• Sonuç bulunamadı

2002’de Türkçe sözlükte yer alan sözcüklerin, uluslararası fonetik alfabeyle verilmiş, vurgu özelliklerinin de gösterildiği listesini bulmak mümkündür. Ne var ki her iki çalışma için de aynı sorun söz konusudur: Sözcükler kullanılırken sözlükteki vurgulama özelliklerini her durumda korumaz, büyük oranda eklenme, söz dizimsel işlev gibi nedenlerle vurgu- ları değişebilir. Yine de sözü edilen çalışmalar başta olmak üzere parçalarüstü ögelere yer veren ses bilgisi çalışmalarının sayısı ve konuyla ilgili bilgilerimiz önemli oranda genişle- miştir (örnek olarak bk. Coşkun 2010: 198 vd., Demircan 2009: 123 vd., Ergenç 1989: 32 vd., 2002: 35 vd., Özsoy 2004: 55 vd.).

Bir inceleme konusu olarak vurgu, Türkçeyi ana dili olarak konuşanlar için olsun son- radan öğrenen araştırmacılar için olsun, beklenti, yıllarca tekrarlanagelen alışkanlıklar, araştırmacının anadilinin etkisi, kulağın konuya karşı duyarlılığı vb. gibi konulardan kay- naklanabilecek çeşitli tuzaklarla doludur. Sahanın çok önemli adlarının vurgunun yeri, türü ve işlevleri konusunda çelişen tespitleri, bunu açıkça göstermektedir. Vurgunun ge- nellikle kulağa dayanılarak çalışılmış olması da beklenti yanlışlarının veya yanlış algıla- maların nedenleri arasındadır.

Sözcük Vurgusu

Türkçe sözcüklerde iki tür vurgudan söz edilebilir: İlk defa Benzing (1941) tarafından dile getirilen ve en tatminkâr olan görüşe göre sözcüklerin birinci hecelerinde sabit olan bir vurgu vardır. Buna karşılık yeri değişebilen bir de ton vardır. Bunlar zaman zaman aynı hece üzerinde bulunabilmektedir. Anlam ayırıcı olan ve Türkçede vurgu olarak anlaşılan parçalarüstü öge yeri değişebilen tondur.

A.Rtık “bundan sonra” a.rTIK “fazla”

HA.yır “olmaz, değil” ha.YIR “iyilik”

YA.Lnız “ama, ancak” ya.lNIZ “tek başına”

BE.bek “yer adı” be.BEK

A.Ğrı “yer adı” a.ğRI

Tonla baskının aynı hece üzerinde bulunması durumunda ilk hece daha belirgin biçim-

de vurgulanmış olur. Dikkat edilirse, yukarıdaki sözcüklerden ilk sütundakilerin ilk hece- sindeki vurgu, ikinci sütunda yer alanların ikinci hecesindeki vurgudan daha belirgindir.

Vurgu, çekim eki alınca çekimsiz bir sözcükle eşyazılışlı hâle gelen, ama vurgulanama- yan bir ek alan sözcükler arasında da anlam ayrımı yapar (bk. Özsoy 2004: 56).

geLİN-GElin kaLIN-KAlın

Yine yan yana duran ve ikincisi yardımcı eylem olarak da kullanılabilen iki eylemin kendi anlamlarıyla mı yoksa tek bir anlamı ifade etmek için mi kullanıldıklarını vurgu sa- yesinde ayırmak mümkündür:

koşTU durDU-KOŞtu durdu

Vurgunun Yeri

Genel geçer görüşe göre vurgu, birtakım istisnaları olmakla birlikte, Türkçe kökenli söz- cüklerde son hecede bulunur. Vurgunun yeri konusunda, ayrıntılarına inmemek kaydıyla şu belirlemelerde bulunabiliriz:

Tablo 3.4

1. Adlar, sıfatlar, zamirler ve çok heceli, birleşik olmayan eylem gövdelerinde vurgu son hece üzerindedir:

boYUN, taVUK, keleBEK güZEL, yaraMAZ, becerikLİ bunLAR, şunLAR, onLAR yirMİ, oTUZ, beşinCİ, altıŞAR bıRAK-, geCİK-, uYU-, tartakLA- vb.

2. Aynı durumda olan yabancı kökenli bazı sözcüklerde vurgu sonda değildir: eFENdi, MAsa, sanDALye

PENcere, üVENdire, parlaMENto vb.

3. Bazı Türkçe sözcüklerde veya Türkçeleşmiş sözcüklerde vurgu baştadır:

ANne, YENge, HAla, AMca vb.

4. Birleşik sözcüklerde ve birleşik sözcük olduğu unutulmuş eski birleşik sözcüklerde vurgu son hecede değil, ilk sözcüğün son hecesindedir:

deVEtabanı, Nİçin <ne için, kaRAtahta aLIkoy-, giDEdur-, baKAkal-

TEYze (<tay Eze), kapLUMbağa (<kaplu bağa), kerTENkele (<kelTE keler) BUra (<bu ara), ŞUra (<şol ara), Ora (<ol ara), NEre (<ne ara)

Bu tür sözcüklerdeki vurgu aslında, yerini koruyan öbek vurgusudur. Örneklerde de görüldüğü gibi birleşik sözcüğü oluşturan sözcükler, bağımsızken taşıdıkları ana vurgu- larınıkaybederler.

