• Sonuç bulunamadı

A. Ortak Nedenler

1. Sahte Belge Kullanılması

CMK’nın 311/1-a bendinde; yargılama sırasında duruşmada kullanılıp hükmü etkilediği anlaşılan belgenin sahte olduğunun anlaşılması durumunda hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Yine CMK’nın 314/1-a bendinde; duruşma esnasında sanık ya da hükümlü lehine ortaya konulan ve hükme etkili olan belgenin sahteliği anlaşılırsa hükümlü aleyhine yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Her iki düzenleme lafzi açıdan farklılık içerse de, kanun koyucu her iki düzenlemede de temel olarak hükmü etkileyen belgenin sahte olduğunun tespiti halinde aynı koşullarla yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul etmektedir.

70

a. Belge Olmalı

Türk Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemesi Hukuku bakımından uzlaşmaya varılmış tek bir belge tanımı bulunmamaktadır. Bu bağlamda cevaplanması gereken soru “sahteliği anlaşılan belge” kavramında ne anlaşılması gerektiğidir. Öğretide Ceza Hukuku bağlamında belgede sahtecilik suçunu oluşturan bir belge mi, yoksa Ceza Muhakemesi Hukuku anlamında bir belgenin mi söz konusu olduğu tartışılmaktadır. Ceza Hukukundaki belgede sahtecilik suçunu oluşturan belgenin ne olduğu hususundaki tartışmanın temelini, belgenin unsurları arasında yazılılığın şart olarak aranıp aranmayacağıdır. Öğretideki ağırlıklı görüşe göre belge kavramıyla anlatılmak istenen, taşınılabilen bir şey üzerine yazılmış, okunabilir niteliği olan, yazı ve işaretleri içeren maddedir.172

Ceza Muhakemesi hukuku bakımından ise öğretide, deliller başlığı altında belgenin ne olduğuna ilişkin iki farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki dar anlamda bir yorum olup bu yoruma göre, düşünce ile ilgili içeriğe sahip bilumum yazı belge olarak sayılmaktadır.173 Diğer görüş ise, daha geniş yorumlamıştır. Bu ikinci görüşe göre belge, olayın vuku bulduğu anda birebir, belirli şekillerle herhangi bir nesneye aktarılmasıdır. 174 Bir nesneye belge denilebilmesi için yazılılık şartı bulunmamaktadır. Fotoğrafların, mühürlerin, ses ve görüntü kayıtlarının da belge niteliği taşıdığı kabul edilmelidir.175 Fotoğrafların, görüntü ve ses kayıtlarının delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı hususunda önceleri Anayasa mahkemesinin 19.08.1971 tarihli 41/67 sayılı 15.01.1972 tarihli 14073 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ses kayıtlarının kolay şekilde değiştirilebileceğinden bahisle tek başına delil niteliği taşıyamayacağı şeklinde kararı nedeniyle tartışmalar bulunmaktaydı.176 Ancak günümüzde teknolojik gelişmeler sayesinde ses kayıtlarında oynama yapılıp yapılmadığı ya da sesin kime ait olduğu tespit edilebildiğinden ve CMK 135.madde doğrultusunca da ses ve görüntü bantları delil olarak kabul edilmektedir. Bu tür kayıtlara belge niteliğini veren husus, kişinin kendisinin sesinin ya da görüntüsünün

172 HAKERİ/ÜNVER, a.g.e.s.576 173 KARAKURT, a.g.e.s.79 174 CENTEL/ZAFER, a.g.e.s.283

175 ŞAHİN Cumhur/GÖKTÜRK Neslihan, a.g.e.s.60 176 ÖZBEK/DOĞAN/BACAKSIZ, a.g.e.s.634

71

kaydının yapılacağı hususunda bilgilendirilmesinin akabinde kaydın yapılması halinde irade beyanlarının tespit edildiği bir belge ortaya çıkacaktır.177 Doktrinde söz konusu şekilde elde edilen belgelerin yani ses ve görüntü kayıtlarının ispat gücü ve tek başına mahkumiyet için yeterli olup olmadığı hususu tartışmalıdır. Centel/Zafer, elde edilen delillerin mahkumiyet kararı verilebilmesi için tek başlarına yeterli olmadığını bu sebeple de ses ve görüntü kayıtlarının belirtiye yaklaştığı belirtilmiştir.178

Elektronik ortamda sayısal yani dijital şekilde kaydedilen verilerin hukuki niteliği tartışmalıdır. Doktrindeki ağırlıklı görüşe göre, eğer ki dijital veriler görüntü ve ses haline dönüşürse belirti okunabilir hale gelirse belge olabileceği yönündedir.179

