• Sonuç bulunamadı

IV. Kavramlar

IV.3. Sünnet Kavramının Tanımı

IV.3.6. Fıkıhçılara Göre S-n-n Kavramının Anlamı

1. HZ PEYGAMBER’İN TEŞRİ YETKİSİ VE SINIRLARI

3.3. Hükmü İhtilafla Kabul Edilen Takrîrî sünnet

Temyiz çağına ulaşmış ancak buluğa ermemiş birinin namaz kıldırabileceği yani imamet salahiyetine sahip olup olmadığı üzerinde alimler arasında ihtilaflar bulunmaktadır. Kabul edilen anlayışlarının her birini destekleyen rivâyetler mevcuttur. Bu rivâyetlerden bir tanesi de temyize ulaşan bir çocuğun namaz kaldırabileceğini destekleyen takrir rivâyetidir. Bazı alimlerin üzerine hüküm inşa ettiği takrîrî sünnet rivâyeti şöyledir709: َلاَقَف ،اًّقَح َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص ِّيِبَّنلا ِدْنِع ْنِم ِ َّاللهَو ْمُكُتْئِج :َلاَق « : اوُّلَصَو ،اَذَك ِنيِح يِف اَذَك َةَلاَص اوُّلَص َف ُةَلاَّصلا ِتَرَضَح اَذِإَف ،اَذَك ِنيِح يِف اَذَك َةَلاَص اًنآ ْرُق ْمُكُرَثْكَأ ْمُكَّمُؤَيْلَو ،ْمُكُدَحَأ ْنِّذَؤُيْل .» اًنآ ْرُق َرَثْكَأ ٌدَحَأ ْنُكَي ْمَلَف اوُرَظَنَف َنيِنِس ِعْبَس ْوَأ ٍّتِس ُنْبا اَنَأَو ،ْمِهيِدْيَأ َنْيَب يِنوُمَّدَقَف ،ِناَبْكُّرلا َنِم ىَّقَلَتَأ ُتْنُك اَمِل ،يِّنِم ، اَذِإ ُتْنُك ،ٌةَدْرُب َّيَلَع ْتَناَكَو ُعَطَقَف ا ْوَرَتْشاَف ؟ْمُكِئِراَق َتْسا اَّنَع اوُّطَغُت َلاَأ :ِّيَحلا َنِم ٌةَأَرْما ِتَلاَقَف ،يِّنَع ْتَصَّلَقَت ُتْدَجَس ُت ْحِرَف اَمَف ،اًصيِمَق يِل او ِصيِمَقلا َكِلَذِب يِحَرَف ٍءْيَشِب .

Takrir rivâyetini hüccet kabul etmeyip temyize ulaşan çocuğun farz ve nafile namazlarını kıldıramayacağı yaklaşımına sahip olan alimler bulunmaktadır. Mezhep olarak bütünüyle bu anlayışa sahip olanlar Hanefiler710 ve Zahirilerdir. Mâlikilerden

nakledilen bir kavil711 ve Ahmed b. Hanbel’den nakledilen bir söz de bu görüşü desteklemektedir. Temyiz çağına ulaşan kişinin namaz kıldıramayacağı hükmüne kaynaklık teşkil ettikleri iki rivâyet bulunmaktadır. Bu rivâyetlerden biri kalemin kaldırıldığı kişiler arasında sabînin zikredildiğini vurgulayan rivâyet, diğeri ise haddlerin kendisine uygulanacağı çağa erişene kadar bir gencin imamlık yapamayacağını beyan eden rivâyettir. Her iki rivâyet de kavlî sünnet rivâyetidir.

