• Sonuç bulunamadı

IV. Kavramlar

IV.3. Sünnet Kavramının Tanımı

IV.3.6. Fıkıhçılara Göre S-n-n Kavramının Anlamı

1. HZ PEYGAMBER’İN TEŞRİ YETKİSİ VE SINIRLARI

1.7. Hz Peygamber’in Teşrî Yetkisinin Sınırları

1.7.3. Sünnetin Teşriî Merkezli Bağlayıcılık Sınırı

Sünnet, ayetlerin müeyyidesi olarak kabul edilmektedir. Bu durum bazen söz bazen fiil ve bazen de takrir ile gerçekleşmektedir. Ancak sınırı konusundan farklı yaklaşımlar söz konusu olmaktadır. Sünneti kaynaklık etmesi bakımından ikinci sırada kabul edenler olduğu gibi ilk sırada Kur’an’dan daha önce ittiba edilmesi gereken nass olduğunu düşünenler dahimevcuttur. Hatta Evzâî’nin Kur’an’ın sünnete daha çok ihtiyacı olduğuna dair ifadeleri vardır309. Sünnetin sınırlarının olduğunu, Kur’an

naslarına aykırı olduğu takdirde kabulünün mümkün olmadığını düşünenler bu

305 Yusuf el-Karadavî, el-Medhal, s. 161, 162.

306 Muhammed Humeydân, es-Sünne beyne’t-teşrî, s. 115.

307 Burada lafzî tercümeden ziyade serbest tercüme tekniği benimsenerek Mustafa Ahmed ez-Zerka’nın

mevcut duruma verdiği cevap işlenmiştir. bk. Mustafa Ahmed ez-Zerka, el-Akl ve’l-fıkh fî fehmi’l-

Hadîsi’n-Nebevî, s. Şam, s. 59, 60.

308 Zerka, el-Akl ve’l-fıkh, Şam, s. 59, 60.

309 Hatîb el-Bağdâdî, Ebubekir Ahmed b. Ali b. Sâbit (v. 463/1071), el-Fakîh ve’l-mutefakkih, I-II,

thk. Adil b. Yusuf el-Azzâzî, Dâru İbnü’l-Cevzî, Suudi Arabistan 1417/1997, I/111; Şevkânî,

yaklaşımlarını delillendirmek için bazı rivâyetleri esas almaktadırlar. Bu rivâyetlerin en meşhurları ise, hadislerin/sünnetin Kur’an’a arz edilmesinin esas ölçü olarak ele alınması gerektiğini ifade eden metindir. Bu metin tam olarak “Size ulaşmış olan bana ait ifadeleri Kur’an’a arz ediniz. Allah’ın kitabı ile muvafıksa söz bana aittir. Ancak muhalif ise bana ait değildir. Zira ben Kur’an’a muvafık konuşmaktayım. Allah (c.c.) beni onunla hidayete eriştirmiştir.”310 Bazı alimler sünnetin bağlayıcılığına dair sınır çizmeye çalışanların ifade ettikleri ve delil olarak ileri sürdükleri bu ifadenin hadiste ileri gelen alimler tarafından rivâyet edilmediğini ifade etmektedirler. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s.)’den nakledildiğine dair sağlam bir bilginin olmadığını da ifade etmektedirler311.

Meşhur muhaddislerin bu rivâyet ve senedi hakkında bazı kanaatlerini sıralamak gerekirse; İmam Şafii’ye göre bu metin hadisle ilgilenen hiç kimse tarafından sahih bir şekilde nakledilmemiştir. Yahya b. Maîn ise bu haberin uydurma olduğunu dile getirmektedir. Şevkânî de uydurma olduğunu düşünmektedir. Mezkûr hadis rivâyetinin Darakutnî’de iki tarîki daha vardır ve bu rivâyetlerden biri için münker diğeri için ise mevzu olduğu dile getirilmektedir312. Ayrıca rivâyetlerin birinde meçhul bir râvînin bulunduğu düşünülmektedir313.

Mezkûr metnin sıhhati hakkında problem olduğunu düşünenler gibi sıhhatini itibara seza görenler de mevcuttur. Mesela Serahsî bu hadisi sahih olarak addetmektedir314. Hanefilerin her delili kendi içerisinde değerlendirmenin makul olduğu

ile ilgili yaklaşımını da vererek delillerin kabul ve reddinde itidalli davranmak gerektiğini ifade etmektedir315.

İmamiyye fırkasının ve Haricilerin arz hadisi şeklinde meşhur olan rivâyeti kabul ettiği dile getirilmektedir316.

310 Şevkânî, İrşâdu’l-fuhûl, I/97; Muhammed Mustafa ez-Zuhaylî, el-Vecîz fî usûli’l-fıkhi’l-İslâmî, I-

II, Dâru’l-Hayr, Şam 1427/2006, I/201.

