• Sonuç bulunamadı

Mahallelerin Fizikî Yapısı

C- Şehrin Mahalleleri

1) Mahallelerin Fizikî Yapısı

Şehirleri oluşturan unsurların başında mahalleler gelmektedir. Mahalleleri meydana getiren birimler arasında da evler önemli bir yer tutmaktadır. Bu sebeple evlerin fizikî özellikleri aynı zamanda mahallelerin fizikî yapısını da büyük ölçüde yansıttığı için onların bu özelliklerinin bilinmesi oldukça önemlidir.

XIX. yüzyılın ikinci yarısına ait olan şer‘iye sicillerindeki tereke, miras, borç alıp-verme, ev şatışı ve vakıf kaydı gibi birçok belgede hemen her mahalleden çok sayıda evin fizikî özelliklerini yansıtan verilere rastlanmıştır. Araştırmayı belge yığını haline getirmemek için burada söz konusu kayıtların tamamına yer verilmeyecektir. Öte yandan çok az örnekten yola çıkılarak bir genelleme yapılmasından da kaçınılacaktır.

Bu suretle konuyla ilgili belgelerden bazı örnekler zikredilerek evlerin fizikî karakteri üzerinde genel bir değerlendirme yapılmaya çalışılacaktır.

İnceleme kapsamına giren sicillere göre Tarsus evlerinin genellikle avlulu ve bahçeli olduğu görülmektedir. Örneğin, Ermeni Mahallesi’nden Haci Bogos 11 Kasım 1853’de “beş bâb fevkânî ve tahtânî oda ve havlu ve derûn-ı havluda vâki‘ bir aded bi’r-i mâi ve muttasıl eşcâr-ı müsmire bahçeyi müştemil menzili” Hoca İlyas’a 12.000 kuruşa satmıştır70. 4 Kasım 1860’da Sakızlı Mahallesi’nden Berber Hasan, aynı mahallede “üzeri köşklü bir bâb dam ve iki bâb huğ ma‘a havluyu müştemil bir bâb mülk menzilini” daha önce İzzet Efendi’nin 2.500 kuruşa satın aldığını beyan etmiştir.

Ancak söz konusu satış esnasında sarhoş olduğu için İzzet Efendi’nin kendisini

70 TŞS, 294, 115/185.

aldattığını ve bu sebeple satış akdinin fesh edilerek evinin geri verilmesini istemiştir71. 2 Nisan 1871 tarihli bir belgede Ermeni Mahallesi’nde “bir bâb fevkânî ve yedi bâb tahtânî oda ve üç bâb mağaza ve eşcâr-ı müsmire gayr-i müsmire bir kıt‘a bahçe ve havluyu müştemil bir bâb mülk menzil” bulunmaktadır72. 5 Haziran 1891’de Afgan Mahallesi’nden Durmuş b. Ahmed, babasından kendisine intikal eden Tekke Mahallesi’ndeki “dört göz tahtânî menzil ma‘a havlunun” Yemen’de askerlik yaptığı sırada, Süleyman b. Ali tarafından üç odanın kendisine ait olduğunu gösteren sahte bir tapu düzenleterek müdahale ettiği gerekçesiyle mahkemeye başvurmuştur73.

Evlerin sokak kapısı avluya açılır ve eve buradan girilirdi74. Belgelerde sık sık

“tahtânî ve fevkânî” ifadesinin geçmesi birçok evin en az iki katlı olduğunu göstermektedir. Nitekim XIX. yüzyılın ikinci yarısına ait Tarsus evlerinin mimarî açıdan incelendiği bir çalışmada daha çok iki ya da üç katlı evlerin varlığı tespit edilmiştir75. Bununla birlikte “bir bâb mülk dam, bir bâb menzil, iki gözlü menzil”

ifadeleriyle kaydedilen evlerin tek katlı olduğu tahmin edilmektedir. Zira incelenen dönemde Tarsus’ta tek katlı evlerin de varlığı bilinmektedir76.

Evlerin oda sayıları farklılık göstermektedir. Sicillerde oda veya göz olarak açık bir şekilde sayıları belirtilen 48 eve rastlanmıştır. Bunlardan 18’i iki77, 11’i ise dört odalıdır78. Buna göre Tarsus evlerinin daha çok iki ve dört odalı olduğu söylenebilir.