İkinci yaklaşıma göre ise temyize ulaşan bir kimse farz namazları değil de nafile namazları kıldırabilir. Mezhep olarak bütünüyle bu anlayışa sahip olanlar Mâlikiler712

709 Buhârî, Meğâzî, 53, hadis no: 4302, V/150-151.

710 Kudûrî, Ebu’l-Hasan Ahmed b. Muhammed b. Ahmed el-Hanefî (v. 428/1036), et-Tecrîd, I-XII,

thk. Muhammed Ahmed Sirâc, Ali Cum’a Muhammed, Dâru’s-Selâm, Kahire 1427/2006, II/858; Abdulazîz el-Buhârî, Ebu’l-Meâlî Burhanuddin Mahmud b. Ahmed el-Hanefî (v. 616/1219), el-

Muhîtu’l-burhânî fi’l-fıkhi’n-Nu’mânî fıkhi İmam Ebî Hanîfe radıyellâhu anh, I-IX, thk.

Abdulkerim Sami el-Cündî, Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, Beyrut 1424/2004, I/407.

711 İbn Abdi’l-Berr, Ebû Ömer Yusuf b. Abdullah b. Muhammed el-Kurtubî (v. 463/1070), İhtilâfu

akvâli Mâlik ve ashâbihi, thk. Hamid Muhammed, Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmî, Fas 2003, s. 114.

712 Ebû Muhammed Abdulvehhab b. Ali b. Nasr el-Bağdâdî el-Mâlikî (v. 422/1030), el-İşrâf alâ

nüketi mesâili’l-hilâf, I-II, thk. Habib b. Tahir, Dâru İbn Hazm, yy., 1420/1999, I/295;

Lahmî, Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed er-Rabaî (v. 478/1085), et-Tebsıra, I-XIV, thk. Ahmed Abdulkerim Necib, Vuzâratü’l-Evkâf ve’ş-Şuûnu’l-İslâmiyye, Katar 1432/2011, II/433; Mâzerî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali b. Ömer et-Temîmî el-Malikî (v. 536/1141), Şerhu’t-telkîn, I-V, thk. Muhammed Muhtar es-Sellâmî, Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmî, yy., 2008, I/801; Racrâcî, Ebu’l-Hasan Ali b.

ve Hanbelilerdir713. Vekî‘ ve Hasan’ın da bu kanaatte olduğu ifade edilmektedir714. Bu

yaklaşımı benimseyenler Hz Aişe’nin kendisi hakkında aktardığı rivâyeti esas almaktadır. Serahsi terâvih namazını sabînin kıldırıp kıldıramayacağı şeklindeki tasnifâtında bunu makul gören ve görmeyenleri bölgesel olarak zikretmektedir. O, Horasan alimlerinin temyiz çağına eren birinin namaz kıldırabileceğini caiz gördüklerini ifade etmekte ancak Irak alimlerinin bunu caiz görmediklerini belirtmektedir715. İmam

Malik’ten nakledilen bir kavilde nafile namaza imametin temyiz çağına erişen biri tarafından yapılması caiz görülmediği nakledilmektedir. Ancak Mâliki mezhebine mensup hemen her alim eserlerinde İmam Malik’in cevaz verdiğine dair kavillere yer vermektedir. Birbiri ile farklılık arz eden iki kavlin tespiti mümkün olduğu için aralarında sadece şöyle bir farklılık olduğuna değinilebilir. Umumî olarak nafile namazda temyiz çağına ermiş kimsenin namaz kıldırması caizdir ya da değildir şeklinde ihtilaflı nakilller olmakla birlikte cevaz verdiğini ifade eden nakillerde nafile namazı ve terâvih namazını kıldırabileceği şeklinde bir detay dikkat çekmektedir716.

Üçüncü yaklaşıma göre ise temyiz, hem nafile namazların hem de farz namazların imameti için yeterli görülen bir dönem olarak kabul edilmektedir. Mezhep olarak bütünüyle bu anlayışa sahip olanlar Şâfiilerdir717. Ahmed b. Hanbel’den ve Ebû

Hanîfe’den nakledilen bir kavil, Hasan el-Basrî, İshak b. Râhûye bu yaklaşımı desteklemektedir718. Nakledilen bir kavilden hareketle Ebû Hanîfe, Atâ, Şa’bî, Malik,

Said (v. 633/1235), Menâhicü’t-tahsîl ve netâicü letâifü’t-te’vîl fî şerhi’l-müdevvene ve halli

müşkilâtihâ, I-X, işrâf: Ebu’l-Fadl ed-Dimyâtî, Ahmed b. Ali, Dâru İbn Hazm, I/293; Ruaynî,

Şemsüddin Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed b. Abdurrahman el-Mâlikî (v. 954/1547),

Mevâhibu’l-celîl fî şerhi muhtasari Halîl, I-VI, Dâru’l-Fikr, yy., ty., 1412/1992, II/87.