311 İbn Abdi’l-Berr, Ebû Ömer Yusuf b. Abdullah b. Muhammed el-Kurtubî (v. 463/1070), Câmiu

beyâni’l-ilm ve fadlihi, I-II, thk. Übey el-Eşbâl ez-Züheyrî, Dâru İbnü’l-Cevzî, Suudi Arabistan

1414/1994, sıra no: 2347, II/1189.

312 Şevkânî, İrşâdu’l-fuhûl, I/97; Aclûnî, İsmail b. Muhammed el-Cerrâhî (v. 1162/1749), I-II, Keşfu’l-

hafâ, Mektebetü’l-Kudsî, Kahire 1351, I/86.

313 Ali Osman Koçkuzu, Ahad Haberler ve Teşrî Değeri, s. 99.

314 Serahsî, Ebubekir Muhammed b. Ahmed b. Ebî Sehl (v. 490/1096), el-Usûl, I-II, thk. Ebu’l-Vefâ

el-Afgânî, Lecnetü İhyâi’l-Maarif en-Nu’maniyye, Haydarâbad, ty., I/ 365-368.

315 Serahsî, el-Usûl, I/365-368.

316 Accâc el-Hatîb, Muhammed Accâc b. Muhammed Temîm b. Salih, es-Sünne kable’t-tedvîn,

Kur’an’a arzın nasıl anlaşılması gerektiğine dair de farklı yaklaşımlar söz konusudur317. Mesela Kur’an’da hükmü bulunmayan meselelerde sünnetin getirdiği

hükümler arz edildiğinde ayetlerde bulunmaması nedeniyle sahih sünnetlerin ve dine tealluk eden birçok hükmün reddi318 söz konusu olacaktır ki aslında metinden

kastedilenin bu olmadığı anlaşılmasına rağmen yüzeysel değerlendirmeler yapılabilmektedir.

Cumhurun genel kanaatine göre sünnet, Kur’an’ın bir bütünleyicisidir. Sünnetin teşrîde sınırlarının bulunmadığını ve onu Kur’an’a takdim edenler bulunmaktadır. Mesela Yahya b. Kesîr “Sünnet, Kur’an üzerine hakim ancak Kur’an sünnet üzerine hakim değildir.”319 demektedir. Ancak onun bu ifadesi bazı hadis alimlerince hoş

karşılanmamıştır320.

Sünnetin sınırlarına dair genel bir değerlendirme yapılacak olursa; arz hadisine dair yaklaşımlar sünnetin teşrî sınırıyla alakalı düşünceler hakkında karineler sunmaktadır. Bu hadise dair yaklaşımlar eşliğinde Şafii ve onun gibi düşünen Yahya b. Maîn gibi münekkid muhaddislerce arz hadisi sıhhati itibarıyla problemli kabul edildiği için kendisiyle amel edilemez. Dolayısıyla bu rivâyetten hareketle, her sünnetin Kur’an’a arzına dair bir durum söz konusu olmadığı için bütün durumlarda sünnetin içinde yer alan hükümlerin ayetlerin sınırlarına muvafık olması halinde dikkate alınacağını ifade etmenin nassa dayalı bir gerekçesi olmadığını düşünmektedirler. Serahsi başta olmak üzere Hanefiler her delille itidalli bir mütaalanın yapılması gerektiğine kanaat getirerek hadisi sahih kabul etmektedirler. Arz hadisini kabul etmeleri Kur’an’ın aynı zamanda sünnetin kontrol mekanizması olduğunu da kabul etmek anlamına gelmektedir. Böylece sıhhati tespit edilen rivâyetlerin metinlerinin ayetlerle uyumu sünnetin bağlayıcılığa dair konumunu belirler hale gelmektedir. Daha genel anlamda ehli sünnet düşüncesine sahip alimler sünnetin teşrî yönünü kabul etmektedirler ve onun Kur’an’dan sonra ikinci sırada yer aldığını düşünmektedirler321.

Aralarındaki yaklaşım farklılığı sünnetin sınırlarında kendisini göstermektedir.

317 Ayrıntılı bilgi için bk. Kamil Çakın, Hadislerin Kur’an’a Arzı, Ankara Üniversitesi İlahiyat

Fakültesi Dergisi, XXXIV.

318 Ebû Zehra, İbn Teymiyye, s. 456.

319 Hatîb el-Bağdâdî, el-Kifâye, s. 14.

320 Hatîb el-Bağdâdî, el-Kifâye, s. 15.

321 Zübeyr Sıddîkî, İslam Hukukunda Hadisin Değeri, (çev. M. Esat Kılıçer), AÜİF Mecmûası, XII, s.

Sınırlarına dair yaklaşım farklılığı her ikisinin birbirini sınırlandırması ile ilgili olmaktadır.

İmamiyye fırkası ve hariciler de arz hadisini kabul etmektedirler. Böylece sünnetin sınırlarını belirlemede Kur’an’ın başlıca etken olduğunu da dolaylı olarak düşündüklerini de ortaya koymaktadırlar.