Doktrinde, yargılamanın yenilenmesi sebebinin oluşabilmesi için gerekli olan belge kavramından hangisinin esas alınacağı hususunda görüş birliği

bulunmamaktadır. Ancak bizimde katıldığımız ve çoğunluk görüş uyarınca “maddede geçen ‘belge’ sözcüğü Ceza hukukunda sahtecilik suçuna konu olan ‘belge’

kavramından daha farklı ve geniş bir anlamı içermektedir. Özgen ‘Bir düşünceyi şekiller yoluyla harice çıkaran cansız her şey bu tabire girer’ diyerek tanım getirirken, Alman İmparatorluk Yüksek Mahkemesi de benzer bir tanımla ‘insanlar tarafından yapılan ve beş his ile telakki olunabilen, kendi bünyesi dışında bulunan bir vakıanın ispatına elverişli ve bunun için hazırlanmış olan şey’ olarak açıklamıştır”180. Bir diğer ifadeyle sahte belge kullanılması nedeniyle yargılamanın yenilenebilmesi için mutlaka yazılı bir nesnenin bulunması gerekmemektedir.

b. Belge Sahte Olmalı

Yargılamanın yenilenmesinin nedeninin oluşabilmesi için gerekli olan diğer bir şart, ilgili belgenin sahte olması bir diğer ifadeyle kanunun lafzı ile “sahteliği anlaşılan” bir belgenin olması gerekmektedir.

177 YENİSEY/NUHOĞLU, a.g.e.s.536 178 CENTEL/ZAFER, a.g.e.s.283-284

179 CENTEL/ZAFER, a.g.e.s.284; YENİSEY/NUHOĞLU, a.g.e.s.537 180 AKYÜREK, a.g.e.s.74

72

Hukukumuzda sahtelik kavramına ilişkin genel geçer bir tanım bulunmamaktadır. Kanun koyucu, kanun kapsamında mefhuma çeşitli düzenlemeler içerisinde değinmiş olduğundan sahtelik kavramının anlamı, bulunduğu düzenleme göz önünde tutularak belirlenmektedir.

Doktrinde sahtelik kavramından, bir belgenin aslında hiç var olmamasına rağmen mevcutmuş gibi tanzim edilmesi veya gerçekte mevcut bir belgenin muhtevasının tahrifi yani değiştirilmesi veya tahrip edilmesi olarak anlaşılması gerektiği ileri sürülmüştür.181 Sahtelik içeriğin hatalı olması anlamına gelmemektedir. İçerikte bulunan bir yanlışlığın sonradan ortaya çıkması halinde yeni olay ya da delilin bulunması nedeniyle yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilecektir.182 Belgenin içeriğinde yapılan gerçeği olduğu gibi yansıtmamam halleri yargılamanın yenilenmesine bu sebeple neden bakımından gerekçe olamazlar. Sahtelik gerçekte o belgenin olmamasına karşın mevcutmuş gibi tanzim edilmesi veya mevcut bir belgenin muhtevasının tahrifi ya da tahribi olarak anlaşılmalıdır. Bu nedenle örneğin bir yargılamada otopsi raporunun içerdiği bilgiler doğru olmayabilir. Bu durumda sahtelikten bahsedilemez. Fakat gerçek otopsi raporu dışında bir otopsi raporu hazırlanması ya da gerçek raporun üzerinde sonradan değişiklikler yapılması durumunda sahtelikten bahsedilecektir.183 Bu görüşler dikkate alındığında TCK’nın 204 maddesinde resmi belgede sahtecilik başlığı altındaki düzenlemenin ikinci fıkrasında yer alan suçu meydana getirmeye elverişli seçimlik hareketlerden hakikate aykırı düzenlenen belge ile TCK’nın 206.maddesindeki, yalan beyanda bulunma suçu işlenerek resmi belgenin düzenlenmesiyle meydana getirilen belgenin de sahte olarak kabul edilmesinin imkanı bulunmamaktadır.184

Yargılamanın yenilenmesi sebebi bakımından, bir belge ilk başta sahte düzenlenebileceği gibi daha sonrasında değişikliğe uğratılarak sahteleştirilebilir. İkisi durumda da yargılamanın yenilenmesi sebebi bakımından bir fark yoktur. Belgedeki

181 TALAS, a.g.e.s.102

182 TALAS, a.g.e.s.102; ÖZGEN, a.g.e.s.69; EREM, Muhakemenin Yenilenmesi Hakkında Genel Bilgiler,

s.20

183“Müessir fiilin sonradan ölümü mucip olması üzerine evvelki raporun hilafı zahir olduğu beyanı ile

muhakemenin iadesine karar verilemez” 1.CD.14.07.1959, 2442E, 2163K, EREM, Muhakemenin Yenilenmesi Hakkında Genel Bilgiler, s.21; TALAS, a.g.e.s.102

