• Sonuç bulunamadı

Gültekin Emre’nin, kitaplarında zaman zaman kimi şiirlerini çoğunlukla hayatında iz bıraktığını düşündüğümüz kişilere adadığını görülür. İthaf ettiği kişiyi çoğunlukla şiirin başlığının hemen yanında parantez içinde vermiştir. Bu kişi aynı zamanda şiirin konusu olmuştur. Bu şiirlerde şair bir hikâye anlatır edasıyla şiirini kurmuştur. Bu kapsamda işlediği ilk şiir, ikinci kitabı olan ‘Bizsiz Gibi’ nde karşımıza çıkar.

Adanmış şiirlerden ilki olan ‘Çılgın Bir Ayaza Karşı’ adlı şiir ‘Mehmet Deniz’e ithaf edilmiştir. Mehmet Deniz, TRT’de program yapımcısı olarak çalışan Emre’nin yakın arkadaşlarından biridir. TRT’de Görünüm adlı bir program yapmakta ve burada sosyal içerikli, belgesel niteliği taşıyan çekimlerini yayımlamaktadır. Balya Kurşun Madenleri’ni, İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nı çeker ve yayımlar. Bu tarz işlerinin metnini de çoğunlukla Gültekin Emre yazar. Daha sonra Deniz işten atılır, birçok farklı iş dener, tutunamaz ve mide kanserinden vefat eder.6

“Kamerası elinden alınmış adam - gözleri çarmıha gerilmiştir – Taşır yüreğinde dağları Denizleri

Ormanları (…)

Akşam alacasında

Eve dönüşlerde neler bekler (saat kaçta kurulmuştur tuzaklar) Işıkların ve kornaların acımasızlığında (bir baba al kanlar içinde vurulur)

(…)” (Çılgın Bir Ayaza Karşı, Bizsiz Gibi, s. 326-327)

İlhan Erdost, 1944 Tokat doğumludur. Sonra abisi Muzaffer Erdost’la Ankara’ya yerleşir. Sol fikirlidir. Hukuk fakültesine girer ama yayıncılık işi yüzünden bitiremez. Abisinin Sol Yayınları’nda çalışır. Sonra Onur Yayınları’yla birlikte sorumluluğunu üstelenir. 1980 darbesinde yasak yayın iddiasıyla gözaltına alınır. 7

6 Mehmet Deniz ile ilgili bilgiler Gültekin Emre ile 31 Mart 2017’de yapılan söyleşiden alınmıştır.

Kasım 1980 ‘de Mamak Cezaevi’nde görevli erler tarafından dövülerek öldürülür.

Ölümlerin derin izler bıraktığı şairde Ankara’da yollarının kesiştiği bir arkadaşının ölüm haberini almak şair için şüphesiz daha acı verici olmuştur. Bizsiz Gibi’de

‘Aralıklar’ adlı şirini ona adamıştır.

“Gecede sesler mi vardı Sesler neyi arardı

Kulağıma küpe olmuş sözcükler Her an benim arkadaşım mıydı

(…)” (Aralıklar, Bizsiz Gibi, s.337)

Almanya yıllarının başladığı ve ikinci kitabını Bizsiz Gibi’yi yayımladığı bir zaman diliminde, gurbette hissettiği hüznün yalnızlığını Ahmet Telli’ye adadığı bir şiirde paylaşır. İlk gençlik yıllarında hayatında yer edinmiş biriyle dert paylaşır adeta Yaşam ve Sonsuzluk adlı şiirinde. Türkiye Yazıları dergisinde tanışmışlardır. O dönem derginin başında bulunan Telli, aynı zamanda Emre’nin ilk kitabı ‘Kurşuni Bir Siperde’

nin yayınlanmasında öncülük etmiştir. Bir edebiyat öğretmeni olan Ahmet Telli, 1981’de tutuklanarak görevine son verilmiş, bir yazısından ötürü de hüküm giymiştir.

Sonrasında dergicilik, yayıncılık yapan şair birçok ödül de almıştır.7

“(…)

Yüreğimde hüznün kandili

Yabancı sabahların yalnızlığı bir de

Yollar/geriye dönülmez gidişlerin uçurtması İlkgençlik anılarımız da bizi koyup giderse Gurbet dinmez bir yaradır

Anlatması, anlaması zor

(…)” (Yaşam ve Sonsuzluk, Bizsiz Gibi, Toplu Şiirleri, s.344) Gültekin Emre dördüncü kitabı Aşk ve Minyatürler’i çıkardığında yıllar 1989’u göstermektedir. Yani ülkesinden, arkadaşlarından ayrı kalışının üzerinden yaklaşık on yıl geçmiştir. Bu yıllar boyunca anılarını, geçmişte bıraktıklarını hiç unutmamıştır.

