• Sonuç bulunamadı

Sürdürülebilir ulaşım planlamasında karşılaşılan sorunlar

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

2.3. Sürdürülebilir Ulaşım Düzenlemeleri

2.3.2. Türkiye’deki sürdürülebilir ulaşım düzenlemeleri

2.3.2.3. Sürdürülebilir ulaşım planlamasında karşılaşılan sorunlar

Kentlerimizde artan nüfus ve kentleşmeyle birlikte ulaşım planlaması günümüze kadar artan ulaşım talebine karşı arz yaratma çabalarıyla gerçekleşmiştir. Ulaşım planlaması kavşak yapmak, yol genişletmek ve geniş otopark çözümler olarak algılanmıştır. Ülkemizin bir çok kentinin tarihi doku özelliği taşıdığı düşünüldüğünde ulaşıma yönelik alınan kararlarda sıkıntılar yaşanmaktadır. Özellike tarihi dokunun yoğun olarak bulunduğu yerlerde yüksek yoğunluklu konut adaları ve dar sokakların varlığından dolayı bu alanlarda ulaşıma yönelik alınan kararlar araç trafiğinin düzenlenmesi (tek yön uygulaması, geniş ve katlı otopark yapımı) şeklinde olmaktadır.

Ayrıca; Türkiye Kamu Yönetimi yapısı, yerelleşmeye izin vermemesi nedeniyle ulaşım konusu ile birlikte, yerel kalkınmanın sağlanması ve yönlendirilmesi konusunda esnek bir yapı sağlayamamaktadır. Ülke genelinde ulaşıma yönelik yatırımlar tek bir mevzuatla kısıtlandığından metropol alanlarda ve kırsal-küçük yerleşimlerde alınan kararlar aynı olmaktadır. Bu ise, kentin sosyal yapısı düşünülmeden her kente uygulanabilecek çözümlerin ötesine gidememektedir.

Türkiye’de ulaştırma sektöründeki mevcut mevzuat, taşımacılık ve trafik kurallarının belirlenmesine yönelik olmaktadır. Bu konuyla en yakından ilgili mevzuat olan “imar mevzuatı” ise, kentsel ulaştırma planlaması konusundaki hükümleri açısından son derece yetersizdir. Özellikle kentlerin sosyal yapısına yönelik mevzuatta hiç bir hükmün olmaması ulaşım planlamasının taşıt öncelikli ve sürdürülebilirlikten uzak olmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde kentiçi ulaşımdaki genel sorunların başında "planlama" aşamasındaki sorunlar gelmektedir. Kensel planlama ve gelişmenin denetim altında olmadığı, hızlı bir kentleşme, göç ve nüfus artışı baskısı altında bulunan ülkemiz kentlerindeki düzensiz kentleşme, ulaşım sistemlerinede yansımaktadır. Plansız hızlı kentleşme sonucunda ulaşım altyapı ve hizmetleri de diğer kentsel servisler gibi talebe cevap verememektedir. Kentsel gelişme planlarının uygulanamaması nedeniyle sınırlı sayıdaki ulaşım planlama çalışmaları da uygulama alanı bulamamaktadır.

Ülkemizde ulaşım planlama kavramı henüz yerleşmiş, yasal çerçevede ve pratikte yerini almış bir yaklaşım olarak görülmemektedir. Ülkemizde, "ulaşım planı" adıyla yapılan çalışmalar, belirli koridorlarda önerilen raylı toplutaşım sistemlerinin teknik ve ekonomik gerekçelerini ortaya koymak amacıyla yapılmış etüdler ve noktasal çözümler niteliğinde olmaktadır.

Kentlerdeki karar verme mekanizmalarına alternatifler üreterek yol gösterici ve yönlendirici olması gereken ulaşım planlama çalışmaları, bu görevinin tersine karar vericilerin politik veya kişisel bilgi ve önyargılarına göre belirlenmiş ulaşım proje ve kararlarını uygulamaya konması için "bilimsel" bir çerçeve yaratmaya çalışmaktadır. Planlama çalışmaları öncesinden ilkeler, amaçlar, hedefler ve politikalar açıkça belirlenmediğinden planlar ve uygulamalar birbirleriyle çelişen, çağdaş yaklaşımlarla ters düşen projeler ve yatırımlar içermekte, kaynaklar ve zaman tüketilmekte, kentsel bozulma hızlanmaktadır.

