• Sonuç bulunamadı

2.8. Saldırganlık ve Şiddeti Önleme ile İlgili Araştırma ve Yayınlar

2.8.1. Saldırganlık ve Şiddeti Önleme ile İlgili Ergenlere Yönelik

2.8.1.2. Saldırganlık ve Şiddeti Önleme ile İlgili Ergenlere yönelik

Bu bölümde, saldırganlık ve şiddeti önleme ile ilgili ergenlere yönelik yurt içinde yapılan bazı deneysel çalışmalar odaklandıkları konuya göre sunulmaktadır.

Öfke ifade tarzları bireylere göre farklılaşmaktadır. Öfke içte, öfkeli düşünce ve duyguları bastırma eğilimini; öfke dışta, çevredeki insanlara ve objelere yönelik saldırgan davranışlar gösterme eğilimini; kontrol edilen öfke ise, öfkeyi kontrol edebilme yeteneğini yansıtmaktadır (Bridewell ve Change, 1997; Aktaran: Duran, 2004). Bu nedenle bazı araştırmalarda öfke yönetimi konusunda verilen eğitimlerin öfke kontrolünü artırma ve saldırganlık davranışlarını azaltma üzerindeki etkisini incelemişler ve aşağıdaki bulgulara ulaşmışlardır.

Akgül (2000), tarafından yapılan deneysel çalışmada yaşları 11-16 arasında değişen öğrencileri çalışma grubu olarak seçilmiştir. Araştırmanın amacı, ilköğretim

ikinci kademe öğrencilerine uygulanacak olan öfke yönetimi eğitiminin, öğrencilerin öfke yönetimi becerisi üzerindeki etkisini incelemektir. Eğitim süresince problem çözme, geri bildirim, davranışın prova edilmesi, grup rehberliği etkinlikleri, ev ödevi, rol oynama, pekiştirme alıştırmalarına yer verilmiştir. Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği 450 öğrenciye uygulanmıştır. Bu uygulama sonrası gönüllü 30 deney, 30 kontrol grubu olmak üzere 60 denek ile çalışma yürütülmüştür. 15’er kişilik 2 deney ve 2 kontrol grubu oluşturulmuştur. Deney gruplarına 10 hafta süre ile haftada bir kez ve 90 dakika olmak üzere öfke yönetimi eğitimi verilmiştir. Araştırma uygulamaya konulan öfke yönetimi eğitimi sonunda, deney ve kontrol grubu karşılaştırıldığında, deney grubundaki öğrencilerin sürekli öfke, öfke içte, öfke dışta puanlarının anlamlı düzeyde azaldığı, öfke kontrol puanların ise anlamlı düzeyde arttığı saptanmıştır.

Cenkseven’in (2003) yaptığı deneysel çalışmada, bilişsel-davranışçı yaklaşım temel alınarak hazırlanan öfke yönetimi becerileri programının, ergenlerin öfke ve saldırganlıkları üzerindeki etkisini incelemek amaçlanmıştır. Öfke düzeyi yüksek olan ergenler üzerinde yapılan araştırmanın deney ve kontrol grupları 13’er kişiden oluşmaktadır. Ergenlerin öfke ve saldırganlık düzeylerini belirlemek için “Sürekli Öfke Öfke İfade Tarzı Ölçeği” ve “Saldırganlık Envanteri” ön ölçüm, son ölçüm ve izleme ölçümünde kullanılmıştır. Araştırma sonucunda deney ve kontrol gruplarının ön ölçüm ve son ölçüm -içe yönelik öfke dışında- sürekli öfke, dışa yönelik öfke, öfke kontrol ve saldırganlık puanları arasında deney grubu lehine anlamlı farklar belirlenmiştir. Bilişsel-davranışsal yaklaşıma dayalı olarak öfke yönetimi becerileri eğitimi sonucunda ergenlerin dışa yönelik öfkelerinde anlamlı oranda azalma olduğu belirlenmiştir. Bu bulguyla tutarlı olarak, deney gurubunda olan ergenlerin saldırganlık düzeylerinde de düşmenin görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır. Deney grubuna dört ay sonra uygulanan izleme ölçümü sonucunda son ölçüm ve izleme ölçümü puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı saptanmıştır.

