• Sonuç bulunamadı

Süsleyici (The Decorative), Coşkun ve Bayat (The Exubere ant Image) İmgeler

4.1. GÜLTEKİN EMRE’NİN İMGE DÜNYASI

4.1.5. Süsleyici (The Decorative), Coşkun ve Bayat (The Exubere ant Image) İmgeler

Teşbih sanatının hâkim olduğu imgelerdir. Basit bir nitelik taşır. Daha çok şiirlerde bir geçiş aşaması olarak kullanıldığını düşünüyoruz. Şair sanatında ustalaştıkça bu tarz imgeler daha da nitelikli hale gelir. “Estetik açıdan fazla bir değeri olmayan süsleyici imgeler, benzeyen ile benzetilen arasında bire bir nicelik (kemiyet- quantite) benzeşmesi kurar.” (Korkmaz, 2002: 298) Emre’nin de şiirlerinde kullandığı imgelerdir.

Ancak bunlar bir şairin kullanabileceği en üst niteliğe ulaşmış şekilde karşımıza çıkar.

“Duvarda beş çivi Beş kurşun izi gibi”

(Duvarda Beş Çivi, Düşkuyusu, S.238)

“Göl

Kurşun dökülmüş gibi Sağır”

(Göl,Küçük Deniz, s.26)

Bu şiirlerde görüldüğü gibi benzeşme yönleri arasında somut bir bağ vardır. ‘Beş çivi, beş kurşun izine; göl, sağıra’ benzetilmiştir. Bu imgelerde benzetme edatı ve yönü de kullanılabilir. Bu benzetmelerle kurulan imgelere bakıldığında Gültekin Emre’nin çoğu zaman bayat, iğreti durabilme ihtimali olan bu süsleyici imgeleri daha ilgi çekici ve farklı bir hale getirdiği görülür.

SONUÇ

Gültekin Emre’nin lise yıllarındaki ilk şiirlerinin konusunu aşk oluştururken üniversite yıllarında sosyal konularla tanışır. Bu yıllar, Toplumcu Gerçekçilerin revaçta olduğu bir dönemi kapsar. Dolayısıyla şairin bu ortamdan etkilenmemesi kaçınılmazdır.

Marksist kuramın doğurduğu bu anlayışta; ezilen toplumların, sömürülen emekçilerin yanında yer alan bir tavır söz konusudur. Gültekin Emre, ilk şiir kitaplarında Toplumcu Gerçekçi şiirin, daha sonrasında bu şiir geleneği ile beraber İkinci Yeni şiir geleneğinin etkisinde kalmıştır. Ancak Almanya’ya gidişinden sonra sloganist şiirin etkisi gittikçe zayıflar. Bu aynı zamanda Toplumcu Gerçekçi diğer sanatçı arkadaşlarının baskısından kurtulma, İkinci Yeni ile tanışma anlamına gelmektedir.

İkinci Yeni etkisiyle beraber şairin şiir dilinde değişimlerin olduğu görülür. Kısa cümleli ve daha açık mısralar hâkimken mısralar uzamaya ve şiir kapalılaşmaya başlamıştır. İkinci Yeni’nin etkisiyle Emre’nin şiirlerinde de bu bilinç akışı tekniği görülür. Şiirlerinde sessel sapmalar, yazımsal sapmalar, sözcüksel sapmalar, ters çevirmeler, söz dizimsel sapmalar, alışılmamış bağdaştırmalar, mantık dışı söyleyişler gibi İkinci Yeni’ye has özelliklerin hâkim olmaya başladığını da görürüz. Bu değişim aynı zamanda şairi deneysel şiir yazmaya da götürmüştür. Özellikle “Merkezkaç” adlı kitabı bu tür şiirleri açısından önemli bir örnektir. Küçük Deniz adlı şiir kitabıyla artık varlığını bir özellik olarak sayabileceğimiz, betimlemeler ve doğayı canlı gösterme şeklindeki kişileştirmeleri, günlük-şiir mahiyetindeki “Çınlama” adlı kitabı ile devam ettirmiş ve bu çeşitlilik edebi kişiliğinde farklı evrelerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

1960-1980 arası Ataol Behramoğlu ve arkadaşlarının temsil ettiği Toplumcu Gerçekçi şairlerin son kuşak temsilcilerinden sayabileceğimiz Gültekin Emre, bu çizgiyi daha sonraki yaşantısında İkinci Yeni şiir anlayışıyla zenginleştirmiştir. 1980 yıllarında yaşanan ideolojik çatışmalara ve kamplaşmalara tanık olmuş ve bunu ilk şiirlerinde yansıtmıştır. İdeolojik şiir havası taşıyan ilk şiirlerinde Almanya macerası başladıktan sonra gittikçe bu ideolojik hava zayıflamış, sanatsal kaygının daha ağır bastığı imgesel, kapalı şiir türüne doğru evirilmiştir.

