• Sonuç bulunamadı

4.3. MALLARIN MALLARLA ÜRETİMİ

4.3.7. Sabit Sermaye

Sabit sermaye, üretim araçları olarak da bilinen dayanıklı üretim araçlarını tanımlamak üzere kullanılmıştır. Sraffa, bunları, üretim sürecinde kullanılan hammadde vb. diğer üretim araçları gibi ele almıştır (Sraffa, 2018 [1960]: 127). Örneğin bir örgü makinesi, tıpkı kullandığı iplik ve yakıt ile birlikte dönem başında üretime girer; dönem sonunda üretim sürecinden biraz yıpranmış ve eskimiş olarak çıkar. Bu makine, bir yıllık dönem boyunca örülmüş çorap miktarının içine, kendi kullanım ömründen belli bir miktarı tüketerek girmiş olur ve bu bağlamda da üretime katılan diğer unsurlarla birlikte o da bir bağlı ürün olarak ele alınır.

Ancak bir dayanıklı üretim aracının, tarihli emek miktarlarına “indirgenmesi” yanlış sonuçlar elde edilmesine neden olacaktır; çünkü bu ancak makinelerin her yıl aynı verime sahip olduğu ve aynı bakım-onarım masraflarına geresinim duydukları varsayımı altında geçerli olabilir. Gerçekte ise her makinenin bir ekonomik kullanım ömrü vardır ve bu ömrün sonuna yaklaşıldıkça hem verimi düşecek hem de bakım-onarım masrafları artacaktır (s. 131).

Kârın sıfır olduğu (R = 0)durumda makinenin başlangıç değeri, onun üretilmesi için gereken emek miktarına eşit olduğuna göre, bu ilke sonraki yıllara şöyle genişletilebilir (s. 132):

“Bir makinenin her bir yaştaki değeri, içerdiği emek miktarını; eksi, geçen her yıl ürettiği ürünlere katılan miktarını temsil eder”

Sıfır kâr durumunda makinenin aşınma payının her yıl aynı olduğu varsayılabilir. Örneğin, ekonomik kullanım ömrü dört yıl olan bir traktörün üretimine 4 birim emek harcanmış ise, bu traktör, bir yaşını doldurduğunda 3 birim, ikinci yılını doldurduğunda

142

2 birim, üçüncü yılında 1 bir birim emek değeri içermekte dördüncü yılın sonunda hurdaya ayrılmaktadır.

Ne var ki belli bir kâr oranı ortaya çıkar çıkmaz, eşit aşınma payları farklı yaşlardaki makinelere farklı yükler bindirmeye başlar; çünkü her kâr oranında, nispeten yaşlanmış makineler üzerinden ödenecek olan kâr daha az olmaktadır. Dolayısıyla eşit aşınma payı, ürünün bütün birimlerinin eşit fiyatlı olması durumuyla uyumlu değildir (s. 134). O halde makinelerin bu doğal özelliklerini dikkate alan bir çözüm geliştirilmelidir. Böylece bu makine, farklı yaşlarda, her biri kendi fiyatına sahip, farklı birer makine gibi işlem gördüğü bir yöntem seçilmelidir.

Yani makinenin toplam ömründeki yıl sayısınca, her biri farklı değerde, makine adedi olduğu varsayılır (makine kullanıldıkça, artan bakım masraflarına karşılık verimi düştüğünden, makinenin her bir yaşının fiyatı da farklı olmak zorundadır). Her bir yılın üretim giderlerine, üretime katılan hammadde, yakıt, aramalı gibi diğer üretim araçlarıyla birlikte, ilgili yıla ayrılmış olan makinenin fiyatı da eklenir ve süreç sonunda bunun tükendiği varsayılır.

Fiyat eşitliğinin korunması ise, nispeten yaşlı makinelerin yıllık aşınma paylarının, yeni makinelere oranla daha yüksek hesaplanarak değişik yaşlarda yüklenme eşitliği sağlandığında olanaklı hale gelir. Bununla birlikte, makinenin ömrü boyunca ayrılan tüm aşınma paylarının toplamı (bu toplam makinenin başlangıçtaki fiyatına eşit olduğundan), her halükarda aynı kalmak durumundadır. O halde izleyen yıllarda ayrılacak olan aşınma paylarının artışı, geçmiş yıllardaki düşüşleri karşılayacak düzeyde olmalıdır (s. 134).

Her bir aşınma payı, dayanıklı aygıtın peş peşe iki yıldaki değerlerinin farkı olduğuna göre, bir kâr oranı söz konusuyken, dayanıklı aygıtın değeri, her yıl eşit miktarlarda düşeceğine, yaş ilerledikçe daha fazla düşecek; kâr oranı yükseldikçe, artan yaşa paralel olarak, değer düşüşleri de gittikçe büyüyecektir.

143

Oysa inceleme, tek bir makine yerine, kendini yenileyebilen bir dizgede yer alabilen ve her biri bir öncekinden bir yıl daha yaşlı n sayıda makineden oluşan bir kümeye odaklandığında işler değişecektir. Her yıl bir makinenin hurdaya ayrılması ve onun yerine (her yıl) bir makinenin işe katılmasıyla birlikte, hem makinenin tüm ömrüne ayrılan aşınma payları toplamının değişmemesi, hem de kâr oranından bağımsız olması şartı yerine getirilmiş olur. Bu, aynı zamanda, her koşulda korunabilen ve kendini yenileyebilen bir kümedir.

Böylece, bu sabit toplamın yıllara dağılımı da belli bir oranda sabitlenmiş olur. Kâr oranında gerçekleşen her artışta, bu kümenin bir bütün olarak değerini, yeni bir makinenin başlangıç değerine oranla daha da yükseltecektir. Bu da, daha önce ele alınan, kâr oranının sıfır olduğu durumda, bir makine eskidikçe değerinin her yıl eşit tutarlarda azalacağı; fakat kâr oranı büyüdükçe, bu azalışların yaşa bağlı olarak gittikçe büyüyeceği gerçeğinin bir sonucudur (s. 135).