Duran (2004) tarafından yapılan deneysel çalışmanın amacı, öfke kontrol programının 15-18 yaş arası ergenler üzerindeki etkililiğini incemektir. Bu çalışmada öfke düzeyi yüksek 10 öğrenci deney grubuna, 10 öğrenci de kontrol grubuna random yöntemiyle atanmıştır. Deney grubuna 10 hafta süreli, 90’ar dakikalıköfke

kontrol programı uygulanmış, kontrol grubu ile hiçbir işlem yapılmamıştır. Sonuç olarak, uygulama sonrası deney grubundaki öğrencilerin kontrol grubundaki öğrencilere kıyasla, sürekli öfke, içe yönelik öfke ve dışa yönelik öfke düzeylerinin azaldığı, öfke kontrol düzeylerinin ise arttığı saptanmıştır.

Tekinsav-Sütçü (2006)’nün çalışmasının amacı ergenlerde öfke ve saldırganlığı azaltmaya yönelik bir bilişsel-davranışçı grup terapisi programı hazırlamak ve bu programın etkililiğini değerlendirmektedir. Öncelikle programın nasıl işlediğini görmek ve varsa aksayan yanları düzeltmek için bir pilot çalışma yapılmıştır. Pilot çalışmanın ardından müdahale programına son şekli verilmiştir. Son şekli verilen 12 seanslık müdahale programı psiko-eğitim, bilişsel yeniden yapılandırma, kendine yönerge verme, gevşeme ve maruz bırakma tekniklerini içermiştir. Müdahale programının uygulandığı asıl çalışmanın katılımcıları öfke ve saldırganlık eğilimleri gösteren, 7. ve 8. sınıflarda eğitim gören 40 (19 deney ve 21 kontrol) gönüllü ergenden oluşmuştur. Bütün katılımcılar müdahale öncesinde ve sonrasında Sürekli Öfke ve Öfke Tarz Ölçeği (SÖÖTÖ), Çocukların Hareket Eğilimi Ölçeği (CATS), Novaco Öfke Envanteri-kısa formundan (NÖE) oluşan bataryayı ayrıca katılımcıların ebeveynleri Sürekli Öfke ve Öfke Tarz Ölçeği-ebeveyn formunu doldurmuşlardır. Müdahale sonrasında deney grubundaki ergenlerin SÖÖTÖ’nin sürekli öfke, dışa yöneltilen öfke, CATS’in saldırganlık alt ölçeklerinden ve NÖE’den aldıkları puanların kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde azaldığı SÖÖTÖ’nin öfke kontrolü alt ölçeğinden aldıkları puanların anlamlı düzeyde arttığı bulunmuştur. Ayrıca deney grubunun, ebeveyn bildirimine dayalı SÖÖTÖ’nin sürekli öfke ve dışa yöneltilen öfke alt ölçeği puanlarında anlamlı bir azalma, buna karşılık öfke kontrolü alt ölçeği puanlarında anlamlı bir artış olduğu gözlenmiştir. Kız ve erkek ergenlerin programdan yararlanma düzeylerinde anlamlı bir farklılaşma olmamıştır.

Genç (2007) araştırmasında; grupla öfke denetimi eğitiminin lise 9. sınıf öğrencilerinin sürekli öfke düzeylerine etkisini incelemiştir. Öğrencilere “Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği” uygulanmıştır. Sürekli öfke, öfke içte, öfke dışta ölçeği puanları ortalamadan yüksek; öfke kontrol alt ölçeği puanı ortalamadan düşük ise öğrencinin öfke denetimi düzeyinin düşük olduğu kabul edilmiştir. Öfkeli olarak

belirlenen ve gönüllü olarak çalışmaya katılmak isteyen öğrencilerden 14 kişilik deney ve 14 kişilik kontrol grubu oluşturulmuştur. Araştırmada deney grubuna, haftada bir kez olmak üzere 10 hafta süre ile “Öfke denetimi eğitimi programı” uygulanmıştır. Oturumlar yaklaşık 90-100 dakika sürmüş ve kontrol grubu üzerinde herhangi bir işlem yapılmamıştır. 10 haftalık eğitim sonunda deney ve kontrol grubuna “Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği” tekrar uygulanmıştır. Araştırma sonucunda; öfke denetimi eğitimi ile deney grubundaki öğrencilerin sürekli öfke, öfke içte, öfke dışta, öfke düzeylerinde anlamlı bir azalma olduğu, öfkelerini kontrol düzeylerinde de anlamlı bir artma olduğu gözlenmiştir. Kontrol grubundaki öğrencilerin öfke denetimi becerilerinde anlamlı düzeyde değişme olmadığı saptanmıştır.