71 TŞS, 297, 311/494.

72 TŞS, 304, 264/492.

73 TŞS, 322, 24/80.

74 5 Kasım 1853 tarihli bir satış akdinde, Kızıl Murad Mahallesi’nde “bir bâb fevkânî ve tahtânî ve diğer bir bâb tahtânî menzil ma‘a havlu ve sokak kapısının” müzayede usulüyle 3.000 kuruşa satıldığı kaydedilmiştir. Bkz. TŞS, 294, 81/112. 25 Mayıs 1889 tarihli bir başka belgede Afgan Mahallesi’nde

“Mir Ahmed’in hânesinin sokak kapısı” ifadesine yer verilmiştir. Bkz. TŞS, 319, 92/266.

75 Bkz. Gürani, Fehime Yeşim, Tarsus Evlerinin İç Mekan Organizasyonunda 1800-1998 Yılları Arasında Meydana Gelen Değişimlerin Analizi, ÇÜFBE, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana 1999, s. 39-42.

76 Yanılmaz, Betül G., Tarsus Sungurlar Evi, İTÜFBE, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Haziran 2000, s. 21-22.

77 “İki bâb oda ve havluyu müştemil bir bâb mülk menzil” TŞS, 297, 339/530, Ayrıca bkz. TŞS, 297, 450/705; TŞS, 298, 65/115, 67/117; TŞS, 304, 89/155, 253/474, 264/492; TŞS, 319, 4/1; TŞS, 324, 6/5, 35/68; TŞS, 330, 4/2, 15/25, 62/129, 80/176, 98/234; TŞS, 331, 44/48; TŞS, 335, 158/445; TŞS, 353, 2/2.

78 “Dört göz tahtânî menzil” TŞS, 322, 24/80. Ayrıca bkz. TŞS, 297, 308/490, 309/491, 367/577; TŞS, 319, 25/61, 84/253; TŞS, 324, 32/65; TŞS, 329, 16, 20; TŞS, 330, 5/6, 43/85.

Bununla birlikte 6 adet tek79, 6 adet üç80, 3 adet beş81, 2 adet altı82, bir adet yedi ve bir adet de sekiz odalı ev bulunmaktadır83.

Evlerin birçoğunda sofa mevcuttur. Nitekim Şubat 1853’te Kusun Kazası Ekberler Köyü’nden Şerife Hâtûn, Cami-i Atik Mahallesi’nde “iki bâb beyt-i tahtânî ve sofa ve havlu ve havlu kapısının” kendisi ile vasîsi bulunduğu mecnun kız kardeşine anneleri tarafından miras kaldığını söylemiştir84. 31 Mayıs 1857’de “bir bâb fevkânî menzil ve uğrunda bir kıt‘a sofa ma‘a havlu ve kenif ve sokak kapısı” olan bir evin, Tarsus’ta Müftü Mescidi Kütüphanesi’ne vakfedildiği kayıtlara geçmiştir85. 6 Haziran 1863 tarihli bir belgede Ermeni Mahallesi’nde “iki bâb tahtânî beyt ve sofa ve bir bâb ahır ma‘a havluyu müştemil” ifadelerine yer verilmiştir86. 2 Haziran 1864 tarihini taşıyan bir miras kaydında Kızıl Murad Mahallesi’nde “uğru sofalı iki bâb fevkânî oda ve bir bâb tahtânî matbah ve bir köhne tahta ve havluyu müştemil mülk menzil”

bulunmaktadır87. 15 Şubat 1889 tarihli bir borç alıp-verme işleminde ise 300 adet sîm mecidiyye borca karşılık Müftü Mahallesi’ndeki “iki bâb fevkânî ve iki bâb tahtânî uğru sofalı bir bâb mülk menzilin” rehin bırakıldığı görülmektedir88.

Sofalar, iklim faktörüne uygunluk göstermektedir. Odaların sokağa açılan tarafı ile sofaya açılan taraftaki pencerler vasıtasıyla havalandırma sağlanmıştır. Sofalar, avluya açık olarak tasarlanmış ve hâkim rüzgâr yönüne göre güneye yönlendirilmiştir89.

