• Sonuç bulunamadı

Toplumsal şiddet ve suç, artan şekilde gözlemlenirken araştırmalar son yıllarda çocuk ve ergenler arasında saldırgan davranışın arttığını göstermektedir. Saldırganlık kavramıyla eş anlamda kullanılan bir kavram da şiddettir (violence) ve çoğu zaman bu iki kavram birbirinin yerine kullanılabilmektedir. Şiddet, “yaralamak ya da zarar vermek amacıyla kullanılan fiziksel güç” ya da “güç ve kuvvetin, başkalarını birtakım haklardan mahrum edebilecek şekilde adaletsiz bir biçimde kullanılması” olarak tanımlanmaktadır (Morrison, Furlong ve Morrison, 1994). Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; “bir bireyin yaralanma ve ölümüne neden olan ya da gelişmesini engelleyen fiziksel, psiko-sosyal ve cinsel olarak uygulanan kasıtlı davranışlardır” (Aktaran: Özcebe, Üner, Uysal, Soysal, Polat ve Şeker 2006). Ayrıca, fiziksel yönü ağır basan ve zarar verme oranı yüksek olan bir saldırganlık boyutudur (Karagülmez, Dinçyürek, Kıralp ve Şahin, 2006). Dolayısıyla şiddet de bir saldırganlık biçimidir. Olweus (1999)’a göre, saldırganlık, içine hem şiddeti hem de zorbaca eylemleri alan bir şemsiye kavram niteliğindedir (Aktaran: Pişkin, 2002).

Türkiye’de son yıllarda okullarda şiddet olaylarında artış olduğuna ilişkin özellikle medyada söylemler vardır. Gazetelerde ve televizyon kanallarında öğrenciler arasında yaralanma, hatta ölümle sonuçlanan olaylara rastlanmaktadır. Örneğin, “11 yaşındaki öğrencilerin bıçaklı kavgası sonucu bir öğrenci yaralandı” (Sabah Gazetesi, 2006, Mart 31). Sümer ve Aydın’a göre (1999), Türkiye’de batı ülkelerindeki kadar ciddi olmasa da polis kayıtlarına girmekten korkulduğu için rapor edilmeyen başka olaylar da bulunmaktadır.

Okullarda saldırganlık ve şiddetin görüntüsü, bir öğrencinin okul psikolojik danışmanına küfür etmesinden, okul yöneticisine fiziksel zarar vererek sözlü tehditte bulunmaya, başka bir öğrenciyi okul koridorunda iterek düşürmeye, okulun servis sürücüsüyle kavga etmeye, silahla bir başka kişiyi tehdit etmeye, uyuşturucu ya da

alkol alarak okula gelmeye, tecavüz etmeye/tecavüze teşebbüse, ya da bir öğretmeni/öğrenciyi tabancayla ya da bıçakla yaralamaya veya öldürmeye kadar uzanan farklı biçimler alabilir (Goldstein, 1994; DiCanio, 1993).

Okullarda ortaya çıkan saldırganlık tiplerini Moeller (2001), çeşitli kategorilerde sıralamıştır. Bunlar;

1-Düşük Düzeyde Saldırganlık: Kötü sözler, itmek, dürtmek, olumsuz sözler içeren duvar yazıları yazmak, hırsızlık gibi davranışları kapsar.

2-Taşınmaz Mala Karşı Saldırganlık (Vandalizm): Okulda kullanılan mallara zarar verme, yangın çıkarma gibi okullara ciddi zararlar ortaya çıkaran eylemler olarak tanımlamıştır.

3-Tehditler: Öğrencinin diğer bir öğrenciyi açık bir şekilde tehdit etmesi durumunu içerir. Öğretmenlerin raporuna göre okullarda çok fazla yaşanan durumlardan bir tanesidir.

4-Fiziksel Saldırganlık: Okulda yaşanan saldırganlık durumlarından bir tanesidir. Öğretmene karşı olan saldırganlık, alay etme, zorbalık, cinsel saldırı, tecavüz, tartışma, kavga etme, silah taşıma ve kullanma tehdidi ya da kullanma, çocuk kaçırma, rehin alma, bombalama ve bıçaklama fiziksel saldırganlık kategorileri arasındadır.

