldüğüm Bağlamıştı gönlümü Saçlarının düğümü Bilmiyordun bu örgü Acaba bir büyü mü? Acaba bir büyü mü? Sordum nerededir yerin Nedir senin değerin Yedi kral vurulmuş Ne bu ceylan gözlerin Ne bu ceylan gözlerin Hangisine varırsın Bu yedi ünlü erin

Şöyle dedi bakarak Göklere derin derin Göklere derin derin Kralların taçları Beni bağlar düğümü Orduları aşarak Gönlümdeki düğümü Gönlümdeki düğümü Saraylarda süremem Dağlarda sürdüğümü Bin cihana değişmem Şu öksüz Türklüğümü Şu öksüz Türklüğümü

Nihal Atsız eserlerinde temellendirdiği etnik milliyetçi söylem “Türk Kızı” şiirinde bariz şekilde göze çarpmaktadır. Milliyetçiliği etnik/ırk esasına göre anlamlandıran Atsız, bu şiirinde Türk kimliğine destansı bir dil ile yaklaşarak kitleyi duygusal bağlamda etkilemeye çalışmıştır. Le Bon’un kitle psikolojisini tahlilinde üzerinde durduğu birkaç özellik Nihal Atsız’ın bu eserinde göze çarpmaktadır. Kitle psikolojisini tetikleyecek önemli bir kaynak olarak değerlendiren Bon (1997), bu minvalde serdedilecek söylemin niyeti tamamen psikolojik olarak değerlendirilecektir. Atsız’ın kitle psikolojisini okşayan bu tür eserleri, milliyetçiliği duygusal dil üzerinden kolaylıkla içselleştirilmesini sağlamıştır. Savaşçı dizisi de hem bu dilin psikolojik yönünü hem de Atsız’ın şahsi kimliğini senaryonun ideolojik yüzü için kullanmıştır.