• Sonuç bulunamadı

Akciğerlerden gelen havanın çıkışı sırasında telaffuz organlarında tıkanma, daralma, sürtünme gibi çeşitli engellerle karşılaşması sonucu oluşan seslere ünsüz denir. Standart Türkçede anlam ayırıcı en az 21 ünsüz vardır. Ağızlar da dahil edilirse ünsüzlerin sayısı daha da artabilir. Her ünsüz, anlam ayırıcı sesbirim olarak, en azından bir özelliğiyle di- ğerlerinden ayrılır.

Alfabe kanununa göre harfler ise kendilerinden sonra gelen bir /e/ ünlüsü ile seslen- dirileceklerdir. Buna göre /b/ harfi be şeklinde söylenir. Bunun nedeni ünsüzlerin tek baş- larına hece oluşturamamalarıdır. Bu durum, zaman zaman sanki be diye bir ünsüz var- mış gibi yanlış anlaşılmalara yol açmaktadır. Oysa bu harfin söylenişinde /b/ ve /e/ olmak üzere iki ayrı sesbirim vardır. Son zamanlarda NTV en-ti-vi, DVD di-vi-di, CD si-di, FM ef-em, CNN si-en-en örneklerinde olduğu gibi bazı kısaltmalarda ünsüzleri gösteren harf- lerin İngilizce söylenişi yaygınlaşmıştır. Yabancı dillerin etkisi altında, Türkçe ses bilgi- sinde ortaya çıkan bu gibi değişmeler 7. ünitede ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Ünsüzlerin Sınıflandırılması

Aşağıda ünsüzler çeşitli özellikleriyle ele alınacaktır.

Oluşum Yerlerine Göre Ünsüzler

Ünsüzlerin sınıflandırılmasında kullanılan ölçütlerden birisi, oluşum noktasıdır. Bunun- la, bir ünsüzün çıkarılması sırasında ciğerlerden gelen havanın engellenmesinin ses aygı- tının hangi bölgesinde, yani boğumlanmanın söyleyiş organlarının neresinde gerçekleşti- ği kastedilmektedir. Telaffuz organlarında seslerin oluşmasında önemli rolü oynayan bel- li noktalar vardır. Bunlara kaynaklarda boğumlanma noktaları denilmektedir. Ünsüzlerin oluşumuna en az iki organ katılır.

Çift Dudak Ünsüzleri

Ciğerlerden gelen havanın dudakların kapanması sonucu engellenmesiyle oluşan ünsüz- lerdir. Türkçede anlam ayırıcı sesbirimler olarak kullanılan dudak ünsüzleri /b/, /p/ ve /m/’dir.

Diş-Dudak Ünsüzleri

Havanın üst dişlerle alt dudak tarafından engellenmesi sonucu oluşan seslere denir: /f/ ve /v/ sesleri Türkçedeki sesbirim olan diş-dudak ünsüzleridir.

Dil Ucu-Diş Ünsüzleri

Dil ucunun dişlerin arkasına değmesi sonucu oluşan seslerdir: /d/, /n/, /s/, /t/, /z/ sesleri Türkçenin dil ucu-diş ünsüzleridir.

Diş Eti-Damak Ünsüzleri

Dil ucunun diş etine değmesi ile oluşan seslerdir: /c/, /ç/, /j/, /ş/ sesleri bu gruptaki seslerdir.

Tablo 2.1

Ön Damak Ünsüzleri

Dilin ön tarafının ön damağa doğru kabararak, havayı engellemesiyle oluşan sesler, ön da- mak sesleridir: /g/, /k/, /l/, /r/, /y/ sesleri bu gruba girer. Bunların aslında dil-ön damak ün- süzleri olarak adlandırılmaları gerekir. Ancak ön damak ünsüzleri adı yaygın olarak kul- lanılmaktadır. Bunlardan /y/ ünsüzünün söylenişi /i/ ünlüsüne oldukça yakındır. Bu ne- denle /y/ yarı ünlü olarak da bilinir. Ancak ünlüler gibi hece kuramaz. Bu nedenle ünlü sayılmaz.

Art Damak Ünsüzleri

Dilin arka tarafının kabarıp yumuşak damakla birlikte soluğu engellemesi sonucu oluşan /g/, /ğ/, /k/ ve /l/ sesleri bu gruba dâhildir.

Son iki grupta, alfabede tek bir harfle gösterilen ama söyleyişte art ve ön biçimleri bu- lunan sesler de yer almaktadır. Çünkü bu sesler, tanımlarda da görüldüğü gibi, dilin ön veya arka tarafının kabarıp üst damakla birlikte hava yolunda bir engel meydana getir- mesiyle oluşabilmektedir. Oluşum noktaları açısından böyle bir ayrım uygundur. Bunla- rın ön damak veya art damak ünsüzü olmaları, Türkçe kökenli sözcüklerde anlam ayırı- cı değere sahip değildir. Ancak kar (yağan) -kâr (kazanç), sol (taraf) -sol (nota) örnekle- rinde olduğu gibi başka dillerden kopyalanmış örneklerde bunlar sesbirim olabilmektedir.

Gırtlak Ünsüzleri

Soluğun gırtlakta bir tıkanmaya uğramasıyla çıkarılan seslere denir. Standart dilde sade- ce /h/ sesi bu tanıma uyar.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi ünsüzler çıkarıldıkları noktalara göre belli gruplarda toplanabilmektedir. Ama aynı noktada birden fazla ünsüz oluşabilmekte- dir. Türkçenin sesbirim değerindeki ünsüzlerini, en az bir özelliğiyle diğerlerinden ayrıla- cak şekilde yeni ölçütlerle sınıflandırmak gerekmektedir.