Unutmadıklarından biri de İlhan Erdost’tur. Şair bu kitabının ‘Başımdaki Bulut’ adlı şiirini yine ona adamıştır. Yine diyoruz çünkü şair daha önce de Bizsiz Gibi adlı kitabında ona adadığı bir şiiri vardır. Aşk ve Minyatürler’de yer alan şiirini Emre, İlhan

7 Ahmet Telli ile ilgili bilgiler, Telli’nin ‘Ben Hiçbir Şey Söylemedim’ adlı kitabının biyografi kısmından alınmıştır.

Erdost’un ağzından yazmıştır. Yani şiirin kişisi odur. Daha önce de bahsettiğimiz gibi Erdost 1980 yılında abisi Muzaffer Erdost’la yayıncılık yaparken tutuklanmış ve Mamak Cezaevi’nde öldürülmüştü. Şair arkadaşının bu hazin ölümünü on yıl sonra bile unutamamış olacak ki şiirinde onun hissettiklerini hissetmiş ve onun ağzından adeta yaşamışçasına anlatmıştır.

“Acılarımı mı tarıyorsun, ben soruları anlamıyorum Ortalık sessizleşince karanlıklar basıyor yüreğime (…)

Takılıp kalınca sözcüklerin, tümcelerin dikenli tellerine Abimle konuşur muydum aydınlığa çıkacak yolların ucunda (…)

Acılarını yıka iyice, sonra güneşe as kurusunlar güzelce Çocukların elinden tutup çıkın parklara dolaşın bensiz de

(…)” (Başımdaki Bulut, Aşk ve Minyatürler, T.Ş., s.296-297) Gültekin Emre’nin Aşk ve Minyatürler adlı kitabında şiirlerini adadığı kişilerden bir de Tomris Uyar’dır. Gençlik yıllarının izlerini taşıyan bir temanın işlendiği, aynı zamanda kendi hayat hikâyesini özetlediği bir şiir niteliği taşıyan ‘Siz Biraz Da’ şiirinin de adanmış şiirlerden biri olduğu görülür. Cemal Süreya ve Ülkü Tamer ile beraber Papirüs dergisi kurucularından olan Uyar’ın deneme, eleştiri ve kitap tanıtma yazıları Yeni Dergi, Soyut, Varlık gibi dönemin belli başlı dergilerinde yayımlandı. On öykü derlemesinden Yürekte Bukağı ile 1979, Yaza Yolculuk ile 1986 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. Kısa hikâyenin başlı başına bir edebi tür olduğunu savunmuştur.

Birçok çevirisi de kitaplaşan sanatçının Gültekin Emre ile gençlik yıllarına denk gelen bir tanışıklığının olduğunu düşünüyoruz. Bu fikrimizi aynı zamanda ithaf ettiği şiir de desteklemektedir.

“(…)

Öğrencilik yıllarımın evleri, meyhaneler, kahveler Kendime söz geçiremediğim günler / geceler Hastalığında yanında bulunamadığım babam

Karşılık göremeyen aşklarım, yanıtsız kalan mektuplarım Gömütlerinin başında ant içtiğim arkadaşlarım

(…)

Siz biraz da benim gençliğim sayılırsınız”

(Siz Biraz Da, A. ve M., T.Ş., s.302)

Adanmış şiirlerin en çok bulunduğu kitap olan Aşk ve Minyatürler’de adanmış olan bir diğer şiir de ‘Gezginci Bir Gölge’dir. Bu şiiri ‘Hanefi’ diye sadece adını belirttiği birine ithaf etmiştir. Ancak henüz kim olduğunu bilmiyoruz. Yine aynı şekilde kim olduğunu bilmediğimiz ‘Rahime’ adında birine ithaf edilen ‘Aynanın İçinde Misin’

(Siyaha Elveda, T.Ş., s. 198-199) adlı şiiri de bu grup içinde değerlendirilebilir.

“el

kalkıyor bulutların içine doğru

işaret parmağında çakamaya hazır şimşekler gönderde dalgalanır gibi anımız

selama duruyor güneşin doğuşuna / batışına iniyor yüzlere sağlı sollu, gözlerde yanma

sarılıyor boğazlara, günlerdir et girmemiş gırtlaklara

(…)” (Gezginci Bir Gölge, A. ve M., T.Ş., s.305)

Adanmış şiirler bölümünde, şiirlerin, sağ üst köşede yer alan kişilere adandığını düşünüp bu şiirleri kullandık. Gültekin Emre bunu zaman zaman herkesin tanıdığı kişiler için yaparken zaman zaman da kimsenin tanımadığı ve sadece kendi hayatında yer edindiğini düşündüğümüz kişiler için yaptığı görülür. Ancak söz konusu edeceğimiz adanmış şiirimizde farklı bir uygulamanın söz konusu olduğu görülür. Daha doğrusu başka bir teknik denenmiştir. Bu daha önce şairini şiirlerinde rastlamadığımız ilk defa denediği bir tekniktir. Zaten şairin bu tarz deneysel çalışmalara açık olduğunu biliyoruz.