Örneğin ömrü n yıl olan bir makinenin belli bir t yaşına geldiğinde. Ömrün ilk t yılı boyunca değerinde oluşan azalmaların toplamı, kâr (R) > 0 durumundayken, R = 0 durumuna göre daha küçük ise, kalan ömür boyunca bu makinenin değeri sıfıra ininceye dek gerçekleşecek olan azalmaların toplamı, R > 0 durumundayken, R = 0 durumuna göre daha büyük olacaktır. Benzer bir akıl yürütme sonucunda, makinenin değerinin sadece R > 0 iken daha yüksek olacağının yanı sıra, kâr büyüdükçe büyüyeceği de görülecektir.

Bununla birlikte kâr oranı sınır tanımadan artacak olsa dahi, böyle bir makinenin değer artışının bir üst limiti vardır. Bu limit yeni bir makinenin değeridir. Satış değeri 1 olan bir makinenin toplam ömrü n yıl ise, t yaşındaki değeri şöyle olacaktır (s. 135):

Kâr oranı (r) değiştikçe aygıtın değerinde oluşacak olan değişmeler de (n - t)/n ile 1 arasında kalır.

144

Şekil 11. Dayanıklı Bir Üretim Aracının Çeşitli Kâr Oranlarındaki Değeri Kaynak: Sraffa (2018 [1960]: 136)

Şekil 8, Verimliliği sabit, kullanım ömrü 50 yıl olan dayanıklı bir üretim aracının çeşitli kâr oranlarındaki defter değerini göstermektedir. Yatay eksen makinenin ömrünü; dikey eksen ise 50 yıl kullanım ömrü olan bu makinenin çeşitli kâr oranlarında her yaştaki değerini göstermektedir. Her bir basamaklı eğri, belli bir kâr oranında, makinenin yaşı ilerledikçe değerinin nasıl değiştiğini göstermektedir. Her eğriyle iki eksen arasında kalan alan, aynı yaştaki 50 makinelik bir kümenin değeriyle orantılıdır; yani kendini yenileyebilen öbeğin toplam değerini göstermektedir. Yeni bir makinenin değeri 1 birim alınırsa, makinelerin toplam değeri r = 0 iken 25’tir, r = % 2,5’te 29,5’e, r = % 5’te 34’e, r = % 10'da 39,5’e, r = % 20'de 44'e çıkar; ama hiçbir zaman 50’yi geçemez (s. 136).

145

Kâr oranı sıfırdan başlayarak sonsuza doğru yükseldikçe bu kümenin değeri de

n/2’den başlayarak yükselir; ancak en fazla n değerine kadar yükselebilir. Eskiyen

makinelerin fiyatındaki bu değişmenin, üretim maliyeti yönünden açıklanması mümkün değildir. Bu artış, bir malı üreten araçların yaşları arasında nasıl bir fark ne olursa olsun, o malın bütün birimlerinin fiyatındaki eşitliği kâr oranındaki değişmelere karşı koruma zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.

Her ne kadar bu tür fiyat değişmelerine özellikle sermaye kuramı açısından ilgi duyuluyorsa da, fabrika, bina ve tesis gibi uzun ömürlü sabit sermaye varlıklarında da bu olgunun doğurduğu sonuçlar da önemlidir. O halde, her yıl art arda fabrikaların kurulacağı bir durumda, işletmeye ilk açılacak olanlardan ayrılacak yıllık aşınma payları, faaliyete daha sonra girecek olanların yapım giderlerinin karşılanmasında kullanılabilir. Kâr oranı ne kadar düşük olursa, ilk ayrılan paylar o derece yüksek olur. Şekil 8’da verilen örnekte yatırım, ilgili eğriyle iki eksen arasında kalan alanla orantılıdır; kâr oranında artış oldukça bu alan da büyür. Sonuç olarak, bir fabrikanın kuruluş maliyetleri veriyken, kâr oranı yükseldikçe gerekli net yatırım da artmaktadır.

Sabit sermaye, değişken sermayenin aksine “indirgeme” yöntemiyle izlenmesi zor bir kavramdır. Ancak yukarıda görüldüğü gibi Standart dizgeye kolayca uyum sağlayabilmektedir. Bunu kolaylaştıran olay, dayanıklı üretim araçlarının bu durumda eksi çarpana yol açmamasıdır.

Dayanıklı araçlar temel ürün olarak kabul edilecekse, Standart mal içinde kullanım ömrünün her yaşından uygun oranda yer alması gerekir. Örneğin, üç yıl kullanım ömrü olan bir makine, Standart oranın % 10 olduğu bir durumda, 0, 1, 2 yaşında makineler kullanan üç süreç, öyle çarpanlar alır ki, yılsonunda ürün içinde yer alan her yaş kümesindeki makine sayısı, sene başında üretim araçları arasındaki aynı yaştaki makine sayısının % 10 fazlası olacaktır.

146

Bir dayanıklı üretim aracı ardışık yıpranma aşamalarında kullanan çeşitli süreçler arasındaki benzerlik, genel olarak, Standart dizgenin yalnız artı çarpanlarla kurulmasını olanaklı kılar. Sonuç itibariyle sabit sermayeye eşlik etmesi gerekenlerin dışında herhangi bir bağlı üretim aracı taşımayan bir dizge, genel olarak bütünüyle artı bir Standart mala sahip olduğundan, burada da tek ürünlü üretim dalları dizgesinin sahip olduğu basitlik oluşturulabilir (s. 137).