• Sonuç bulunamadı

Sanatı ve Edebî Gelişmeler - Cemal Süreya

2. GÜNLÜKLERİN İNCELENMESİ

2.2. Konularına Göre Günlüklerin İncelenmesi

2.2.2. Edebî ve Sanatsal Konular

2.2.2.19. Sanatı ve Edebî Gelişmeler - Cemal Süreya

Cemal Süreya, henüz ilk günden Günler hakkında okuyucusuna bilgi verir. Yazılarında tarihlerin belirsiz olmasını gerekçe göstererek bunların birer günce olmadığını ancak günü gününe yazılması bakımından da günce olduğunu ifade etmiştir. Şair, her gün yazdığı günlerinin hepsini yayımlamamış, otosansür uygulamıştır. Atladığı günlerin ancak ölümünden sonra yayımlanabileceğini ifade etmiştir. Yayımlanmayan bu günlüklerin akıbeti hakkında bugün bilgiye sahip değiliz (Süreya, 2013: 5).

Cemal Süreya, Türk edebiyatında aykırı bir çıkış olan İkinci Yeni’nin önde gelen isimlerindendir. Günlüklerinden de anlaşılacağı üzere şair, kendinden önceki şiire hâkim olmak için emek vermiştir. Süreya, divan şiiri hakkındaki bazı düşüncelerini günlüklerinde dile getirmiştir. Şeyh Galip’i divan şiirinin sonunda özel bir yere konumlandırmıştır. Süreya’ya göre Şeyh Galip ile divan şiiri ters akıntı kazanmış ve basmakalıp çerçevelerinden kurtulmuştur. Şair, Şeyh Galip’i ilk Türk modern şair olarak düşünmenin mümkün olduğunu dile getirmiştir (Süreya, 2013: 7).

Türk edebiyatı üzerine düşüncelerine günlüklerinde sıklıkla yer veren Süreya, “çocuk edebiyatı” diye bir alt türün olmayacağını ifade etmiştir:

“ Edebiyat vardır. Çocuklar da onlardan kendilerine göre koparabildiklerini alırlar. Çocuğu küçümseme yatıyor ‘çocuk edebiyatı’ sözünde. Bırakalım, çocuk da yüzmeyi (okuma yazma) öğrendikten sonra bizim girdiğimiz denize girsin.” (Süreya, 2013: 262).

1940’tan sonra ülkemizde birçok sanatçının dünyadaki yeni akımların peşinden gitmek suretiyle sürekli karakter değiştirdiklerini söyleyen Süreya, bu tutumu yanlış bulmuştur. Bu sebeple Oktay Rifat, Melih Cevdet, İlhan Berk gibi şairlerin yapıtlarının arkasında belirsizleştiğini dile getirmiştir (Süreya, 2013: 276-277).

Şair, sağ görüşlü edebiyatçıların tutumu hakkında düşüncelerini de Günler’e yazmıştır. Süreya’ya göre sağcıların tutumu solcular ne derse onun tersini savunma eğilimidir. Ayrıca ona göre sağ uzun yıllar bir şey okumamıştır (Süreya, 2013: 283).

Cemal Süreya, kendinden önceki şiir hakkında araştırmalar yaptığı gibi dönemini de yakından takip etmiştir. Süreya, hak ettiği değeri göremediğini düşündüğü şairlere “saklı güldeste” adıyla günlüklerinde yer vermiştir.

Günler, şairin kendisiyle de ilgili pek çok bilgi içermektedir. Süreya’nın yazdığı

dergilere ve gazetelere, bu yayınlarda kullandığı takma adlara bu günlüklerden ulaşmak mümkündür (Süreya, 2013: 186-187). Şairin yazarken kendini en özgür hissettiği yer ise 2000’e Doğru dergisidir (Süreya, 2013: 367). Günler’den edindiğimiz ilgi çekici bir bilgi ise Süreya’nın Sizin Hiç Babanız Öldü Mü? şiirini babası ölmeden,

Kars şiirini ise henüz Kars’ı görmeden Paris’te yazmasıdır (Süreya, 2013: 26).

Cemal Süreya Düşün dergisi için kendisiyle yapılan bir röportajını da günlüklerine kaydetmiştir. Bu röportajda şiirini nasıl yazdığını, beğenmediği şiirlerini, İkinci Yeni hakkındaki düşüncelerini, şiirindeki erotizmi açıklayan cevaplar vermiştir (Süreya, 2013: 171-180).

Süreya, günlüklerinde pek çok sanatçı hakkında değerlendirmelerde bulunmuştur. Bunlardan biri Kemal Özer’dir. Cemal Süreya, onun farkında olmadan ülkemizde “soğuk şiir”i temsil ettiğini ifade etmiştir. “Soğuk şiir”i ise “1973’te, dört

Marksçı şairin (Jean Christophe Bailly, Serge Sautreau, Yves Buni, André Velter) kurduğu bir akım: Gerçeği çırılçıplak, soğuk bir katılıkla ele alır, her türlü retorikten kaçar ve güncel siyasal konular içinde devinir.” şeklinde tanımlamıştır (Süreya, 2013:

Şairin eleştirilerini kaleme aldığı bir konu da Hecenin Beş Şairi’dir. Bu şairlerin, şiirin alanını genişletmek istediğini, ancak bunu çoğunlukla “her şeyi heceye dökme” şeklinde yaptıkları için “her şeyi şiire dökme” girişimleri bulunan Orhan Veli ve Nazım Hikmet karşısında tutunamadıklarını söylemiştir (Süreya, 2013: 30).

