• Sonuç bulunamadı

Aleyhe Yargılamanın Yenilenmesini Kabul Eden Görüş

A. Yargılamanın Yenilenmesinde Lehe ve Aleyhe Neden Ayrımı

2. Aleyhe Yargılamanın Yenilenmesini Kabul Eden Görüş

Ceza hukukumuzda öğretide aleyhe yargılamanın yenilenmesinin kabulü konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. Nitekim CMK’nın 314.maddesinde hangi hallerde aleyhe yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Ancak söz konusu kabulün ne koşulda ve ölçüde olması gerektiğine dair görüş birliği bulunmamaktadır. Bir görüş, ki bu görüş geniş anlamda aleyhe yargılamanın yenilenmesini kabul eden görüştür, aleyhe yargılamanın yenilenmesinin lehe yargılamanın yenilenmesinden hiçbir farkı olmadığını; birbirleriyle eşit ve paralel olması gerektiğini savunmaktadır. Diğer görüş ise, aleyhe yargılamanın yenilenmesini tamamen reddeden görüşten etkilenerek, aleyhe yargılamanın yenilenmesinin lehe yargılamanın yenilenmesi ile eşit ve paralel tutulamayacağından sınırlı şekilde kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadır.155

Aleyhe yargılamanın yenilenmesini kabul ederek savunan görüşler arasında sanık ya da hükümlü lehine hükümdeki adli hataları onarırken hangi sınırda ne bis in idem ilkesine ve kesin hükme istisnalar getirilmesi gerektiği hususunda farklılıklar bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle aleyhe yargılamanın yenilenmesinin kapsamı ve sınırlarının neler olması gerektiği hususuna odaklanılması gerekmektedir.156

a. Aleyhe Yargılamanın Yenilenmesini Geniş Anlamda Kabul Eden Görüş

Aleyhe yargılamanın yenilenmesini geniş anlamda kabul eden görüşün temelinde, lehe ve aleyhe adli hatanın arasında fark olmadığı, her ikisinin de toplumda eşit hasarlar yarattığı, bu tarz hataların düzeltilmemesi halinde toplumun yargıya güveni azalacağı ve yargı otoritesi zarar göreceği fikri yer almaktadır.

155 TALAS, a.g.e.s.97 156 KARAKURT, a.g.e.s.72

64

Adli hatanın, sanığın ya da hükümlünün lehine veya aleyhine olması birbirinden farklı sonuçlar doğurmamaktadır. Bir diğer ifadeyle, bir kimsenin hakkı olmadan beraat etmiş olması halinin sosyal açıdan yarattığı etki ya da tepki bir kimsenin haksız yere mahkum edilmesi halinden farklı olmayacaktır.

Öğretide Önder aleyhe yargılamanın yenilenmesinin geniş anlamda kabul eden görüşün savunucularındadır. Önder’e göre, aleyhe yargılamanın yenilenmesi ile lehe yargılamanın yenilenmesi arasına fark olmayıp, ikisi de kesin hükme getirilen istisnalardır. Delillerin yetersiz olması nedeniyle beraat kararı verilmesine cevaz veren sistem ilerleyen zamanda yeni delillerin ortaya çıkması durumunda yargılamanın yenilenmesi imkanını da yaratmış olmalıdır. Yaratılmamış olması durumunda aleyhe nedenlere rağmen kendisine bir şey yapılamayan kişinin toplumsal düzende yaratacağı tahribat açıktır. Aleyhe yargılamanın yenilenmesi imkanının yaratılmamış olması halinde, kesin hükmün asli amacından uzaklaşılıp, yalnızca adli hataların örtülmesini sağlayan, adli hataları gizleyip korunmasına hizmet etmiş olacak bu halde de kesin hükme saygı duyulmayıp aksine korku hissi egemen olacaktır.157 Diğer ifadeyle aleyhe yargılamanın yenilenmesi olağanüstü kanun yoluna başvuruya imkan ve cevaz verilmemesi, mahkemelerce verilmiş hükümlere itimat edilmesi amacıyla, adli hata içerdiği anlaşılmış olan beraat kararlarına toplum tarafından sahte bir güven duyulmasının istenmesi anlamına gelecek olup bu sosyal bir skandaldır.158 Adli hata ister lehe ister aleyhe olsun ortadan kaldırılmalıdır. Kesin hükümden iki türlüde yapılan fedakarlığın amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bireyin kesin hükümden sonra daima yargılamanın yenileneceği ve bu nedenle de aleyhine bir durum yaratılacağı düşüncesiyle hayatını geçirmek zorunda bırakılmasının hukuk güvenliği ile çeliştiği fikrine ise Önder, adaleti yanıltan ve adli hatayı barındıran hüküm ile beraat eden kişinin bu korkuyla yaşamasının normal olduğunu, bireylerin temel haklarına ve özgürlüklerine ihtimam gösterirken, somut gerçeklikten bu bakımdan ödün verilemeyeceği gerekçesiyle karşı çıkmaktadır. Bu sebeple yazar, yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin kanunda kazuistik metotla belirlenmesine karşı çıkmakta ve nedenlerin genişletilmesi gerektiğini belirtmektedir.159