Yorgun (2007) deneysel araştırmasında, şiddet yönetimi ve öfke kontrolü eğitiminin lise öğrencilerindeki etkisini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırmanın denekleri 9. ve 10. sınıflardan seçilmiştir. Ölçme aracı olarak Şiddet Davranış Kontrol Listesi ve STAS kullanılmıştır. Deney grubuna her bir oturum 50 dakika olmak üzere haftada iki kez 16 oturumluk bir program uygulanmıştır. Bu sürada kontrol grubuna hiçbir işlem yapılmamıştır. Sonuçlar, şiddet yönetimi eğitiminin şiddet davranışlarını azaltmada ve öfke kontrolünü artırmada etkili olduğunu göstermiştir.

Bazı araştırmalarda şiddet karşıtı, zorbalık karşıtı, sosyal beceri ve çatışma çözme becerileri eğitim programlarının şiddet ve saldırganlık üzerindeki etkileri incelenmiş ve aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır.

Uysal (2003), araştırmasında ilköğretim öğrenci grubu için geliştirilen Şiddet Karşıtı Eğitim Programının (ŞKEP) öğrencilerin çatışma çözümleri, şiddet eğilimleri ve davranışları üzerindeki etkisini incelemiştir. Ön test–son test kontrol gruplu araştırma 7. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Deney grubu öğrencilerin eğitim programı beş hafta süreyle haftanın bir günü 40 dakikalık ders saati içinde sürdürülmüştür. Kontrol grubu öğrencilerine eğitim programından yoksun kalmamaları için açıklayıcı broşür hazırlanarak dağıtılmıştır. Araştırmada ön ve son test olarak Şiddet Davranış Sıklığı Ölçeği, Şiddet Eğilimi Ölçeği, Çatışma Çözme Yaklaşımının Belirlenmesine Yönelik Senaryo, Şiddet Davranışı Gözlem Rehberi,

Öğretmen Görüşme Rehberi, Öğrenci Sosyo-Demografik Özellikler ve Şiddet Davranışlarında Etkili Faktörlerin Belirlenmesi Veri Formu kullanılmıştır. ŞKEP sonrasında, deney ve kontrol grubu öğrencilerinin çatışma çözüm puanları arasında anlamlı bir fark bulunurken şiddet eğilim ve şiddet davranış puanları arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır. Deney grubu öğrencilerin eğitim sonrası eğitim öncesine göre daha yapıcı, olumlu çatışma çözüm şekillerini kullandığı, şiddet eğilimlerinde azalma olduğu belirlenmiştir. Şiddet davranış puanlarında eğitim öncesine göre anlamlı bir fark olmamasına karsın öğretmenlerin yaptıkları gözlemlerde eğitim sonrası öğrencilerin şiddet davranışlarında belirgin bir azalmanın olduğu saptanmıştır.

Kartal ve Bilgin (2007), çalışmalarında kısa süreli bir zorbalık karşıtı program uygulamasının ilköğretim öğrencileri üzerindeki etkisini belirlemeyi amaçlamışlardır. Programın öğrencilere yönelik 10 zorunlu ve 3 de tercihe dayalı oturumu vardır. Çalısmada programın yalnızca öğrenci eğitimine yönelik olan ilk beş oturumu uygulamaya konulmuştur. Diğer beş oturum ise öğretmen ve veli egitimine yöneliktir. Öğretmen ve velilere ulaşmada yaşanan güçlükler nedeniyle çalışma sadece öğrenci grupları ile sınırlandırılmıştır. Zorbalığın türü ve sıklığına, zorbalığa karşı yaptıklarına ve okul iklimine yönelik öğrenci görüşlerinde ön ve son testler arasında ortaya çıkan anlamlı ve olumlu değişiklikler kısa süreli ve sadece öğrenciye odaklanmış bir çalışmanın bile olumlu sonuçlar ortaya koyduğunu göstermektedir.