Ötümlülük-Ötümsüzlük Açısından Ünsüzler

Ünsüzlerin sınıflandırılmasında kullanılan ölçütlerden biri de oluşum sırasında ses telleri- nin titreşip titreşmemesidir. Ses telleri “gırtlağın ortasında kalan kıkırdağın (adem elması) içiyle halka kıkırdağın iç kenarları arasında yer alan ve sesin oluşumuda birinci derecede rol oynayan esnek iki kas”a denir (İmer vd. 2011: 220). Oluşmaları sırasında ses tellerinin titreştiği ünsüzlere yumuşak, tonlu, sadalı gibi adlar verilmektedir. Bu çalışmada daha az yanlış anlaşılmalara yol açacağı düşünülen ötümlü terimi kullanılmıştır.

Türkçenin ötümlü ünsüzleri /b/, /c/, /d/, /g/, /ğ/, /j/, /l/, /m/, /n/, /r/, /v/, /y/ ve /z/’dir. Ötümsüz ünsüzleri ise /ç/, /f/, /h/, /k/, /s/, /ş/, /p/, /t/’dir.

Ötümlü /b/, /d/, /g/ ünsüzlerinde ses tellerinin titreşip titreşmediğini anlamak, ünlü- lere veya diğer ötümlü ünsüzlere göre daha zordur. Çünkü bu sesler oluşurken, tam bir tı- kanma olması ve bu tıkanıklığın tamamen açılması gerekir. Tam da bu açılma sonucu bu sesler oluşur; bu nedenle uzun süre söylenemezler.

Seslerin titreşimli olup olmadığını anlamanın yollarından biri ellerle kulakları tıka- yarak sesleri söylemektir. Titreşimli seslerde, ses içeriden açıkça duyulurken titreşimsiz- lerde hiçbir şey işitilmez. Boyun çenenin altından tutulduğu zaman da titreşimli sesler hissedilir.

Süreklilik-Süreksizlik Açısından Ünsüzler

Ünsüzlerin sınıflandırılmasında üçüncü bir ölçüt de süreklilik-süreksizliktir. Bir patlama sonucu değil de daha uzun bir sürede çıkarılan ünsüzlere sürekli ünsüz denir. Sürekli ün- süzler akıcı ve sızıcı olmak üzere ikiye ayrılırlar. Buna göre /l/, /m/, /n/, /r/, /y/ ünsüzle-

ri akıcı sürekli ünsüzleri /f/, /ğ/, /h/, /j/, /s/, /ş/, /v/, /z/ ise sızıcı sürekli ünsüzleri oluştu- rur. Buraya kadar sözü edilen ünsüzlerin çıkarılmasında havanın söyleyiş organlarında ta- mamıyla engellenmesi söz konusu değildir. Buna karşılık /b/, /c/, /ç/, /d/, /g/, /k/, /p/, /t/ ünsüzleri, akciğerlerden gelen havanın telaffuz organlarında tam olarak engellenmesi ve daha sonra serbest bırakılması sonucu oluşurlar. Bunlara süreksiz ünsüzler veya patlayı- cı ünsüzler denir.

Ağız ya da Genizde Oluşmalarına Göre Ünsüzler

Son olarak, ünsüzler ağız ya da genizde oluşmalarına göre ağız ve geniz ünsüzleri olmak üzere ikiye ayrılırlar. Ağız ünsüzlerinde küçük dil, burun yolunu kapatarak burundan hava çıkışını engeller. Geniz ünsüzlerinde ise burun yolu açıktır. Ses oluşurken akciğerler- den gelen hava burundan da çıkar.

Standart Türkçede /m/ ve /n/ olmak üzere sadece iki geniz ünsüzü vardır. Bu ünsüz- lerden ilkinin söylenişi sırasında akciğerlerden gelen hava dudakların kapanmasıyla, ikin- cisinde ise dilin ağız boşluğunu kapamasıyla engellenir, daha sonra ağızdan ve burundan serbest bırakılır. Aslında burun ünsüzü gibi bir terim daha uygun olabilecekken geniz ün- süzü terimi yaygınlaşmıştır. Geri kalan ünsüzlerin hepsi, küçük dilin burun yolunu tıka- ması sonucu havanın burundan çıkması engellendiği için, ağız ünsüzü olarak gerçekleşir. Ağızlarda veya Türkçenin eski dönemlerinde yaygın olarak kullanılan baña, deñiz gibi sözcüklerde yer alan ve nazal n olarak bilinen bir geniz ünsüzü daha vardır. Yukarıda da görüldüğü gibi aslında normal n olarak bilinen /n/ sesi de nazaldır. Terim bu nedenle yan- lış ve yanıltıcı olmakla birlikte yaygın olarak kullanılmaktadır.

Ötümlü Ötümsüz

sürekli süreksiz sürekli süreksiz

akıcı sızıcı patlayıcı sızıcı patlayıcı

çift-dudak m b p diş-dudak v f diş n z d s t diş-damak j c ş ç ön damak l g k art damak ł ğ g k gırtlak h çarpmalı r yarı ünlü y

TÜRKÇENİN ÜNSÜZLERİ

Türkçenin ünsüzler açısından özelliklerini kavramak Aşağıda Türkçenin ünsüzleri çeşitli özellikleriyle incelenecektir.