• Sonuç bulunamadı

Eserleri, Amacı - Aziz Nesin

2. GÜNLÜKLERİN İNCELENMESİ

2.2. Konularına Göre Günlüklerin İncelenmesi

2.2.2. Edebî ve Sanatsal Konular

2.2.2.20. Eserleri, Amacı - Aziz Nesin

Aziz Nesin’in günlüklerinde edebî konular daha çok yazarın kendi edebî dünyası üzerine yazdıklarından oluşmuştur. Nesin, Mum Hala’da edebî düşüncelerini kaleme almış ve eserleri hakkında bilgiler vermiştir.

Aziz Nesin, hayatını yazarak kazanmıştır. Hayatı boyunca yüz yirmiden fazla kitabı basılmıştır. Bunların bir kısmı gazetelerin isteği olarak kaleme alınmıştır. Nesin,

ayrıca Yeni Gazete, Akşam ve Tanin gazetelerinde köşe yazıları yazmıştır. Bu işi daha çok geçim kaygısıyla yapmak zorunda hisseden yazar, bu zorunluluk sebebiyle verimsizleştiğini ifade etmiştir (Nesin, 1996: 78).

Aziz Nesin, tüm yazarları bir yarış içinde görmüştür. “Ölümcül maçlar bile, bir

yazarın yarışması yanında çok küçük, çok önemsiz kalır.” diyen Nesin, yazarlığı

karşıdaki rakip bilinmeyen, her an dünyanın her yerindeki başka yazarlarla mücadele edilen, ölümden sonra bile devam edilen ve sonunda birinciliğin de olmadığı bir yarışmaya benzetmiştir (Nesin, 1996: 196-198).

Mum Hala, bir bütün olarak Aziz Nesin’in yazarlığı hakkında bilgiler

içermesinin yanı sıra Aziz Nesin’e göre nasıl yazar olunur sorusunun da cevabıdır (Nesin, 2011: 11).

Aziz Nesin’e göre her konu kendi türünü ister. Bir konu hangi türde en güzel şekilde yazılabilirse yalnız o şekilde yazılmalıdır. Nesin, konularının biçimiyle birlikte oluştuğunu ifade etmiştir (Nesin, 1996: 13).

Mum Hala yazarın kimi eserleri hakkında da önemli bilgiler içermektedir. Nesin,

meşhur eseri Zübük’ün ortaya çıkışını günlüklerinde anlatmıştır. Bu roman, ilk olarak

Vatan gazetesinin Nesin’den bir gülmece romanı istemesi üzerine Vilayetlik İstiyoruz

adıyla tasarlanmıştır. Aziz Nesin, kitabının Demokrat Partinin 1959’daki ilçeleri il yapma vaadinden hareketle ortaya çıktığını ifade etmiştir. Aile içi sorunları, roman için ödenecek paranın ciddi bir kısmının peşin alınması gibi sebepler romanın çok iyi olması gerektiği baskısı getirince Aziz Nesin bu eseri önce yazamamıştır. Çok defa yazıp bozduktan sonra ilk olarak Kağnı Gölgesindeki İt olarak 1961’de tamamlamıştır (Nesin, 1996: 28-30).

1955’te bir spor gazetesine tefrika olarak yazılan Gol Kralı da hakkında bilgilere ulaştığımız bir eserdir. Aziz Nesin’in bu kitabı yazıldığı dönemde ilgiyle takip edilmiştir. Kitap olarak basıldıktan kısa süre sonra baskısı tükenmiştir. Tahir Alangu da Gol Kralı hakkında övgü dolu eleştiriler kaleme almıştır. Ancak on yıl sonra Almancaya çevrilmesi gündeme geldiğinde eserini yeniden ele alan Nesin, çok kötü bir roman yazdığını ifade etmiştir. Öyle ki düzeltmenin bile neredeyse mümkün olmadığını söylemiştir (Nesin, 1996: 81-87). Üç yıldan uzun bir süre uğraştıktan sonra kitabı belli bir seviyeye getirdiğini gördüğümüz Nesin, bir daha “bu türlü eserler

yazmamaya, zamanını daha iyi eserlere vermek için değerlendirmeye karar ver[miştir].” (Nesin, 1996: 176). Yazarın özeleştiri yaptığı bir eseri de Çiçu’dur.

1969’da basılan bu oyununda mesaj verme çabası ve birkaç yerde düştüğü tekrarlar esere zarar vermiştir (Nesin, 1996: 195). Mum Hala’da Aziz Nesin, beğendiği eserleri hakkında düşüncelerini de yazmıştır. Bu konuda Maçinli Kız İçin Ev ve Yetmiş Yaşım

Merhaba adlı kitaplarını öyküdeki zirveleri olarak değerlendirmiştir (Nesin, 2011:

206).

Aziz Nesin’in günlükleri rüyalarıyla doludur. Yazar bu rüyaları edebî hayatının bir parçası saymış ve değerlendirmek istemiştir. Gördüğü rüyaları edebî bir esere dönüştürebilmek için önce yastığının altına kâğıt kalem koymuştur. Bundan verim alamayınca yatarken yanında kayıt cihazı bulundurmuştur. Bu sayede rüyalarında gördüğü şiirleri, öyküleri, oyunları unutmadan yazabilmek istemiştir. Yazarın bu şekilde ortaya çıkmış eserleri mevcuttur. Bunların örnekleri Mum Hala’da görülmektedir (Nesin, 2011: 47-51).