Güner (2007), çatışma çözme becerilerini geliştirmeye yönelik grup rehberliğinin lise öğrencilerinin saldırganlık ve problem çözme becerileri üzerine etkisini incelediği araştırmada, öntest-sontest kontrol gruplu desen kullanılmıştır. Çatışma çözme beceri grup rehberliği her biri 90 dakika süren 12 oturumda uygulanmıştır. Deney grubu 18 saatlik ‘Çatışma Çözme Becerileri’ eğitimi almıştır. Kontrol grubuna ise hiçbir eğitim verilmemiştir. Araştırmada elde edilen bulgular; deney ve kontrol grubundaki deneklerin saldırganlık düzeylerinde ve problem çözme becerilerinde denemelere bağlı olarak anlamlı düzeyde farklılık olduğunu ve deney grubundaki öğrencilerin saldırganlık puanlarında gözlenen azalma ile problem çözme becerilerinde artma yönündeki önemli farklılığın uygulanan çatışma çözme grup rehberliğinden kaynaklandığını göstermiştir. Çatışma çözme grup rehberliğinin

saldırganlığı azaltıcı, problem çözme becerilerini arttırıcı etkisinin uzun süreli olup olmadığını test eden izleme çalışmasının sonuçları ise, çatışma çözme grup rehberliğinin olumlu etkisinin devam ettiğini göstermiştir.

Sarıca (2008) araştırmasında, Sosyal Beceri Programı’nın ergenlerin saldırganlık düzeyine olan etkisini incelemiştir. Araştırmanın evrenini 9. sınıfa devam eden 458 öğrenci oluşturmuştur. Örneklemi ise, saldırganlık puanı yüksek 24 kız ve 24 erkek olmak üzere toplam 48 gönüllü öğrenciden oluşmuştur. Öğrencilerin 16’sı deney, 16’sı kontrol ve 16’sı ise plasebo grubuna alınmıştır. Araştırmada deney grubuna öğrencilerin saldırganlık düzeylerini azaltmaya yönelik 8 haftalık Sosyal Beceri Programı, plasebo grubuna ise 8 haftalık Mesleki Rehberlik Programı uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise herhangi bir işlem yapılmamıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, sosyal beceri programının deney grubundaki öğrencilerin saldırganlık düzeylerini anlamlı düzeyde azalttığı gözlenirken; deney, kontrol ve plasebo gruplarının son test puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmüştür.

Bazı araştırmalarda da, öfke kontrolünü artırmaya ve saldırganlığı azaltmaya yönelik farklı programların etkileri karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır.

Bilge (1996), danışandan hız alan ve bilişsel davranışçı yaklaşımlarla yapılan grupla psikolojik danışmanın üniversite öğrencilerinin kızgınlık düzeyleri üzerindeki etkileri konulu çalışmasında 12 şer kişiden oluşan iki deney ve bir kontrol grubu ile 10 hafta süreyle çalışmıştır. Araştırma sonucunda danışandan hız alan ve bilişsel davranışçı yaklaşımlarla yapılan grupla psikolojik danışmanın etkisiyle, deney grubundaki öğrencilerin sürekli kızgınlıklarının kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde azaldığı ve bunun dört ay sonra yapılan değerlendirmede de sürdüğünü ortaya koymuştur. Ayrıca iki farklı deney grubu arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır.

Yılmaz (2004), çalışmasında öfke ile başa çıkma eğitiminin ve grupla psikolojik danışmanın, ergenlerin öfke ile başa çıkma becerileri üzerindeki kısa süreli ve kalıcı etkileri ile, uygulanan iki tür müdahalenin hangisinin daha etkili olduğunu

araştırmıştır. Öfke ile başa çıkma eğitimi ve grupla psikolojik danışmaya katılan uygulamalar sonundaki değerlendirmelerinde sürekli öfkelerinin azaldığı, öfke ile başa çıkma eğitimi alan grupta bu azalmanın dört ay sonraki kalıcılık testlerinde de devam ettiği görülmüştür. İki farklı grup deneyiminin, öfkeyi içe atma düzeyleri üzerinde anlamlı kısa süreli ya da kalıcı etkileri bulunmamıştır. Araştırmacı tarafından geliştirilen öfke ile başa çıkma eğitiminin grupla psikolojik danışmaya göre ergenlerin öfkeyle başa çıkmayı öğrenebilmeleri ve kalıcı olarak yaşamlarına aktarabilmelerinde daha etkili olduğu tespit edilmiştir.

