• Sonuç bulunamadı

BÖLGEDE ERMENİ MÜSLÜMAN İLİŞKİLERİNE YANSIMALAR

XIX. yüzyılın başından itibaren Osmanlı İmparatorluğu devletin kötü gidişatını durdurmak amacıyla iktidarı tek elde başkentte toplamak için idari alanda ciddi reformlara girişir. Devlet yönetiminde yeni düzeni tesis etmek amacıyla II. Mahmut

255 Necmeddin YAŞAR (62 Yaş), Sason Doğumlu,(Görüşme Tarihi 08.08.2015); Ferman YAŞAR (Yaş 75), Sason Doğumlu, (Görüşme tarihi 19.04.2015)

döneminde, yerellere önceki yüzyıllarda verilmiş olan özerk yapıyı ortadan kaldırmak için Osmanlı Devleti askeri yöntemlere başvurmaya başlar. 1839 yılında Tanzimat ile başlayan yeni dönemde Kürt bölgelerini de devlet çarkının bir dişi haline getirme amacı vardır. Bu çarkta eski yerel Kürt beylerine bir rol bulunmamaktadır. Devlet bölgeyi yeniden istediği gibi tasarlamak için kendi kadrolarını oluşturmak isteyecektir. Bu yeni politika sahada uygulanma aşamasında istenilen başarıyı sağlamayacaktır. Bölgenin yeni yöneticileri merkezden atama yoluyla gönderilecektir. Bölge gerçekliğinden kopuk bu yeni yöneticilerin yanlış politikaları neticesinde Tanzimat ile hedeflenen idari reform bir başarı getirmez. Aksine Tanzimat bölgede idari çürümeyi derinleştirir. 257

Osmanlının bu en uzun yüzyılında Ermeni-Kürt dünyası da bir anlamda yüzyıllardır süren bir uykudan uyanmaya başladığı dönemdir. Ermeniler, tarihi topraklarının Rusya’nın yönetimindeki doğu kısmında yaşanan ilerlemeyi –her ne kadar bu ilerleme asimilasyona dayalı, baskıcı politikalar eşliğinde gerçekleşmiş olsa da - görüyorlardı. Resmi anlamda Tanzimat onları Kürt beylerine bağımlı olmaktan kurtarmıştı ama sonuçta yerini, yüzyıllar içerisinde her iki tarafın da yararlandığı bir tür antlaşmaya ya da bir ortak yaşama bırakmış eski bir çekişmeyi yeniden canlandıracaktı. Yerlerini merkezden atanan memurlara bırakan Kürt aşiret reisleri, devletin modernleştirilmesi ve hiçbir fikirlerinin olmadığı bir Avrupa modeline dayanarak merkezileştirilmesi uğruna uzun zamandır sahip oldukları ayrıcalıkları kaybetmeyi kabullenmekte zorlanıyorlardı. Henüz ne Kürtler ne de Ermeniler Osmanlı çerçevesi dışında bir gelecek öngörüyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Ermeni tebaasına bir anlamda yeni bir dünyanın var olabileceğini söyleyen ve bu yönde Ermeni tebaasının harekete geçiren milliyetçi Ermeni komitacılar olacaktır.258

A.GARZAN SEFERİ DÖNEMİNDE SASON

Osmanlı uzun bir çabaya rağmen Kürdistan bölgesinde devlet otoritesini tesis edememiştir. Özellikle sarp ve dağlık arazide bulunan Sason, Mutki gibi kazalar bu gibi yerlerin başında geliyordu. Bu coğrafyanın sakinleri, çevre köylere saldırdıktan sonra bu asi coğrafyaya sığınıyorlardı. Osmanlı Devleti, arazi oldukça sarp

257 Özer, a.g.e, s.179-180

olduğundan buralara asker kolay sevk edemiyordu. Asker sevk edildiği zaman ise suçlu olan aşiret reislerinin nerede oldukları da kolay tespit edilemiyordu. Bu sebeplerden dolayı devlet bölgeye hâkim olmak için farklı yöntemlere başvurmak durumunda kalmıştır. Bu gibi durumlarda devlet yetkilileri ilk önce hilat giydirme ve para verme gibi yöntemlerle yandaşlarını isyancı aşiretlerden ayırma yoluna başvuruyordu.259 Bu gibi yöntemler her zaman istenilen sonucu vermiyordu.

