• Sonuç bulunamadı

Sınıf öğretmenlerinin sınıf yönetim becerileri, teknoloji kullanımları ve öz

Sınıf öğretmenlerinin sınıf yönetim becerileri, teknoloji kullanımları ile öz yeterlilik inançları arasındaki ilişki yapısal eşitlik modeliyle incelenmiş ve modele ilişkin yol diyagramı Şekil 8’ de gösterilmiştir.

165

Şekil 8. Sınıf öğretmenlerinin sınıf yönetim becerileri, teknoloji kullanımları ve öz yeterlilik inançları arasında karşılıklı ilişkinin olduğu yapısal eşitlik modeli

Şekil 8’ deki model incelendiğinde öz yeterlilik inancı ile teknoloji kullanımı arasında (γ=0,51) orta düzeyde, anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Araştırmada öz yeterlilik inancı ile sınıf yönetim becerileri arasında (γ=0,50) orta düzeyde, anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Teknoloji kullanımı ile sınıf yönetim becerileri arasında da (γ=0,33) düşük düzeyde, anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca Şekil 8’ deki β değerlerinin ise -,14 ile ,90 arasında değiştiği görülmektedir.

Sınıf öğretmenlerinin sınıf yönetim becerileri, teknoloji kullanımları ve öz yeterlilik inançlarına ilişkin yapısal model değerleri Tablo 21’ de gösterilmiştir.

166 Tablo 21

Sınıf Öğretmenlerinin Sınıf Yönetim Becerileri, Teknoloji Kullanımları ile Öz Yeterlilik İnançları İlişkisi Yapısal Model Değerleri

X 2 df X 2 /df RMSEA CFI GFI AGFI RMR NFI Yapısal

Eşitlik Modellemesi

520,515 113 4,60 0,08 0,94 0,89 0,85 0,022 0,92

Tablo 21’ deki kavramsal modelin path analizi sonuçlarına göre modelin Ki-kare uyum indeksinin (X2 = 520,515, df= 113, X2/df = 4,60) anlamlı olduğu belirlenmiştir. Diğer uyum indeksleri RMSEA= ,08, CFI= ,94, GFI= ,89, AGFI= ,85, RMR= ,022 ve NFI= ,92 olarak bulunmuştur. Modelin uyum değerleri bakımından kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmektedir.

Araştırmadan elde edilen sonuçlar öz yeterlilik inançları ve teknoloji kullanımı açısından incelendiğinde; öğretmenlerin öz yeterlilik inançları ile teknoloji kullanımları arasında (γ=0,51) orta düzeyde, anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Bu durum öğretmenlerin öz yeterlilik inançlarına yönelik 1 puanlık artışın, teknoloji kullanımları noktasında 0,51 puanlık artışa sebep olacağı şeklinde yorumlanabilir. Kısaca öğretmenlerin öz yeterlilik inançları artıkça teknoloji kullanımları da artacaktır. Yılmaz vd. (2016) de yaptıkları çalışmada öğretmenlerin öz yeterlilik inançları ile teknoloji kullanımları arasında düşük düzeyde bir ilişki olduğu sonuçlarına ulaşmışlardır. Bilindiği gibi teknoloji, birçok eğitimci, öğretmen ve araştırmacı tarafından eğitimde yüksek kalitenin göstergesi olarak görülmekte ve böylece okullardaki teknoloji entegrasyonunun öneminin günbegün arttığı gözlenmektedir. Bilgiye ulaşan ve bu bilgiyi kullanan bireyler yetiştirebilmek için öğretmenlerin teknolojik araç gereçleri etkili bir biçimde kullanabilmesi ve bu yeteneklere sahip olması gerekmektedir (Çakır & Yıldırım, 2009). Öğretmenlerin genellikle teknolojiye dönük algıları, tutumları ve inançları olumlu ve teknolojinin eğitime katkısı açısından beklentileri de yüksektir. Ancak öğretmenler ders planlarında teknolojiye yer vermemekte, teknolojiyi çoğunlukla sınav sorusu hazırlama, not hesaplama, ders notu

167

hazırlama gibi yönetsel amaçlar için kullanmakta, eğitsel amaçlar için çoğunlukla kullanmamaktadır (Korkmaz, 2016). Dolayısıyla öğretmenlerin teknoloji kullanımı sayesinde hem dersler daha etkili ve kolay bir şekilde işlenecek hem de öğrencilerin motivasyonu sağlanmış olacaktır. Öğretmenler bu sürecin etkililiği ve başarısı neticesinde kendilerine olan güveni artacak doğal olarak da kendilerini mesleki olarak yeterli hissedecek ve öz yeterlilik inançları da artmış olacaktır.