Tolan ve Guerra (1994); okullarda saldırganlık ve şiddet davranışlarının psikopatolojik, yağmacılık, durumsal ve ilişkisel olmak üzere dört örneğini tanımlamaktadır. Psikopatolojik şiddet, sıklıkla ölümle sonuçlanır ve okul yöneticilerinin daha çok okulun dışında tutulmasını istedikleri şiddeti temsil eder. Yağmalama, bazı kazançlar elde etmek için yapılır. Bu tür şiddet, fiziki yaralamayla saldırıyı, silahlı soygunu ve tecavüzü içerebilir. Ergenlerin % 20’sinin bu tür şiddette bulunacağı tahmin edilmesine rağmen bu şiddetin pek çoğunu erkeklerin % 5-8’i, kızların % 3-6’sı yapmaktadır. Yağmacılık (soygunculuk) çoklu risk faktörüne sahip olan suçluları içerir, erken ve yoğun müdahaleyi gerektirir. Bu tür şiddet davranışlarını muhtemelen okul temelli şiddet önleme programları engelleyemez. Durumsal şiddet olağan dışı durumlara bir cevap olarak, ilişkisel şiddet ise kişiler arası tartışmalardan ortaya çıkar Durumsal ve ilişkisel şiddet okullarda daha yaygın

olarak görülmektedir (Aktaran: Breunlin, Cimmarusti, Bryant-Edwards ve Hetherington, 2002).

ABD’de okullara silah getirme, öğrencilere ve okul çalışanlarına saldırma, hırsızlık, uyuşturucu ve alkol alarak okula gelme gibi davranışlar 1980’lerden sonra artmaya başlamıştır (Goldstein, 1994).

Olweus (1991) 7–16 yaslarındaki 130.000 okul çocuğunu inceleyerek gerçekleştirdiği çalışmasında öğrencilerin %5-9’unun düzenli olarak saldırıya ve şiddete uğradığını rapor etmiştir. İngiltere’de yapılan bir başka çalışmada 11-16 yaslarındaki 4700 çocuğun % 75’inin fiziksel olarak saldırıya uğradığı saptanmıştır (Aktaran: Kartal ve Bilgin, 2007).

Türkiye’de yapılan çalışmalar da, okullardaki saldırganlık ve şiddet davranışının görülme sıklığının dikkat çekici oranda olduğunu göstermektedir. Öğülmüş (1995), lise mezunu bireylerle görüşerek, okullarda şiddet ve vandalizmin boyutlarını araştırmıştır. Görüşülen bireylerin tanıklık ettiği olaylar ve oranları şöyledir: Okul sınırları dışında bazı öğrencilerin yaralanmasıyla sonuçlanan kavgalar %64.9, bıçak, şiş gibi bir alet taşıyarak okula gelme %64.5, bir öğretmenin bir öğrenci/öğrenciler tarafından dövülmesi %58.3, toplu kavga ya da çeteler %51.1, ve cinsel taciz %23.6 oranında karşılaşılmıştır.

Pişkin (2003), akran zorbalığı ile ilgili araştırmasında; ilköğretim 4-8.sınıfa devam eden öğrencilerden zorbalığa uğrayanların oranı %35, hem zorbalığa uğrayan hem zorbalık yapanların oranı %30, sadece zorbalık yapanların oranı ise %6 olarak bulunmuştur.

Kapçı (2004), benzer bir araştırmada ilköğretim 4.ve 5. Sınıfa devam eden çocukların %40’ının bir şekilde zorbalığa maruz kaldıklarını belirlemiştir. Bir diğer çalışmada, zorbalığın ilk ve ortaöğretim kurumlarında ne ölçüde ve hangi ortamlarda görüldüğüne ilişkin öğretmen ve yönetici görüşlerine başvurulmuştur. İtme, ad takma, alay etme ve cinsellik içeren sözler söyleme okullarda en sık rastlanan zorbalık türleri olarak belirlenmiştir (Karaman-Kepenekçi ve Çınkır, 2003).

Durmuş ve Gürgan (2005), lise öğrencileri ile yaptıkları çalışmada, öğrenciler tarafından en çok işaret edilen şiddet ve saldırganlık olaylarını: okulun masa ve

sandalyelerini kasıtlı olarak kırma, bunların üzerini kazıma veya çizme, tekme atarak duvarların boya ve badanasını kirletme (%70,9), okul sınırları dışında meydana gelen ve bazı öğrencilerin yaralanmasıyla sonuçlanan kavgalar (%70,1), okuldaki çeşitli öğrenci grupları arasında toplu kavga olayları (%70,1), okulda bazı öğrencilerin paralarının çalınması ya da özel eşyalarının kaybolması (%63,7) olduğunu belirtmektedirler.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonu Raporuna (2007) göre, Türkiye’de 2006-2007 eğitim öğretim yılında ortaöğretim kurumlarına devam eden öğrencilerin şiddetle karşılaşma durumu incelendiğinde; son üç ay içerisinde öğrencilerin %22’sinin fiziksel şiddet, %53’ünün sözel şiddet, %26,3’ünün duygusal şiddet, %15,8’inin cinsel şiddet ile karşılaştığı saptanmıştır. Yine öğrencilerin aynı öğretim yılında şiddet uygulamaları incelendiğinde; son üç ay içerisinde öğrencilerin %35,5’i fiziksel şiddet, %48,7’si sözel şiddet, %27,6’sı duygusal şiddet, %11,7’sinin cinsel şiddet uyguladığı saptanmıştır