713 Kelvezânî, Ebu’l-Hattâb Mahfuz b. Ahmed b. el-Hasan (v. 144/761), el-Hidâye alâ mezhebi’l-

İmâm Ebî Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî, thk. Mahir Yasin el-Fahl,

Müessesetü Ğurâs, yy. 1425/2004, s. 98; İbn Kudâme, Ebû Muhammed Muvaffakuddin Abdullah b. Ahmed b. Muhammed el-Makdisî ed-Dimeşkî el-Hanbel (v. 620/1223), Umdetü’l-hâzım fi’z-

zevâid alâ muhtasari Ebi’l-Kâsım, Vüzâratü’l-Evkâf ve’ş-Şuûnu’l-İslâmiyye, 1428/2007 Katar, s.

99.

714 Suğdî, Ebu’l-Hasan Ali b. el-Hüseyin b. Muhammed el-Hanefî (v. 461/1068), en-Netfü fi’l-fetâvâ,

I-II, thk. Salahuddin en-Nâhî, Dâru’l-Furkân, Müessesetü’r-Risâle, Amman, Beyrut, 1404/1984, I/92.

715 Serahsî, Ebû Sehl Muhammed b. Ahmed (v. 483/1090), el-Mebsût, I-XXX, Dâru’l-Marife, Beyrut

1414/1993, II/149.

716 Nemerî, İhtilâfu akvâli Mâlik ve ashâbihi, s. 114.

717 Şâfiî, Ebû Abdullah Muhammed b. İdris b. el-Abbas el-Kureşî (v. 204/819), el-Ümm, I-VIII,

Dâru’l-Marife, Beyrut 1410/1990, I/193; Semerkandî, Muhammed b. Ahmed b. Ebû Ahmed (v. 540/1145), Tuhfetü’l-fukahâ, I-II, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1414/1994, I/229.

718 Nevevî, Ebû Zekeriyya Muhyiddin Yahya (v. 676/1277), el-Mecmû‘ şerhu’l-mühezzeb, I-XV,

Evzâî ve Sevrî temyiz çağına ulaşan kimsenin arkasında namaz kılınabileceğini, ancak bunun mekruh olduğunu ifade etmektedirler719. Dolayısıyla zikredilen alimlerin takrîrî

sünnetin delil değeriyle sınırlı da olsa bu konu ile alakalı ameli caiz gördükleri sonucuna varılabilir.

Şâfiiler, sabînin farz ve nafile namazları kıldırabileceği konusunda ittifak halinde olmalarına rağmen Cuma namazını kıldırıp kıldıramayacağı konusunda ihtilaf halinde oldukları da ifade edilmelidir720. Zira takrîrî sünnet ile cevaz durumu

delillendirilmiş olmakla birlikte Cuma namazının kıldırılması hali bazı Şafii alimlerce hariç tutularak takrîrî sünnetin teşrî alanı sınırlandırılmaktadır. Temyiz çağına ulaşan kişinin farz ve nafile namazları kıldırabileceğine dair zikredilen deliller arasında kavli ve takrîrî sünnet bulunmaktadır. Kavli ve takrîrî sünnet birbirine mutabık iki delil olarak görülmekte ve Şâfiiler tarafından bu delillerin hükümleri ile amel edilmektedir. Kastedilen takrîrî sünnet, temyiz çağına erişen bir kimsenin imameti hakkında ihtilafların olduğu meselesine değinildiği yerde mezkûrdur.

3.4. Haram, Kerahet ve Mübah Sınırlarında Gerçekleşen İhtilafta Takrîrî