• Sonuç bulunamadı

4.3. MALLARIN MALLARLA ÜRETİMİ

4.3.4. Değerin Değişmez Ölçüsü: Standart Mal

Tek ürünlü durumdaki fiyat hareketlerinin bir bütün çözümlemesinde, değerin değişmez ölçüsü olan Standart mal’ın kullanılmasıyla birlikte önemli ölçüde basitleşmiştir. IV. ve V. ayırımlar, verilmiş tek ürünlü bir üretim dizgesinin matematiksel özelliklerinin incelenmesinde kullanılacak olan Standart mal’ın tanımlanmasına ayrılmıştır (kurz& Lager, 2018: 19-20). Ancak belirtmek gerekir ki, Sraffa’nın standart maldan kast ettiği şey, belirli bir mal değil; aslında bir tür “bileşik mal” veya mallar karmasıdır. Söz konusu Standart mal’ın özellikleri ise, şöyle sıralanabilir (Sraffa, 2018 [1960]):

1. Ücret (w) = 0 iken ve temel malların fiyatları da artı değerli iken, kâr oranı r, biricik sonlu en yüksek değeri, (R) alır (s. 80-81).

2. w = 0 iken kârın maksimum seviyesi olan R, fiyat denklemlerini sağlayan en düşük pozitif sayıdır (s. 88).

3. Kâr oranı 0 ≤ r ≤ R iken, temel mallar çoğunlukla r’ye bağlı olarak değişmekte; fakat her zaman pozitif işaretli sonlu kalmaktadırlar (s. 88-90).

4. Fiyatlar r’ye bağlı olarak değişebilmekle birlikte, tek ürünlü üretim dallarında standart mal cinsinden ölçüldüklerinde hiçbir fiyatın düşüşü, ücretten daha hızlı olamaz. Dolayısıyla ücret ile kâr oranı arasındaki ilişki, hangi değer ölçüsü

131

seçilirse seçilsin, hep ters yönlü olacaktır (s. 101). Bağlı ürün durumunda ise, bu kural ortadan kalkar (s.124).

5. Her üretim dizgesi, öyle bir bileşik mal içerir ki; ücretin payı, kâr oranının doğrusal bir fonksiyonu olarak ortaya çıkmaktadır (s. 92-94).

Bir standart mal geliştirme fikri, değer için sabit bir ölçü birimi yaratmak suretiyle, fiyatlardaki değişmelerin kaynağını tespit etme gereğinden doğmuştur. Zira standart bir değer ölçüsü olmaksızın, herhangi bir malın fiyatındaki değişmelerin, ölçümü yapılan maldan mı, yoksa kullanılan ölçütten mi kaynaklandığı anlaşılamaz (Sraffa, 2018 [1960]: 77). Daha önce David Ricardo, hem kendi üretiminde, hem de bütün diğer malların üretiminde gerekli tek ölçüt mal olarak buğdayı belirleyerek bu sorunu çözmeye çalışmış; ne var ki Ricardo, ölmeden önce bu amacına ulaşmayı başaramamıştır (s. 161).

Piero Sraffa, Ricardo’nun, “Principles of Political Economy and Taxation” da çok mallı bir dünyada malların değerini belirleyebilmek için, emeği, tüm malların değerinin belirlenmesinde geçerli ortak bir ölçüt olarak kullanmaya çalıştığını; ancak bunun başarısızlıkla sonuçlandığını belirtir. Ricardo’nun, bölüşümün, değerler üzerindeki etkisini açıklama konusunda karşılaştığı en büyük güçlük “değerin değişmez ölçüsü” sorunuydu. Ölümünden sonra bulunan ve ölmeden hemen önce yazdığı anlaşılan, “Mutlak Değer ve Mübadele Değeri” başlıklı denemesinde yine bu sorunu çözmeye çalışıyordu (Savran, 2012: 368).

Ricardo'nun çözmeye çalıştığı bu sorunu, Sraffa, "Malların Mallarla Üretimi" başlıklı kitabında “Standart mal” adını verdiği bir mal bileşimi tespit ederek çözmeye çalışmıştır. Standart mal, teknolojik değişmenin olmadığı bir ekonomide, ücret ve/veya kâr oranındaki değişmelerden etkilenmeksizin sabit kalması itibariyle değer ölçüsü işlevi gören bir mal bileşimidir. Sraffa, standart bir mal oluşturmayı, sabit bir değer ölçüsü yaratmak suretiyle fiyatta meydana gelen değişmelerin kaynağının belirlenmesinin ön koşulu olarak kabul etmektedir. Çünkü böylesi sabit bir değer ölçüsü olmaksızın,

132

fiyattaki değişmenin, ölçülen malın mı, yoksa ölçü işlevi gören malın mı özelliklerinden kaynaklandığının tespit edilebilmesi mümkün değildir (Sraffa, 2018 [1960]: 75).

Sraffa, kullandığı toplam üretim araçlarıyla aynı oranda bileşen bir bileşik mal tanımı yapmayı başarmıştır da. Bu öyle bir mal bileşimidir ki, gerçek bir iktisadi dizgeyi tam olarak karşılayan küçük bir dizgedir ve bu dizge hem ürünlerini hem de toplam üretim araçları içinde aynı oranlarda yer almaktadır (s. 78). Bunun için, teknoloji veri iken, ücret haddindeki değişmelerin kâr haddi ve mal fiyatlarına etkisini araştırmaktadır. Standart malın kullanıldığı Standart dizgeden hareketle, standart orana ulaşılır.

Mallar kendi fiyatlarıyla çarpıldığında bireysel fiyatlar düşse de, yükselse de bu oran değişmez. Dolayısıyla net ürünün ücretlerle kârlar arasındaki bölüşümde oluşan değişmeler ile bu değişmeler sonucu oluşan fiyat dalgalanmaları ne şekilde olursa olsun, Standart dizgedeki net ürünün üretim araçlarına oranı değişmez. Standart oran % 20 iken, Standart milli gelirin tamamı ücretlere ayrıldığında kar oranı % 0 olurken; milli gelirin % 75’i ücretlere, % 25’i kârlara gittiğinde kâr oranı % 5 olacaktır. Milli gelir eşit bölüşüldüğünde kâr oranı %10 ve milli gelirin tamamı kârlara giderse kârın en yüksek değeri olan % 20’ye erişilerek standart orana eşitlenir (s. 79-81).

Bölüşüm paylarının ilk durumunda, artığın tamamen ücretten oluştuğu varsayılır; dolayısıyla, kâr oranı sıfırdır. Mübadele değerinin, malların içeriğindeki doğrudan ve dolaylı emek miktarıyla belirlendiği bir durumda, emek-değer teorisi geçerli olacaktır. Ancak, artığın, ücret ve kâr arasında paylaşıldığı durumlarda emek-değer teorisi geçerliliğini yitirir.

133

Şekil 7. Standart Net Ürün İçinde Ücret İle Kâr oranı Arasındaki İlişki Kaynak: Sraffa (2018 [1960]: 81)

Standart dizgenin geçerli olduğu her durumda Standart oran veya “en yüksek kâr oranı” R, ücretler de w ile gösterilirse kâr oranı şu denklemle gösterilebilir:

r = R (1 – w)

Bu durumda şekil 4’te gösterildiği gibi, ücret 1’den 0’a doğru düştükçe, kâr oranında da, bu düşüşle doğru orantılı olarak bir artış yaşanacaktır (s. 81). Bir başka deyişle ücretler ile kârlar arasındaki ilişki ters yönlüdür.