Yavuzer, Gündoğdu ve Dikici (2009), Niğde ilinde 142 öğretmenin okullardaki şiddet olaylarının nedenleri ve önleme yolları ile ilgili görüşlerine başvurdukları araştırmalarında; öğrencilerin yaralanmasıyla sonuçlanan bir olaya en çok iki kez şahit olan öğretmenlerin oranı %14.1 (f=20), yanında silah, bıçak ve benzeri bir alet taşıyan öğrenciye bir kez rastlayan öğretmenlerin oranı %14.1 (f=20), bir öğretmenin öğrenci ya da öğrenci grubu tarafından tartaklanması olayı ile bir kez karşılaşan öğretmenlerin oranı %8.5 (f=12), bir kız öğrenciye bir erkek öğrencinin cinsel içerikli laf atma ve sarkıntılık olayı ile en fazla bir kez karşılaşan öğretmenlerin oranı %15.5 (f=22) bulunmuştur. Aynı araştırmada öğrenciler arasında ölümle sonuçlanan bir olaya toplam dört öğretmenin şahit olduğu, bu öğretmenlerin %1.4 (f=2)’ü bir kez şahit olurken, %1.4 (f=2)’ü iki kez şahit olduğu ve bir kez öğrenci ya da öğrenci grubu tarafından tehdit edildiğini belirten öğretmenlerin oranı %16.9 (f=24) olarak saptanmıştır.

Özcebe, Üner ve Çetik, (2006)’in Ankara ilinde üç liseye devam eden 400 9.sınıf öğrencisinin son üç ay içindeki şiddet davranışlarını belirlemek amacıyla yaptıkları bir araştırmada, öğrencilerin %16.1’inin şiddete maruz kaldığını, %8.8’inin şiddet uyguladığını, %20.6’sının hem şiddete maruz kaldığını hem de

şiddet uyguladığını bulmuşlardır. Son üç ay içerisinde her hangi bir nedenden dolayı öğrencilerin şiddet olayı ile karşılaşma oranı %45.5 olarak belirlenmiştir.

Orpinas, Engquist, Grunbaum ve Parcel (1995), 2075 lise öğrencileri üzerinde yaptıkları çalışmada öğrenciler arasında görülen şiddet içeren davranışları araştırmışlardır. Hem kavga eden hem de yaralayıcı ya da öldürücü alet taşıyan erkek öğrencilerin oranının kızlardan yüksek olduğu tespit edilmiştir. Yapılan regresyon analizinin sonucunda, alkol kullanımı, seksüel partner seçiminin ve dokuzuncu sınıf öğrencisi olmanın kavgalara karışmayı yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Öğrencilerin okulda kendilerini rahat ve huzurlu hissetmeleri okula olan bağlılığı arttırmakta aynı zamanda akademik başarıyı da beraberinde getirmektedir. Akademik başarısızlık yaşamayan öğrencinin ise saldırganlık davranışlarına başvurma olasılığı düşmektedir (Hawkins ve Herrenkohl, 2004).

Gencin veya çocuğun saldırganlık ve şiddet davranışı gösterme ihtimalini arttıran risk faktörleri çevresel ve kişisel olmak üzere iki grupta özetlenebilir. Miller’e (1994) göre, çevresel özellikler; yoksulluk, alt sosyo-ekonomik düzey, işsizlik, ailenin çocuklara yönelik denetim eksikliği, çocuklara sosyal desteğin sınırlı oluşu, çocuğa uygun model olma yetersizlikleri ve aile içi çatışmalar yüksek risk faktörleridir. Kişisel özellikler ise, sosyal ve duygusal zorluklar, düşük benlik saygısı, akranları tarafından dışlanma ve akademik başarısızlıktır (Coie, Watt, West, Hawkins, Asarnow, Markman, Ramey, Shure, ve Long, 1993).