73

sahteliğin maddi ya da şekli anlamda olması da neden bakımından bir fark yaratmamaktadır.185 Sahte olarak düzenlenen belgede içerik ve şekil açısından sahtelik bulunmaktadır. 186Örneğin; takibi şikayete bağlı olan suçta şikayet hakkına sahip kimsenin imzasının taklit edilerek başka kişice hazırlanan şikayet dilekçesinde içerik ve şekil yönünden sahtelik bulunmaktadır. Sahte şekilde düzenlenmiş bazı belgelerde, şekil yönünden sahtedir. Mesela, hakaret içeren sözcüklerin yer aldığı mektubu mağdurun kaybetmesi sonucunda, mağdurun sanki fail yazmış gibi kendi el yazısı ile yazarak oluşturduğu belge, içerik yönünden gerçek ancak şekli yönden sahtedir.187

Özgen aleyhe yargılamanın yenilenmesini dar anlamda kabul eden görüşü savunduğu için sahte belgenin hazırlanmasında ya da belgenin sonradan sahte hale getirilmesinde bir kusuru bulunmayan sanığın bu durumdan etkilenmemesi gerektiği kanaatindedir. Kendi bilgisi olmadan hazırlanan ya da sonradan sahte hale getirilen belgenin farkında olmayan sanık bakımından, belgenin sahteliği fark edilse dahi sanığın sorumluluğunun ağırlaştırılamayacağı, zira sanığın susma hakkı olduğu, sahteliğin anlaşılamamasından sanığın sorumlu tutulamayacağı gibi nedenlerle sanığın aleyhine yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulmaması gerektiğini savunmuş ve bu konudaki kanunumuzdaki mevcut düzenlemeyi eleştirmektedir.188

185 Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/3-58 E. 2009/166 K. 16.6.2009 Tarihli kararında “Uyuşmazlık;

gerekçeli karar başlığında zabıt kâtibi isminin ve kararda zabıt kâtibi imzasının bulunmamasının yasa yararına bozma konusu yapılıp yapılamayacağına ilişkindir. Olağan temyiz denetiminde her hukuka aykırılığın, bu kapsamda isim ve imza gibi eksikliklerin belgelendirme değerini ortadan kaldırabileceği gerekçesi ile bozma konusu yapılabilmesi olanaklı olmasına karşın bu tür hukuka aykırılıklar yasa yararına bozma konusu olamayacaktır. Diğer taraftan, hükümdeki sayılan bu tür noksanlıklar nedeniyle sahtelik iddiası ileri sürülmüş olsa dahi, bu hususun yargılamanın iadesi konusunu oluşturacağına dikkat edilmelidir.” Şeklinde karar verilmiştir. http://proxy.cankaya- elibrary.com:9797/MuseSessionID=0210d2sa8/MuseProtocol=http/MuseHost=www.kazanci.com/M usePath/kho2/ibb/giris.htm Erişim Tarihi:06.08.2019

186 ÖZGEN, a.g.e.s.68 187 ÖZGEN, a.g.e, s.68 188 ÖZGEN, a.g.e.s.70

74

c. Belge Duruşmada İncelenmiş Olmalı

İlgili nedenin yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden biri olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan üçüncü koşul ise duruşma esnasında sahte belgenin incelenmiş olmasıdır.

Doktrinde, duruşma kavramından anlaşılması gerekenin ne olduğu hususu tartışmalıdır. Bir görüşe göre, ceza muhakemesi hukukumuzda vicdani delil sistemi belirlendiğinden buradaki duruşma ifadesini geniş tutmak gerekmektedir. Zira her ne kadar belge duruşmada incelenmemiş olsa da hakimin vicdanını etkilediyse yargılamanın hangi aşamasında incelendiği önemli olmaksızın duruşmada incelenmiş kabul edilmelidir.189 İkinci görüşe göre, duruşma ifadesinden iddianamenin kabulü ile başlayan hükmün açıklanması ile son bulan süreç190 anlaşılmalıdır.191 Üçüncü görüşe göre, ilk iki görüş kanunun lafzı ile açıkça çelişmekte olduğundan kabul edilemez.192 Bu bağlamda duruşma terimi, hükme katılacak hakimlerin, zabıt katiplerinin, zorunlu müdafilik şartlarının varlığı halinde müdafinin, kural olarak savcının ve sanığın duruşmada hazır bulunması şartıyla iddianamenin kabulü kararın hakim veya mahkeme başkanınca açıklandığı an itibariyle başlayan, sanığın son sözü söyleme hakkını kullanmasıyla son bulan, kural olarak açıklık ilkesine uygun olarak devam eden sürecin anlaşılması gerekmektedir.193

