• Sonuç bulunamadı

4- Belirtili Nesne [derûnu]+Yüklem [mahşerdir]

1.5. ŞİİRDE KOMPOZİSYON: KOŞUTLUKLAR

1.5.1. Sözdizimsel Koşutluklar

Sözdizimsel koşutluklar, belli yapıdaki cümlelerin tekrarlanması şeklinde gerçekleştirilir.

Bu cümlelerin aynı yapıda tekrar etmesi, yalnızca kompozisyon bağlamında bir koşutluk sağlamaz. Sözdizimsel koşutlukları hem anlatım hem de içerik düzleminde ele almak mümkündür. Bu bağlamda sınıflandırmamızda yer alan dönemlere göre oluşturduğumuz seçkiden ilk olarak şu dizeleri alıntılamak yerinde olur:

“(1) Şimdi bildim nefsimin noksanını,

(2) Şimdi buldum ilmimin pâyânını:” (2013 s. 449).

Bu alıntıda yer alan iki cümlenin de öğelerini şu şekilde gösterebiliriz:

1- Zarf Tümleci [Şimdi]+Yüklem [bildim]+Belirtili Nesne [nefsimin noksanını]

2- Zarf Tümleci [Şimdi]+Yüklem [buldum]+Belirtili Nesne [ilminin pâyânını]

Alıntılanan bu iki dize gibi pek çok örneğe Garam’da rastlamak mümkündür. Düz uyak biçiminde yazılan bu şiirde önyinelemeler, ardyinelemeler ve ek yinelemelerinin sıklığı oldukça yoğundur. Bu bağlamda ilk olarak cümlenin ögelerinin aynı dizimsel düzlemde yinelendiği görülmektedir. Bununla birlikte iki cümlenin ilk ögelerini teşkil eden zarf tümleci, “şimdi” sözlükbiriminden oluşur ve böylece bir önyineleme de meydana getirilir.

Yüklemlere bakıldığı zaman ise “bil-” ve “bul-” sözlükbirimlerinin görülen geçmiş zaman birinci tekil kişi eki alarak yinelendikleri görülmektedir. Son olarak belirtili nesnelerinde ilgi hâli eki, üçüncü tekil kişi iyelik eki ve belirtme hâli eklerini alarak yinelendiklerini belirtmek gerekir. Böylece koşutluğun hem sözdizimsel hem de

biçimbirimsel olarak sağlandığı da söylenebilir. Buradaki yaklaşımımızdan hareketle diğer okumabirimlerini ise şu şekilde ele almak mümkündür:

“(1) Dâmen-i âsmânda ebr-i seher Döker evrâka rize-i elmas

(2) Şeb hulûl eyleyince aks-i kamer Eder eşcâra sırmalar ilbâs.

(3) Geline döndürüp o manzarayı, Sanki icrâ-yı sûr eder Kudret.

(4) Anı adem kıyas edip cennet, Unutur mevt ile muhâtarayı.

(5) Cây-ı efkâr eder mi hâtırayı.

Bu temâşâ-yı hoş-terin hâlet?

(6) Öyle bir alem-i safâda kişi

Kaydedinmez cihân-ı keşmekeşi.” (2013, s. 23).

Bu alıntıda yer alan cümlenin ögeleri şu şekilde gösterilebilir:

1- Dolaylı Tümleç [Dâmen-i âsmânda]+Özne [ebr-i seher]+Yüklem [döker]+Dolaylı Tümleç [evraka]+Belirtisiz Nesne [rize-i elmas]

2- Zarf Tümleci [Şeb hulûl eyleyince]+Özne [aks-i Kamer]+Yüklem [ilbâs eder]+Belirtisiz Nesne [sırmalar]

3-Zarf Tümleci [Geline döndürüp]+Belirtili Nesne [o manzarayı]+Yüklem [icrâ-yı sûr eder]+Özne [Kudret]

4- Belirtili Nesne [Anı]+Özne [Adem]+Zarf Tümleci [Kıyas edip cennet“le”]Yüklem [unutur]+Belirtili Nesne [mevt ile muhâtarayı]