Bölgede nem oranının fazla olması sebebiyle tavanlar yüksek tutularak evlerin rüzgâr alması sağlanmıştır. Zemin kat rutubetten dolayı birkaç basamak yüksek

79 “Bir bâb tahtânî oda” TŞS, 304, 1/2. Ayrıca bkz. TŞS, 298, 68/119; TŞS, 304, 62/109; TŞS, 319, 88/260; TŞS, 330, 65/137; TŞS, 406, 176/261.

80 “Üç göz tahtânî harabe menzil” TŞS, 349, 31/76. Ayrıca bkz. TŞS, 309, 1/1; TŞS, 319, 27/69; TŞS, 322, 24/80; TŞS, 331, 34/37; TŞS, 406, 180/266.

81 “Beş bâb fevkânî ve tahtânî oda” TŞS, 294, 115/185. Ayrıca bkz. TŞS, 322, 114/294; TŞS, 331, 26/29.

82 “Bir havlu derûnunda dört göz fevkânî iki göz tahtânî hâne” TŞS, 330, 9/14. Ayrıca bkz. TŞS, 330, 22/39.

83 7 odalı ev için bkz. TŞS, 328, 17/34. 8 odalı ev için bkz. TŞS, 304, 264/492.

84 TŞS, 294, 30/31.

85 TŞS, 297, 47/75.

86 TŞS, 299, 90a/351.

87 TŞS, 304, 253/474.

88 TŞS, 324, 23/40.

89 Gürani, agt, s. 29.

tutulmuştur. Yazın yaylaya gidemeyenler, sıcak havanın etkisinden korunmak için güneye yönlendirilmiş ve rüzgâr alabilen bir odayı yazlık olarak kullanmaktaydılar90.

Yörede ekonominin temeli tarıma dayanmaktadır. Osmanlıların fethinden itibaren şehirde yetiştirilen önemli tarım ürünlerinden birisi pamuktur91. İncelenen tereke kayıtlarında da pamuk ve pamukla ilgili ürünler mevcuttur92. Tarladan toplanan pamuğun işlenmesi ve depolanması için özel mekânlara ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeple birçok evin giriş katında, sokakla doğrudan bağlantısı bulunan ve yöre halkı tarafından mağaza olarak adlandırılan bölümler yer almaktadır93. Örneğin, Ermeni Mahallesi’nden Abdülkadir İbn Hacı Ahmed Ağa ve Kız kardeşi Ayşe Hâtûn’a ait 2 Nisan 1871 tarihli miras kaydında “bir bâb fevkânî ve yedi bâb tahtânî oda ve üç bâb mağaza” bulunmaktadır94. 28 Nisan 1875’te Camiu’n-Nur Mahallesi’nde “bir bâb kebîr mağaza ve derûnunda üç bâb fevkânî odayı müştemil mülk mağaza” 50.667 kuruşa satılmıştır95. Ayrıca bu tür ürünlerin pazarlandığı yerlerde ve hanların yakınında da mağazalar bulunmaktaydı96. Nitekim 26 Mayıs 1889 tarihli bir belgede Kızıl Murad Mahallesi’nde “elli iki bâb oda ve ittisâlinde dokuz bâb mağaza ve Abacı Hanı ittisâlinde altı bâb mağaza” kayıtlıdır97. Mağazaya getirilecek olan ürünler develerle taşındığından mağaza girişleri yüksek tutulmuştur98.

19 Mayıs 1896 tarihli bir belgede “Cami-i Atik Mahallesi’nde Mısrîzâde’nin selâmlığı”99 ifadesi geçmektedir. Yine Tarsus’ta Sungurlar evinde selâmlık bulunmaktaydı100. Ancak selâmlık olarak adlandırılan mekânlara daha çok şehir eşrafından bazı kişilerin evinde veya konağında rastlanmıştır. Bu da Tarsus’ta

90 Gürani, agt, s. 29.

91 Bkz. 1523 Tarihli Tarsus Kanûnnâmesi BOA, Tapu 450, s. 492; 1526 Tarihli Çukur-Âbâd Kanûnnâmesi BOA, Tapu 998, s. 302-303; 1543 Tarihli Tarsus Kanûnnâmesi BOA, Tapu 229, s. 23-25.

92 Cingan Köyü’nden Mehmet b. Veli’in terekesinde çırçır (pamuğu çekirdeğinden ayıran alet), çıkrık (iplik bükmeye yarayan alet), kutnî (pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuş kalın ensiz kumaş çeşidi) vs. bulunmaktadır. TŞS, 294, 38/41-42. Ayrıca bkz. TŞS, 294, 42/47, 56/72, 194/312, 196/315.