157 ÖNDER, a.g.e.s.73

158EREM Faruk, Muhakemenin Yenilenmesi Hakkında Genel Bilgiler, s.8 159 ÖNDER, a.g.e.s.16-18

65

b. Aleyhe Yargılamanın Yenilenmesini Dar Anlamda Kabul Eden Görüş

Aleyhe yargılamanın yenilenmesini dar anlamda kabul edip cevaz veren görüşe göre; söz konusu yargılamanın yenilenmesi nedenleri kabul edilmeli; ancak lehe yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden daha dar tutulması gerekmektedir. Orta görüş olarak nitelendirilebilecek bu fikrin160 temel dayanakları ise şu şekildedir:

Hükümlüden yana yani hükümlünün yararına sonuç yaratacak şekilde meydana gelmiş olan adli hataların toplum üzerinde doğurduğu etki, sebep olduğunu tahribat ile yargının gücüne ve hakimiyetine olan güvensizlik aleyhe adli hatalardakine kıyasen hafif olacaktır. Zira, suç işlemiş kimse hakkında, adli hata nedeniyle beraat kararı verilmesi veya daha hafif bir ceza içeren hüküm verilmesi, suç işleyen kişinin haklarını ve özgürlüklerini etkilemezken, masum bir insanın adli hata sebebiyle mahkum olup cezaevine konulması özgürlüğün haksız yere elinden alınması ve temel hak ve özgürlüklerin haksız yere kısıtlanması anlamına gelmektedir.161

Söz konusu görüşe dayanak olan bir başka nokta ise, beraat ve mahkumiyet hükümlerinin niteliğidir. Beraat hükümleri isnat edilen suçun sanık tarafından işlendiğinin ispat edilememesi anlamına gelir ve kişinin kendini masumiyetini kanıtlama zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkumiyet ise, ileri sürülen delillerin mahkumiyeti ispat etmek için yeterli olması halinde ortaya çıkar. Mahkumiyete karşı yargılamanın yenilenmesi durumunda yapılması gereken önceki ispatı ortadan kaldırarak tespitin hatalı olduğunu göstermektir. Buna karşın aleyhe yargılamanın yenilenmesinde böyle bir amaç ve çaba bulunmamaktadır. Mahkumiyete yetecek delilin bulunduğu iddiası aleyhe yenileme bakımından yeterlidir. Lehe yargılamanın yenilenmesi ile aleyhe yargılamanın yenilenmesinin eş düzenlemelere tabi tutulması bu nedenden dolayı eşitsizliği doğuracaktır.162

Öğretide Özgen, aleyhe yargılamanın yenilenmesinin dar tutulması gerektiği görüşünü savunmaktadır. Özgen’in görüşünün temel dayanağı adli hatanın yarattığı