Araştırmanın sonuçları öz yeterlilik inançları ve sınıf yönetim becerileri açısından incelendiğinde; öğretmenlerin öz yeterlilik inançları ile sınıf yönetim becerileri arasında (γ=0,50) orta düzeyde, anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Bu durum öğretmenlerin öz yeterlilik inançlarına yönelik 1 puanlık artışın, sınıf yönetim becerilerinde 0,50 puanlık artışa sebep olacağı şeklinde yorumlanabilir. Kısaca öğretmenlerin öz yeterlilik inançları artıkça sınıf yönetim becerileri de artacaktır. Savran ve Çakıroğlu (2003), Babaoğlan ve Korkut (2010), Abu-Tineh vd. (2011) ve Sridhar ve Javan (2011) da yaptıkları çalışmalarda öğretmenlerin öz yeterlik inançlarıyla sınıf yönetimi beceri arasında benzer sonuçlara ulaşmışlarıdır. Bozbaş (2015), ise yaptığı çalışmada öğretmenlerin öz yeterlik inançlarıyla sınıf yönetimi beceri arasında düşük düzeyde ilişki; Demir (2015) de öğretmenlerin öz yeterlik inançlarıyla sınıf yönetimi beceri arasında yüksek düzeyde bir ilişki olduğu sonuçlarına ulaşmışlardır.

Etkili sınıf yönetimi; sınıf aktivitelerine öğrenci katılımını sağlayan öğretmen davranışlarını, öğretmenin ya da öğrencilerin yaptıkları işlere müdahale eden davranışların azalmasını ve ders süresinin verimli kullanılmasını içerir (Emmer & Evertson, 1981). Etkili sınıf yönetimi öğretmenlerin derse daha çok vakit ayırmalarına, disiplin problemleri ve bürokratik işlerle daha az vakit harcamalarıyla başarıya ulaşır. Öğrencilerin akademik başarılarıyla derse ayrılan vakit arasında olumlu bir ilişkisi vardır. Öğretmen ve öğrenci arasındaki etkileşim dersin etkililiğini arttırır ve öğrencilerin daha başarılı olmalarını sağlar. Ayrıca öğretmen dersi öğrencilerin ihtiyaçlarına yönelik bir şekilde değiştirerek düzenlerse öğrenme süreci daha etkili bir hale gelir (Wang vd., 1993). Bu doğrultuda öğretmenlerin sınıf yönetiminde başarılı olabilmeleri için belirtilen bu etmenlere dikkat etmeleri gerekmektedir. Çünkü öğretmenlerin sınıf yönetimindeki başarıları öz yeterlilik inançlarının artmasına katkı sağlayacaktır. Öğretmenlerin sınıf yönetim yaklaşımları,

168

öğrencilerin başarı konusunda kendilerinden neler beklediği hakkında bilgilendirecek ve öz yeterlilik inançlarına etki edecektir.

Araştırmalara göre öğretmen öz yeterliliği öğretmenin sınıf yönetimini ele alma yöntemleri ile ilgili olduğunu belirtmişlerdir. Örneğin yüksek öz yeterliliğe sahip öğretmenlerin daha insancıl ve daha az kontrol edici yöntemlere yöneldiği gözlemlenmiştir. Öte yandan, Hoy ve Woolfolk’un yapmış olduğu çalışması da öğrencinin öğretme deneyimi bireysel öz yeterlilikte artış genel öz yeterlilikte düşüş ve öğretmenin sınıf içerisindeki kontrolündeki artışı göstermektedir (Martin, Yin & Mayall, 2007). Özetle öğretmenlerin sınıf yönetim becerilerinin etkililiği aynı oranda öz yeterlilik inançlarının düzeyini belirleyecek bu süreçte eğitim öğretim sürecini doğrudan etkileyecektir.