93 TŞS, 304, 264/492, 264/492; TŞS, 309, 1/1; TŞS, 330, 60/124.

94 TŞS, 304, 264/492.

95 TŞS, 309, 1/1.

96 TŞS, 330, 60/124.

97 TŞS, 330, 60/124.

98 Gürani, agt, s. 39.

99 TŞS, 352, 18/50.

100 Bkz. Yanılmaz, agt, s. 35.

selâmlık uygulamasının çok yaygın olmadığı izlenimini vermektedir. Aynı şekilde diğer Osmanlı şehirlerinde de benzer örnekler görülmüştür101.

Tarsus’un önde gelen aileleri daha geniş konutlar olan konaklarda oturmaktaydılar. Nitekim Debbağhane Mahallesi’nde Mısrîzade Kerimesi Ayşe Hanım’a ait on bir odalı bir konak mevcuttur102. Yine Küçük Minare Mahallesi’nden Çörekçizâde Süleyman Efendi’nin, aynı mahallede yedi odalı bir konağı vardı103. Kızıl Murad Mahallesi’nde ise birisi dokuz, diğeri de sekiz odalı olmak üzere iki konak daha bulunmaktaydı104.

Tarsus evlerinin ana yapı malzemesi taştır. 27 Şubat 1888 tarihini taşıyan bir borç akdinde 100 adet sîm mecidiyye borca karşılık “bir havlu derûnunda taş bina iki göz tahtânî menzil” rehin bırakılmıştır105. Taşın yumuşak ve kolay işlenebilir olması, girişlerde ve pencere kenarlarında zengin taş işçiliğinin yapılmasını sağlamıştır. Evlerin tamamı ya taştan, ya da alt kat taş, üst kat ise ahşap iskelet arası dolgu şeklinde tasarlanmıştır. Ahşap daha çok taşıyıcı işlevi görmekle birlikte çatı kirişleri, pencere ve kapı doğramaları ile tavan kaplamada kullanılmaktaydı. Evlerin birçoğunun üstü topraktır. Bir kısmı ise kiremitle örtülmüştür106.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında Tarsus yöresinde “huğ” diye bilinen bir ev tipi daha bulunmaktaydı. Örneğin, Ermeni Mahallesi’nden Göçer oğulları Mihail ve Serkis’e ait 30 Nisan 1853 tarihli terekede Camiu’n-Nur Mahallesi’nde “bir bâb hûğ”

kayıtlıdır107. 23 Nisan 1890 tarihli bir başka belgede ise “Koca Yusuf Huğu ve Ali Dede Huğu” ifadeleri geçmektedir108.

Bu tür evlerin en önemli yapı malzemesini dere kenarlarında yetişen kamış/kargılar oluşturmaktadır. Yapının iskeletini meydana getiren ağaç gövde ve

101 Bkz. Yılmazçelik, İbrahim, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır (1790-1840), Ankara 1995, s. 44;

Faroqhi, Suraiya, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, Orta Çağdan Yirminci Yüzyıla, çev. Elif Kılıç, İstanbul 2002, s. 170.

102 TŞS, 330, 48/92.

103 TŞS, 330, 21/37.

104 TŞS, 352, 42/116.

105 TŞS, 330, 15/25.

106 Daha fazla bilgi için bkz. Gürani, agt, s. 43 vd. Yanılmaz, agt, s. 49 vd.

107 TŞS, 294, 65/86.

108 TŞS, 330, 92/209.

dalları, köşelere dikey eksenlere gelecek şekilde dikmeler olarak yerleştirilir. Bu dikmeler arasına 3-5 kamış dikey, 5-6 kamış da yatay hale getirilerek hasır örer gibi örülmek suretiyle yapının duvarı ile çatısı oluşturulur. Daha sonra hava ve suyun kargılar arasından içeri geçmesini engellemek için duvarlar hem içten hem de dıştan sıvanır. Bu konuyla ilgili yapılan bir saha araştırmasında Tarsus’ta yaşayan ve son kargı ustalarından olan Zekeriya Yıldız’ın, huğ tipi evler hakkında “iki yılda bir sıvanırsa 100-200 sene yaşar” bilgisini verdiği nakledilmiştir109.