Şiire baktığımızda farklı bir akrostiş denemesinin yapıldığı görülür. Yan yana konmuş harfler ancak yukarıdan aşağıya okunduğunda bir anlam ifade eder ve burada da dört kişinin adı bulunmaktadır: Asım Bezirci, Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar.

Şüphesiz şairin yaptığı deneysel çalışmanın yanında vermek istediği bir mesaj ve bir anma duygusu yatmaktadır. Şiirde yer alan isimlere baktığımızda Sivas Olayları’nda hayatını kaybeden kişilerin olduğunu anlayabiliriz. Madımak Oteli olarak bilinen otelde konaklayan bu sanatçılar çıkan olaylar neticesinde otelde yanarak can vermişlerdir. Bu olay büyük yankı uyandırmış Emre’yi de derinden etkilemiştir. Şiiri biçimsel bütünlüğünü anlayabilmek adına olduğu gibi aktarıyoruz.

GÖZ GÖZ GÖZ GEZ GEZ

A M B U Son öpücük

S E E Ğ Son taksi

I T H U Son garaj

M İ Ç R Son yolculuk

N E Son imza

B T K Son çay

E A A Son sigara

Z L A Y Son sopa

İ T Y N Son kavga

R I S A Son ateş

C O A R Son foto

İ K N Son elveda

PİR SULTAN SoooooooooooN

(Sivas Acısı, Taşı Sula, T.Ş., s.158)

Deneysel şiirlerinin yer aldığı Merkezkaç adlı şiir kitabında yer alan şiirlerinden birini, kitabın son şiirini, şair Gürkan Kesici’ye adamıştır. 4 Şubat 2005’te hayatını kaybetmiş olan şair, ölümüyle Gültekin Emre’nin ‘Kalbim Alış Buna Da’ adlı şiirine konu olmuştur. Bu şiir de kitapta yer alan diğer şiirler gibi deneysel bir nitelik taşımaktadır. Emre, şairin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirmiştir.

“Seni sonsuzluğa uğurlarken Lilili

Hava nasılda güneşliydi, güzeldi Lilili

Sen uçağa binerken başladı yağmur Lilili

Bizim yerimize de koyuverdi kendini hava

(…)” (Kalbim Alış Buna Da, Merkezkaç, s.68)

Şairi adanmış şiirleri aracılığıyla yeni bir teknik daha denediği görülür. Bu tekniği kullanmasına şiirini adadığı kişi sebep olmuştur. Şair yürü dur boya da yer alan

‘Ağıt Niyetine Gazel’ adlı şiiri Seyhan Erözçelik ‘e adamıştır. Emre’nin şiirinde yarattığı etkiyi bilmek için Erözçelik’i bilmek gerekir. 1962- 2011 yılları arasında yaşayan sanatçı Bartın’da doğmuştur. Üniversite eğitimini tamamlayamamış, dergicilik ve yayıncılık yapmış, ilk şiiri Düştanbul, 1982’de Yazko Edebiyat’ta çıkmıştır.

Şiirlerinde zaman zaman Bartın Türkçesi’yle birlikte diğer Türk dillerini de kullanır.

Birçok sempozyum ve kurumlarda bulunur, üye olur. Gül ve Telve kitabı Amerika’da

da yayımlanır. Sanatçının ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getiren Gültekin Emre, bunu yaparken de hem mizahi bir dil kullanmış hem de yöresel bir ağza barındıran Türkçe’ ye şiirinde yer vermiştir.

“ ’Sey’an’ ‘di m?’ sen Ödemiş’e hiç gitmedin

Birgi’nin harap konaklarını, Tire’nin pazarını hiç görmedin (…)

“Seniň dudaklân pespemcegig Ellêň de ababbacıg

(…)

Sen gittiğin o yerleri görmek ister miydin bizi bırakıp

“Sey’an” “di mi?” ben Bartın’ı hiç görmeden sevdim

(…)” (Ağıt Niyetine Gazel, yürü dur boya, s.62-63)

Şüphesiz Gültekin Emre’nin bu şiirinde yöresel bir dil kullanması Erözçelik’in şiirlerinde Bartın Ağzı’nı kullanması etkili olmuştur. Aksi halde Emre’nin şiirlerinde yöresel bir söyleme yer verdiğine rastlanılmamıştır. Murathan Mungan’ın da Seyhan Erözçelik’e ithaf ettiği ‘Yargılar Beyhude’ isimli bir şiiri bulunmaktadır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

GÜLTEKİN EMRE’NİN ŞİİRLERİNDE İMGE