Çocukluğunda Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Osman Saba, Gülten Akın okumuş olan sanatçı daha sonra Enver Gökçe, Nâzım Hikmet, Ahmet Arif, Arif Damar okumuş ve edebi zevki ilk olarak bu isimlerin etkisiyle şekillenmiştir. Emre, İkinci Yeni ile tanıştıktan sonra Edip Cansever, Turgut Uyar, Oktay Rıfat gibi sanatçıları da okumuş ayrıca gurbet yıllarında dünya edebiyatından da hiç uzak kalmamıştır.

Emre’nin şiir dünyası ilk dönemlerinden bugüne ulaşıncaya değin değişmeler ve gelişmeler göstermiştir. Bu kadar çeşitlilik gösteren okuma zevkinin doğal bir sonucu olarak da şiirinin elde ettiği birikimden etkilendiğini görürüz. Şairin şirinde hem biçim hem de içerik açısından değişmeler yaşandığına tanık oluruz. Özellikle biçimsel açıdan deneysel şiirin günümüz sanatçıları arasından önemli temsilcilerinden biri olarak sayılabilir. Şiir konusunda cesur davranabilen sanatçı, şiirlerinde anjambman kullanmanın yanında şiirinin formunda büyük değişiklikler oluşturduğu görülebilir.

Onun şiirleri, içerik açısından da geniş bir yelpazeye sahiptir. İlk dönem şiirlerinde toplumsal bir içerik görülürken zaman içerisinde içerik daha bireysel bir hale bürünmüş, gurbet ve gurbetin yarattığı duygu buhranları baskın hale gelmiştir. Ancak son dönem kitaplarında, özellikle ‘yürü dur boya’ adlı şiir kitabında tekrar toplumsal içeriğin kendini daha fazla hissettirdiği görülür. Yine son kitaplarından ‘sere serpe’de deneysel, imgesel ve toplumcu şiirin bir harmanı söz konusudur.

Şiirlerinde baskın temalardan biri olarak işlenen gurbet temi beraberinde yalnızlığı, geride bırakılmış yaşamı, özlemi, kavuşulamayan sen’i getirmiştir. Ayrıca devrim ve gençliğe dair temalara da rastlamak mümkündür. Doğanın ilgi çekici alanından uzak düşmeyen, özellikle 2000’li yıllardan sonra şiirlerinin birer canlı parçası haline gelen doğa, aynı zamanda yaşam sevgisinin bir parçası halindedir. Ancak şiirlerinde ciddi psikolojik gerilimler olarak sayılabilecek sıkıntı ve bunalım ifadelerine rastlamak da mümkündür. Emre, hiçbir zaman yitirmediği umudu sayesinde bu sıkıntılarından kurtulmayı başarır.

Gurbette yaşıyor olmasının zaman zaman yaşattığı trajik yalnızlık, şairin ruh dünyasını ele geçirir. Aile ve yurt özlemlerinin baskın olduğu şiirlerinde hüzün duygusunun hâkim olduğu görülür. Ancak içindeki sevgiyi hiçbir zaman unutmaz.

İnsanlığa ve özellikle çocuklara büyük bir sevgiyle bağlıdır. Emre; toplum, doğa ve aşk üzerine düşünerek bu düşüncelerini ve duygularını devamlı olarak geliştirmiştir.

Şiirlerinde dil ve üslup dönem açısından farklılıklar göstermektedir. İlk dönem şiirlerinde sade, akıcı bir dil ve kısa cümlelerden oluşmuş mısralar kullanırken şiir kronolojisinde ilerledikçe kapalılaşan ve imgesel üslup kazanan bir şiir kendisini hissettirir. Anlaşılmak gibi bir kaygısı olmayan şairin, okurdan kendini yetiştirmesini beklediği görülür. Şair; açık, çok kolay anlaşılan şiiri pek tasvip etmez.

İlk kitabı Kurşuni Bir Siperde’den itibaren çok farklı biçimde şiirler deneyen şairin sonraki kitaplarında da bu tavrı devam ettirdiği görülür. Dolayısıyla şairde