• Sonuç bulunamadı

3.XIX YÜZYIL ÖNCESİ SASON TARİHİ

B. SASON ERMENİLERİNDE SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT

Ermeniler Osmanlı İmparatorluğunda beş farklı sosyal grup halinde yaşıyorlardı. Birinci grup payitahtta yaşayan varlıklı, hükümette ve sivil alanda etkili olan gruptu. İkinci grup kentlerde yaşayan tüccarlar, finans sektöründe çalışanlar Başkent ve Anadolu kentlerinde zanaat ile uğraşan kişilerden oluşuyordu. Üçüncü grup Papazlar ve üst sınıf din görevlileri oluşturuyordu. Dördüncü grup ülkenin birçok yerine dağılmış ve çoğunluğu oluşturan köylülerdi. Son grup ise dağlık bölgelerde yaşayan, Sasun ve Zeytun bölgelerinde olduğu gibi başına buyruk, yarı özerk biçimde yaşam süren bir sınıftı.192 Bu Dağlı Ermeniler toplam Ermeni nüfusu içinde sayıca

azınlıkta olan sınıftırlar.

Sason Ermenileri tarih boyunca coğrafik yapı yardımıyla sürekli özel bir yaşam sürmüşlerdir. X. yüzyılda yaşamış olan ünlü Ermeni Tarihçi Tovma Ardzıruni, Sasonluları şöyle tanıtmıştır.193

“Sasunlular aileler halinde ayrı evlerde otururlar, bu evler birbirinden o denli uzaktır ki en güçlü kuvvetli adamlardan biri en yüksek yere çıkıp var gücüyle haykırsa, sesini duyan biri güçlükle çıkar… Beslenmek için ekecekleri tohumlar pek azdır, bunların başında darı gelir, darıdan yaptıkları yiyeceğe kıtlık günlerinde ekmek diyenler vardır. Sık ağaçlı yerlerde ekim yapar, toprağı çapalayarak kazar ve ayaklarıyla sulama kanalları açarlar. Çıplaklıklarını yün yapağılarla örter ve keçi derisinden yaptıkları çizmeleri giyerler… Silah olarak, kendilerine mızrak yapar ve dağlarda gezen vahşi hayvanlardan korunmak için yanlarından hiç ayırmazlar. Ama

192 Sonyel, Osmanlı Ermenileri, s.44

toprakları düşman saldırısına uğradığında, bu dağlılar, tek vücut olup prenslerinin yardımına koşarlar, çünkü prenslerine son derece sadıktırlar… Hemşerilerinin hayatlarını, hatta kendi hayatlarını hiçe sayan kana susamış vahşi hayvanlar gibidirler Hafif piyade avcı eri diye adlandırılırlar. Ağtzınik ve Daron (Muş) arasındaki dağlarda yaşarlar.”

Ermeniler için tarih boyunca doğal bir dağ sığınağı olan Sason, Sasonlu Kral Davit gibi en ünlü Ermeni destanına ev sahipliği yapan kutsal bir değer olarak görülmektedir. Ermeniler tarih boyunca dışardan bir saldırıya maruz kaldıklarında Sason dağları onlar için her zaman çok önemli bir direniş noktası olarak görülmüştür. Sasonlu Davit destanında Bağdat Halifesine karşı gerçeküstü bir şekilde mücadelesi anlatılırken destanda Mereto, Zoveser gibi Sason dağlarının da önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Ulaşılması zor kuş uçmaz kervan geçmez Sason gibi yerlerde Ermeniler coğrafyaya uygun bir yaşam tesis etmek zorundaydılar. Dağlarda yaşayanlar taşlı ve işlenmesi zor topraklar ile uzun sert kış şartlarına karşı çözüm üretmek bu sayede kıt olanaklar ile yaşamak zorundaydılar. Osmanlı İmparatorluğu döneminde şehir merkezlerinde devletin hâkimiyetini her yerde görmek mümkündür. Sason gibi yerlerde ise halk büyük oranda eski dönemlerden beri sürdürdüğü geleneksel hayatına devam etmiştir. Tarımla uğraşan Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı ovalık bölgelerde merkezi hükümetin, dağlık bölgede ise silahlı Kürt beyliklerin genelde otoriteyi sağladığı görülmektedir.194

Ermenilerde aile önemli bir kurumdu. Ermeni nüfusunda son dönemlerde yaygın olan çekirdek aile tipidir. Çekirdek aileye İndanik denirdi. Kent merkezlerinde yaygın olan çekirdek aile tipiydi. Kertasdan adı verilen geniş aile tipi daha çok Sason gibi dağlık bölgelerde görülürdü. Kertasdan tipi aile merkezi hükümetin zayıf olduğu, kendini koruma ihtiyacının yoğun olduğu bölgelerde yoğun bir şekilde görülürdü. Sasun gibi dış dünyayla bağların zayıf olduğu dağlık bölgelerde, tek bir hanede beş- altı kuşak ve yetmiş ile yüz arası birey bir arada bulunabiliyordu. Ataerkil yapının egemen olduğu bu geniş aileler sayesinde insanlar kendini dışardan gelebilecek fiziki tehlikelere karşı daha güvende hissediyordu. Bir yerleşim biriminin dış dünya ile bağlantısı ne kadar zayıf ise oradaki kertasdan o kadar kalabalık oluyordu. Kayseri’de

ortalama çocuk sayısı dörtken, bu rakam Erzurum’da beşe; Sasun gibi bölgelerde sayı sekize çıkıyordu. Talori bölgesinde bulunan Semal, Şenik, Geliyagüzan gibi köyler