5- Yüklem [cây-ı efkâr eder]+Belirtili Nesne [hâtırayı]+Özne [bu temâşa-yı hoş-terin hâlet]

6- Dolaylı Tümleç [Öyle bir âlem-i safâda]+Özne [Kişi]+Yüklem [kaydedinmez]+Belirtili Nesne [cihân-ı keşmekeşi]

İlk iki cümle her ne kadar aynı ögelerle dizimlenmiş olmasa da aralarında koşutluk bulunur ki bunlar da sözdizimsel koşutluklara örnektir. İki cümlenin de ikinci ögeleri özne ve son ögeleri belirtisiz nesnedir. Böylece devrikleşme, bir koşutluk olarak da kullanılmıştır. Bu bağlamda altı cümlenin altısına da baktığımızda hepsinin devrik olduğu görülebilir. Ancak ögelerin dizimselliğinde belirli koşutluklar vardır. İkinci ve üçüncü cümlenin ilk ögeleri zarf tümleci, birinci ve altıncı cümlelerin ilk ögeleri dolaylı tümleç,

üçüncü ve beşinci cümlelerin ise son ögeleri öznedir. Böylelikle devrikleşmeden de yararlanılarak bir okumabirimi içerisinde koşutluk oluşturulmuştur. Bir diğer örnek olarak Vil Davri şiiri gösterilebilir:

“(1) Ben bu hoş teklifi tekrar eyledim, (2) Yani kalmakta çok ısrar eyledim;

(3) Buldu bir mâni ki (4) ikrâr eyledim (5) Etti ol kafir şu yolda i’tizâr;

(6) Berf ile mestûr olunca berg ü ber, Hem leyâl eyler tagayyür hem seher;

(7) Ser-sefid olmakla yani her şecer, İhtiyar olmuş sanırsın nev-bahar, (8) Böyle Vil Davri'de kalsak her gece

(9) Bir ağaç altında yatsak gizlice.” (2013, s. 63).

Burada yer alan cümlelerin ögelerini şu şekilde göstermek mümkündür:

1- Özne [Ben]+Belirtili Nesne [bu hoş teklifi]+Yüklem [tekrar eyledim]

2- Dolaylı Tümleç [kalmakta]+Zarf Tümleci [çok]+Yüklem [ısrar eyledim]

3- Yüklem [buldu]+Belirtisiz Nesne [bir mâni]

4- Yüklem [ikrâr eyledim]

5- Yüklem [i’tizâr etti]

6- Zarf Tümleci [berf ile mestûr olunca berg ü ber]+Belirtisiz Nesne [hem leyâl hem seher]+Yüklem [tagayyür eyler]

7- Zarf Tümleci [Ser-sefid olmakla yani her şecer]+Belirtisiz Nesne [ihtiyar olmuş nevbahar]+Yüklem [sanırsın]

8- Dolaylı Tümleç [Vil Davri’de]+Yüklem [kalsak]+Zarf Tümleci [her gece]

9- Dolaylı Tümleç [Bir ağaç altında]+Yüklem [yatsak]+Zarf Tümleci [gizlice]

İlk olarak belirli ögelerin farklı cümlelerde koşut bir şekilde dizimlendiği görülebilir.

İkinci, sekizinci ve dokuzuncu cümlelerin ilk ögeleri dolaylı tümleçtir. Üçüncü, dördüncü ve beşinci cümlelerin ilk ögeleri yüklemdir ve hatta dize sonunda yer alan dördüncü cümle yüklem ile sonlanır, bir sonraki dize yüklemle başlar. Ek olarak altıncı ve yedinci cümle birebir aynı sözdizimine sahiptir: Zarf Tümleci+Belirtisiz Nesne+Yüklem. Bu iki cümle, ikişer dizede tamamlanarak da koşutluk meydana getirmiştir. Son olarak sekiz ve dokuzuncu cümleler de aynı dizime sahiptir: Dolaylı Tümleç+Yüklem+Zarf Tümleci. Bu

iki dize dâhilinde ögelerin yinelenmesi ek yinelenmesini de beraberinde getirmiştir. İki dolaylı tümleçte “+dA” bulunma hâli eki, yüklemde “-sAk” şart kipi birinci çoğul kişi eki yinelenmiştir.