Morrison, Furlong ve Morrison (1994) ise, risk faktörlerini şu şekilde belirtmektedirler: Toplumsal faktörler: yoksulluk gibi. Ailesel faktörler: olumsuz ebeveyn modeli gibi. Okulla ilgili faktörler: düşük öğrenci katılımı, sosyal aktivitelerin yetersizliği, adaletsiz uygulamalar ve öğretmen tutumları gibi. Bireysel faktörler: antisosyal davranışlar, akademik başarısızlık, okula uyum sağlayamama gibi.

Dolayısıyla okul da öğrencilerin saldırgan ve şiddet davranışlarını artıran risk faktörlerine sahip olabilir. Gottfredson ve Gottfredson (1985), okulun fiziksel yetersizlikleri, personel ve öğrenciler arasındaki ilişkilerdeki yetersizlik, öğrenci özgürlüğünün sınırlandırılması ile okullardaki şiddet olayları arasında yüksek

düzeyde bir ilişki bulmuştur (Aktaran: Miller, 1994). Miller (1994)’e göre, öğrenci mevcudunun fazlalığı, katı kurallar, sıkı disiplin, program seçeneklerinin sınırlı olması ve adaletsiz uygulamalar da okullarda şiddet olaylarını artırmaktadır. Rutter ve diğerleri (1979), olumlu okul davranışları ile okul özellikleri arasında bir ilişki bulmuşlardır. Bu özellikler şunlardır (Aktaran: Moeller, 2001: 279):

1.Etkili sınıf yönetimi: İyi hazırlanmış dersler, kazanımlar için yeterli zaman ayırmak, bir etkinlikten diğer etkinliğe geçişi düzenlemek ve istenmeyen davranışla hemen fakat sessizce baş etmek.

2.Açık ve net okul kuralları: Davranışsal beklentilerin açıkça ifade edilmesi, olumlu model olma ve istenilen davranış için olumlu geribildirim.

3.Okul değerlerinin sürekliliği: Okul değerlerinin tüm çalışanlar tarafından desteklenmesi.

Dolayısıyla; okulun iklimi ve kültürü, öğrenci ve okul çalışanlarının özellikleri, okulun fiziksel ve sosyal özellikleri okullarda saldırganlık ve şiddet içeren davranışların ortaya çıkmasında etkili olmaktadır. Okullarda saldırganlık ve şiddeti artıran risk faktörleri ve bu faktörlerin ilişkileri Şekil 1’de verilmiştir.

Şekil 1: Okullarda saldırganlık ve şiddeti artıran risk faktörleri

Personel Özellikleri (Öğretmen, yönetici ve diğer çalışanlar) ♦ Öğrenciye ve aileye karşı olumsuz

tutum

♦ Öğrenci davranışlarını yönetme yetersizliği

♦ Öğrenci gelişimi için düşük destek ♦ Yetersiz iletişim becerileri ♦ Saldırgan liderlik tarzı

♦ Sorun/çatışma çözme konusunda yetersizlik

Öğrenci Özellikleri ♦ Okula karşı olumsuz tutum ♦ Zayıf özgüven

♦ Aile yapısı

♦ Düşük akademik başarı ♦ Sosyal uyum yetersizliği ♦ Şiddet mağduru olma ♦ Kontrol edilemeyen öfke ♦ Disiplin sorunları geçmişi ♦ Madde-alkol kullanımı

♦ Kültürel yapısı (İki dillilik, din, etnik yapı)

SALDIRGANLIK VE ŞİDDET Okulun İklimi ve Kültürü

♦ Adaletsiz uygulamalar

♦ Disiplin politikasının açık-seçik olmayışı

♦ Okulun güvenli olarak algılanmaması (yaygın korku ve endişe) ♦ Cezaya ilişkin kontrol metotlarının sıkça kullanımı

♦ Öğrenci özgürlüğünün sınırlı olması ♦ Yönetime öğrenci-veli katılımı eksikliği

Okulun Fiziksel Özellikleri ♦ Öğrenci mevcudunun fazlalığı

♦ Bakımsız ve çekici olmayan görünüm (Kırık camlar, korumasız merdivenler, yüksek duvarlar vs.)

♦ Güvenlik önlemleri yetersizliği

♦ Her bölümü kontrol edilemeyecek kadar büyük okul binası

♦ Uygun olmayan okul bölgesi

Okulun Sosyal Özellikleri ♦ Sınırlı program seçenekleri

♦ Rekabete dayalı değerlendirme yöntemleri

♦ Zayıf okul yönetimi ♦ Okul-aile işbirliği eksikliği ♦ Sosyal destek sistemleri yetersizliği ♦ Yetersiz okul sonrası aktiviteler

Kaynak: Yavuzer, Gündoğdu ve Dikici, 2009.