Araştırmanın sonuçları teknoloji kullanımı ve sınıf yönetim becerileri açısından incelendiğinde ise; öğretmenlerin teknoloji kullanımları ile sınıf yönetim becerileri arasında (γ=0,33) düşük düzeyde, anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Bu durum öğretmenlerin teknoloji kullanımlarına yönelik 1 puanlık artışın, sınıf yönetim becerilerinde 0,33 puanlık artışa sebep olacağı şeklinde yorumlanabilir. Kısaca öğretmenlerin teknoloji kullanımları artıkça sınıf yönetim becerileri düşük seviyede de olsa artacaktır. Tweed (2013) ve Arat (2015) da yaptıkları çalışmalarda öğretmenlerin teknoloji kullanımları ile sınıf yönetimi becerileri arasında benzer sonuçlara ulaşmışlarıdır.

Bilindiği gibi sınıf yönetimi, öğretmenler için en önemli etmenlerden birisidir. Bu sürecin başarılı olabilmesi için ilk olarak farklı seviyelere sahip olan sınıfı rahatlatacak bir ortam hazırlanmalıdır. İkinci olarak, her bir öğrenciye özel teknolojiyi kullanarak bağımsız öğrenme yeteneklerini ve stratejilerini modelleme bağımsız öğrenmeyi kolaylaştıracak ve öğrencinin hedef belirlemesi desteklenmelidir. Üçüncü olarak da verimli bir sınıf ortamı yaratmak için sınıfta teknoloji kullanımı hakkında düşünmek ve plan yapmaktır. Ayrıca öğretmenler için zamanın önemli bir kaynak olduğu da unutulmamalıdır (Stanford vd., 2010). Çünkü öğrenme deneyimi fırsatları, öğrencinin derse ve öğrenme aktivitelerine katılma sürelerine bağlıdır. Etkili öğretmenler vakitlerinin çoğunu davranış problemlerine değil öğretimsel hedeflerin gerçekleştirilmesine ayırırlar. Bu öğretmenlerin öğrencileri eğitsel hedeflere daha az odaklanan öğretmenlerin öğrencilerine göre müfredatla ilgili

169

faaliyetler için daha çok vakit harcarlar. Etkili öğretmenler sadece ödev ve etkinlik saatlerini artırmazlar aynı zamanda öğrenciler için içeriği anlamlı hale getirirler ve bu öğretmenler bireysel çalışmalardan ziyade grup çalışmalarına önem verir ve ders vaktinin çoğunu klasik sunuştan ziyade öğrencilerle etkileşimsel konuşmayla geçirirler (Brophy, 2000). Bu açıklamalar doğrultusunda öğretmenlerin sınıf yönetim becerilerindeki devamlılığına en büyük katkıyı yine öğretmenlerin teknoloji kullanımlarının etki edeceği söylenebilir. Çünkü teknoloji kullanımı; öğrencilerin güdülenmesi, derse katılımlarının sağlanması ve öğretilecek konunun daha kısa ve kolay bir şekilde gerçekleşmesini sağlayan önemli bir etmendir. Öğretime odaklanmış ve öğrenme iklimi oluşmuş böyle bir sınıfta ise istenmeyen davranışların görülme sıklığı azalmış ve ayrılmış olan tüm zaman öğretime ayrılmış olacaktır. Bu durum da öğretmenlerin sınıf yönetimi noktasındaki başarısını arttıracaktır. Özetle öğretmenlerin sınıf yönetimini sağlamadaki önemli etmenlerin teknoloji kullanımı gelmektedir. Bu sebeple öğretmenler olumlu bir sınıf iklimi yaratmak ve etkili bir sınıf yönetimi sağlamak için teknoloji kullanımına özen göstermeleri gerekmektedir.

Sonuç olarak bu araştırmada, sınıf öğretmenlerinin sınıf yönetim becerileri, teknoloji kullanımları ve öz yeterlilik inançları anlamlı düzeyde ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır. O halde öğretmenlerin sınıf yönetiminde etkili olabilmeleri için teknoloji kullanımına özen göstermeleri ve hem mesleki hem de kişisel öz yeterlilik inançlarına yüksek düzeyde sahip olmaları gerekmektedir. Etkili bir sınıf yönetimi becerisine sahip olan, teknolojiyi etkin şekilde kullanan ve yüksek seviyede öz yeterlilik inancı olan öğretmenler öğrenme ortamının kalitesini olumlu yönde etkileyecek bu durum da eğitsel başarılara ulaşmayı kolaylaştıracaktır.