Kertasdan için uygun dağ köyleridir. Aşirette akrabalık bağları erkeğin soy çizgisi

üzerinde belirlenirdi. Aşirette dış evlilik kuralı geçerliydi. Müslümanlarda normal görülen yakın akraba evliliği Ermenilerde kesinlikle uygun görülmezdi. Dördüncü dereceye kadar olan akrabalar arasında evlilikleri yasaklayan mutlak bir tabu vardı. Köylerde, her aşiretin yaşadığı tağ adı verilen bir mahalle vardı. 195 Mahalleler doğal

dağ, tepe, dere gibi setler ile birbirinden ayrılırdı.

Kertasdan tipi ailede yaş ve cinsiyete göre iş bölümü vardı. Evin reisi ailedeki

en yaşlı erkek olurdu. Evin reisi anlamında Danuder diye tabir edilen reis ailenin bireylerini disiplin altında tutar ve aileyi dışarda temsil ederdi. Ermenilerde aile kavramına büyük önem verilirdi. Kızlar çoğu zaman küçük yaşta evlendirilirdi. Kız çocukları Müslümanlardan koruyabilmek için erişkinliğe ulaşmadan evlendirmek sık görülen bir uygulamaydı, çünkü kaçırma olaylarında kadınlardan çok genç kızlar tehdit altındaydı. Köylüler fiziksel ve siyasi açıdan ne kadar kendini az emniyette hissederse, evlenme yaşı da o kadar düşüyordu. Sason gibi bölgelerde kızlar on dördüne varınca hemen evlendiriliyordu. On dokuz, yirmi yaşına gelen kız evde kalmış olarak görülürdü.196

Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan diğer milletlerde olduğu gibi Ermenilerde de konut mimarisi yaşanılan coğrafyanın özelliklerine göre farklılıklar gösteriyordu. Ermenilerde belli başlı dört farklı konut mimarisi vardı. Birincisi Van Gölü kıyısı ve Muş bölgesinde görülen penceresiz ısınma amacı ön planda olan Kubbeli evlerdir. Erzurum Erzincan arasında klasik çatılı evler görülürdü. Nahcivan, Erivan ve sıcak bölgelerde ise ‘U’ şeklinde iki katlı konutlar yaygındı. Yağma tehlikesinin yüksek olduğu Sason gibi bölgelerde iki katlı Khoşkhlar (köşk) yaygındı. Bu evler küçük bir kaleye benzerdi. Alt katta pencereler, üst katta ise tüfek namlularının yerleştirilebileceği küçük delikler bulunurdu. Bu evlerde duvarın içine yerleştirilmiş bir şömine ve baca bulurdu. Ermeniler Sason gibi zorlu yerlerde kış aylarında ısı

195 Mary Kılbourne Matossıan –Susie Hoogasian Vılla, Alıntılar ve Fotoğraflarla 1914 Öncesi Ermeni Köy Hayatı,(Çev. Altuğ Yılmaz), Aras Yayınları, 3.Basım, İstanbul 2012, s.27-34,59 196 Matossıan, a.g.e, s.103-105

tasarrufu sağlamak için mümkün olduğunca dar bir alanda yaşarlardı. Evin içinde bulunan tonir (tandır) merkez kabul edilir. Tüm aile bireyleri tandır etrafında toplanır. Önemli kararlar burada alınırdı. Müslüman toplumlarda olduğu gibi ocağın tütmesinin manevi önemi Sason Ermeni toplumunda da görülmektedir. Gelin koca evine ilk kez geldiğinde tandırı öper ve dinsel bir tören edasıyla kocasıyla tandırın etrafını üç defa dolanırdı. 197

Köy hayatında ayakta kalmanın en önemli üç unsuru vardı. Kendi kendine yetebilme, tutumluluk ve ortak bir amaca dönük beraber çalışma zorunluluğuydu. Köylü şartlar elverdiğince kendi gereksinimlerini karşılamak için çalışırdı. Eksik kalan ihtiyaçları takas yoluyla temin ederdi. Ceviz, peynir, yağ gibi mamulleri satar karşılığında ayakkabı, kumaş ve metal araç-gereçler alırlardı.