Bu durum, kaynak dillerde tek heceli, Türkçede ise iki heceli olan Arapça ve Farsça alıntılariçin de geçerlidir. Bu tür sözcüklerde yalınken son hecede olan vurgu, birleşme- de ilk heceye kayar:

şüKÜR ~ ŞÜKretmek, ŞÜKretti haZIM ~ HAZmetmek, HAZmeder neŞİR ~ NEŞredilmek, NEŞredilmiş

Ünlü nöbetleşmesi olmazsa, sözcüğün vurgusu değişmez: zeHİR~ zeHİR etmek, zeHİR olmak

5. Bazı birleşik sözcüklerde ise vurgu birleşiğin son hecesinde olabilir: akaryaKIT uçaksaVAR karaGÖZ eliaÇIK düztaBAN tepeGÖZ

6. Abartma sıfatları ile zarfların vurgusu ilk hecededir:

Apak, Upuzun, KAPkara, BEMbeyaz, YUSyuvarlak ÇIRçıplak, SIRsıklam, YApayalnız

GÜpegündüz, SONra, YArın, BURda, HAYli

TEKrar, YEniden, AYrıca, SAdece, HIZla, GÜzelce, SOnunda

7. Türkçe kökenli, iki heceli yer adlarında vurgu ilk hecededir:

KAvak, SÖğüt, KAyaş, GÖLcük vb.

8. Üç heceli Türkçe yer adlarında vurgu ilk ya da orta hece üzerinde olabilir:

SİRkeci, TavŞANlı, DeNİZli ~ DEnizli vb.

9. Dört heceli Türkçe yer adlarında vurgu ikinci hece üzerindedir: DoĞANcılar, DeMİRciler, SağMALcılar vb.

10. Arapça, Farsça ve Türkçe kökenli birleşik yer adlarında öbek vurgusu yerini korur yani vurgu ilk sözcüğün son hecesi üzerindedir:

ERzurum (<arz-i Rum), VAKfıkebir (<vakf-ı kebir)

BeyTÜŞşebab (<beytuş-şebab), TeKİRdağ (<tekür dağı)

BOzüyük (<boz hüyük), ŞARkışla (şar “şehir” kışla)

SUsurluk (<su sığırlık), NEVşehir, EsKİşehir, PaŞAbahçe, KıRIKkale vb.

11. Arapça -iye eki ile biten yer adlarında vurgu bu ekten önceki hece üzerindedir:

HARbiye, TeşVİkiye, SüleyMAniye

MuRAdiye, TÜRkiye vb.

12. Seslenmelerde vurgu genelde ilk hecededir:

ÇOcuk, AHmet, KIzım, ARkadaşlar

13. Tek heceli sözcükler genelde vurguludur ancak bunlarda doğası gereği heceler ara- sı karşılaştırmalar yapma yoluyla vurgunun belirlenmesi mümkün değildir (krş. Özsoy 2004: 57). Yine de tek heceli sözcükler farklı sözcük türlerine dahil olduklarında vurgu- ları değişir:

bir gün (sıfat)

BİR baktım (zarf)

14. Her iki unsuru da eylem olan birleşik eylemler, ünlü zarffiillerle kurulmuş ise öbek vurgusunda olduğu gibi vurgu ilk sözcüğün son hecesinde yani zarffiil eki üzerindedir:

giDEdur uyuYAkalmışım şaŞAkaldı

Birleşik eylem, -(y)Xp zarffiili veya çekimli eylem (-Ar, -DX, -mXş, -sA) ile kurulmuş ise, vurgu öbek vurgusuna benzer olarak, ilk sözcüğün son hecesinde olabileceği gibi bek- lenmezlik, birdenbirelik, şaşkınlık gibi anlamlar söz konusu olunca birinci eylemin ilk he- cesinde olur. Vurgunun birinci hecenin başına kayması aynı zamanda birleşik eylem olma ve iki eylemin yeni bir anlam kazanması yönünde önemli bir gelişmedir:

Zarf-fiil ile Zaman ek ile YIğılıp kaldı YIğıldı kaldı ŞAşıp kaldım ŞAŞtım kaldım KOşup durdu KOŞtu durdu

-iver- ile oluşturulan birleşik eylemlerde vurgu birinci eylemin ilk hecesinde ise tez- lik, eğer son hecesinde, yani -iver’in ilk hecesinde ise özensizlik, başkası için bir şey yap- ma gibi anlamlar dile getirilir:

SÖYleyiverdi “Çabucak söyledi” söyleYİverdi “Öylesine söyledi”

ÇIkıverdi “Çabucak çıktı” çıKIverdi “Beklenmedik bir zamanda çıktı,

öylesine çıktı”

ANlatıver “Çabucak anlat” anlaTIver “Biri için anlat”

Gitmek eyleminin pekiştirme amacıyla kullanılan gitti biçiminden önceki eylemin ilk hecesi vurguludur. Bu durumda daha çok kesinlik, bir şeyi kabul etme, yapmış olma gibi anlamlar öne çıkar:

VERdim gitti “Kesin veriyorum, Kesin verdim.” KOVdum gitti “Zaten kovdum, Kesin kovdum.”

İleriye dönük bir durum söz konusuysa gitmek eyleminin, verdim gitti “Kesin vereceğim.” ve (ge-

lirse) kovdum gitti “Gelirse kesin kovacağım.” anlamlarını veren biçimlerinde vurgu nerededir?

1

Tablo 3.5