Aziz Nesin, hayatının son döneminde şiire de ağırlık vermiş, bu tutumu Fethi Naci gibi isimlerce eleştirilmiştir. Günlüklerinde 1950’lerden itibaren şiir parçalarına rastladığımız Nesin, aslında 1970’te “Ben iyi bir şair olamazdım, çünkü iyi bir kulağım

yok.” diyerek kendini şair olarak görmediğini ifade etmiştir. Ancak ilerleyen

zamanlarda yedi şiir kitabı yayımlamıştır.

Nesin, günlüklerinde şiir hakkında bazı düşüncelerine de yer vermiştir. Yazarın şiirde en çok karşı çıktığı konu anlaşılırlıktan uzaklaşmaktır. Nesin, tüm eserlerinde yazdıklarının ve vermek istediği mesajın okuru tarafından anlaşılmasını istemiş bir sanatçıdır. O yüzden Fazıl Hüsnü, Behçet Necatigil, Metin Eloğlu, Melih Cevdet, Oktay Rifat, İlhan Berk, Turgut Uyar gibi şairleri çeşitli şekillerde anlamdan uzaklaşmaları sebebiyle eleştirmiş, “son şiir kitapları ilk şiir kitapları, ilk şiir kitapları

da son şiir kitapları olsaydı ve sondan başa doğru kitapları yayımlasalardı, bugünkü kertede ünlü, tanınmış olurlar mıydı? Nah olurlardı…” diyerek bu konudaki fikrini

ortaya koymuştur (Nesin, 2011: 147-148).

Türk şiirinin keskin şekilde anlamdan uzaklaştığı İkinci Yeni’ye de bu sebeple ciddi eleştirilerde bulunmuştur:

“ 2. Yeni: Dilde yenilik, biçimde yenilik. Aslında yenilik dedikleri de yenilik değil, hırçınlık. Sinirli bir çocuğun, bunalımlı kadının, çılgın kocanın (…) ortalığı

dağıtmaları, kırıp geçirmeleri… Onlar da şiiri darmadağın edip kırıp döküp boşaldılar. Sonradan (yaşlanınca, toplumsal yerlerini bulunca, evlenince, tedirginliklerinden kurtulunca) İkinci Yeniliği de bıraktılar; hatta kimisi toplumcu, ilerici devrimciliğe bile sıvandı. İlhan Berk’se her zaman tedirgin, deli olduğundan iyileşemedi.

İkinci Yeni Türk şiirinin hastalanmasıdır; kısa bir hastalık dönemi.” (Nesin, 2011: 131-132).

Aziz Nesin için anlaşılır olmak son derece önemlidir. Bunu sağlarken sanattan ödün vermemek için eserlerini birçok defa baştan yazdığı Mum Hala’da sık sık görülebilir. Yazar, anlaşılır olmak konusundaki amacını şu şekilde açıklamıştır:

“ Benim yazılarım kolay anlaşılmalı. Okurlarım, yazılarımı anlamak için düşünmemeli, yazdıklarımı anladıktan sonra düşünmeliler, düşünmek gereğini duymalılar. Ben bunu başarmak istiyorum.” (Nesin, 2011: 212).

Yazar, özellikle oyunlarında gerçeğin arkasındaki gizli kalmış gerçeği göstermek istemiştir. Nesin’e göre öykü ve roman, yaşamın gerçeklerine aykırı olmamalıdır. Okurla yaptığı inandırıcılık pazarlığını yazarın kazanabilmesi gerekir (Nesin, 2011: 350-351).

Aziz Nesin’in günlüklerinde edebî konular ağırlıkta olmasına rağmen yazar, edebî şahsiyetlere fazla yer vermemiştir. Bu noktada dikkate şayan tek isim Muzaffer İzgü’dür. İzgü, mizah bakımından Türk edebiyatında Aziz Nesin’le aynı paydada düşünülebilecek bir isimdir. Ancak Aziz Nesin, Muzaffer İzgü’nün kendisinden intihal yaptığını iddia etmiştir:

“(…) Muzaffer İzgü denilen adam tam otuz yıldan beri benim hikâyelerimi taklit ederek değil, düpedüz aşırarak para ve ün kazanmaktadır. Bu olay toplumun değer yargılarının allak bullak, tepetaklak olduğunu gösteriyor. Bu nasıl bir toplum ve o toplumun edebiyat dünyasıdır ki yazar geçinen biri, yaşlı bir yazarın yazılarını otuz yıldan beri çalar da hiç kimse bunu ayrımsamaz.” (Nesin, 2011: 36).

Aziz Nesin bu düşüncesini 1981’de yazmıştır. İlerleyen yıllarda aynı konuda düşüncesini ispatlayacak örnekleri de göstermesi gerekliliğini ifade etse de bunu gerçekleştirmemiştir. Dolayısıyla bu iddiayı ispatlayacak bir durum söz konusu değildir.

Mum Hala, Aziz Nesin’in edebî düşüncelerini göstermesi bakımından önemli bir

günlüktür. Özellikle yazarın kendi eserlerini nasıl oluşturduğu, bunlara olan eleştirileri bu günlüklerde görülebilmektedir. Ayrıca Nesin, günlüklerinde yazarlığının amacını, yazarlığın zorluğunu da kaleme almıştır. Başka edebiyatçılarımız hakkındaki konulara fazla yer verilmemekle birlikte Mum Hala, İkinci Yeni hakkında değerlendirmeler içermektedir.