1830’lu yıllarda Sultan II. Mahmut, Kürdistan’daki yarı- otonom Kürt rejimlerini ortadan kaldırma konusunda kararlı görünüyordu. Bu, itaatsiz ve serkeşliği cezalandırmayı ve sonunda Osmanlı otoritesini bölgede yeniden kabul ettirmeyi amaçlamaktan ziyade; bu toprakları yeniden ele geçirerek bölgeyi doğrudan Osmanlı hâkimiyeti altına almayı amaçlayan bir girişimdi. Osmanlı Devleti bu amaç için eski sadrazam dönemin Sivas Valisi olarak görev yapan Reşit Mehmet Paşa komutasında Kürdistan’a büyük bir ordu gönderir. Bağdat ve Musul Valiliği, Osmanlı Devleti’nden gerektiğinde kuvvetlerini onun emrine verme talimatı aldılar. Sonradan Diyarbakır Valisi olan Reşit Mehmet Paşa zamansız ölünce Hafız Paşa bu görevi üstlenir. Reşit Paşa’nın ilk yıllarda başarıları dikkat çekicidir. Bölgede bulunan Kürt beyliklerinin önemli kısmını itaat altına alır. 260

Reşit Paşanın büyük bir ordu ile bölgeyi bir anlamda yeniden fethetmesine bazı bölgeler ciddi anlamda direnirler. Sason’u içine alan Garzan dağları bu direnişin önemli merkezlerinden biri olur. Hazro Beyi Recep Bey, Ilıcaklı Hüseyin Ağa, Silvan Aşiret Reisi Banokalı Mirza Ağa başta olmak civar Kürt Aşiret Beyleri Sason, Garzan dağlarında Osmanlı Devleti’nin gönderdiği orduya karşı koyan Sason direnişçilerine destek vermişlerdir. Reşit Paşa ve onun ölümünden sonra Hafız Paşanın bölgeyi denetim altına almak için düzenlediği sefere karşı koyan aşiret Kürtlerine önemli bir destekte Sason Ermenilerinden gelmekteydi.261 Aynı coğrafyayı paylaşan bu iki benzemez unsurun ortak hareket etmesi önemli bir durumdu. Kürtler ve Ermeniler bu dağlarda Osmanlı Merkezi Hükümetinden uzak dağ kanunlarının geçerli olduğu bir

259 Fatih Gencer, “Merkeziyetçi İdari Düzenlemeler Bağlamında Bedirhan Bey Olayı”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2010, s.272

260 Jwaideh, a.g.e, s.118-119 261 Jwaideh, a.g.e, s.119

nizam kurmuşlardı. Devletin askeri ile buraya gelmesi onların mevcut kurdukları düzenin sonu demekti. Osmanlı askerinin buraya gelmesi onları ürkütmüş ve bu ortak düşmana karşı birlikte hareket etmeyi zorunlu kılmıştır.

