• Sonuç bulunamadı

Ölüm, İnanç, Aile, Rüyalar - Aziz Nesin

2. GÜNLÜKLERİN İNCELENMESİ

2.2. Konularına Göre Günlüklerin İncelenmesi

2.2.3. Kişisel ve Psikolojik Konular

2.2.3.19. Ölüm, İnanç, Aile, Rüyalar - Aziz Nesin

Aziz Nesin’in günlükleri kişisel hayatı hakkında bilgiler içerir. İlk olarak Aziz Nesin, Mum Hala’da doğum tarihinin 3 Aralık olduğunu yazmıştır (Nesin, 2011: 130). Bugün birçok kaynakta yazarın doğum tarihi 20 Aralık olarak verilmektedir.

Yoksul bir ailede dünyaya gelen Nesin, zorluklarla büyümüştür. Hayatında Darüşşafakanın önemi büyüktür. Günlüklerde hayatı boyunca mücadele eden ve azimle çalışan bir Aziz Nesin karşımıza çıkmaktadır. Yazar, çocukluğunu ve gençliğini yaşamaya zaman bulamadığını ve yaşlılığına her ikisini de sığdırmaya çalıştığını ifade etmiştir (Nesin, 2011: 188).

Aziz Nesin’in günlüklerinde en çok yer alan konulardan biri ölümdür. 1952’de ölümü bir alışkanlık gibi görüp ölüme inanmadığını dile getiren yazar, günlükleri boyunca aklından ölüm düşüncesini çıkaramamıştır. Ölmek gerçeğini kabullendikten sonra yazarak ve durmadan çalışarak ölümü yenmeyi arzulamıştır. Bu arzusunu gerçekleştirmek için hayatı boyunca sık sık önce yıllık, yaşlılık döneminde ise ömürlük çalışma planları hazırlamıştır. Henüz 1967’de bu arzusunu şu şekilde dile getirmiştir:

“ Öldüğüm zaman benim için şöyle söylemelerini isterim: ‘O, kalp gibi bir insandı; doğduğu andan öldüğü ana kadar hiç durup dinlenmeden çalıştı.’

Bir kalp krizi geçirdiğim gecenin sabahı.” (Nesin, 1996: 111).

Kaderin getirisi olarak Aziz Nesin, 1995’te 5 Temmuz’u 6 Temmuz’a bağlayan gece, sabaha karşı geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Ardında yüz yirmiden fazla eser bırakmıştır.

Ölümle ilgili en büyük korkusu acı çekmek, muhtaç hâle düşmek olan Nesin, bunun için ötenazi hakkını savunmuş ve gerekli durumda ötenazi yapılması için Prof. Gençay Gürsoy ile anlaşmıştır. Gürsoy’un yanında bulunamama ihtimaline karşı da çok sayıda uyku hapı biriktirmiştir (Nesin, 2011: 241).

Ölümünden sonra cenaze töreni, ölüm ilanı ve mezar istemediğini belirten Aziz Nesin, arkasından yazılacak yazıların da zaman geçmeden yayımlanmamasını istemiştir (Nesin, 2011: 368). Yazarın bu isteği Nurullah Ataç’ın günlüklerinde yer alan isteği ile son derece benzerdir.

Günlüklerine yeri geldikçe vasiyetini de kaydeden Aziz Nesin, dinsiz olduğunu ifade ederek Müslüman mezarlığına gömülmek istemediğini, İslami usullere göre defnedilmemesini, bu yapılırsa din görevlilerinin de günah işlemiş olacağını yazmıştır (Nesin, 2011: 102-104). Yazar, yeri belli olamayacak şekilde Nesin Vakfının bahçesine gömülmüştür. Aziz Nesin, ölümünden sonra Nesin Vakfıyla ilgili isteklerini de Mum Hala’da sıralamıştır (Nesin, 2011: 302).

Mum Hala’da sık sık aile ilişkilerine de yer verilmiştir. İki evliliği de boşanma

ile sonuçlanan Aziz Nesin, sık sık aile hayatından şikâyet etmiştir. Nesin, günlüğünde ilk eşi ve iki çocuğunun annesi Vedia Hanım’ın kendisini kırk beş yaşında bir kunduracıyla aldattığını yazmıştır. Yazar, bu olaydan sonra Vedia Hanım’dan boşanmıştır. İkinci evliliğinde de karısının ve çocuklarının kendisindeki yorgunluğu görmediklerinden dert yanmıştır. 1967’de evliliğinin, üstüne bir yük gibi bindiğini, çocukları için belli süre daha taşıyacağı bu yükten bir gün kurtulacağını ifade etmiştir. Ertesi yıl da Meral Çelen’den boşanmıştır. Yazar, Meral Çelen hakkında şunları söylemiştir:

“ Meral, Oya’yla Ateş’e üvey annelik yapmadı. Onların iyiliği için bile çalıştı. Üvey annelik yapmadı ama yapması gerekmezdi; o kendiliğinden, doğasından üvey anneydi. Salt önceki çocuklarımın üvey annesi değil, benim de üvey karımdı. Meral öyle üvey anne, öyle üvey eş ve genelde öyle üveydi ki, kendisine bile üveydi. Mutsuzluğu, acısı bundandır. Kendisinin, gücü sandığı şey de doğasındaki bu üveylikten kaynaklanır.” (Nesin, 2011: 369).