İşletmenin ve yatırımların finansmanı konusunda "kullanan, tüketen, kirleten

öder" çağdaş ilkesi benimsenmediğinden işletme ve yatırımlara kaynak sağlanmasında

karmaşık, belirsiz yöntemleri geçerli olmaktadır. Kentiçi ulaşımın sorumlusu yerel yönetimlerin denetim yetkisi ortaya çıkarken planlara ve ulaşım kararlarına halkın katılımı sağlanamadığından işletme ve yatırımlarda demokratik karar mekanizmaları ile kentlinin ve kullanıcının denetimi oluşturulmamaktadır.

Türkiye’de ulaşıma yönelik olarak yaşanan sorunların bir diğeri de; bütüncül yaklaşımdan yoksun noktasal, plansız ve parçacı kentsel gelişmeler ile kentin kontrolsüz büyümesinden ve bunlara paralel üretilen ulaşım politikalarından kaynaklanmaktadır. Ulaşımda temel yanlışlık, var olan sorunların çözümüne “erişilebilirlik” amacı ile yaklaşmayan, bunun yerine özel araç odaklı ve noktasal çözümler getiren yaklaşımlardır. Günümüzde insanların daha kısa sürede, daha güvenli, daha konforlu erişiminin sağlanmasının yerine araçların erişimini arttıran altyapı hizmetlerinin sağlanması kentlerin kontrolsüz gelişiminde de etkili olmaktadır (Eryiğit 2005).

Günümüzde, ulaştırma sistemlerinde kazalar, çevre kirliliği, trafik sıkışıklığı gibi ortaya cıkan sorunların yarattığı yüksek maliyet; sektörün sürdürülebilir gelişmesini engellemektedir. Bu maliyet; ağırlıklı olarak karayolu taşımacılığının yaygın bir sekilde kullanılmasından kaynaklanmaktadır.

Yapılan gözlemler sonucunda araştırma kapsamında öncelikle ele alınan bisiklet ulaşımına yönelik olarak Türkiye’deki sorunlar aşağıda belirtilmiştir:

 Ülkemizde yapılan planlama çalışmalarında bisiklet kullanımının güvenli hale getirilmesine yönelik olarak yapılan bisiklet yolları bellirli standartlar doğrultusunda uygulanmadığından bisiklet kullanımının yoğun olduğu kentlerde bile kullanımda artış sağlanamamıştır. Özellikle büyük kentlerde bisiklet kullanımı ulaşım kararlarının dışında tutularak kentlerin merkezine ulaşan ana arterlerinde bisiklet kullanıcılarına cezai uygulamalar bulunmaktadır.

 Özellikle bisiklet ulaşımının kentin sosyal yapısına olumlu katkılarının olmasına karşın birbirinden bağımsız olarak yapılan planlar doğrultusunda sosyal bütünleşme sağlanamamaktadır.

 Bisiklet ulaşımının arttırılarak özellkle toplutaşım ile entegrasyonunun sağlanmasıyla otomobile olan bağımlılığın azalmasına katkıda bulunmasına karşın bisiklet ulaşımı bütünleşme şemsiyesi dışında tutulmakta ve sürdürülebilir ulaşımın gelişmesindeki en önemli politika sağlanamamaktadır.

 Bisiklet ulaşımı özellikle yaşam kalitesinin arttırılmasında önemli araçlardan biri olmasına karşın her kesimden kişinin bisiklet ulaşımı ile erişimi sağlanamadığından kent genelinde sosyal eşitsizlikler görülmektedir.

 Kentlerimizde araç kullanımı ve araç sahipliliği halen kişilere sosyal statü sağlamasından ve bisiklet ile erişim sağlayanların düşük gelir grubundan sayılmalarından dolayı bisiklet ulaşımı cazip hale gelememektedir.

 Ulaşım planlamasında amaç kişilerin ve eşyaların sürüdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda güvenli, ucuz ve kolay erişiminin sağlanması olmasına karşın yapılan kent planlarında bisiklet ulaşımı göz ardı edildiğinden bisiklet ile erişim günümüz kentlerinde imkansız hale gelebilmektedir.

 Uygulanan ulaşım planlarında bisikletlilerin sağlıklı ve güvenli erişimine imkan sağlanamadığından özellikle bisiklet yollarında altyapı ve işletmeden kaynaklı sorunlardan dolayı bisiklet kullanımı çok fazla tercih edilmemektedir.