• Sonuç bulunamadı

C- Yönetim Birimleri

1) Sancak Yönetimi

Klasik dönem Osmanlı idarî yapısında sancaklar, sancakbeyi tarafından kanun ve nizamlar çerçevesinde yönetiliyordu495. Sancakbeyleri, doğrudan merkezden tayin edilirdi496.

Sancakbeyleri, askerî ve idarî olmak üzere başlıca iki önemli görevi yerine getirmekteydiler. Herhangi bir savaş durumunda yetkisi altında bulunan tımarlı sipahilerle birlikte, bağlı bulunduğu beylerbeyinin komutası altında savaşa iştirak etmek askerî sorumluluklarının başında gelmekteydi497. Tarsus sancakbeyleri, sancağın, Kıbrıs’a bağlı olduğu dönem dışında, tâbi oldukları beylerbeyinin emrinde savaşlara katılırlardı. Adaya bağlı bulunduğu dönemde ise kara savaşlarına Karaman beylerbeyinin emri altında giderlerdi498. Ancak Kıbrıs beylerbeyinin ihtiyaç hissetmesi durumunda adaya geçip onun hizmetine girme mecburiyetleri de vardı499. Nitekim 7 Aralık 1571 tarihinde Tarsus sancakbeyine gönderilen bir fermanda yer alan “Tarsus

495 Halaçoğlu. Osmanlılarda Devlet Teşkilatı, s. 83.

496 Varlık, Mustafa Çetin, “Kütahya’nın Şehzâde Sancağı Olarak İdaresi”, Türklük Araştırmaları Dergisi, İstanbul 1990, V, 315; İpşirli, Mehmet, “Klasik Dönem Osmanlı Devlet Teşkilatı”, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, ed. Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul 1994, I, 234.

497 Halaçoğlu, Osmanlılarda Devlet Teşkilatı, s. 84.

498 BOA, MD 52, s.377, h. 1020; Akgündüz, Tarsus Tarihi, s. 139; Bilgili, Tarsus Sancağı, s. 36.

499 BOA, MD 10, s.263, h. 407.

Beği’ne hüküm ki, sancağın Kıbrıs beylerbeyliğine ilhâk olunandan beru defa‘âtle sana ahkâm-ı şerîfe gönderilüp Kıbrıs’a geçesin deyu emrim olmuş iken henüz varmadığın ilâm olundu”500 ifadelerinden Tarsus’un, Kıbrıs’a bağlandığı ve sancakbeyinin Kıbrıs beylerbeyinin emrine girmesi için kendisine birkaç defa ferman gönderilmesine rağmen onun adaya gitmediğinin öğrenildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca bu fermanın sonundaki

“bu def‘a dahi te’hîr etdüğün ilâm olsa azille konulmayup mu‘âteb olmak mukarrerdir gereğiyle ona göre mukayyed olasın” şeklindeki ibarelerde de görüldüğü gibi, bu defa da gitmediği takdirde hem görevden azledileceği hem de başka cezalara çarptırılacağı uyarısı yapılmıştır501.

Tanzimat döneminde sancaklar biri müstakil, diğeri de bir eyalete bağlı livâ olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Müstakil livâlara mutasarrıf, bir eyalete dâhil olanlara ise kaymakam tayin edilmekteydi502. Bu dönemde Tarsus, Adana Eyaleti’ne tâbi bir sancak olduğu için kaymakamlar tarafından yönetilmekteydi. Haziran 1861 tarihli bir belgede

“Tarsus Sancağı kâim-makâmı”503 ifadesinin geçmesi bunu göstermektedir.

Bu dönemde kaymakamlar, validen başlayıp padişaha kadar ulaşan bir bürokrasi silsilesi sonucunda tayin ediliyordu. Valinin, kaymakamlığa layık gördüğü kişi, Meclis-i Ahkâm-ı Adliye üyeleri tarafından değerlendirilir, uygun bulunursa bir mazbata ile sadrazama sunulurdu. Sadrazam da bu tezkereyi padişaha arz ederdi. Tezkere padişah tarafından kabul edilirse o kişi kaymakam olarak tayin edilirdi. Nitekim 7 Haziran 1855 tarihli Tarsus kaymakamlığına tayin belgesinde bu sürecin izlendiği görülmüştür504. Söz konusu kayda göre Adana valisi Ömer Lütfi Efendi, Topçu eski kaymakamı Osman Bey’in, Tarsus kaymakamlığına layık olduğunu ifade etmesi üzerine Meclis-i Ahkâm-ı Adliye üyeleri, Osman Bey’in tayinini karara bağlayarak sadrazamlığa sunmuştur.

Sadrazam ise bu kararı bir tezkere ile padişaha arz etmiştir. Padişahın da onayıyla Osman Bey, Tarsus kaymakamlığına tayin edilmiştir505.