Koşutluk bağlamında çok fazla veri elde edebildiğimiz Randevular şiirinden ise şu okumabirimini alıntılamanın doğru olacağı kanaatindeyiz:

“(1) Dem-be-dem çeşmimde tütmekte o seyran günlerim.

(2) Bunda ben hâlâ anın fikriyle feryâd eylerim.

(3) Hod-be-hod tasvirine esrâr-ı aşkı söylerim.

(4) Nâmemi alsın da (5)yâd etsin ki ol meh-peykerim (6) Lak’ta Kaskad’da anınla randevular var idi;

(7) Kuvveden fi’le çıkar bin arzular var idi!” (2013, s. 89).

Numaralandırmış cümlelerin ögeleri şu şekilde gösterilebilir:

1- Zarf Tümleci [dem-be-dem]+Dolaylı Tümleç [çeşmimde]+Yüklem [tütmekte]+Belirtisiz Nesne [o seyran günlerim]

2- Dolaylı Tümleç [Bunda]+Özne [ben]+Zarf Tümleci [hâlâ]+Edat Tümleci [anın fikriyle]+Yüklem [feryâd eylerim]

3- Zarf Tümleci [Hod-be-hod]+Dolaylı Tümleç [tasvirine]+Belirtili Nesne [esrâr-ı aşkı]+Yüklem [söylerim]

4- Belirtili Nesne [Nâmemi]+Yüklem [alsın]

5- Yüklem [yâd etsin]+Özne [ol meh-peykerim]

6- Dolaylı Tümleç [Lak’ta Kaskad’da]+Dolaylı Tümleç [anınla]+Özne [randevular]+Yüklem [var idi]

7- Özne [Kuvveden fi’le çıkar bin arzular]+Yüklem [var idi]

Alıntılanan bu okumabiriminde de devrikleşmenin bir koşutluk olarak kullanıldığı görülmekle birlikte ögelerin dizedeki yerlerinde de bir koşutluğun var olduğu belirgindir.

Birinci ve üçüncü cümlenin ilk ögeleri zarf tümleci, ikinci ve altıncı cümlelerin ilk ögeleri ise dolaylı tümleçtir. İkinci, üçüncü, dördüncü ve altıncı cümlelerin son ögesi ise yüklemdir. Burada özellikle dolaylı tümlecin ve zarf tümlecinin öncelendiği de söylenebilir ki koşutluk da tam burada oluşur ve bu durum öncelenmiş düzenliliğin açık

bir örneğidir. Şöyle ki yanmetinsel bir unsur olan Randevular başlığı, şiirin içerik düzlemini ifade eder. Birinci ve üçüncü cümlelerin başında yer alan zarf tümleçleri kökenbilimsel olarak Farsçadır ve bu iki öge yapısal olarak birbirine koşuttur. “Hod-be-hod” tek başına anlamına gelirken “dem-be-dem” her zaman anlamına gelir. Bu da anlatım düzleminde şiirin öznesinin yalnızlığını vurgular. Çünkü gezi günleri dem-be-dem gözünde tüter ve tek başına bir kadına olan gizli aşkını söyler. İkinci ve altıncı cümlelerin ilk ögeleri olan dolaylı tümleçler de içerik düzleminin biçimini anlatım düzlemine taşır. “Bunda” dolaylı tümleciyle şiirin öznesi, kadının düşüncesiyle feryat ettiğini söylerken Lak’ta, Kaskad’da dolaylı tümleciyle uzamı öncelemiş olur. Ek olarak son iki dizenin bütün okumabirimlerinin sonunda yinelendiğini de belirtmek gerekir.

Şiir kitaplarına girmeyen şiirlerden biri olan Sekt-i Melîh’te de sözdizimsel koşutluklara rastlanır:

“(1) Gönlüm bir köhne âşiyandır, (2) Sen bir kuşsun bahâra meftun, (3) Bağ-ı ömrüm ki pür-hazandır,

(4) Bülbüllerle olur mu meskûn” (2013, s. 542).