Hicri 1310 tarihli Bitlis Salnamesinde yazıldığına göre Sason’da buğday, arpa, çavdar, darı, mercimek, nohut, pembe elma, armut, ceviz, incir dut, tütün, üzüm, ipekböcekçiliği yetiştirilir. Pekmez, ayakkabı, kürkten ceket, kumaş, telli çarık gibi malzemelerin üretildiği atölyeler bulunurdu.198 Sarp ve asi dağlarda yaşayan insanlar

kıt imkânlar ile yaşama kavgası veriyorlardı. Sarp dağlarda ve su kenarlarında halk dilinde ‘gil-gil’ adı verilen bir darı çeşidini yetiştiriyor. Bu darı çeşidinden halk ekmek yapıyordu. Bölgeye muhtemelen ilk gelen Avrupalı seyyahlardan olan İngiliz J.M. Kinner’in yolu Batman ve Sason bölgesi taraflarına da düşer. Kinner, bölgede Müslüman, Ermeni, Süryani ve Keldani milletlerden söz eder. Ayrıca bölgede ağa despotizminin olduğunu ağanın bir sözünün kanun hükmünde olduğunu belirtir. Bölgede halk genelde tarım ile geçimini sağlar. Köylüler genelde kuru tarım ürünü olan buğday ve arpa yetiştirir. Sason ve Habur çayların kenarlarında sulu tarımın yapılabildiğini bu köylerin durumlarının çevreye göre biraz daha iyi olduğunu ifade eder. 199 İngiliz Seyyahtan kısa bir süre sonra devlet ordusunun modernleşmesini sağlamak için Osmanlı İmparatorluğuna gelen ünlü Alman Mareşal Helmut Von Moltke’nin de yolu bölgeye düşer. Moltke, Osmanlının bölgeyi merkezi iktidara

197 Matossıan, a.g.e, s.40-43 198 Polat, a.g.e, s.151

199 M. Alaaddin Yalçınkaya, “19.Yüzyıl İngiliz Seyyahlarına Göre Batman ve Çevresi”, Batman Valiliği I. Uluslararası Batman ve Çevresi Tarihi Kültürü Sempozyumu (15-17 Nisan 2008), C.II, İstanbul 2009, s.206

bağlamak için yürüttüğü seferlere bizzat katılır. Moltke, 1838 yılı Haziran ayında Sason, Hazzo arasında bulunan köylerin güzelliğinden söz eder. Büyük ceviz ağaçlarına ve geniş buğday tarlalarına karşı hayranlığını dile getirir. Sason halkı için ekin tarlaların çok önemli olduğunu Reşit Paşa komutasındaki ordunun bu tarlalara zarar vermemek için azami dikkat gösterdiğini bu sayede dost Kürtleri kızdırmamaya çalıştıklarını ifade eder.200

Halkın önemli geçim kaynaklarından biriside küçük ve büyükbaş hayvancılıktır. Koyun, domuz, manda ve at yetiştiriciliği çok önemliydi. Hayvancılık toprağın işlenmesine koşut olarak yürütülürdü. Bahar ve yaz aylarında hayvanlar Sason’un yükseklerinde bulunan meralarına salınıyordu. Kışın ise genelde hayvanlar mağaralara kapatılarak burada beslenirdi. Hayvanların et ve sütünden yıl boyunca faydalanılıyordu. Uzun ve karlı kışlar, aylar boyunca bu bölgedeki köylüleri kendi yağıyla kavrulmak zorunda bırakırken, bir yandan da halıcılık, nakış çömlekçilik, marangozluk gibi zanaatla ilgili uğraşların gelişmesine fırsat veriyordu. Kullanılan tarım aletleri, madeni aksam hariç ahşaptı ve manda ya da öküz gibi yük hayvanlarınca çekiliyordu. 201

Sason halkın önemli uğraşlarından biriside arıcılıktır. Yüksek rakımlı Sason köylerinde halkın gerçekleştirdiği kara kovan arıcılığı ile elde edilen bal geçmişten bugüne önemli bir gelir kaynağını oluştururdu. Önemli gelir kaynaklarından biride üzüm yetiştiriciliğidir. Üzüm bağlarının yoğun olduğu köylerde şarap yapılırdı. Ayrıca üzüm suyundan basteğ ismiyle pestil yapılırdı. Sason bölgesinde köylerde ciddi oranda ceviz yetiştirilirdi. Sason cevizi geçmişten bugüne bölgede ciddi bir pazara sahiptir. Ceviz, Sason halkının sosyal hayatında ciddi bir yer tutar. Günümüzde Sason ilçe merkezi olan bölgenin eski ismi Kabilcevz olup, cevizi bol anlamına gelmektedir. Kabilcevz ismi bugün bile yerli halkın kullandığı bir tabirdir.202

200 Felldmareşal Helmut von Moltke, Türkiye Mektupları, Remzi Kitabevi, İstanbul 1969, s.190-191 201 Kevorkian, Raymond H- Paul B.Paboudjian, a.g.e, s.67

202 Veysi Akın, “Dönemin Muş Valisi Ali Sakıp Beygo’nun Hatıralarına Göre: Cumhuriyetin İlk

Yıllarında Sason’da Sosyo-Ekonomik Hayat”, Batman Valiliği I. Uluslararası Batman ve Çevresi

Tarihi Kültürü Sempozyumu (15-17 Nisan 2008), C.II, İstanbul 2009,s.103-105; Matossıan, a.g.e, s.79

C.GENEL HATLARI İLE SASON’DA ERMENİ MÜSLÜMAN