Sason’da Osmanlı idaresine karşı yapılan birçok ortak direniş örnekleri mevcuttur. Güney Sason Kürtleri Osmanlı idari teşkilatının Sason’a yerleşmesine karşı uzun zaman direniş göstermiştir. Sason Ermenileri ve Müslümanlar genelde beraber aynı safta mücadele ediyorlardı. Osmanlının Sason’da idari yapısını kurma isteği her iki halkıda tedirgin ediyordu. Çünkü Sasonlular devleti simgeleyen kaymakam, asker, memur görmek istemiyorlardı. Yeter ki, Devlet gelmesin bunun karşılığında vergilerini Diyarbakır’a götürmeye razıydılar. Osmanlı defalarca Sason’a sefer düzenleyecektir. 1864 yılında devlet güçlü bir şekilde yeniden Sason’a yönelir. Batman köprüsü yakınlarında büyük bir çatışma yaşanır. Ermeniler ve Kürtler yine beraber hareket ederler. İlk dönem başarı gösterseler de Osmanlının sayı üstünlüğüne karşı geri çekilirler. Bu tarihten sonra ilk kez Osmanlı idaresi Sason’a ciddi anlamda yerleşebildi. 262

Garzan Dağlarında sefere çıkan Osmanlı ordusuna eşlik eden Alman General Moltke gezdikleri coğrafyada bütün Kürtlerin iki şeyden şikâyetçi olduklarını belirtir. Vergi ve asker toplama. Kürtler uzun bir dönem devlete vergi vermemişlerdir. Bu gelişen yeni dönemde Kürtler devletin vergi toplamasından ziyade keyfi vergi toplamadan rahatsızdılar. Ayrıca Kürtleri direnmeye sevk eden diğer önemli husus askerlik süresidir. On beş yılı bulan askerlik süresi bir ömür demekti. Uzun askerlik süresi sebebiyle devletin tüm çabalarına rağmen ilk fırsatta Kürtler askeri birliklerinden kaçıyorlardı. Moltke, Garzan başta olmak üzere bölgeyi anlatırken Babıâli’nin hiçbir sözünün geçmediği, Asya’nın en yüksek dağlarına sahip geniş bir bölge olarak ifade eder. Garzan adı verilen bu bölge zengin köyler, tarlalar, ağaçlar ve derelerle bezelidir. Bu köyler devlete salyana vermez, ahaliden hiç biri askere gitmeye zorlanamazdı. 263

Alman General Moltke’nin yazdıklarına göre Asya Ermenileri güçlü, sayıca büyük ve tek vücut halinde olan Osmanlı Devleti idaresine alışık, daima işgüzar ve

262 Sasuni, a.g.e, 136

genelde devlet idaresiyle uyumlu olan bir millettir. Bab-ı âliye sadakat konusunda Müslüman Kürtlere ve Araplara nazaran daha çok samimi bir durumda olduklarını belirtir. 264 Osmanlı idaresinde yüzyıllardır yaşayan Ermeniler, geleceğin ne getireceğini kestiremedikleri için mevcut Osmanlı idaresini şimdilik en iyisi olarak benimseyip devlete karşı cephede bulunmuyorlardı.

Moltke, Osmanlı ordusunun bölgeyi yeniden fetih amacıyla büyük bir güçle Garzan’a gittiğini anlatır. Günümüzde Sason ve Kozluk kırsal bölgeleri arasında bir yer olan Papur dağ geçidinde Sasonlu isyancılar ve Osmanlı kuvvetleri arasında çok çetin çatışmaların yaşandığını kaydeder. Sırtını dağlara vermiş Sasonlu isyancılar kadın erkek nizami ordunun üzerine kurşun yağdırır. Çatışma esnasında isyancıların ordunun ilerleyişini durdurduğu anlarda olur. Komutan Hafız Paşanın çok sert önlemleri sayesinde isyancılar bölgeyi terk ederler. Hafız Paşa komutasında ordu isyancılara ciddi kayıplar verdirir. Sason isyancılarına ait binlerce büyük baş hayvana ganimet olarak ordu tarafından el konacaktır. Önemli kısmı kadın ve çocuk olmak üzere 600 üzerinde Sasonlu esir alınır. İsyanın büyük oranda kontrol altına alınmasına rağmen Osmanlı ordularının bölgenin genelinde elde ettiği zaferlerin benzerinin Sason’da elde edildiğini söyleyemeyiz.265