Cemal Süreya, günlüklerine yeri geldikçe geri planda kalmış şairler hakkında değerlendirmelerini yazmıştır. Bunlardan biri Ülkü Tamer’dir. Süreya’ya göre Ülkü Tamer’in şiirleri göz ardı edilirse şiirimiz eksik kalacaktır. Süreya, onun Türk şiirinde kapılar açtığını -en azından yokladığını- ve Refik Durbaş gibi isimleri etkilediğini ifade etmiştir (Süreya, 2013: 35-36).

Ahmet Haşim’in sembolist bir şair olup olmadığı çokça tartışılmış bir konudur. Cemal Süreya da bu konuya günlüklerinde yer ayırmıştır. Ona göre Haşim, “kendini

sembolist sanırken, bir sembolistin her zaman kaçınacağı durumları yaşayan bir sanatçı”dır:

“ Ahmet Haşim, yalnız ‘Bir Günün Sonunda Arzu’da sembolist bir şairdir. Ama aynı zamanda her şeydir de o şiirde. Gerçeküstücülüğe bile dadanma görürüz. Ahmet Haşim’i Tanzimat’tan bu yana ilk yedi şaire kolay sokamam. Ama bu şiir ilk üçten biri olabilir.” (Süreya, 2013: 63).

Bu değerlendirmeler özellikle Haşim’in şiirinde gerçeküstücülük düşüncesi bakımından yeni ve önemlidir.

Cemal Süreya’nın hakkında değerlendirmelerde bulunduğu iki isim de Tarık Dursun Kakınç ile Muzaffer Buyrukçu’dur. Süreya’ya göre Tarık Dursun, Sait Faik’in; Muzaffer Buyrukçu ise Orhan Kemal’in 1950 kuşağındaki temsilcileridir. Şair, bu iki ismin yazarlığındaki değişimlere dikkat çekmiştir (Süreya, 2013: 96-97).

Günler’de değerlendirilen bir şair de Ali Püsküllüoğlu’dur. Süreya, onun şiiri

hakkında şunları söylemiştir:

“ 1950’den sonra yazmaya başlayanların büyük çoğunluğunda görülen dönemeçler onda da var. Bu genel şiir çizgisi, Orhan Veli - İkinci Yeni - Nazım Hikmet duraklarından geçer. Yalnız Ali Püsküllüoğlu çok genç yaşta yayımladığı ilk şiirlerinde Orhan Veli’den çok, Cahit Sıtkı’ya, onun aracılığıyla da bazı hece şairlerine daha yakındı. Daha doğrusu hece şairleri aracılığıyla, ona. Böylece Ali’nin o günlerde ‘Yenilik Şiiri’ adıyla anılan devinime fazlaca katıldığını söyleyemeyiz. Bununla birlikte eski şiirin yörüngesinde de değildir. Belirsiz, ama kendi başına bir çıkıştır onunki. Kentleri de yazmak isteyen bir halk şairi gibidir.” (Süreya, 2013: 146).

Bu değerlendirme, Ali Püsküllüoğlu hakkında bilgiler verdiği gibi 1950’den sonraki Türk şiirinin genel yönünü de göstermesi bakımından önemlidir.

Süreya’nın günlüklerinde sık sık saygıyla zikrettiği bir isim de Enis Batur’dur. Çok değer verdiği bu yazardan çok şey öğrendiğini ifade etmiştir (Süreya, 2013: 154-155). İlk gördüğü günden yazar olacağını hissedip saygı duyduğu bir diğer isim Selim İleri’dir (Süreya, 2013: 184). “Çok usta. Narsisçi. Gerçek bir yazar. Röportaj bile

yapsa, bir şey çıkar” dediği yazar ise Orhan Pamuk’tur (Süreya, 2013: 199).

Cemal Süreya’nın günlükleri mektuplar da içermektedir. Bu mektuplarda edebiyatçılarımız hakkında bilgiler mevcuttur. Bunlardan biri de Cahit Külebi’dir. Külebi’nin 1968 tarihli mektubunda şiirinin gelişimini görmek mümkündür.

Günler’de değerlendirilen bir isim de Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Tanpınar’ın “kendinden önceki edebiyat üzerine düşüncelerinde erişilmez” olduğunu düşünen

Süreya, onun “çağdaşları karşısında biraz belirsiz”, “kendinden sonrakiler içinse

uzak ve işin dışında” olduğunu düşünmüştür (Süreya, 2013: 247).

Cemal Süreya’nın Suut Kemal Yetkin’e de eleştirileri vardır. Yirminci yüzyıl edebiyatını hiç bilmediğini söylediği Yetkin’in kulaktan dolma bilgilerle ve zorlanarak edebiyattaki tüm yeniliklere karşı eleştirel bir tavır aldığını ifade etmiştir. Özellikle 1940 sonrası edebiyata karşı çıkışının bu edebiyata hâkim olamamasından kaynaklandığını söylemiştir. “Enez ve yeteneksiz” bulduğu Yetkin’in buna rağmen çevresine özel iyilikleri dokunduğu için cumhuriyet döneminin kaymağını yediğini dile getirmiştir.

Günler, her şeyden önce edebî bir günlüktür. Cemal Süreya 993 gün boyunca

Türk edebiyatı ve edebiyatçılar hakkında yazılar kaleme almıştır. Bunlar, 1950-1990 arasında Türk edebiyatındaki gelişmelere ışık tutması bakımından önemlidir. Cemal Süreya, divan şiirinden başlayarak bu dönemden öncesi hakkında da araştırmalar yapmış ve bazı önemli tespitlerde bulunmuştur. Şiirde İkinci Yeni’nin konumu, kendi şiiri ve edipler hakkında samimi açıklamaları ve eleştirileri bu günlüklerde mevcuttur.