Karataş (2008) araştırmasında, bilişsel-davranışsal teknikler ile psikodrama teknikleri kullanılarak yapılan grupla psikolojik danışma uygulamalarının ergenlerde saldırganlığı azaltmadaki etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma, iki deney ve kontrol gruplu ön test, son test ve izleme modeline dayalı yarı deneysel bir çalışmadır ve Adana Nezihe Yalvaç Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi dokuzuncu sınıflarında öğrenim gören öğrencilerle gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bağımlı değişkeni olan saldırganlık Buss ve Warren (2000) tarafından revize edilen, Can (2002) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Saldırganlık Ölçeği ile ölçülmüştür. Ölçek, deney ve kontrol gruplarına ön test olarak verilmiştir. Birinci deney grubuna, araştırmacı tarafından hazırlanan bilişsel davranışçı terapi teknikleri kullanılarak yapılan grupla psikolojik danışma 10 oturum, ikinci deney grubuna ise yine araştırmacı tarafından gerçekleştirilen psikodrama teknikleri kullanılarak yapılan grupla psikolojik danışma 14 oturum halinde uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Son test, deney grubu uygulamaları bittikten sonra, izleme ölçümleri ise, deneysel uygulamaların bitiminden 16 hafta sonra alınmıştır. Bulgular, bilişsel davranışsal teknikler ile yapılan grupla psikolojik danışma uygulamalarının kontrol grubuna göre, saldırganlık toplam, fiziksel saldırganlık, öfke, düşmanlık ve dolaylı saldırganlık toplam puanları üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Sözel saldırganlık puanları üzerinde fark bulunmamıştır. Psikodrama teknikleri ile yapılan grupla psikolojik danışma uygulamalarının kontrol grubuna göre, saldırganlık toplam, öfke, düşmanlık ve dolaylı saldırganlık toplam puanları üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Sözel ve fiziksel saldırganlık toplam puanları üzerinde etki görülmemiştir. Karşılaştırmaya ilişkin analizlerde, bilişsel

davranışçı teknikler kullanılarak uygulama yapılan birinci deney grubunun psikodrama teknikleri kullanılarak uygulama yapılan ikinci deney grubuna göre, öğrencilerin saldırganlık puanları üzerinde saldırganlık toplam, fiziksel saldırganlık ve öfke puanları üzerinde daha etkili olduğu görülmüştür. Diğer alt ölçeklerde etki farkı bulunmamıştır. Yapılan izleme çalışmasında, iki deney grubunun etkisinin 16 hafta sonra alınan izleme ölçümüne kadar sürdüğü saptanmıştır.

Araştırmalar genel olarak değerlendirildiğinde; saldırganlığı azaltmaya yönelik uygulamaların çeşitliliği dikkat çekmektedir. Bunlar arasında danışandan hız alan ve bilişsel-davranışçı yaklaşımlarla yapılan grupla psikolojik danışma, grup rehberliği, çeşitli eğitim programları ve psikodrama uygulamaları sayılabilir. Bu uygulamaların, öfke kontrolünü artırdığı ve dışa yönelik öfke ya da saldırganlığı azalttığı (Akgül, 2000; Cenkseven, 2003; Tekinsav-Sütçü, 2006; Genç, 2007; Yorgun, 2007) bulgularına ulaşılmıştır. Şiddet karşıtı (Uysal, 2006), zorbalık karşıtı (Kartal ve Bilgin, 2007), sosyal beceri (Sarıca, 2008) ve çatışma çözme becerileri (Güner, 2007) eğitim programlarının da şiddet ve saldırganlığı azalttığı saptanmıştır. Ayrıca, öfke kontrolünü artırmaya ve saldırganlığı azaltmaya yönelik farklı programların etkilerinin karşılaştırıldığı çalışmalarda yapılandırılmış grup çalışmalarının daha etkili olduğu (Yılmaz, 2004; Karataş, 2008) bulgusunun yanı sıra, iki farklı uygulama arasında farklılık olmadığı (Bilge, 1996) bulgusuna da ulaşılmıştır.

Yukarıda verilen yurtdısı ve yurt içi arastırma sonuçlarında da görüldügü gibi saldırganlık ve şiddeti azaltmaya yönelik hazırlanan programlar, ergenlerin saldırgan davranışlarını azaltarak, saldırgan davranışların alternatifi olan davranışların kazanılmasında etkili olmaktadır.