Kanun maddesinde düzenlenmiş “duruşmada kullanılmış” olmak şartının gerekli olup olmadığı hususu da öğretide tartışmalıdır. Erem’e göre, söz konusu şart gereksiz olup, zaten duruşmada kullanılmayan bir belgenin hükme esas teşkil etmesi mümkün değildir.194 Özgen’e göre ise, istisnai hallerde de olsa hükme esas teşkil etmiş ve fakat duruşma sırasında kullanılmamış belgelerin bulunması ihtimal dahilinde

189 ÖNER Hamdi, Ceza Muhakemesinde Kaziyyei Muhakemenin İstisnaları I-Muhakemenin İadesi,

Adalet Dergisi, Y.38, S.1, Ankara, 1947, s.469

190 1412 sayılı CMUK döneminde bu sürece son soruşturma evresi denilmekteydi. AKYÜREK, a.g.e.s.77 191 ÖZGEN, a.g.e.1968, s.65

192 TALAS, a.g.e.104 193 KARAKURT, a.g.e.s.81

75

olduğundan yasadaki düzenleme eksik ya da hatalı sonuçların doğmasına sebebiyet verebilecektir.195

Kanaatimizce ikinci görüş gerçekliği yansıtmamaktadır. Zira duruşmada kullanılıp taraflarca tartışılmayan bir delilin sırf hakimde vicdani kanaat oluşturduğu sebebiyle hükme etki etmesi düşünülemez. Ortadan kaldırılmış bir belgenin duruşmada kullanılması mümkün olmadığından böyle bir durumda bu nedene dayanarak yargılamanın yenilenmesi mümkün olmayacaktır. Yargılama sırasında ortada bulunmayan bir belgenin sonradan ortaya çıkması durumunda da sahte belge değil yeni olay ve delil nedeniyle yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilecektir.196

d. Belge Hükmü Etkilemiş Olmalı

Sahte belgenin yargılamanın yenilenmesi sebebi olabilmesi için gerekli son şart, belgenin hükmü etkilemiş olmasıdır. Söz konusu belgenin hükmü etkilemiş olması durumu öğretide eleştirilmiştir. Sahte belge nedeniyle yargılamanın yenilenmesi olağanüstü kanun yoluna başvurulduğunda başvuruyu inceleyen mahkeme, ilk önce yenileme nedeninin oluşup oluşmadığını inceleyecek, oluştuğuna ilişkin karar vermesi halinde de CMK’nın 321.maddesine göre başvurunun esasına ilişkin karar verebilmek için belgenin hükmü etkileyip etkilemediğini inceleyecektir. CMUK döneminde bu neticeye sebep olan düzenlemenin esinlenilen kaynak yani mehaz kanunda bulunmadığı vurgulanmak suretiyle günümüzde de geçerli olan birbirinden farklı iki görüş öne sürülmüştür. Birincisine göre, ilgili düzenleme aynı durumun birden çok kere irdelenmesine sebep olacağından lüzumsuzdur.197 İkinci görüşe göre ise de düzenleme lüzumsuzdur ancak aynı hususun iki kere değerlendirilmesine sebep olmamaktadır. Zira mahkeme tarafından belgenin hükmü etkileyip etkilemediğini, talebin kabul edilip edilmeyeceğine karar verilirken esasa girmeyip şekli inceleme yapacaktır. Bu sebeple bizde ikinci görüşe katılmaktayız.

195 ÖZGEN, a.g.e.s.65, dipnot 25 196 ÖZGEN, a.g.e.s.66

76

Sahte belge kullanılmasının yargılamanın yenilenmesi nedeni olup olmayacağı değerlendirilirken, belge ile mahkemenin yargılama konusu olaya ilişkin hukuki değerlendirmeleri ve verdiği hüküm arasında bağlantı olup olmadığı veya bu yönde bir şüphe olup olmadığı değerlendirilmelidir.198 Eğer ki bu durumlar var ise belgenin hükmü etkilediği kabul edilmelidir. Kanaatimize göre yargılamanın yenilenmesi nedeninin oluşabilmesi için sahteliği iddia edilen belgeden hükmün gerekçesinde bahsedilmesi durumunda başkaca araştırmaya gerek olmaksızın belgenin hükmü etkilediği kabul edilmesi gereklidir.