500 BOA, MD 10, s. 262, h. 407.

501 BOA, MD 10, s. 262, h. 407.

502 Uzunçarşılı, İ. Hakkı, “Livâ”, İA, İstanbul 1972, VII, 63.

503 TŞS, 298, 47/86.

504 BOA, İ.MVL, nu. 14310.

505 BOA, İ.MVL, nu. 14310.

Arşiv belgelerinde bu dönemde Tarsus’ta görev yapan bazı kaymakamların ismi zikredilmektedir. Buna göre Eylül 1852’de Hüseyin Bey, Tarsus Sancağı kaymakamıdır506. 7 Haziran 1855’de Osman Bey, Tarsus kaymakamlığına tayin edilmiştir507. Osman Bey’in tayin sürecinin anlatıldığı belgede Tarsus eski kaymakamı Osman Rüştü Efendi’nin istifası sebebiyle onun bu göreve getirileceği bildirilmektedir508. Bu durumda Osman Rüştü Efendi’nin, Hüseyin Bey’den sonra, Osman Bey’den önce Tarsus kaymakamı olduğu anlaşılmaktadır. Mayıs 1861’de ise Ahmed Münir Paşa kaymakamlık yapmaktaydı509. 30 Aralık 1862 tarihinde ise Lütfi Paşa’nın kaymakam olduğu görülmüştür510.

1864’ten itibaren vilâyet sistemi uygulamaya konulmuştur. Bu düzenleme, Tanzimat idaresinden pek farklılık göstermemekle birlikte yöneticilerin unvan ve göreve geliş şekillerinde bazı değişiklikler getirmiştir. Eyaletin adı vilâyete dönüşmüş, vali yönetici olarak konumunu muhafaza etmiştir. Sancak idaresinde ise kaymakamın yerini mutasarrıf almıştır. Burada en önemli değişikliğin kaza yönetiminde olduğu görülmüştür. Eski sancak merkezinin kastedildiği kaza idaresi, Tanzimat’tan itibaren seçimle işbaşına gelen kaza müdürüne bırakılmıştır. Son düzenlemeyle birlikte artık kazanın mülki amiri, atama yoluyla göreve gelen kaymakamdır511. İdarî yapıdaki bu değişiklikleri arşiv belgelerinden de izlemek mümkündür. Nitekim merkezî idare tarafından Tarsus’a gönderilen fermanlar, klasik dönemde Tarsus sancakbeyine, Tanzimat döneminde Tarsus sancağı kaymakamına, vilâyet sistemine geçildikten sonra da Tarsus kaza kaymakamına hitaben yazılmıştır512.

Sancakbeylerinin idarî görevlerinin başında ise kadı ile işbirliği yaparak adaleti temin etmek, bulundukları sancakta halkın güvenliğini sağlamak, şer‘e ve örfe aykırı

506 TŞS, 294, 7/6.

507 BOA, İ.MVL, nu. 14310.

508 BOA, İ.MVL, nu. 14310.

509 TŞS, 298, 47/86.

510 TŞS, 299, 58a/234.

511 Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri, s. 252.

512 Mesela, 7 Aralık 1571 tarihinde Tarsus sancakbeyine hitaben sancağın, Kıbrıs beylerbeyliğine bağlandığını bildiren bir ferman gönderilmiştir. BOA, MD 10, s. 262, h. 407. 1861’de Tarsus’taki Meryem Ana Ermeni Kilisesi’nin tamiri için verilen izin belgesinde “Tarsus Sancağı kâim-makâmı Ahmed Münîr Paşa” ifadesine yer verilmiştir. TŞS, 298, 47/86. 1880’li yıllardaki belgelerde ise

“Tarsus kâim-makâmılığına” ibaresi geçmektedir. Zira bu dönemde Tarsus kaza statüsündedir. TŞS, 406, 75/97, 83/106, 89/117, 121/161, 148/212.

durumları önlemek gelirdi513. Merkezî yönetimden Tarsus’a gönderilen fermanlarda sancakta zaman zaman bazı yöneticilerin kanunsuz davranışlarda bulunarak halkın huzurunu bozduklarına dikkat çekilerek sancakbeyi ile kadıdan bu gibi durumlara mani olmaları istenmiştir514. XIX. yüzyılın ikinci yarısında yapılan idarî düzenlemelerle bu görevlerin birçoğu, kaymakamın başkanlığını yaptığı kaza idare meclislerine devredilmiştir515.

Sancakbeylerinin derecesi, sahip olduğu has516 gelirine göre belirlenirdi. En üst derecedeki bir sancak beyine 400.000 akçeye kadar çıkabilen haslar verilmekteydi517. Tarsus’a tayin edilen ilk sancakbeyi Mihal oğlu Yahşi Bey’e 350.000 akçelik has tevcih edilmişti518. 1543’te sancakbeyi olan Hüseyin Bey’e 208.000 akçelik has verilirken519, 1567’de ikinci defa Tarsus sancakbeyi olan Mahmut Bey’e ise 400.919 akçelik has tahsis edildiğine şahit olunmuştur520. Evliya Çelebi ise 1671’de sancakbeyi hassının 235.260 akçe olduğunu belirtmiştir521.

Tanzimat döneminde idarî yapıda gerçekleştirilen yeni düzenlemelerle sancak yönetimi kaymakamlara verilmişti. Kaymakamlar, sancakbeyleri gibi dirlik tasarruf etmezler onun yerine maktu maaş alırlardı. Nitekim 7 Haziran 1855 tarihinde Osman Bey 3.920 kuruş maaşla Tarsus kaymakamlığına tayin edilmiştir522.