Cümlenin ögeleri şu şekilde ifade edilebilir:

1- Özne [Gönlüm]+Yüklem [bir köhne âşiyandır]

2- Özne [Sen]+Yüklem [bahâra meftun bir kuşsun]

3- Özne [Bağ-ı ömrüm]+Yüklem [pür-hazandır]

4- Dolaylı Tümleç [Bülbüllerle]+Yüklem [meskûn olur mu]

İlk üç cümleye bakıldığında üçünün de aynı öge sırasına sahip olduğu açıktır. Bununla birlikte uyak dâhilinde ve yükleme eklenerek kullanılan üçüncü tekil kişi bildirme eki “-DIr” ve iki öznenin ise birinci tekil kişi iyelik eki “+Im” alarak yinelendikleri görülmektedir. Bu da sözdizimsel bağlamda koşutluğu meydana getirmektedir.

Son olarak sözdizimsel koşutluk bağlamında ele almak istediğimiz diğer bir mesele, şiirde farklı birimlerde yinelenen dizelerin varlığıdır. Abdülhak Hâmid’in özellikle ilk dönem şiirlerinde rastlanılan bu durumu şöyle bir tabloyla göstermek mümkündür:

ŞİİR ADI YİNELENEN DİZELER

Ülfet Vuslat günü olsun gülelim gel (s. 56) Vil Davri Böyle Vil Davri’de kalsak her gece?

Bir ağaç altında yatsak gizlice. (s. 61) Site Danten Reng ü resmi kasvet-efzâ-yı derûn,

Sonra peydâ oldu battal bir burun! (s. 64

Otöy O Otöy bülbülünün feryâdı,

Çıkmadı gitti gönülden yâdı! (s. 66) Rönesans Bunda iğfâl eyliyorsam ben seni;

Gel Ading’a bak da tekzîb et beni! (s. 72)

Yine O Her zevkimi senden duyarım ben;

Gönlüm mü hayâlim mi nesin sen? (s. 81) Sen Jermen Bir ziyafet vererek kendime Sen

Jermen’de

Bir gece kesb-i neşât etmiş idim Jarden’de (s. 84)

Randevular Lak’ta, Kaskad’da anınla randevular var idi;

Kuvveden fi’le çıkar bin arzular var idi! (s.

88)

Bir Neşide Düşmen geliyor maksadı ifnâ-yı vatandır, Karşı duracak azmine ebnâ-yı vatandır! (s.

349)

Sami Paşa İrtihal eyledi Sâmi Paşa (s. 518)

Telâkiler Hem kendisi, hem sureti, hem fikr ü hayâli. (s. 545).

Kürsi-i İstiğrak Bulutlar, dalgalar, yıldızlar etrafımda hep mahrem.

Ağaçlar, cûylar, kuşlar, çiçekler daima hurrem. (s 572).

Külbe-i İştiyak Çemendir, bahrdır, kühsârdır, subh-ı rebiîdir,

Bu yerlerde doğan bir şâir olmak pek tabiîdir. (s. 602)

Hürriyet Neşidesi Binler yaşa, ey mihr ü muhabbetle doğan gün,

Sâyende ne zından, ne ezâ kaldı, ne sürgün. (s. 614)

Mütareke Senelerinde Çamlıca’da Bizim bu rûhânî dağlarımızda! (s. 711).

Seherî Bir İntibah Evet, Allah’ıma ben dün gece çok yalvardım! (s. 730-731)

Halk Ferdiyetidir cemaatin bu..

Cemiyyetidir dehâetin bu. (s. 782-783)

Tablo 5: Sözdizimsel Koşutluklar Bağlamında Yinelenen Dizeler

Görüldüğü üzere Abdülhak Hâmid şiirinin özellikle ilk döneminde birtakım dizeler nakarata benzer bir şekilde tekrar edilmiş, sözdizimsel koşutluk meydana getirilerek şiirde ahenk de yakalanmaya çalışılmıştır.