160 EREM Faruk, Muhakemenin Yenilenmesi Hakkında Genel Bilgiler, s.9 161 ÖZGEN, a.g.e.s.61

66

sosyal tepkidir. Bu bakımdan sadece beraat hükümlerine karşı yargılamanın yenilenmesi imkanının tanınması gerektiği, cezanın ağırlaştırılması amacını taşıyan taleplerin kabul edilmemesi gerektiğini savunmaktadır. Bu nedenle yargılamanın aleyhe yenilenmesinin sanığın kusuru ile sebep olduğu hatalara indirgenmesi gerektiği ve sadece hatalı beraat kararlarına karşı bu imkanın tanınması gerektiği düşüncesini savunmaktadır. 163Kunter ilgili görüşe karşı çıkmış ve kesin hükmün kişiye tanımış olduğu güvenceye, adaleti isteyerek aldatanların gerek hakkında beraat kararı verilmiş sanığın gerekse hak ettiği cezadan daha hafifini alan hükümlünün layık olmadığını ve olamayacağını belirtmiştir. Kunter’e göre, eğer ki hükümlüde, kendisinin lehine olacak şekilde kusurlu davranışlarıyla adli hatanın meydana gelmesine sebebiyet vermesi halinde adaleti yanıltmışsa, hükümlü de yargılamanın aleyhine yenilenmesine tahammül etmesi gerekmektedir.164Doktrinde Talas’ da Kunter’in görüşlerini benimseyerek aleyhe yargılamanın yenilenmesini dar anlamda kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur. Talas’a göre; sanık veya hükümlü kendi kusuruyla hükümde adli hatanın oluşmasına neden olmuşsa aleyhine yargılamanın yenilenmesine katlanmalıdır. Ancak hükümlü ya da sanığın kusuru olmaksızın adli hata meydana gelmişse bu halde sanığın durumunu ağırlaştırılmasına sonucunu doğuran aleyhe yenilemeyi kabul etmek hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayacaktır. Bununla birlikte Önder’in ve Özgen’in görüşlerine karşı çıkarak Önder’in yeni olay veya yeni delil sebebiyle yargılamanın aleyhe yenilenmesinin mümkün olduğu düşüncesini, sanığın yargılama evresinde adli makamlara yardım etme yükümlülüğü bulunmadığından daha sonra ortaya çıkan delil ya da olaylar sebebiyle aleyhe yeniden yargılanmasının doğru olmayacağı gerekçesiyle eleştirirken; Özgen’in cezanın arttırılması nedeniyle aleyhe yargılamanın yenilenmesinin mümkün olamayacağı düşüncesini ise hükmün infaz edilmiş olması durumunun aleyhe yenilenmeye engel olacağını, infaz sırasında da meydana gelen aleyhe yenilenme nedenleri eğer ki cezanın arttırılmasını gerektiriyorsa buna imkan verilmesi gerektiği, infazdan sonra aleyhe yenilenmenin zaten mümkün olamayacağı bu sebeple de cezanın arttırılması için aleyhe yargılamanın yenilenmesi başvurularının kabul edilmeyeceği, eğer ki sanık daha az ceza alabilmek için aleyhe yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden birini neden

163 ÖZGEN, a.g.e.s.62-63

67

olduysa bununda neticelerine katlanması gerektiği gerekçeleriyle eleştirmiştir.165 Kanaatimizce konu girişinde detaylıca izah edilen nedenlerden dolayı yani hükümlünün lehine oluşan adli hatanın etkisi ile hükümlünün aleyhine oluşan adli hatanın etkisinin aynı olmayacağı, beraat ve mahkumiyet hükümlerinin niteliği gereği dar anlamda aleyhe yargılamanın yenilenmesi kabul edilmelidir. Talas’ın görüşüne katılmakla birlikte ilgili görüş, mevcut düzenlemeyi, düzenlemenin gereklerini en objektif ve uygulanması halinde en yararlı sonuçlar doğuracak şekilde ifade edilmiştir. Zira yargılamanın yenilenmesi kanun yolunun amacı adli hata içeren kesin hükümdeki hem maddi hem hukuki hataları düzelterek adalet otoritesini sağlam ve güvenilir kılmak olduğundan aleyhe yargılamanın yenilenmesini dar anlamda kabul ederken bir yandan da amacı gerçekleştirmeye en elverişli ve en az zararlı düzenlemeler yapılmalıdır. Bir diğer ifadeyle hukuk ilkesi ve adalet görüşüne aykırı olmadan ve fakat kanun boşluklarını kendi lehine kullanan sanığın hak ettiği cezayı bulabilmesi, adalete duyulan güvenin sarsılmaması için gerek cezayı arttıracak şekilde gerek daha başka bir mahkumiyet kararı verilecek şekilde yeniden yargılanmaya katlanması gerekmektedir.