İki evliliğinde de aradığını bulamayan Nesin, evliliği ölüm karşısında insanların yalnız kalmama korkusu ile gerçekleştirdikleri bir eylem olarak nitelemiştir (Nesin, 1996: 135). Aziz Nesin, günlüklerinde takma adlar verdiği sevgililerinden de sık sık söz etmiştir. Bunlardan en çok karşılaşılan “Böcüm” ve “İbrişim”dir.

Aziz Nesin’e hayatı boyunca birçok defa suikast girişiminde bulunulmuştur. Yazar, bunları İslamcıların bağnaz kesiminin tasarladığını düşünmüş ve konuyla ilgili dönemin İstanbul Emniyet Müdürüne ve İçişleri Bakanına pusulalar yazmıştır (Nesin, 2011: 442).

Aziz Nesin, pek çok kaynakta cimri biri olarak nitelendirilip bunun üstüne çeşitli olaylar anlatılmıştır. Yazarın bu konuya cevabı şu şekildedir:

“ Ben kendi kendini dünyanın en cimri insanı diye tanıtan Aziz Nesin, sahibi olduğum maddi ve manevi her şeyi başkalarına verdim ve kendime kendi için hiç ama hiçbir şey saklamadım, ayırmadım.

Benim cimriliğime inanmak insanların çok hoşlarına gitti ve bu yanımı durmadan yaydılar ve insanların bu çabasından gizli bir keyif duydum, alaylı bir keyif… Kendilerine cömert başkalarına cimri olanların benimle cimri diye alay etmelerinden daha keyif verici ne olabilir. Benim en cömert davranışım kurduğum Vakıf, aile bireylerine sağlığımda verdiklerim, yaptığım karşılıksız yardımlar, gerekenleri desteklemelerim değildir; bunların toplamından çok daha büyük cömertliğim yazılarımdır, kitaplarımdır (…)” (Nesin, 2011: 282).

Mum Hala’da Aziz Nesin’in psikolojik durumlarını gösteren yazılara

rastlanmaktadır. İlk olarak yazar, kendisinde narkolepsi (kontrol edilemeyen uyku hâli) olduğunu ifade etmiştir. Bu durumun çoğu zaman hayatta elde edemeyeceği

konulara kayıtsız kaldıktan ve kaçındıktan sonra geldiğini ve uykunun rahatlamasını sağladığını ifade etmiştir (Nesin, 1996: 170-171).

Nesin hakkında yer yer bazı bilgilere ışık tutabilecek bir konu da rüyalarıdır. Yazar, rüyalarını adeta ziyan etmeyecek şekilde günlüğüne kaydetmiştir. Bu sebeple yatarken yanına kâğıt kalem aldığı olmuştur. Nesin, Mum Hala’da bizim tespit edebildiğimiz otuz bir yerde rüyalarını yazmıştır. Bunlar yazarın hayatıyla ilgili bilgiler vermenin yanı sıra Nesin’in eserlerine de malzeme teşkil etmiştir.

Sonuç olarak Mum Hala, Aziz Nesin’in kişisel yaşantısıyla ilgili birçok bilgi içermektedir. Yazarın doğumundan ölümüne yaşadıkları, evlilikleri, psikolojisi, vasiyeti, dine inanmayışı gibi pek çok konu bu eserde yer almaktadır. Günlüklerden hareketle Aziz Nesin’in hayatı boyunca ölümle bir mücadele içinde olduğu, yaşamında bu kadar fazla eser vermesinde en önemli etkenlerden birinin ardında bıraktıklarıyla ölüme galip gelmek olduğu söylenebilir. Boşanmayla sonuçlanan iki evlilikten sonra pek çok farklı kadınla gönül ilişkisi yürüten Nesin, sevgi ihtiyacını yalnızlığını da koruyarak gidermeye çalışmıştır. Yine günlüklerden hareketle Aziz Nesin’in ancak kendine karşı cimri olduğu söylenebilir. Tüm mal varlığını ve hayatının son dönemini Nesin Vakfına bağışlayan birinin başkalarına karşı cimri olduğunu söylemek güçtür. Yazar, hayatı boyunca kendini yazma hususunda son derece zorlamıştır. Buna çeşitli sebeplerle dıştan gelen baskılar da eklendiğinde zaman zaman psikolojik olarak zor dönemlerden geçmiştir. Bu durumlar kimi zaman Nesin’in rüyalarına yansımıştır.